Kitabı oku: «Mitoloji Sözlüğü»
John H. Bechtel: John H. Bechtel, özellikle mitoloji, dil ve tarih alanlarındaki çalışmalarıyla tanınan Amerikalı bir yazardır. Hazırladığı sözlükler, eşanlamlı sözcükler kılavuzları, yazım kılavuzları ve dil hatalarını düzeltmeye yönelik kitaplar okullarda uzun yıllar boyunca kaynak kitap olarak kullanılmıştır.
Macidegül Batmaz, İzmir’de doğdu. İzmir Kız Lisesi’nde ortaöğrenimini tamamladıktan sonra Ege Üniversitesi’nde Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü ile Amerikan Kültürü ve Edebiyatı bölümlerinde eğitim gördü. Ardından Hacettepe Üniversitesi Türkoloji Bölümü’nde ‘’Eski Uygur Türkçesinde Tıp terimleri’’ adlı tez çalışmasıyla yüksek lisansını tamamladı. Almanya ve Belarus’ta dil eğitimi aldıktan sonra çevirmenlik alanına yoğunlaşarak çeşitli yayınevleri ve web siteleri için çeviri ve içerik üretme projelerinde yer aldı. Halen Uluslararası İlişkiler alanında yüksek eğitimini tamamlamaya çalışmakta ve Maya Kitap için kitap çevirileri yapmaktadır.
Giriş
Mitoloji, edebiyatla daima iç içe olmuştur. Öyle ki okuyucular ile öğrenciler, kadim halkların işlerinde bu kadar önemli bir rol oynamış tanrı ve tanrıçaları, ilah ve kahramanları tanıma gereksinimini çok geçmeden hissedecektir. Daha eski bir zamanın bu resimsi yaratımları, tüm medeni ulusların edebiyatlarıyla o kadar iç içe geçmiştir ki yalnızca günlük yahut haftalık gazete okuyan bir kişi dahi bu efsaneleri öğrenmesi gerektiğini düşünür. Coleridge’in dediği gibi:
Aklın hâkim olduğu bu çağda artık yaşamıyorlar.
Ama kalbin hâlâ bir lisana ihtiyacı vardır,
O eski içgüdü eski isimleri hatırlatmaya devam eder.
Bir zamanlar dostları insanlarla bu yeryüzünü paylaşmış olan ruhlar yahut tanrılar.
İşte bugün bile harikulade her şeyi getiren Jüpiter’dir,
Ve güzel olan her şeyi getiren de Venüs.
Neredeyse tüm halklar ilkel hallerindeyken bile kendi mitoloji sistemlerine sahip olmasına rağmen edebiyatımızı süsleyen masalları Yunanlar ile Romalıların canlı hayal güçlerine borçluyuz.
Mitolojinin Medeniyet Üzerindeki Etkisi: Modern çağda bu inanç sisteminin insanlar üzerindeki güçlü hâkimiyetini ve medeniyet üzerindeki tesirini anlamak neredeyse imkânsızdır. Çiftçi, tapındığı özel tanrının gerekli tüm yağmurları sağlayacağına ve mahsulün büyümesiyle ilgili tüm ayrıntılarla ilgileneceğine sıkı sıkıya inanarak tohumunu ekerdi. Zanaatkâr, kalkanı ile mızrağını yaparken mahareti için bir tanrının yardımına güvenirdi. Denizci, canını ve malını ona rehberlik eden bir tanrıya emanet ederdi. Şair ve sanatçı da benzer bir güvenilir kaynaktan ilham alırdı. Tabiatın tüm işleyişlerinde aynı gizemli tesirler kontrol sahibi olmuştur: Bulutlar ile fırtınada, sıcakta ve soğukta, değişen mevsimlerde, yeşeren bitkiler ile solan yapraklarda, dalgalar ile gelgitlerde, ormanlar ile vadilerde, ırmaklar ile şelalelerde, dağlar ile ovalarda, denizde ve gökyüzünde, karanlık ile aydınlıkta, hayatta ve ölümde daima bir rehber ilah hazır bulunmaktaydı.
Bilgi Kaynakları: Yunanlar ile Romalıların mitolojisine dair bilgimizin kaynağı, eserleri günümüze kadar ulaşmış olan kadim yazarlar, şairler, tarihçiler ve başka kimselerdir. Ayrıca hâlâ mevcut olan mermer ve bronz heykeller, boyalı vazolar, madeni paralar ve oyma işlemeli taşlarda gördüğümüz antik sanat örneklerinden de bilgi ediniyoruz.
Romalılar mitolojilerini büyük ölçüde Yunanlardan ödünç almıştır. Bu iki dini sistem arasında bir bütünleşme gerçekleşmemesine rağmen Yunan mitolojisine dair modern fikirler, temel olarak Latin şairlerin eserlerinden edinilmiştir. Bu şairler, şiirlerini Yunancadaki örneklere göre kurmuş, kimi zaman aynı özellikteki Yunan tanrılar yerine kendi yerli tanrılarının isimlerini verirken kimi zaman da Yunanca ismi Latinceleştirerek vermişlerdir. Bu durum çoğu zaman akıl karışıklığına yol açmıştır.
Homeros ile Hesiodos yaratılışa bir tür açıklama getirir. Buna karşılık Yunanlar dünyanın nasıl meydana geldiğinden ziyade onun mevcut haliyle ve dünyayla olan bağlantılarıyla daha çok ilgilenmiş gibi gözükmektedir. Günlük hayattaki olaylar ve rastlantılar insanları bir araya getirir. Birbirlerini tanırlar; güçlerini ve zayıf yönlerini, tutkularını ve içgüdülerini, sevdikleri ve sevmedikleri şeyleri öğrenirler. Başka standartları olmadığı için her şeyi kendilerine göre ölçerler. Aralarında en güçlü, en cesur ve en bilge olanlar liderleri olacaktır. Fiziksel ölçüler, güç ve mükemmellik, hayranlık nedenidir. Bu özelliklere tapınma, insana tapınmanın bir şekli haline gelir. Tanrılar insan şeklini alır fakat hayal edilebilen en yüksek niteliklere sahiplerdir. Bilgi ve medeniyet ilerledikçe bu özellikler daha da fazla yüceltilir, ta ki sayıları katlanan tanrılar yeryüzü ile gökyüzüne, hava ile denizlere hâkim olana dek.
İlahların Dereceleri: İnsanlar etkilerinin derecesine göre değerlendirilirken tanrılar da güçlerine göre değerlendirilmekteydi. Tabiatın büyük güçlerini yöneten veya insanlığın faydası için en çok uğraşan tanrılar ilk sıraya yükseltilmiştir. Sayıları on iki olan Olimpos tanrıları genellikle Jüpiter, Juno, Neptün, Ceres, Apollon, Diana, Vulcan, Minerva, Mars, Venüs, Merkür ve Vesta şeklinde sıralanır. Jüpiter, Olimpos Dağı’nın tepesindeki tahtında oturmuştur. Öteki tanrıların yaşadığı yerler ise daha alçaktadır. Olimpos’un Teselya’da yer aldığı söylense de Yunanistan’da bu isimle anılan en az on dört dağ vardır. Daha sonraları Olimpos ismi, gözle görünen gökyüzünün yukarısındaki bir bölge için kullanılmaya başlanmıştır. Olimpos öyle yüksektedir ki zirvesinden düşen tunçtan bir örsün yere ulaşması dokuz günü bulacaktır. Titanların yaşadığı kasvetli ve büyük bir yer olan Tartarus ise yerin altında, buna eşit uzaklıkta bulunur.
En yüksek seviyedeki tanrılar arasında yalnızca yukarıda bahsedilen Olimpos tanrıları ve tanrıçaları değil, tanrılar ırkının ilk üyesi olan Uranüs de vardır. İsmi “yeryüzünün kocası olarak görülen sema” anlamına gelen Uranüs, sağladığı sıcaklık ve nem sayesinde hayatı ve bitkileri yaratır. Onun halefi olan Kronos yani hasat tanrısı da her yaşam biçimini büyütüp olgunlaştırır. Satürn ise krallığının yönetimine ortak olması için Janus tarafından seçilmiş olup daha sonra bu krallığa “tahıl ve meyve diyarı” anlamındaki Saturnia adı verilecektir. Rhea, bütün o dağları ve ormanlarıyla yeryüzünün tanrıçasıdır. Ayrıca Plüton, Neptün, Jüpiter, Juno, Ceres ve Vesta’nın annesidir. Deniz tanrıçası Amfitriti, denizdeki canlılardan sorumludur ve çoğu zaman büyük dalgalar çıkararak suları kayalara ve yamaçlara fırlatır. Ceres’in kızı Proserpina annesiyle birlikte yaz boyunca büyüyen mahsullere göz kulak olur fakat sonbahar gelince tıpkı tohumlar gibi toprakta kaybolur ve ilkbaharda yeniden ortaya çıkar. Birçok isim adı altında tapınılmış olan Bacchus, insanlara üzüm yetiştirmeyi ve barış sanatını öğretmiştir. Son olarak, Urania adıyla bilinen Themis, misafirperverlik ritüellerinin tanrıçası olup insanlara doğruyu, ölçülülüğü ve adaleti uygulamayı göstermiştir. Bu tanrılara Sol ve Luna da eklenebilir zira medeniyet ilerledikçe fiziksel ve zihinsel aydınlanma arasındaki ayrım vurgulanır. Apollon zihinleri aydınlatarak bilgelik kâhini haline gelirken Güneş tanrısı Sol ise fiziksel ışık fenomenini simgeler. Bu yüzden Diana’ya ilk başta Ay’ın ilahi kişileştirmesi olarak tapınılmıştır. Fakat zamanla Luna gecenin ışık küresinin tanrıçası olarak kutsanmış ve Diana’ya da bol bol çiy düşürerek bitkilerin olgunlaşmasını hızlandırma görevi verilmiştir zira çoğunlukla berrak ve serin gecelerde çiy düştüğü keşfedilmiştir. Ayrıca perilerinin eşliğinde korulardan, tepelerden ve vadilerden geçip ırmakların kenarında dolaştığına, ışığıyla da sürüler ile çobanları ve gecikmiş yolcuları yaban hayvanlarına karşı koruduğuna inanılmıştır. Yalnızca Jüpiter’e itaat eden bu tanrılar ve tanrıçalar “En Yüksek Derecedeki İlahlar” olarak adlandırılmıştır.
Alt Seviyedeki İlahlar: Daha alt seviyede yer alan çok sayıda ilah vardır. Bunlara bağımsız olarak tapınılmıştır. Bunlar Horae yani mevsim tanrıçaları, yeni açan çiçeklerin tanrıçası Thallo ile hasat ve meyve tanrıçası Carpo’dur. Kış, tabiattaki bir uyku ya da ölüm dönemi olduğundan mevsimlerden biri olarak görülmez. Bazı yerlerde mevsimlerin sayısı üç olarak kabul edilmektedir: çiçeklerin açtığı bahar, tahılların büyüdüğü yaz ve meyvelerin toplandığı sonbahar. Tahıl ve meyve hasadı büyük ölçüde havaya bağlı olduğundan bu tanrıçalar gökyüzünün kapılarını açıp kapatır, bitkilerin yetişmesini sağlayacak oranda yağmur ve güneş ışığı yollar. Yaşamın nimetleri, mevsimlerin değişmeyen ve muntazam bir şekilde birbirini izlemesine o denli bağlıdır ki Horae’nin insanların iyi halini ve ahlakını da düzenlediğine inanılmıştır.Bu kişilikleri nedeniyle bilge yasaların tanrıçası Eunomia, adalet tanrıçası Dike ve barış tanrıçası Eirene adları altında da bu tanrıçalara tapınılmıştır. Goncaların ve çiçeklerin tanrıçası Chloris de Horaelerden biri olarak tapınılan bir tanrıçadır. Pomona meyve bahçelerinin tanrıçasıdır. Kocası Vertumnus ise mevsimlere nezaret eder ve bahçe mahsullerinin bakımı ile korunmasına yardım eder.
Janus tamamen Roma’ya ait bir tanrı olup neredeyse Jüpiter’e eşit tutulur. Her günü, ayı ve yılı açıp kapatır. Dünyanın en uzak köşelerinde, gökyüzünün kapılarında oturur. İki yüzü olduğu için aynı anda hem önüne hem de arkasına bakabilmektedir. İngilizcede ocak ayı anlamına gelen january kelimesi onun adından gelir ve yılın ilk günü de onun şerefine kutlanır. Terminus sınırların tanrısıdır. Bacchus ile Venüs’ün oğlu olan Priapus ise tabiatın verimliliğini simgeleyen bir tanrı olup üzüm bağları, bahçeler ve tarlaların koruyucusudur.
Arkadyalılar, Pan’ı çayırlara, sürülere ve çobanlara göz kulak olan tanrı olarak kabul etmiştir. Ormanlar ve ovalar onun koruması altındadır, avcılık ve balıkçılık ise özel olarak rehberlik ettiği alanlardır. Neşeli danslara ve panflüt çalmaya bayılır. Bir dağ cini olarak her türlü tuhaf ve alışılmışın dışındaki ses ona atfedilir. Bu yüzden, görünmeyen bir nedenden kaynaklanan her kaygı veya korku “panik korku” yani Pan’ın ruhunun varlığının yol açtığı korku şeklinde tanımlanmıştır.
Bir Roma tanrısı olan Faunus, Yunanların Pan’ına benzese de ayırt edici bazı özellikleri vardır. Ormanların ve ovaların kâhin tanrısı olarak çoğu zaman Fatuus adıyla anılır. Kimi zaman Fauna diye adlandırılan karısı Fatua da kehanette bulunur ama bunu yalnızca kadınlar için yapar. Fatui, Fatuus ile Fatua’nın çocukları olup kötü cinler olarak kâbuslar ve ıstıraplı rüyalar yollarlar. Bir diğer Roma ilahı Picus’a, bir kâhin ve orman tanrısı olarak tapınılmıştır. Picumnus ve Pilumnus, evlilik hayatına göz kulak olmakla görevli bir çift Roma ilahını teşkil etmektedir. Pilumnus tahıl dövmek için kullandığı pilum yani sopa yardımıyla çocukluk hastalıklarını kovarken, toprağın verimliliğinden sorumlu olan Picumnus ise çocukların büyümesini sağlar.
Orman ilahları sınıfına giren satirler tarlalara, ormanlara ve çayırlara yayılan tabiattaki hoş ve bereketli yaşamı temsil eder. Esas olarak, ormanlarda ve tepelerde yaşarlar ve günlerini sürekli eğlencelerle geçirirler. Comus ziyafetlerin, neşenin ve sosyal zevkin hamisidir. Aşırı eğlencenin sonuçlarını temsil ettiğinden kimi zaman ters çevrilmiş meşalesiyle sarhoş halde bir sütuna yaslanmış olarak resmedilir.
Bir Roma tanrısı olan Silvanus çobanlara yardım eder, insanların arazi sınırlarını muhafaza eder ve nehir kenarlarını korur. Pales ise büyükbaş hayvanların yetiştirilmesine rehberlik eder.
Okeanos’un çocukları olan deniz ilahları okeanidler, çoğu zaman onlarla karıştırılan nereidler, Sicilya ile İtalya arasında uzanan adaların yamaçlarında yaşayan ve tatlı sesleriyle denizcileri yıkıma götüren sirenler, Neptün her yaklaştığında öteki deniz ilahlarını çağıran tritonlar, nehirler ile akarsuların akıntılarına rehberlik eden nehir tanrıları, her ikisiyle de iletişimde oldukları için tanrılar ile insanlar arasında bir yere sahip olan ve yerine getirdikleri göreve ya da bulundukları yere göre ormanlar ile ağaçların, korular ve dağ geçitlerinin, çayırlar ile çiçeklerin, tepeler ve vadilerin, nehirler ile göllerin, bataklıkların nemfleri şeklinde adlandırılan güzel periler yani nemfler daha alt seviyedeki tanrılar arasında sayılabilir. Nemflerin birçoğunun kendi isimleri vardır.
Helicon Dağı ile Parnassos Dağı’nın yamaçlarından akan derelerin perileri olan müzler, Jüpiter ile Mnemosyne’nin çocuklarıdır. Sayıları dokuzdur. İsimleri ise tarih müzü Clio, trajedi müzü Melpomene, komedi ve hiciv müzü Thalia, kahramanlık şiirlerinin ilham perisi ve genellikle müzlerin lideri kabul edilen Calliope, astronominin müzü Urania, müziğin ilham perisi Euterpe, şarkı ve hitabet müzü Polyhymnia, aşk ve evlilik şarkılarının müzü Erato ve dansın müzü Terpsichore şeklindedir. Müzlerin annesi Mnemosyne ise hafıza tanrıçasıdır. Apollon’un liderliğinde müzler, tanrıların ziyafetlerinde ve düğün şölenlerinde şarkılar söyler. Horae, letafet perileri ve öteki ilahlar ise dans ederek günün gerektirdiği neşe ve coşkuya katkıda bulunur. Nemfler, antik dönem heykeltıraşları için zarafet ve güzelliğe dair en ince fikirleri sağlamıştır.
Rüzgâr tanrıları alt seviyedeki tanrıların bir diğer önemli sınıfını teşkil eder ve hayatın işleyişinde büyük bir etkiye sahiplerdir. Kuzey rüzgârı Boreas, doğu rüzgârı Eurus, güney rüzgârı Notus ve batı rüzgârı Zephyros başlıca rüzgâr tanrılarıdır. Sicilya yakınlarındaki kayalık bir adada yaşayan Eolus’un, rüzgârları büyük bir mağarada hapsettiğine ve Jüpiter ya da Neptün’ün emrine göre serbest bıraktığına inanılmıştır.
İris, gökkuşağı tanrıçasıdır. Ayrıca Jüpiter ile Juno’nun emirlerini insanlara ileten elçidir. İris’in toprağı hafif yağmurlarla beslemek için göllerden ve nehirlerden aldığı suyla bulutları doldurduğuna inanılmıştır. Şafak tanrıçası Aurora, aşk tanrısı Kupid, evlilik tanrısı Hymen, gençlik tanrıçası Hebe, sağlık tanrıçası Hygeia, talih ya da şans tanrıçası Fortuna, zafer tanrıçası Victoria, barış tanrıçası Pax, ceza tanrıçası Nemesis, uyumsuzluk tanrıçası Discordia, uyku tanrısı Somnus, rüya tanrısı Morpheus ve nihayet Gece’nin oğlu ve Uyku’nun ikiz kardeşi olan ölüm tanrısı Mors, alt seviyedeki ilahların en önemlileridir.
Erinyeler, harpialar, gorgonlar ve graeae gibi diğer varlıklar ise hem daha yüksek hem de daha düşük ilahlara hizmetçi olarak atanmış olup genellikle kötülüğü ve suçu cezalandırarak söz konusu ilahların amaçlarını başarmalarına yardım etmiştir.
İbadet: Tanrılar ve tanrıçalar için muhteşem tapınaklar yapılmış ve bu tapınakların sunaklarında kurbanlar sunulmuştur. Kâhine danışmaksızın ya da hâkim tanrılar övülmeksizin hiçbir önemli işe girişilmez. Herhangi bir tanrının ihmal edildiğini hissetmemesi ya da kızmaması için “bilinmeyen tanrı”ya bir sunak adanmıştır. Pavlus şunları söylerken işte bu sunağa gönderme yapar: “Yanınızdan geçip ibadetlerinizi izlerken üzerinde ‘bilinmeyen tanrıya’ yazılı bir sunak gördüm. İşte sizin bilgisizce tapındığınız o tanrıyı ben size açıklıyorum.”
Eshilos şu duaya yer verir: “Zeus, her kimsen ve hangi adla adlandırılmayı diliyorsan, sana öyle sesleniyor ve yalvarıyorum.” Fani insanlar bir tanrının karakterini anlamaktan ya da onun adını bilmekten aciz oldukları için dualarına başlarken genellikle bu şekilde yakarmışlardır. Dua ederken ellerini kaldırıp yüzlerini doğuya dönmek Yunanların âdetidir. Romalılar ise kuzeye döner. Deniz tanrılarına dua ederken eller denize doğru uzatılır. Yeraltı dünyasının tanrılarına yakaran kişiler elleriyle toprağa vururlar. Bazen dua bir tablet üzerine yazılıp, yakarılan tanrı veya tanrıçanın heykelinin dibine konur. Yaygın bir dua şöyledir: “Ey efendimiz Zeus, senden onu istesek de istemesek de güzel olan ne varsa bize ver, onu istesek bile kötü olan ne varsa bizden uzak tut.” İnsanlar hâkim tanrılara bağlı olduklarının daima farkında olmuşlardır ve pek çok nedenle dua etmişlerdir.
Rahiplerin sunduğu kurbanlar ikiye ayrılmaktadır: Meyveler, çörekler ve şaraptan oluşan sunular ile kesinlikle mükemmel olması gereken hayvanlar. Sunağa konacak odun bile saf ateş halinde yanacak şekilde seçilirdi. Bu kurbanlar normal zamanlarda sunulur ve herkesin kendi malından vermesi beklenirdi. Hayvan yetiştirenler sürülerinin ilk yavrularını sunarken, tüccarlar kazançlarının bir bölümünü ve askerler de ganimetlerinin bir kısmını verirdi.
Alametler ve Kehanetler: Kimi zaman bir hayvanın iç organları incelenerek savaşla ilgili bir mesele hakkında bir alamet elde etmek, bir anlaşmanın onaylanmasını takdis etmek ya da bir suçtan arınmak için kurbanlar sunulmuştur. Bazen de kuşların uçuş yönünden, rüyalardan, gök gürültüsü ve şimşekten, kuyruklu yıldızlardan, göktaşlarından, Güneş ve Ay tutulmalarından, depremlerden ve başka dikkat çekici doğa fenomenlerinden alametler elde edilir. Pek çok insan kendini tanrıların iradesini doğru şekilde yorumlamak için yetersiz gördüğünden, pek çok kâhin gelecekten haber vererek iyi bir kazanç elde etmiştir.
Yunanların derin dindarlığı, şüphe ve şaşkınlık zamanlarında kehanetlere başvurmalarında açıkça görülmektedir. “Kehanet” terimi bir tanrının ondan bilgi isteyen kişiye verdiği cevabı ifade eder ama çoğu zaman söz konusu tanrıya yakarılan ve yakarışa karşılık bir cevap alınan yeri belirtmek için kullanılır. Bu yerler arasında en meşhur olanı Delfi’deki Apollon tapınağıdır. Delfi kâhinlerinin dile getirdiği kehanetler ya da cevapların gerçekleşmesi kesin olarak kabul edilir ve genellikle adalet, sağduyu ve mantığa dayanır.
Festivaller ve Oyunlar: Çeşitli ilahların onuruna görkemli festivaller kutlanmıştır. Bunların bir kısmı her sene yapılırken bir kısmı daha seyrek düzenlenir. Bu festivaller çoğunlukla dini bir karaktere sahip olsa da kimi zaman iğrenç cümbüşlere evrildiği olur. Bu festivaller kutlandıkları dönemde öyle önemli kabul edilmiştir ki savaşlara dahi ara verilerek insanların düşmana ait bölgelerden geçmesine müsaade edilir.
Antik dönemdeki en ünlü oyunlar Olimpiyat, Pythia, Nemea ve İsthmia oyunlarıdır. Her dört senede bir Olympia ovasında düzenlenen Olimpiyat oyunları o denli önemlidir ki zaman bile bu oyunlara göre hesaplanmıştır. Pythia oyunları her dört senede bir Apollon onuruna Delfi’de düzenlenir. Nemea oyunları, Herkül’ün Nemea aslanını öldürdüğü yerin yakınındaki Nemea ormanında ve yine Herkül onuruna iki senede bir düzenlenir. İsthmia oyunları ise iki yılda bir Korint Boğazı’nda Neptün şerefine gerçekleştirilir.
Anlamlandırma ve Yorum: Bu mitlerin babadan oğula aktarılan hikâyeler olarak yüzyıllardır var olduğunu ve çok geniş bir şekilde yayılmış olup anlatıldıkları yer ve zamana göre yerel bir renk kazandıklarını düşünürsek pek çok masalın olaylarındaki farklılıkları ve mitoloji uzmanlarının bu farklılıkları uyarlamadaki anlaşmazlıklarını açıklamak kolay olacaktır.
Bu mitlerin yorumu araştırmacılar için uzun zamandır verimli bir çalışma sahası teşkil etmiştir. Bazıları bu mitleri insan hayatının farklı aşamalarını ve doğa olaylarını resmeden alegoriler olarak görmüştür. Başka araştırmacılar ise mitleri bir mecaz şeklinde gizlenmiş tarihi gerçekler olarak kabul etme eğilimindedir. Buna göre tıpkı bir kartopunun yuvarlanırken taşları, sopaları ve başka şeyleri toplaması gibi mitler de aktarıldıkça yeni malzemeler edinmiştir.
Filologlar, “Nasıl ki istiridyenin bir hastalığı sonucunda inci oluşursa, dilin bir hastalığı sonucunda da mitler oluşmuştur,” der. Ayrıca tüm mitolojilerin anahtarının dilde yattığını savunurlar. Öte yandan, antropologlar ise mitleri izah edebilmek için insan, insan düşüncesi ve insan dilinin birleşimine bakılması gerektiğini söylemektedir. Bu muhteşem mitlerin kökenine ve anlamına dair gerçek ne olursa olsun, kitaplar doğduğundan beri her çağın ve ulusun edebiyatını ve özellikle de şiirini zenginleştirmeye yaradıkları kabul edilecektir.
Yunan, Hint, Babil, Mısır ve İskandinav Mitolojilerindeki Karşılıklarıyla
Roma Tanrıları ve Kahramanlarının Alfabetik Bir Listesi
Aesculapius: Yun. Asklepios
Amor: Yun. Eros
Apollo: Yun. Apollon ya da Helios – Mıs. Oros
Aurora: Yun. Eos
Bacchus: Yun. Dionysos
Bellona: Yun. Enyo
Ceres: Yun. Demeter
Coelus: Yun. Uranüs
Kupid ya da Amor: Yun. Eros – Hint. Kamadeva veya Kama
Diana: Yun. Artemis
Discordia: Yun. Eris
Fama: Yun. Pheme
Fatum: Yun. Anake
Flora: Yun. Chloris
Fortuna: Yun. Tyche – İsk. Freyr
Furiae, Dirae, Semnae: Yun. Erinyeler veya Eumenides
Herkül: Yun. Herakles
Juno: Yun. Hera – Bab. Hada
Jüpiter: Yun. Zeus – Hint Dyaus veya İndra veya Janitar – Mıs. Hemphta – İsk. Odin veya Woden
Justitia: Yun. Dike veya Astraea
Juventas: Yun. Hebe veya Dia
Latona: Yun. Leto
Luna: Yun. Selene
Mars: Yun. Ares – Hint. Kumara – Mıs. Papremis – İsk. Hildur
Merkür: Yun. Hermes – Hint. Ganesa – Mıs. Thoth
Minerva: Yun. Athena
Ors: Yun. Thanatos
Neptün: Yun. Posiedon
Noks: Yun. Niks
Paks: Yun. Eirene veya İrene
Plüton: Yun. Hades – Mıs. Serapis veya Osiris
Proserpine, Proserpina veya Libera: Yun. Persefoni veya Kora
Polluks: Yun. Polydeuces
Satürn veya Saturnus: Yun. Kronos
Sol: Yun. Helios – Hint. Surya – Mıs. Horus
Somnus: Yun. Hypnos
Suada veya Suadela: Peitho
Terra: Yun. Ge veya GaiaUlysses: Yun. Odysseus
Venus: Yun. Afrodit – Mıs. Kinu – İsk. Freyr
Vesta: Yun. Hestia
Victoria: Yun. Nike
Vulcan: Yun. Hephaestus – İsk. Egil