Kitabı oku: «Cennet Bedava Cehennem Parayla», sayfa 2
256- Dinde zorlama yoktur. Doğruluk sapıklıktan kesin olarak ayrılmıştır. Artık her kim Tağut’a küfredip Allah’a iman ederse, işte o, en sağlam kulpa yapışmıştır. Allah, işitir, bilir.
257- Allah iman edenlerin velisidir, onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. İnanmayanların dostları ise Tağut’tur, onları aydınlıktan karanlıklara götürür. İşte onlar cehennemliklerdir hep orda kalacaklardır.
262- Mallarını Allah yolunda harcayıp verdiklerinin arkasından başa kakmayan ve gönül incitmeyen kimselerin Rableri katında mükâfatları vardır. Onlara bir korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.
263- Bir tatlı dil, bir bağışlama arkasından incitmenin geldiği sadakadan daha hayırlıdır. Allah, ganidir, hatimdir.
266- Sizden hanginiz ister ki, kendisinin hurma ve üzüm bağları bulunan altından ırmaklar akan, içinde her çeşit ürünün yetiştiği bir bahçesi olsun da kendisine yaşlılık çöküp elleri yetmez, güçleri çatmaz bir takım çocuklarının bulunduğu bir sırada, ateşli bir bora isabet edip bahçelerini yaksın? İşte Allah, düşünesiniz diye sizlere ayetlerini böyle anlatıyor.
269- Dilediğine hikmet verir. Hikmet verilene ise çok büyük bir hayır verilmiş demektir. Bunu ancak temiz ve akıllılar anlar.
270- Her nafaka veya ne kadar adadınızsa, herhalde Allah, onu bilir. Fakat zulmedenlerin yardımcıları yoktur.
271- Sadakaları açıkça verirseniz ne iyi! Eğer fakirlere gizlice verirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır ve günahlarınızın bir kısmının bağışlanmasını sağlar. Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır.
274- Ey iman edenler. Allah’tan korkun ve eğer gerçek inananlar iseniz faiz hesabından kalan miktarı almaktan vazgeçin.
279- Eğer böyle yapmazsanız, o halde Allah ve onun elçisi tarafından bir savaş açılacağını bilin, anaparanız sizindir. Ne haksızlık etmiş ne de haksızlığa uğramış olursunuz.
282- Ey iman edenler, birbirinizden belirli bir vade ile borç aldığınızda, onu yazın, aranızda doğrulukla tanınmış bir yazı bilen kişi, onu yazsın. Yazı bilen de kendisine Allah’ın öğrettiği gibi yazmaktan kaçınmasın. Bir de borçlu adam söyleyip yazdırsın, her biri Allah’tan korksun ve haktan bir şey eksiltmesin. Eğer borçlu aklı ermeyen bir yahut küçük veya kendisini söyleyip yazdırmayacak durumda ise, velisi dosdoğru söyleyip yazdırsın. Erkeklerinizden iki şahit gösterin. Eğer her ikisi de erkek o zaman doruluğuna güvendiğiniz bir erkekle iki kadın şahit olsun ki, biri unutunca diğeri hatırlatsın.
285- Peygamber, Rabbinden ne indirildiyse ona emanetti, müminler de, hepsi, Allah’a, meleklerine, kitaplarına ve: Peygamberleri arasında hiçbir ayırım yapmayız, diye peygamberlerine inandılar ve: İşittik ve boyun eğdik, ey Rabbimiz! Dönüş sanadır, dediler.
286- Allah kimseye gücünün ötesinde bir teklifte bulunmaz. Herkesin kazandığı yararına, yüklendiği günahı zararınadır. Ey rabbimiz, bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi, eğer yük yükleme! Ey Rabbimiz, bize gücümüzün yetmediğini yükletme, günahlarımızı affet, bizleri bağışla ve bize acı! Sensin Mevlamız! Bizi tanımayanlara karşı yardımınla zafere eriştir, kahrolsun kâfirler!
Yunus Emre teselliyi ağlatırsa yine güldürür şiiriyle veriyor
Birlikte okuyalım
Dertli ne ağlayıp durursun burada,
Ağlatırsa Mevla’m yine güldürür,
Nice dertli kondu geçti burada,
Ağlatırsa Mevla’m yine güldürür,
Daim Hakk’a cemalini dile dur,
Zikir ile Mevla’yı dilden ana dur,
Kabri kime ise lütfu onadır,
Ağlatırsa Mevla’m yine güldürür,
Bu dert benim münisimdir,
Arşa çıkan benim ahü zarimdir,
Seni ağlatan lütf issi kerimdir,
Ağlatırsa Mevla’m yine güldürür,
Sevdaya sarma şu garip başını,
Akıtır gözlerinden kanlı yaşını,
Kerimdir onarır kulun işini,
Ağlatırsa Mevla’m yine güldürür,
Yunus senin gözlerin de çok hal var,
Önünde uğrayıp geçecek yol var,
Gece gündüz dur da Mevla’ya yalvar,
Ağlatırsa Mevla’m yine güldürür. (Yunus Emre)
Dostunun hatasına dayanamayan ölüm hastalığında yalnız kalır. Dostun, gözün gibi olan insandır. İyi arkadaş hayatın süsü ve belada yardımcısıdır. (Erzurumlu İbrahim Hakkı)
Şefkat ver merhamette güneş gibi ol, başkalarının kusurunu örtmekte gece gibi ol, cömertlikte ve yardım etmede akarsu gibi ol, hiddet ve asabiyette ölü gibi ol, tevazu ve alçak gönüllükte toprak gibi ol, ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol. (Mevlana)
İlmi öğrenmeden önce edebi öğren. (İmamı Malik)
Nice insanlar gördüm, üzerinde elbisesi yok. Nice elbiseler gördüm, içinde insan yok. (Mevlana)
İlim dağıtmakla çoğalır, mal ise dağıtmakla noksanlaşır. İlim hükmeden, mal ise kendisine hükmedilendir. (Tirmizi Birr 33)
Dert insanı yokluğa götüren rahvan attır. (Mevlana)
Ehil olmayanlara sabretmek ehil olanları parlatır. (Mevlana)
Doğruluk emanet, yalancılık hıyanettir. (Hz. EbuBekir.)
Allahım! Kalplerimizi birleştir. Aramızı düzelt ve bizi kurtuluş yollarına ilet. Bizi karanlıklardan aydınlığa çıkar ve büyük günahların açığından da gizlisinden de uzaklaştır.
(Ebu Davut Salat 182)
Kuzgun bağda kuzgunca bağırır. Ama bülbül kuzgun bağırıyor diye güzelim sesini keser mi hiç? Pisler pisliklerini yapar ama sular da temizlemeye çalışır. (Mevlana)
Genişlik sabırdan doğar. (Mevlana)
Amel ve ilmini din kardeşinden üstün görenin amelide heba olur. (Mahmut Ustaoğlu)
Kişinin gücü, günün birinde tükenir. Bilginin ışığı, kapalı gözlerden bile içeri sızar, aydınlığa kavuşturur. Hayvan ölür semeri kalır, insan ölür eseri kalır. Gidenin değil, bırakmayanın ardından ağlamalı. (Şeyh Edebali)
Nereden geldiğini unutma ki, nereye gideceğini unutmayasın. (Şeyh Edebali)
İşinde ve sözünde doğruluktan ayrılma, Hak doğruların yardımcısıdır. (Ali Fuat Başkil)
Derin sefalet gibi büyük zenginlik de güzel hislerin gelişmesine engel olur. (Cenap Şehabettin)
Sabır kara bir dikeni yutmak, diken içini parçalayıp geçerken de hiçbir ses çıkarmamaktadır. (Şeyh Edebali)
Yaşadığı zamanı beğenmemek zavallılığın en yaygın şeklidir. (Cenap Şahabettin)
Hakiki dost senin sıkıntılı zamanlarda, senin gurur ve izzet’i nefsini kırmadan yardım edendir. (Hz. Ali)
İlahi! Hamdini sözüme sertac ettim, zikrini kalbime mirat ettim, kitabını kendime minhac ettim. Ben yoktum var ettin, varlığından haberdar ettin, aşkınla gönlümü bikararettin. (Elmalılı Hamdi Yazır)
İnsanlığın bekası medeniyet ile medeniyetin ayakta durabilmesi de adalet iledir. (Elmalılı Hamdi Yazır)
(İlahi!) şaşırtma beni, doğruyu söyler, neş’eni duyur hakikati öğret. (Elmalılı Hamdi Yazır)
İffet güzelliğin zekâtıdır.
Eğri olanın gölgesi de eğridir.
Çok konuşanın hatası çok olur.
İnsanın kelâmı, aklının terazisidir. (Hz. Ali)
Nerde görsen gönlü kırık, merhem ol sen! Öyle mazlum yolda kalsa hem dem o sen; mahşer günü dergâhına mahrem ol sen; ben-sen diyen kimselerden geçtim işte. (Ahmet Yesevi)
DUANIN ADABI
Dua etmek için Ramazan, arife, bayram, Cuma ve özellikle seher vakitleri seçilmelidir. Ezan okunduğu kamet edildiği, namazların ardında, secde aralarında, cihat ve savaş için saflar oluştuğu sıralarda yapılan dualar son derece makbuldür.
Kıbleye yönelerek dua etmek, dua ederken elleri omuz hizasına kadar kaldırmak.
Sesi fazla yükseltmeden açık ile gizli arasında bir sesle dua etmek.
Dua ederken cümleler de vezin ve kafiye aramamak, yapmacığa kaçmamak.
Huzur ve huşu içinde, dua etmek
Kabul olacağına inanarak içtenlikle dua etmek
Israr ile dua etmek ve duayı üçer kere tekrarlamak.
Önce Allah (c.c) adını anarak Allah’a hamd ettikten sonra duaya başlamak. Hz. Peygamber (s.a.v) sübhane rabbiyelaliyyilalelvehhab diyerek duaya başlardı.
Duadan önce, hakkını çiğnemiş kötülük etmiş olduğu kimselerden helallik almak, herkesin hakkını vermek, günahlara tövbe etmek, ibadet ve güzel işlere yönelmek suretiyle kalbi temizlemeye çalışmak.
Müslümanlardan. İntikam alma, onlara zarar verme gibi günah olan şeyleri işlememek.
Allah (c.c.) a dua etmekten bıkmamak, umutsuzluğa düşmemek, dualarım kabul olmadı, dememek ve bir gün kabul edileceğine inanmak.
Eşine, malına beddua etmekten sakınmak.
Sen olarak dua hakkında Alek Carre’lin dediği gibi diyelim. (dua yoksulluk ve arktır.) buna bilgi, hikmet, teslimiyet ve cehdi de biz ilave edebiliriz.
Dua ettiği yer temiz, vücudu temiz, elbisesi temiz olmak şartıyla duaya devam etmeliyiz.
Âl-i İmrân Sûresi
1- Elif, Lam, Mim
2- Allah’tan başka tanrı yoktur. Sonsuz hayat sahibi, bütün varlıkları ayakta tutan ve gözeten odur.
3- O sana kitabı, önündekileri doğrulayıcı olarak hak ile indirmektedir. Önceden insanları doğru yola iletmek için Tevrat’ı ve İncil’i indirmiştir. Bir de ayırt eden Furkan indirdi.
7- sana bu muazzam kitabı indiren o’dur. O’nun bir kısmı anlamları kesin olup kitabın temelini oluşturan ayetlerdir. Diğer bir takımları da anlamları benzeşik olanlardır. Ama kalplerinde bir yamukluk bulunanlar fitne aramak ve keyiflerince yorumlamak için sadece anlamı benzeşiklerin ardına düşerler. Hâlbuki onun gerçek yorumunu Allah bilir. İlimde derinleşmiş olanlar da: inandık, hepsi Rabbimizdendir. Derler. Bunları özü temiz olanlardan başkası düşünemez.
8- Ey Rabbimiz, bizleri doğru yoluna erdirdikten sonra kalplerimizi yamultma ve bize katından bir rahmet ihsan et. Şüphesiz, çok bağış yapan yalnız sensin.
9- Ey Rabbimiz, şüphesiz Sen, insanları, geleceğinde hiç şüphe olmayan bir günde toplayacaksın. Şüphesiz Allah belirlediği süreyi şaşırmaz.
14- İnsanlara, kadınlar, oğullar, yüklerle altın ve gümüş yığınları, cins atlar, davarlar, ekinler gibi zevklerin, sevgisi çekici hale getirildi. Fakat bunlar, dünya hayatının geçici nimetleridir. Oysa Allah, akibet güzelliği, onun yanındadır.
15- De ki: size o istediklerinizden daha hayırlısını haber vereyim mi? Korunan kullar için Rablerinin yanında altından ırmaklar akan, içlerinde sonsuza kadar kalacakları cennetler vardır. Ayrıca orada kendilerine tertemiz eşler ve hele bir de Allah’ın hoşnutluğu vardır. Allah o kulları korur.
19- Doğrusu Allah katında din İslamdır. O kitap verilenlerin ayrılığa düşmesi sırf kendilerine ilim geldikten sonra aralarındaki ihtirastandır. Her kim de Allah’ın ayetlerini inkâr ederse, şüphe yok ki Allah hesabı çabuk görendir.
21- Allah’ın ayetlerini tanımayanlara, haksızlıkla peygamberleri öldürenlere ve insanlar içinde adaleti ve insafı emreden kimselere kıyanlara acı bir azap müjdesi.
22- İşte bunlar, dünya ve ahirette amelleri boşa gitmiş kimselerdir ve onları kurtaracak ta yoktur.
27- Geceyi gündüzün içine katarsın, gündüzü de gecenin içine sokarsın. Ölüden diri çıkarırsın, diriden ölü çıkarırsın. Dilediğine de sayısız rızık verirsin.
28- İnananlar inananları bırakıp kâfirleri dost edinmesin. Her kim bunu yaparsa, Allah’tan ilişiği kesmiş olur. Ancak onlardan bir korunma yapmanız başka. Allah kendisinden korkmanız için uyarıyor. Sonuçta gidiş Allah’adır.
31- De ki: Allah’ı seviyorsanız hemen bana uyun ki Allah ta sizleri sevsin; Allah, daima bağışlayan ve esirgeyendir.
32- Allah’a ve peygambere itaat edin! Eğer aksine giderlerse, şüphe yok ki, Allah kâfirleri sevmez.
41- Zekeriyya: Rabbim bana bir alamet ver! Dedi. Allah: alametin insanlarla üç gün yalnızca işaretten başka türlü konuşmamandır. Bununla birlikte Rabbini çok an ve akşam sabah tesbih et! buyurdu.
42- Melekler şöyle demişlerdi: Ey Meryem, şüphesiz Allah seni süzüp seçti, seni tertemiz yarattı ve seni âlemin katlarına üstün kıldı.
43- Ey Meryem, Rabbine divan dur, secdeye kapan ve rükû edenlerle birlikte rükû et!
47- Meryem: Ey Rabbim, bana bir beşer dokunmamışken, nasıl çocuğum olur? Dedi. Allah: Öyle, Allah ne dilerse yaratır. O, bir şeyi dilediğinde, yalnızca ona ol! Der, o da hemen oluverir. buyurdu.
55- O vakit ki, Allah şöyle buyurdu: Ey İsa, gerçekten seni öldüreceğim, seni kendime kaldıracağım, seni o inkâr edenlerden arındıracağım ve sana uyanları kıyamete kadar, o inkârcılardan üstün kılacağım. Sonra da hep dönüşünüz bana olacak ve o zaman anlaşmazlığa düştüğünüz şeyler hakkında aranızda hükmü ben vereceğim.
Hikmetli bilgi, tecrübe ile desteklenmiş ve uygulanabilir özellik taşıyan ilimdir. Hikmet ilim ile sanatın birleşmesidir.
Ne kaçan fırsatlar ve sebepler ihmal edilmelidir. Allah Teâlâ’ya yürekten ve ihlâs ile dua etmek hiçbir zaman elden bırakılmamalıdır.
Ne acayiptir o insanlar ki, altından ateş kaynayıp dururken yeryüzünde Allah’a isyan ederler.
İnsan salih amel işler, ölünce ne olur, uçar gider. İnsan kötü amel işler, ölünce nar olur uçar gider.
(Elmalılı Hamdi Yazır)
İffet, güzelliğin zekâtıdır.
Eğri olanın gölgesi de eğridir.
Çok konuşanın hatası çok olur.
İnsanın kelamı aklının terazisidir.
Sevgi dostlara saygılı olmakla güçlenir.
İlim harcandıkça artar mal harcandıkça azalır.
Senden soruluncaya kadar susman, susturuluncaya kadar konuşmandan hayırlıdır.
İktisat az malı çoğaltır.İsraf ise çok malı azaltır.
Çocuklarınızı kendi zamanlarının şartlarına göre yetiştirin.
Açık yürekle konuşan düşman, içten pazarlıklı dosttan iyidir.
(Hz. Ali)
Nerde görsen gönlü kırık,
Öyle mazlum yolda kalsa, hem dem ol sen,
Mahşer günü dergâhına mahrem ol sen,
Ben sen diyen kimselerden geçtim işte.
Can vermenin vehminden, Azrail’in zahmetinden,
Şefkat olmasa senden, ne eylerim Allah’ım,
Can vermek iş zor, kolay eyle ya cebbar.
(Ahmet Yesevi)
FAKR FAKİRLİK:
Fakr: fakirlik, insanın ihtiyaç olduğu şeye sahip olmaması, yani yoksulluk demektir. Sözlük anlamı olarak fakir omurga kemiği kimsedir.
Fakir kelimesi, Kuran-ı Kerim’in birçok yerinde şeytan sizi fakirlikle korkutur ve size çirkin şeyleri yapmayı emreder.
And olsun ki Allah, Allah fakirdir, biz zenginiz diyenlerin sözünü işitti. Fakir uygun şekilde yesin, ondan yiyin sıkıntı içinde bulunan fakirlere yedirin. Ey insanlar siz Allah’a (fakirler muhtaçlarsınız sadakaları açıktan verirseniz ne güzel! Eğer onları gizleyerek fakirlere verirseniz, bu sizin için daha iyidir ve sizin günahlarınızdan bir kısmını kapatır. Allah yaptıklarını duyar.
Sülemi, Hz. Ömer(r.a) vasıtasıyla Peygamber(s.a.v) in şöyle dediğini anlatıyor.
Her şeyin bir anahtarı vardır. Cennetin anahtarı da sabırlı miskinleri, fakirleri sevmektir. Onlar kıyamet gününde Allah’ın yanında olacak kimselerdir.
Hz. Hatice(r.a) ile evlenmekle servete kavuşmuş: Medine’ye hicretten sonra da İslam devletinin başkanı olmuştur. Yüce Allah ona verdiği nimeti hatırlatmak için: Rabbin seni yetim bulup barındırmadı mı? Şaşkın bulup doğru yola iletmedi mi? Seni yoksul bulup zengin etmedi mi? (Feyzul Kadir)
Allah (c.c.) inanan kullarına malını ve ziynetini yasaklamamış, aksine ahiret nimetlerini de asıl böyle kulları için yaratmıştır. De ki Allah’ın kulları için çıkardığı süsü ve güzel rızıkları kim haram etti? De ki O dünya hayatında inanlardır, kıyamet günü de yalnız onlarındır. Buyurmuştur. Dua (bir ayet bir yorum)
Rabbimiz şöyle buyurdu bana dua edin, duanıza cevap vereyim. Bana kulluk etmeyi kibirlerine yediremeyenler, aşağılanmış bir halde cehenneme gireceklerdir.
ÂL-İ İMRÂN SÛRESİ…
65- Ey kendilerine kitap verilenler, niçin İbrahim hakkında tartışıyorsunuz? Oysa Tevrat ve İncil ancak ondan sonra indirildi. Bunu da mı kavrayamıyorsunuz?
66- İşte siz öylesiniz, diyelim ki, biraz bilginiz olan konuda tartıştınız. Ama hiç bilginiz olmayan konuda ne diye tartışırsınız? Oysa Allah bilir, siz bilmiyorsunuz.
67- İbrahim ne Yahudi ne de Hıristiyan’dı; ancak O, lekesiz bir müslümandı ve Allah’a ortak koşanlardan da olmamıştı.
71- Ey kendilerine kitap verilenler, neden hakkı batıla buluyorsunuz da gerçeği bile bile gizliyorsunuz?
72- Kitap verilenlerden bir kısmı da şöyle dedi: varın o inananlara indirilenlere güpe gündüz inanın, sonunda da dönüp inkâr edin, belki onlar da dönerler.
75- Kitap verilenlerden öylesi vardır ki ona yüklerle emanet bıraksan onu sana geri verir. Yine onlardan öylesi vardır ki ona bir dinar emanet etsen, tepesine binmedikçe onu sana vermez. Çünkü onlar: bizim aleyhimizde okur yazar olmayanlarda bir yol yok derler ve Allah’a karşı bile bile yalan söylerler.
76- Hayır yol var! Her kim verdiği sözü yerine getirir ve sakınırsa şüphesiz, Allah sakınanları sever.
79- Allah’ın kendisine kitap bilgi ve peygamberlik vermiş olduğu hiçbir kişinin kalkıp da insanlara Allah’a değil bana kul olun diyebilme yetkisi yoktur. Ancak kitabı öğretmekte ve ders alıp vermekte olmanız sebebiyle Allah yolunun erleri olunuz! Der.
80- Ve hiçbir zaman melekleri ve peygamberleri tanrılar edinmenizi de emretmez.O halde siz, Müslüman olduktan sonra, size inkarcı olmanızı emredebilir mi?
82- Demek ki, bunun arkasından her kim dönerse artık onlar, hep dinden çıkmış olanlardır.
83- Allah’ın dininden başkasını mı arıyorlar? Oysa ki göklerde ve yerde ne varsa, hepsi ister istemez O’na teslim olmuş, hep döndürülüp O’na götürülüyorlar.
84- De ki, biz, Allah’a indirilene; İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a Yakup’a ve torunlarına indirilene, Musa’ya, İsa’ya ve Peygamberlere Rablerinden verilene inandık iman getirdik.
Onlardan hiç biri arasında ayrım yapmayız ve biz, ancak O’na boyun eğen Müslümanlarız.
85- Her kim İslam’dan başka bir din ararsa asla kabul edilmez ve o, ahrette hüsrana uğrayanlardan olur.
87- İşte onlar! Cezaları, Allah’ın meleklerin ve bütün insanların lanetinin üzerlerine olmasıdır.
88- Sonsuza kadar o lanetin içindedirler, azapları hafifletilmez ve kendilerine mühlet verilmez.
90- Kesinlikle inanmalarının arkasından inkâra sapmış sonra da inkârcılıkta ileri gitmiş olanların tevbeleri asla kabul edilmeyecektir. Onlar, hep sapıklık içinde kalmış kişilerdir.
91- İnkâr etmiş ve inkârcı olarak ölüp gitmiş kimselerin her biri kendini kurtarmak için dünya dolusu altın verecek de olsa, bu onların hiç birinden asla kabul edilmeyecektir. Onların hakkı elim bir azaptır ve kendilerini kurtaracak da yoktur.
Muhterem okuyucularım:
Yeri gelmişken size bir şeyler anlatacağım.
Yukarıda ki ayet-i kerimenin mealinde geçtiği gibi bazı insanlardan işittim bu elektriği icat eden de mi cehenneme gidecek, sakın haa! Böyle bir şey söylemeyin söyleyenleri de ikaz edin. Dünya dolusu altınını infak etse yani (fakirlere dağıtsa) yine iman etmedikçe kurtulamaz.
92- Sevdiğiniz şeylerden başkalarına da vermedikçe, tam bir iyilik vasfına eremezsiniz. Her ne harcarsanız şüphesiz Allah onu bilir.
95- De ki: Allah doğru söylemiştir. O halde Hakka tapan bir hanif olarak İbrahim’in dinine uyun, o hiçbir zaman Allah’a ortak koşanlardan olmadı.
99- De ki: Ey kitap ehli; niçin inanları Allah’ın doğru yolundan engelliyorsunuz? Allah yaptıklarınızdan habersiz değildir.
100- Ey iman edenler, eğer o kitap verilenlerden her hangi bir gruba uyarsanız, sizi inandıktan sonra döndürür kâfir edenler.
Şair diyor ki:
Günahımı boynuma kolye gibi takarak
Billur sularınızla abdest almaya geldim,
Yaşanmış bir maziyi arkada bırakarak,
Teselli dinlemeye dert yanmaya geldim,
Şadırvanlar, feyz verin titreyen kalbimize,
Bizi de aza edin n’olur meclisinize,
Hak sevgisi taşıyan sevda denizine,
Bütün varlığım ile bu gün dalma geldim,
Şadırvanlar! Gülmeyen bendeki bu sevgiye,
Kavuşa bilmem için, sevilen sevgiliye,
Bezm-i peymanimizde hep Allah diye diye, (yemin meclisi)
Bir hak aşığı sarhoş olmaya geldim,
Denize baş koyan güvercin sürüleri,
Seyrederken ufukta yeni doğan seheri,
Terk edip menfaati bu tanrı misafiri,
Olarak, mahşere dek sizde kalmaya geldim,
Kurnalarla gece hem ben de zikretmek için,
Allah’tan geldim, yine Allah’a gitmek için,
Kubbenizin altında Hakk’a şükretmek için
Huşu ile dört rekât namaz kılmaya geldim.
(Mehmet Emin Bilici)
Akıllı ve uyanık bir kimse isen, dünyaya gönül bağlama. Şeytan seni kandırıp dünyaya meylettirirse, seni emri altına almış demektir. Bundan sonra felaketten felakette sürüklenirsin de hiç haberin olmaz.
Ey dostlar! Bir kimse Allah Teâlâ’nın aşkı ile yanarak bu denizde usta bir dalgıç olmadıkça, bundan çok daha derin olan vahdaniyet denizine giremez.
Gönlünde Allah-u Teâlâ’nın aşkını yaşayanlar dünya ile tamamen alakalarını kesmişlerdir. Bunlar halk içinde hak ile olurlar. Bir an Allah-ü Teâlâ’yı unutmazlar. İnsanın en büyük zaafı bencil olup iyilere değer vermeyişidir.
Bu dünya bütün haktan geçer ya/ inanma sen malına, bir gün elden gider ya. Ata ana kardeşler nere gitti fikir kıl, dört ayaklı tahta at bir gün sana yeter ya.
Muhabbetin denizine gömülüp bat âşıkların sohbetine özünü kat/ Muhabbetin pazarına özünü sat/ Özünü satmadan Hakk rahmetin alsa olmaz.
Âdemoğlu ölesi, yer altına giresi/ Kimi iyidir kim kötü, orada malüm olası. Burada özünü bilenler, Hakk’a kulluk kılanlar/ hak yoluna girenler, aydınlık yüzlü olası.
Gelin dostlar Allah zikrini gönül ülkesini açar dostlar. Estağfurullah ve istiğfarı dinmeden söyleyin/ Lanetli şeytan beden ülkesinden kaçar dostlar.
(Ahmet Yesevi)
Başlangıçlar, nihayetlerin tecelli ettiği yerlerdir. Kimin bidayet ve başlangıcı Allah ile olursa nihayeti de Onunla O’na doğru olur.
İbadet ve taat yapamadığında üzülmemen, hata ve günah işlediğinde ise pişmanlık duymaman kalbin ölüm işaretlerindendir. Dünyanın ve maddenin şekilleriyle aynası kirlenmiş olan kalp nasıl parlar? Şehvetleriyle bağlanmış olan kalp Allah’a nasıl yol alır. Hakiki dost, senin ayıp ve kusurunu bildiği halde seninle arkadaşlık ve sohbet edendir. Bu da Kerim olan Mevladan başkası olamaz! Söylenen her söz üzerinde, içinden çıktığı kalbin kisvesi, elbisesi vardır. Ameller bir takım suretlerden ibarettir. Bunların ruhları ise içlerinde ihlâs sırrının bulunmasıdır.
Allahın katında değer ve kıymetini öğrenmek istiyorsan, hangi işte seni ikame ettiğine, seni hangi halde tuttuğuna bak!
Seni methederler. Buna karşılık, sen de nefsi huylarının gerçeğini bildiğin için onu kınayıcı ol!
(Ataullah İskender)
İlim öğrenmeden evvel edebi öğren. (İmamı Malik)
Hakiki dost, senin ayıp ve kusurunu bildiği halde arkadaşlık ve sohbet edendir. Bu da kerim olan Mevla’dan başkası olamaz! Söylenen her üzerinde, içinden çıktığı kalbin kevseri elbisesi vardır. Ameller bir takım suretlerden ibarettir. Bunların ruhları ise ihlâs sırrının bulunmasıdır.
Dilini tut ve bil ki, dil yarası bıçak yarasından daha vahimdir. Kusurlarını kendin gör ta ki onları tamir ve ikmal edebilesin. Dostluğunu kötü günde göster, ta ki kötü gün dostu bulasın.
(Prof. Ali Fuat Başgil)
Vatan bize kılcımızın ekmeğidir. (Namık Kemal)
Fırsat ganimettir, sağlık ve boş zaman ise iki ganimettir. Vakitlerini devamlı olarak Allah’ın zikrine harcamak gerekir. Hangi amel olursa olsun, dinin emri istikametinde ise o zikre dâhildir, isterse alışveriş olsun. (İmam Rabbani)
Allah’a dayan sa’ye saye satıl hikme ram ol
Yol varsa budur bilmiyorum başka çıkar yol.
(Mehmet Akif Ersoy)
Herkesin imrendiği pırlanta gibi kıymet sahibi ol.
Korkma yerde kalmazsan, işinde ve sözünde doğruluktan ayrılma.
Hak doğruların yardımcısıdır.
Dost ol. Ta ki sana da dost olsunlar. (Prof. Ali Fuat Başgil)
Bir an kayboldun gibi! Yaşamadan kıyameti
Yoruldun ama buldun ey kalbim emaneti
Bir kurtuluştur o an çağrılsa senin adın
Sen ne kadar sıcak sesin ne kadar yakın
Sensiz geçen zamanı belli yaşamamışım.
Sessizlik bir kuyuymuş onu yaşamamışım.
Bir yoldum öteye geçerek gözlerinden
İşte yeni bir dünya peygamber sözlerinden
Ölüm bize ne uzak, bize ne yakın ölüm
Ölümsüzlüğü tattık bize ne yapsın ölüm
Ey bir kelime arayan kalbim
Sonra arayan tekrar arayan kalbim
O dirildi, o dirildi diye birden çalkalanan sokaklar
Ölüm ki sonsuza açılan bir kayıptır, hiç unutmadım
Bir an kayboldun gibi! Yaşadın kıyameti
Yoruldun ama buldun ey kalbi emaneti
Dünyanın ağırlığına eklesek yıldızları, ayı, güneşi
Gene de ağır basarsın ey kalbim, ey kalbimin güneşi
Ebedi masum çocuklar zamanın solmayan çiçekleri
İstemişlerdi de ezan okumuştu Bilal bir sabah, unutmadım.
(Erdem Bayazıt)
KISSA
Ebu Yezid Bistami (kuddise sirruh) Hazretlerinin indinde bir kimseyi velidir, kerameti vardır diye övdüler. Bistami Hazretleri, bize bu sena ettiğiniz velinin ziyaretine gitmek vacip oldu, diyerek mensuplarını alıp o methedilen velinin ziyaretine gittiler. O velinin bulunduğu mahale vardıklarında, onu mescide gidiyor gördüler. Bistami Hazretleri bu veliyi mescit yolunda giderken, kıbleye karşı tükürür gördü. Bu sebeple Bistami, övülen şahsı sünnete muhalif buldu ve derhal geri dönüp, kerametinden bahsedilen veli ile görüşmedi ve dedi ki: “dinin hükümlerine ve sünnetin adabına saygı göstermeyene nasıl olur da keramet edilir? O kimse nasıl olurda veli olur”
Kıymetli okuyucularım yukardaki, kıssayı tekrar, tekrar okuyunuz ve okutunuz. Sakın yerlere tükürmeyin çok günah ve ayıp Müslüman bunu yapmaz. Allah’ın yarattığı kulların yerleri kirletme hakkı yoktur. Vesselam!
ÂL-İ İMRÂN SÛRESİ…
101- Önünüzde Allah’ın ayetleri okunurken ve aranızda O’nun elçisi var iken sizler nasıl olur da inkâra dönersiniz? Oysa her kim Allah’a sıkıca tutunursa, o kesinlikle bir doğru yola çıkarılmıştır.
102- Ey iman edenler, Allah’tan nasıl korkmak gerekiyorsa öyle korkup gerektiği gibi sakının ve kesinlikle Müslüman olarak can verin!
103- Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı tutunun, ayrılığa düşmeyin ve Allah’ın üzerinizdeki nimetini düşünün. Sizler birbirinizin düşmanları iken O, sizin kalplerinizde bir uzlaştırma meydana getirdi ve O’nun nimeti sayesinde uyanıp kardeşler oldunuz. Bir de siz bir ateş çukurunun tam kenarında bulunuyordunuz ve O, sizi tutup oradan çıkardı. Şimdi Allah’a doğru gidebilmeniz için ayetlerini böyle açıklıyor.
106- Kimi yüzlerin ağaracağı, kimi yüzlerin kararacağı günde yüzleri kara çıkanlara: inandıktan sonra inkâr ettiniz öyle mi? O halde nankörlük etmenizin cezası olarak azabı tadın denecek.
107- Fakat yüzleri ak olanlar hep Allah’ın rahmeti içinde olacaklar ve sonsuza dek onun içinde kalacaklardır.
108- işte bunlar, Allah’ın ayetleri. Onları sana hak sebebiyle okuyoruz. Yoksa Allah âlemlere hiçbir haksızlık yapmak istemez.
112- nerede bulunursalar, alçaklık damgası altında kalmaya mahkûmdurlar; meğerki Allah’ın himayesine ve inananların himayesine sığınmış olsunlar. Onlar döne dolaşa Allah’ın hışmına uğradılar ve miskinlik altında ezilmeye mahkûm kaldılar. Çünkü onlar, Allah’ın ayetlerini inkâr ediyorlar ve peygamberleri bile bile haksız yere öldürüyorlardı. Çünkü baş kaldırmışlardı ve aşırı gidiyorlardı.
113- Hepsi bir değildir. Kitap verilenler içinde gece vakitlerinde Allah’ın ayetlerini okuyup secdeye kapanan doğru bir topluluk vardır.
114- Allah’a ve ahiret gününe inanır, iyiliği emreder, kötülükten vazgeçirmeye çalışırlar ve hayırlara koşuşurlar. İşte onlar iyi kimselerdendir.
115- Ne hayır işlerlerse, asla karşılıksız bırakılmayacaklardır. Allah, takva sahiplerini çok iyi bilir.
118- Ey iman edenler, sizden olmayanları dost edinmeyin; onlar sizi şaşırtmakta kusur etmezler, sıkıntıya düşmenizi arzu ederler. Düşmanlıkları ağızlarından taşmaktadır; sinelerinin gizledikleri ise daha büyüktür. Eğer düşünürseniz, sizlere ayetleri açıkça bildirdik.
120- Size bir iyilik dokunursa fenalarına gider, başınıza bir musibet gelirse onunla ferahlanırlar. Eğer sabırlı olur ve iyi korunursanız, onların hileleri size zarar vermez. Çünkü Allah, onları kendi yaptıkları ile kuşatmıştır.
121- Hani bir vakit erkenden, müminlere savaş için elverişli yerlere yerleştirmek üzere, ailenden ayrılmıştın. Allah işiten ve bilendir.
122- O zaman içinizden iki grup oluşturanlar; Allah yardımcıları iken, yılıp çekilmek istemişlerdi. Demek ki, inananlar yalnızca Allah’a dayanmalıdırlar.
125- Evet sizler sabreder ve itaatsizlikten sakınırsanız onlar da hemen üzerinize saldırırlarsa Rabbiniz size beş bin nişanlı melekle yardım edecek.
126- Bunu Allah size yalnızca bir müjde olsun ve kalpleriniz bununla yatışsın diye yaptı. Zafer yalnız güçlü, hikmet sahibi Allah’tandır.
127- Küfredenlerden bir kolu keskin veya perişan etsin de hayal kırıklığına uğramış olarak dönüp gitsinler diye.
128- Senin elinde bir şey yok. Allah ya onların tevbesini kabul eder ya da onlara azap eder. Çünkü onlar zalimlerdir.
129- Göklerde ne var ve yerde ne varsa hepsi Allah’ındır, dilediğini bağışlar, dilediğine azap eder. Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir.
130- Ey iman edenler, öyle kat kat katlayarak faiz yemeyin ve Allah’tan korkun ki, arzunuza ulaşasınız.
131- O kâfirler için hazırlanmış ateşten sakının!
132- Allah’a ve peygambere itaat edin ki, rahmete erdirilesiniz.
133- Ve koşuşun rabbinizden bir bağışlamaya ve takva sahipleri için hazırlanmış eni gökler ve yer genişliğinde olan cennete.
136- İşte bunların mükâfatı rablerinden bir bağışlama ve sonsuza dek kalmak üzere altından ırmaklar akan cennetlerdir. İyi iş yapanların mükâfatı ne de güzeldir.
138- İşte bu, bütün insanlar için bir açıklama ve özellikle korunacak takva sahipleri için bir hidayet ve öğüttür.
139- Sizler eğer gerçek inananlarsanız, daha yükselecekken gevşemeyin ve üzülmeyin.
Ameller bir takım suretlerden ibarettir. Bunların ruhları ise içlerinde ihlâs sırrının bulunmasıdır.
Allahın katında değer ve kıymetini öğrenmek istiyorsan, hangi işe seni ikame ettiğine seni hangi halde tuttuğuna bak!
İnsanlar, sende bulunduğunu zannettikleri iyi huylardan dolayı seni methederler. Buna karşılık sen de nefsi huylarının gerçeğini bildiğin için, onu kınayıcı ol! (Ataullah İskenderi)
Dilini tut ve bil ki, yarası bıçak yarasından daha vahimdir.
Kusurlarını kendin gör, ta ki onları tamir ve ikmal edebilirsin.
Dostluğunu kötü günde göster, ta ki kötü gün dostu bulasın.
(Prof. Ali Fuat Başgil)
Herkesin imrendiği pırlanta gibi kıymet sahibi ol. Korkma yerde kalmazsın.
İşinde ve sözünde doğruluktan ayrılma. Hak doğruların yanındadır.
Dost ol. Ta ki sana da dost olsunlar. (Prof. Ali Fuat Başgil)
Kibir ve gurur ile tahsil olunan ilimde ferah yoktur. Kalbi münevver olmak isteyenler az yemeli ve sefihlerin (düşük ahlaklı kimselerin) yanlarında bulunmamalıdır. Her işte hayır bulmayı arzu edenler, insanlara hüsnü zanda bulunsunlar.
Sadık dost arkadaşının ayıplarını görünce ihtar eder, ifşa etmez.
Sende bulunmayan fenalık ile seni eleştireceğinden emin ol.
Kudret üstündeki işledikleri ve bilmedikleri ilme müdahale edenler, kadir ve meziyetlerini kaybederler. İbret almak istersen, hata sahibi kimselerin akıbetlerine bak da mütenebbih ol.
İki kişinin darıldıktan sonra birbirlerinin ayıplarını ortaya çıkarması münafıklık alametidir. (İmam’ı Şafi)
FAZİLET
Kuranı Kerimde 104 yerde geçen fazl ve gökten türeyen diğer kelimelerin büyük bir kısmı Allah(c.c)’ın genel olarak da Muhammed (s.a.v) ümmetine ayrıca belli kişi ve zümrelere karşı maddi ve manevi lütuf ve cömertliğini ifade eder. Nitekim Cenab-ı Hak buyurur: Nefsini tertemiz yapıp arıtan. Şüphesiz saadete ermiş onu kötülüklere gömen ise, elbette ziyana uğramıştır. (Şems süresi 910)