Pinokyo
Kitap hakkında
Okul arkadaşınızın bir kukla olduğunu düşünebiliyor musunuz? Hem de haylaz mı haylaz, söz dinlemez, ama altın gibi bir kalbi olan bir kukla. Konuşuyor, gülüyor, atlıyor, zıplıyor, oyun oynuyor, kavga ediyor. Tüm bunları yaparken de başından türlü türlü maceralar geçiyor. Carlo Collodi’nin, İtalyan edebiyatının klasiklerinden biri hâline gelmiş olan Pinokyo adlı romanı işte bu kuklanın öyküsünü anlatıyor. Collodi, Pinokyo’da bizi âdeta on dokuzuncu yüzyıl İtalya’sında, aslında kendi memleketi olan Toskana’da büyülü bir yolculuğa çıkarıyor. Bu yolculukta bizlere rehberlik eden Pinokyo bir fakir çocuğu, onu tahtadan yontan Geppetto Usta neredeyse hiçbir şeyi olmayan ama kalbi sevgi dolu, fakir bir marangozu, Pinokyo’nun yol arkadaşları ise kâh iyi kâh kötü karakterleri anlatıyor. Ünlü filozof Benedetto Croce, Pinokyo için “Bu, insani bir kitap ve kalbin yollarını buluyor.” demiş ve Croce eklemişti: “Pinokyo’nun yontulduğu tahta, insanlıktır.” «Artık gerçek bir çocuk olmuştu, tıpkı tüm diğer çocuklar gibi. Etrafına şöyle bir bakındı ve kulübenin her zamanki samandan yapılma duvarları yerine, sade bir zevkle döşenmiş güzel bir oda gördü. Yatağından atlayınca ona bir tablo gibi gelen yeni kıyafetleri, başlığı, deri bir çift çizmeyi hazır buldu…»