Kitabı oku: «Mitoloji Sözlüğü», sayfa 2

Yazı tipi:

A

Abaeus: Yunanistan’daki Abae şehrinde yaşayan ve ona tapınan insanların Apollon’a verdiği bir unvandır.

Abas: Hypermnestra ile Lynceus’un oğlu ve çocukluklarından beri birbirlerine olan amansız nefretleriyle tanınan biraderler Acrisius ile Proetus’un babasıdır. Başka kaynaklara göre Meganira’nın oğludur ve kurbana saygısızlık ettiği için bir su kertenkelesine dönüştürülmüştür.

Abderus: Herkül’ün zırhını taşıyan kişi olup Abderus şehrine onun ismi verilmiştir.

Absyrtos: Kolhis Devleti’nin kralı olan Aietes’in oğludur. Güzel ama zalim büyücü Medea, babasının öfkesinden kaçabilmek için kardeşine kıyar. Bkz. İason.

Acestes: Troyalı (Truvalı) bir prens olup Sicilya’nın bir bölgesinin de valisidir. Aeneas, kadınları, ihtiyar erkekleri ve savaşlarında hizmet edemeyecek olan herkesi İtalya’da onunla bırakmıştır.

Acidalia: Venüs’e verilen bir soyadı olup Böotya’daki bir pınardan gelir.

Acis: Faunus ile Simaethis adlı nemfin oğlu olan Sicilyalı bir çobandır. Polyphemus, kıskançlık yüzünden ona bir kaya fırlatarak ölümüne yol açar. Acis’i büyük bir tutkuyla seven Galatea ise onun akan kanını hâlâ adını taşıyan nehre dönüştürür.

Acreta: Acrete ile aynıdır. Bkz. Kakia.

Acrisius: Abas’ın oğlu ve Proetus’un kardeşidir. Tahtına bir varis bırakamayacağından korktuğu için kâhine danışır. Kâhin de ona bir kızının olacağını söyler. Ayrıca kızının oğlu onu öldürerek yönetimi ele geçirecektir. Bu kehanet gerçekleşir ve halka açık oyunlarda yer alan Perseus’un attığı bir disk büyükbabasının ayağına çarparak ölümüne yol açar.

Açlık: Bkz. Erysikhton.

Adalet: Bkz. Astrea, Nemesis, Themis, Dike.

Ades: Bkz. Hades.

Admete: Eurystheus’un güzel ama kibirli kızının adıdır.

Admetus: Pheres ile Clymene’nin oğlu olup Teselya’daki Pherae’nin kralıdır. Bir defasında hasta olur ve kâhin, birisi onun yerine kendini feda etmediği takdirde öleceğini söyler. Karısı Alcestis bunu yapmayı teklif eder. Kadın, Hades’e götürülecektir ancak Herkül kuvvetli kollarıyla ölüm tanrısını kavrayıp Alcestis’i kocasına bağışlayacağına söz verene dek bırakmaz. Apollon cennetten sürülünce Admetus’un sürülerine dokuz yıl boyunca bakar.

Adonis: Cinyras ve Myrrha’nın oğlu ve Venüs’ün özel gözdesidir. Avlanmaya bayılır. Günlerden bir gün bir yabandomuzunu avlarken ölümcül şekilde yaralanır. Venüs onu güzel bir kır lalesine çevirir. Bkz. Shakespeare, Venüs ile Adonis. Başkalarına göre ise Venüs’ü avutmak isteyen tanrılar, Adonis’in dirilip bahar ve yaz mevsimlerini Venüs’le geçirebileceğini ancak Venüs’ün de yılın geri kalanını onunla beraber yeraltı dünyasında geçirmesi gerektiğini söylemiştir.

Adrastia: Adalet tanrıçalarından biri olan Nemesis, kimi zaman bu şekilde adlandırılmıştır.

Adscriptitii Dii: İkinci seviye veya mertebedeki tanrılardır.

Aedepol: Hem kadınlar hem de erkeklerce kullanılan bir ant olup Polluks Tapınağı ile ilgilidir.

Aegeon: Elli başa ve yüz kola sahip muazzam bir devdir. Jüpiter tarafından Etna Dağı’nın altına hapsedilmiştir. Muhtemelen depremlerin kişileştirmesidir.

Aegina: Saron Körfezi’ndeki bir adadır. Burada her sene Hekate onuruna gizemli festivaller düzenlenirdi.

Aegipanes: Bazen Panisci olarak da adlandırılan orman perileri olup tıpkı Pan gibi keçi bacaklı olarak temsil edilirler.

Aegis: Jüpiter’in kalkanıdır ve Amalthea adlı keçinin derisinden yapılmıştır. Sonraki zamanlarda Athena’nın göğüs zırhı olmuştur.

Aegisthus: Thyestes’in oğludur. Agamemnon’un yokluğunda onun karısı olan Clytemnestra ile evlenmiştir. Bu ikisi, Agamemnon dönüce onu öldürmeye karar verir. Agamemnon, Cassandra tarafından uyarılmasına karşın onların tuzaklarına kolayca düşer.

Aegle: Helios’un kızlarından biri. Naiadların en güzelidir. Bkz. Lampetia.

Aekastor: Yalnızca kadınlarca kullanılan bir ant olup Kastor Tapınağı’yla ilgilidir.

Aello: Bkz. Harpialar.

Aeneas: Troyalı bir prenstir. Ankhises ile Venüs’ün oğludur. Troya kuşatmasında büyük bir yiğitlikle savaşarak Diomidis ve Akhilleus’la dövüşmüştür. Yunanlar şehri ateşe verince Aeneas, yaşlı babasını omuzlarına alıp oğlunun elinden tutar ve karısı Creusa’nın da peşinden gelmesini ister. Ne var ki Creusa kocasından ayrı düşerek şehirde ölür. Aeneas, yıllarca dolaştıktan sonra İtalya’ya varır ve burada Kral Latinus tarafından sıcak bir şekilde karşılanır. Latinus’un ölümünden sonra Aeneas tahta çıkarak yeni bir topluluğun kurucusu olur.

Aether: Işık tanrısı.

Aethon: Kıtlığın bir kişileştirmesidir.

Aethra: Trizina kralı Pittheus’un kızlarından biri ve Theseus’un annesidir. Bkz. Hyades.

Afrodit: Yunanların Venüs için kullandığı isimdir.

Agamemnon: Plisthenes’in oğludur. Miken ile Argos’un kralıdır. Kendisi Clytemnestra’yla ve kardeşi Menelaos ise güzel Helen’le evlenir. Bu kadınların ikisi de Sparta kralı Tindaros’un kızlarıdır. Helen, Priam’ın oğlu Paris’le birlikte Troya’ya kaçar. Menelaos onun geri gönderilmesini ister ama bu isteği reddedilir. Bunun üzerine Agamemnon hemen tüm Yunan kuvvetlerinin önderi olur ve Helen’i getirmek için yola koyulur. İşte on yıl süren Troya Savaşı böyle başlamıştır. Yunan donanması Aulis limanında beklediği sırada Agamemnon av tutkusuna yenilip bir geyiği avlar ve başarısının verdiği gururla av tanrıçasını bile geçebileceğini söyleyerek övünür. Bu sözlerden incinen Diana ilk önce rüzgârı keserek donanmanın epey uzun bir süre orada kalmasına neden olur. Sonra Agamemnon’dan kızı İfigenya’yı kurban etmesini ister. Sunak tamamen hazır edilince, Agamemnon’un bu kurbanı sunacağından emin olan tanrıça Diana, bir anda orada belirerek sunağa bir keçi getirir. Sonra İfigenya’yı bir bulut içinde Tauris’e götürerek onu oradaki tapınağıyla ilgilenmesi için görevlendirir.

Aganippides: Aganippe pınarından gelen bir isim olup kimi zaman müzler için kullanılır.

Agineus: Bkz. Apollon.

Aglaia: Üç letafet perisinden biri olup güzelliği ve iyiliğiyle bilhassa ünlüdür.

Agni: Hindu şimşek ve ateş tanrısı.

: Bkz. İp Dokuma.

Ağaç: Bkz. Dişbudak (Yggdrasill), Servi (Cyparissus), Defne (Dafni), Ihlamur (Baukis), Dut (Pyramus), Mersin (Myrrha), Meşe (File-mon, Erysichton), Kavak (Heliades), Çam (Attis), Aristaeus, Helena, Milo, Nemfler.

Ağaçkakan: Bkz. Augury, Kuşlar, Picus.

Ağır İş: Bkz. Atlas, Herkül, Sisifos.

Ağırlıklar ve Ölçüler: Bkz. Merkür.

Ağıt: Bkz. Kokitos, Keder.

Ahır: Bkz. Augaeas.

Ahlaksızlık: Bkz. Hayâsızlık, Belphegor, Baal-peor, Kakia.

Aiakos: Cehennemin kapıcısıdır. Ayrıca Minos ve Rhadamanthus’la birlikte yeraltı diyarının hâkimlerinden biridir.

Aias: Aias ve Akhilleus, Troya Savaşı’ndaki Yunan kahramanlarından en önemli ikisidir. Akhilleus ölünce Aias ve Ulysses, onun cesedini alıp bütün yol boyunca savaşmaya yemin ederek karargâha geri götürürler. Akhilleus’un zırhı, Thetis tarafından en çok hak edene sunulur ve Ulysses’e verilir. Bu ödülün Ulysses’e verilmesinin haksızlık olduğunu düşünen Aias, öfkeden çıldırarak kendi kılıcı üzerine düşer ve ölür. Buna karşılık bazı yazarlar Paris tarafından, ötekiler ise Ulysses tarafından öldürüldüğünü söylemektedir. Bu Aias, Telamon ile Eriboea’nın oğludur. Oileus’un oğlu olan bir diğer Aias da Troya Savaşı’nda dikkat çekici bir rol oynamıştır.

Aietes: Kolhis kralıdır ve ünlü bir büyücü olan Medea’nın babasıdır. Bkz. İason.

Aiollar: Bkz. Akalar.

Aiolos: Rüzgâr tanrısı. Hippotes’in oğludur ve Sicilya sahili yakınlarındaki kayalık adalardan birinde yaşamıştır. Rüzgârları kocaman bir mağaraya hapseder ve zaman zaman dünya üzerine esmeleri için serbest bırakır. Ulysses, Troya’dan dönünce onu ziyaret eder. Aiolos, Ulysses’e yolculuğunu güçleştirebilecek tüm rüzgârları doldurduğu bir çuvalı verir. Ancak Ulysses’in yol arkadaşları çuvalda bir hazine olduğunu düşündüklerinden limana yaklaştıkları sırada gizlice onu açarlar. İşte o zaman kararsız rüzgârlar dışarı fırlayarak onları çok uzaklara sürükler. Aiolos büyük bir gökbilimci ve ayrıca yelkenlerin mucididir.

Aison: Aiolos’un oğlu ve İason’un babasıdır. Medea tarafından gençliğine geri kavuşturulmuştur.

Akalar: Akalar, Aiollar, Dorlar ve İyonlar, Helen halkının dört büyük dalını oluşturmuştur.

Akastos: Pelias’ın oğlu ve Laodamia’nın babasıdır.

Akdeniz: Antik dönemde yaşamış insanların inancına göre dünyayı ikiye bölen denizdir.

Akhelous: Bir nehir tanrısıdır. Deianeira’yla hangisinin evleneceğine karar vermek için Herkül’le güreşe tutuşmuştur. Akhelous kendini ilk olarak bir yılana, ardından da bir boğaya dönüştürür. Herkül onun boynuzlarından birini kavrar. Dövüşün hararetiyle boynuz kopar ve Akhelous yenilgiyi kabul eder. Sonra kendini bir nehre dönüştürür. İşte o zamandan beri söz konusu nehir onun ismiyle anılır. Kimi zaman Akheloides adı verilen sirenler, Akhelous’un kızlarıdır.

Akheron: Ölülerin ruhlarının geçmek zorunda olduğu bu sonsuz keder nehrinin siyah ve derin suları öyle hızlı akıyordu ki yaşlı kayıkçı Kharon olmadan suları durdurmaya kimse cesaret edemezdi. Ama öncelikle geçiş ücreti olarak bir obolos1 ya da gümüş paranın Kharon’a ödenmesi gerekmekteydi. Kolaylık olsun diye bu para ölünün dilinin altına yerleştirilirdi. Parasız gelenler ise yüz yıl beklemek zorundaydı. O zaman Kharon onları ücret almadan karşıya geçirecekti. Erinyeler, Akheron ile Niks’in çocuklarıydı. Bkz. Stiks, Phlegethon, Kokitos ve Lethe.

Akhilleus: Teselya kralı Peleus’un oğludur. Troya Savaşı’nda savaşmış tüm Yunanlar arasında en cesur olanıdır. Bir deniz perisi olan annesi Thetis, yeni doğduğunda onu Stiks Nehri’ne daldırarak vücudunu her tehlikeye karşı dayanıklı kılar. Ancak annesinin onu tuttuğu topuğu kuru kalmıştır. Evi Pelion Dağı’ndaki bir mağara olan ve şifa sanatındaki bilgisi her yerde bilinen Kheiron’un himayesinde yetişmiştir. Akhilleus’la omuz omuza savaşan Patroklus ağır şekilde yaralanır. Ancak Akhilleus, Kheiron’dan öğrendiği bilgiler sayesinde onu iyileştirmeyi başarır. Troya kuşatması esnasında Paris’in yayıyla fırlatılan bir ok, Akhilleus’un topuğuna isabet ederek ölümüne yol açar.

Akıl Hocası: Telemakhos’a rehberlik ettiği sırada Minerva’nın aldığı bir isimdir.

Akşam Yıldızı: Bkz. Hesperus.

Akteon: Aristaeus ile Autonoe’nin oğlu olan ünlü bir avcıdır. Diana ve hizmetçileri yıkandıkları sırada onları rahatsız ettiği için bu tanrıça tarafından bir geyiğe dönüştürülür ve kendi köpekleri tarafından yenir. Bu köpeklerin isimleri Cisseta, Draco, Coran ve Echnobas şeklindedir.

Alacaklılar: Bkz. Jani.

Alay Etme: Bkz. Momos.

Alcyone: Bkz. Pleiades.

Alekto: Üç erinyeden biridir. Bkz. Erinyeler.

Alektryon: Mars’ın bir hizmetkârıdır. Güneş doğarken efendisini uyandırmayı unuttuğu için horoza dönüştürülür.

Alfadur: İskandinav mitolojisine göre her şeyin babası olan yüce tanrıdır.

Alkaios: Perseus ile Andromeda’nın oğlu ve Elektryon’un kardeşidir.

Alkamenes: Atinalı bir heykeltıraş olup Phidias’ın çağdaşı ve rakibidir.

Alkestis: Bkz. Admetos.

Alkides: Herkül’e verilen bir isimdir.

Alkippe: Mars ile Aglaurus’un kızlarından biridir. Neptün’ün oğlu Halirrhotius’u sevdiği için babası tarafından öldürülür.

Alkmaion: Amphiaraus ve Eriphyle’nin oğludur. Babasının ölümünün intikamını almak için annesini öldürür.

Alkmena: Jüpiter’in karısı ve Herkül’ün annesidir. Bir Argos kralı olan Elektryon’un kızıdır.

Alkyone: Teselya kralı Ceyx’in karısıdır. Kâhine danışmak üzere yola çıkan Ceyx’in gemisi batar ve gemideki herkes ölür. Alkyone gemidekilerin geri dönüşünü beklemek için hizmetçileriyle birlikte sahile gider. Ona acıyan tanrılar bir rüya yoluyla ona acı haberi bildirmeye karar verirler. Alkyone rüyasında kocasının bedeninin sahilde uzandığını görür. Sabah uyanınca korku içinde sahile koşar ve kocasının kumların üzerine sürüklenmiş soğuk bedenini görür. Onsuz yaşamaya katlanamayacağını düşünerek kendini denize atar. Onun derin aşkı ve acısından etkilenen tanrılar, karı kocanın bedenlerini alkyone yani yalıçapkını olarak bilinen kuşlara dönüştürür. İngilizcede “kış ortasındaki sakin günler” anlamına gelen halycon days sözüyle Alkyone ile kocasının ölmeden önce birlikte geçirdikleri gibi güzel günler kastedilir. Bkz. Alkyonelar.

Alkyonelar: Ya da alkyone kuşları. Bu yalıçapkınları, yuvalarını dalgaların üzerine yapar ve kuluçka dönemlerinde deniz daima sakin olur. Yılın en kısa gününden önce gelen yedi gün ile onu takip eden yedi günde hiç fırtına olmadığından bu günler “Alykone Günleri” olarak adlandırılmıştır.

Alma Mammosa: Ceres’e verilen isimlerden biridir.

Aloeus: Otus ve Ephialtes’in babasıdır. Bunlar iki dev olup bir defasında Mars’ı yakalamış ve on üç ay boyunca kocaman bir vazoya hapsetmiştir.

Alpheus: Nehir tanrılarından biridir. Bkz. Arethusa.

Alseids: Ormanların ve ağaçların nemfleri. Bkz. Nemfler.

Althaea: Meleagros’un karısıdır. Bazı yazarlar ise onun annesi olduğunu söyler.

Altın Çağ: Altın Çağ “olgunlaştıran hasat tanrısı” Kronos’un hükümdarlığı döneminde yaşanmıştır. Bu dönemde insanlar rahattır ve mutlulukları için gereken her şeye sahiptir. “Masumiyet, erdem ve gerçek hâkimdir. Ne insanları kısıtlayan kanunlar ne de insanları cezalandıracak yargıçlar vardır.” Ne var ki dünyada hiçbir şey ebediyen sürmez. Titanlar ve devlerle yapılan ve tanrıların galip geldiği savaşların ardından barış tekrar sağlanır. Böylelikle Gümüş Çağ başlar. Artık yeryüzünü Jüpiter yönetmektedir, Neptün denizlere hâkimdir ve Plüton ise yeraltı dünyasının hükümdarıdır. Yeryüzü bereketini esirgemese de insanlar, Altın Çağ’da mutluluğun asıl kaynağı olan masumiyet ve memnuniyetten mahrumdur. Bencil ve küstah hale gelmişlerdir. Daha sonra hiç bitmeyen kavgaları ve şiddet olaylarıyla ünlü Bronz Çağ başlar. Bunu ise en kötü dönem olan Demir Çağı izler. Savaşlar ve arbedelerle mecalsiz kalmış insanlar artık ekmek bulabilmek için çalışmak zorundadır. Kazanma hırsıyla birbirlerini geçmek için ellerinden geleni yaparlar. Tutkunun sınırı yoktur ve insanlar tanrılara hürmet etmeyi reddederler. Jüpiter onlara karşı öfkelenir ve öteki tanrılara danıştıktan sonra büyük bir tufanla insanları yeryüzünden silmeye karar verir. Dünyaya yeniden insanların yerleştirilmesi için bkz. Deucalion ve Pyrrah.

Altın Elma: Bkz. Atalanta, Discordia, Hesperides, Atlas.

Altın Post: Athamas ile Nephele’nin oğlu ve kızı olan Phriksos ile Helle, üvey anneleri olan İno’nun zulmünden kaçmak için Neptün tarafından onları Kolhis’e götürmek üzere gönderilmiş kanatlı ve altın postlu bir koça biner. Hemen altlarında havaya savrulan dalgalardan korkan Helle postu bırakır ve denize düşer. Onun düştüğü yere Hellespont adı verilir. Phriksos, Kolhis’e varınca onu sağ salim oraya ulaştırdıkları için altın postlu koçu tanrılara kurban eder. Sonra koçun altın postunu bir ağaca asıp gece gündüz nöbet tutması için başına bir ejderhayı koyar. İason, Argonotlarla yaptığı deniz seferiyle bu postu ele geçirip Teselya’ya götürür. Ödül olarak amcası Pelias’tan şu talepte bulunur: Pelias’ın kardeşi ve İason’un da babası ve tahtın asıl varisi Aison tahta çıkmalıdır. Bkz. İason.

Altın: Bkz. Midas.

Amalthaea: Girit adasındaki İda Dağı’nda yer alan bir mağarada gizlenmiş ve henüz küçük bir bebek olan Jüpiter’i emziren keçidir.

Amarynthia: Euboea’da tanrıça Diana’ya verilmiş bir isimdir. Orada Diana’ya büyük bir hürmetle tapınılmaktaydı.

Amazonlar:Troya Savaşı’nda Yunanlara karşı savaşmış İskitli kadınlardır. Herkül onları tamamen yenilgiye uğratarak kraliçeleri Hippolyte’i Theseus’a eş olarak verir.

Ambarvalia: Ceres onuruna düzenlenen festivallerdir. Bu festivaller tarlalarını temizlemek isteyen Romalı çiftçiler tarafından başlatılmıştı. Bahar festivalinde her ailenin reisi meşe dallarıyla donatılmış kurbanlık hayvanını kendi tarlasında dolaştırırdı. Peşinden de haykıran ve şarkılar söyleyen bir kafile gelirdi. Hasattan sonra ise mevsimin ilk meyvelerinin Ceres’e sunulduğu bir başka festival düzenlenirdi.

Amber: Antik dönemdeki insanlar, kehribarın kavak ağaçlarından gözyaşları gibi aktığına inanırdı. Bkz. Heliades, Lampetia.

Ambrosia: Tanrılar tarafından kullanılan göksel gıda. Bacchus festivalleri de zaman zaman böyle adlandırılmıştır.

Amfitrion: Perseus ile Andromeda’nın iki oğlu vardır: Elektryon ve Alkaios. Herkül’ün annesi olan Alkmene, Elektryon’un kızıdır ve onun kocası olan Amfitrion ise Alkaaios’un oğludur.

Amfitriti: Okeanos ile Tethys’in kızı, Neptün’ün karısı ve Triton’un annesidir. Deniz tanrıçasıdır ve denizdeki hayvanlardan sorumludur. Bazen Salatia ismiyle de anılır.

Amica: Bazen Venüs için kullanılmış bir isim.

Ammon: Libya’daki ünlü bir kâhin.

Amor: Eros ve Amor, Kupid’in öteki isimleridir.

Amorettes: Sanatçıların Afrodit’in etrafını sarmış halde tasvir ettikleri kanatlı küçük figürlere verilen bir isimdir. Erotes diye de adlandırılırlar.

Amphiaros: Oikles’in oğlu ve Tebai seferindeki yedi kahramandan biridir.

Amazonlar


Amphion: Zethus’un ikiz kardeşi ve Jüpiter ile Antiope’nin oğludur. Müzik yeteneği öyle büyüktür ki Merkür’ün onun için yaptığı lavtasının sesi sayesinde Tebai’deki taşlar kendiliğinden kat kat düzenlenerek şehrin surlarını oluşturur.

Amykos: Bebrycia kralıdır. Neptün’ün oğullarından biri olup dövüş yeteneği ve hâkimiyetindeki topraklara giren tüm yabancılara karşı zalimliğiyle ünlüdür. Argonotlar temiz su bulmak için onun hâkimiyetindeki sahile indiğinde içlerindeki en iyi dövüşçüye meydan okur. Polluks bu meydan okumayı kabul eder ve dövüş sonucunda Amikos’u öldürür.

Amymone: Danaos’un kızı olup Neptün’e Nauplios adında bir oğul vermiştir. Nauplios gemileri batırır.

Ananke: Kaderin Yunanca ismidir. Bu tanrı Gece ile Erebus’un çocuğudur. Hem tanrılar hem de insanlar onun değişmez emirlerine tabidir.

Anayol: Janus.

Ancaeus: Neptün’ün oğludur ve Kalidon Domuzu’nun yakalanması için gerçekleştirilen meşhur ava katılan cesur kahramanlardan biridir. Ava katılmak için elindeki şarabı tadamadan bırakmak zorunda kalır ve yabandomuzu tarafından öldürülür. İngilizcede “dereyi görmeden paçayı sıvamak” anlamına gelen there’s many a slip twixt the cup and the lip deyiminin buraya dayandığı düşünülmektedir.

Ancilia: Bunlar Roma’nın kutsal on iki kalkanıdır. İlk kalkanı, kendisinden koruma dileyen Roma halkının duasına cevaben Mars’ın gönderdiğine inanılır. Diğer on bir kalkan da ilkine o denli benzer şekilde yapılmıştır ki onları birinci kalkandan ancak rahipler ayırt edebilir. Vesta tapınağındaki Palladium gibi bu kalkanlara da büyük bir hürmet duyulmaktaydı. Romalı bir general savaşa gitmeden önce Mars’ın tapınağını ziyaret edip mızrağıyla kalkana dokunarak savaş tanrısını yatıştırmak ister. Ulusun devamının bu kalkanların korunmasına bağlı olduğuna inanıldığı için bunları gözetecek bir rahiplik kurulmuştur. Her yıl mart ayının ilk gününde bir tören alayı kalkanları taşırdı ve akşam da Coena Saliaris adı verilen büyük şölen düzenlenirdi.

Androgeos: Minos’un oğlu. Attica’nın kralı Egeus tarafından öldürülür. Bkz. Egeus.

Andromahi: Troyalı kahraman Hektor’un karısı ve Astyanaks’ın annesidir. Tutsak alınan Troya asilleri Yunan kahramanlarına dağıtılırken, Andromahi de Neoptelomos’un payına düşer.

Andromeda: Aithopialıların kralı ve kraliçesi olan Kepheos ile Cassiopeia’nın güzel kızıdır. Perseus onu korkunç bir deniz canavarına yem olmaktan kurtarır ve ardından onunla evlenir. Bkz. Cassiopeia.

Anemon: Venüs’ün sevgili Adonis’i için döktüğü gözyaşları yere düşünce bu çiçeğe, yani dağlalesine dönüşür.

Angeronia: Kimi zaman Volupia adıyla bilinen bu tanrıça, kederi ve endişeyi dağıtma gücüne sahiptir.

Ankhises: Aeneas’ın babası ve Roma’daki büyük Julius ailesinin kurucusu olan Julius’un büyükbabasıdır.

Ant İçmek: Bkz. Lapis, Tyndareos.

Antaios: Neptün’ün çocuğu olan bir devdir. Herkül’le dövüştüğü esnada yere her fırlatıldığında topraktan tekrar güç alır. Nihayetinde Herkül bunu fark edip düşmanını yukarı kaldırarak öldürene kadar sıkar.

Anteros: Tutku tanrısıdır. Venüs ile Mars’ın oğludur.

Anthesteria: Şubat ayında Bacchus onuruna düzenlenen şenliklerden biridir. Şenliğin ilk gününe “fıçı açma günü”, ikinci güne ise “içme günü” denirdi.

Antigone: Oedipus ile İokaste’nin iki kızından biridir. Oedipus kendi gözlerini oyup Tebai tahtını terk edince bu sadık kız, babasının peşinden giderek diyar diyar dolaşırken ona bakar.

Antiklea: Ulysses’in annesidir.

Antiope: Labdakos’un reşit olmadığı dönemde onun vekili olarak Tebai krallığını yönetmiş olan Thebe ile Nikte’nin kızıdır. Bir satir kılığına giren Jüpiter onu yoldan çıkarıp birlikte olur.

Antium: İtalya’da bir şehir olup burada tanrıça Fortuna’nın bir kâhini bulunurdu. Bu tanrıçaya ibadet edenler genellikle yeni evlenmiş olan kadınlardı.

Anubis: Mısır mitolojisinde bir tanrının adıdır. Bu tanrı, bedenden ayrılan ruhları Osiris’e yollamadan evvel onların iyi ve kötü işlerini doğruluk terazisinde tartmakla görevlidir. Hermanubis olarak da bilinir.

Aonides: Aonia ülkesinden gelir. Müzler için kullanılan bir terimdir.

Apaturia: Atinalıların bir festivalidir. Bu festivalde Jüpiter ve Athena’nın yanındaki önemli bir yer, ocak ateşinin tanrısı ve yuvanın koruyucusu özelliğiyle Vulcan’a verilir.

Apeliotes: Güneybatı rüzgârıdır. Atinalıların rüzgâr tanrılarından biridir.

Apis: Mısır’ın kutsal boğası olup Mnevis ve Onuphis isimleriyle de bilinir.

Apollon: Güneş, müzik, şiir ve tıp tanrısıdır. Jüpiter ile Latona’nın oğlu ve Diana’nın ikiz kardeşidir. Pek çok isimle anılan bir tanrıdır. Bu isimlerden en yaygınları şöyledir: Sol, Helios, Phoebus, Cynthius, Delphinius, Didymaeus, Agineus, Pythius, Nomius ve Paean. Jüpiter’in emriyle yaptıkları yıldırımlar Asklepios’un ölümüne yol açtığı için Kiklopları öldürür ve bu nedenle cennetten kovulur. Apollon’un sembolleri defne yaprağı, lavta, kurt, geyik, kuzgun, kuğu ve yunustur. Dokuz Müz ona tabidir. En sevdiği yuvası Parnassos Dağı’ndadır. Eşsiz bir güzellik ve yeteneğe sahip olduğundan pek çok aşk macerası yaşamıştır. Asklepios ile Phaeton, çocuklarının en ünlüleridir. Bkz. Neptün, Phaeton.


Antigone


Apotheosis: Bir tanrının takdis edilip ilahlaştırıldığı tören.

Araba: Bkz. Apollon, Juturnus, Marpessa, Neptün, Phaeton, Triptolemus.

Arakne: Lidya’daki Maionia kentinden bir genç kızdır. Minerva ona ip eğirmeyi öğretir. Fakat başarısı nedeniyle öyle kibirlenir ki hünerlerini yarıştırmak için bu tanrıçaya meydan okur. Talebesinin işinde kusur bulamayan Minerva öfkeye kapılarak Arakne’nin başına örekesiyle vurur. Bunun üzerine Arakne kendini asar. Ardından Minerva onu bir örümceğe çevirir. Yunancada arachne, “örümcek” anlamına gelmektedir. Bir başka versiyona göre ise eski övünmelerini hatırlayan Arachne, Minerva’nın üstün işçiliğini görünce öyle utanır ki gidip kendini asar. Bunun üzerine tanrıça Minerva tüm kibirli gençlere bir ders vermek amacıyla Arakne’nin sallanan bedenini bir örümceğe dönüştürerek onu ebediyen ip eğirmeye mahkûm eder.

Archemoros: Hypsipyle, Lykurgus’un oğlu küçük Opheltes’e bakmakla görevlendirilmiştir. Tebai’ye sefere çıkan Yedilere yol tarif edip bir su kuyusuna yönlendirdiği sırada çocuğu yere bırakmıştır. Geri döndüğünde çocuğun ona dolanmış bir yılan tarafından öldürüldüğünü görür. Amphiaraos bu yılanın Zeus tarafından gönderilmiş gizemli bir yaratık olduğunu söyler ve bu olay nedeniyle çocuğun adını “şafağın gizemi” anlamına gelen Archemoros olarak değiştirir.

Areopagus (Ares Tepesi): Atina yakınlarında bir tepedir ve Par-tenon’un bulunduğu yerdir. Ayrıca Mars’ın (Yunanca ismiyle Ares’in) cinayetten yargılandığı dava burada görülmüştür. Hâkimlerin adı ise areopatioe idi.

Ares: Mars’ın Yunanca ismidir. Bkz. Mars.

Arethusa: Diana’nın en güzel ve erdemli nemflerinden biridir. Alpheus adlı nehir tanrısı bu nemfin peşini bırakmaz ama sonunda Diana, Arethusa’yı yeraltından akan bir çaya dönüştürerek kaçmasını sağlar.

Arges: Üç kikloptan biridir. Bir ışık akışını temsil eder.

Argiope: Bir nemf olup Thamyris’in annesidir.

Argo: Argonotların gerçekleştireceği deniz seferi için İason’un inşa ettirdiği gemidir. O güne kadar Yunanistan’da bundan daha büyük bir gemi görülmemiştir.

Argonotlar: Altın Post’u getirmek için İason önderliğinde Argo isimli gemiyle Kolhis’e yelken açan elli kahramana verilen addır.

Argos: Argolis’te Juno’ya adanmış bir şehirdir.

Argus: Bir sürü gözü olan bir devdir. Güzel bir genç kız olan İo’yu gözetlemekle görevlidir. Uyanık karısı Juno’dan planını gizlemek isteyen Jüpiter bu genç kızı bir düveye dönüştürür. Argus’un gözlerinin yarısı uyurken diğer yarısı ise gözetlemeye devam eder. Bu dev, görevine öyle bağlıdır ki Jüpiter’in İo’ya tek bir bakış atmasına dahi izin vermez. Sonunda Jüpiter sadık elçisi Merkür’ü yardıma çağırır. Merkür de Argus’u önce uyutup sonra öldürür. Ama düveyi oradan götürmesine vakit kalmadan Juno bu planı keşfeder ve o güzel hayvana bir at sineğini musallat eder. Bu yüzden düve kılığındaki İo oradan oraya deli gibi koşturur ve kendini denize atar. O zamandan beri bu deniz İyonya Denizi olarak adlandırılır.

Sonunda İo, Mısır’a varır. Jüpiter onu eski haline geri getirir ve böylece İo yeniden güzel ve genç bir kız olur. Burada Memfis’in ilk kralı olacak olan oğlu Epafaos’u dünyaya getirir. Sadık hizmetkârı Argus’u kaybettiği için kederlenen Juno onun yüzlerce gözünü toplar ve hatırasını hep yanında taşıyabilmek için en sevdiği kuşunun kuyruğunu bu gözlerle süsler.

Arılar: Bkz. Mellona.

Ariadne: Girit kralı Minos’un güzel kızıdır. Bir ip yumağı vasıtasıyla Theseus’un o korkunç labirentten kaçmasını sağlamıştır. Atinalı pek çok yakışıklı delikanlı ve güzel kız, o labirentte korkunç Minotor tarafından mideye indirilmiştir. Ardından Ariadne, Theseus ve arkadaşlarıyla beraber güzel Naksos Adası’na doğru yelken açar. Yorgunluktan sahilde uyuyup kalır. İşte o zaman vefasız Theseus arkadaşlarıyla birlikte yelken açarak Ariadne’yi orada bırakır. Genç kız uyandığında keder ve çaresizlik içinde acı acı ağlar. Ekho onun haykırışlarını taklit ederek onunla alay eder. Venüs genç kızı teselli ederken, hemen sonra gelen Bacchus ise ona kur yaparak kalbini kazanır. Sonra Ariadne’ye yedi yıldızlı bir taç verir. Bu taç Corona Borealis veya Kuzey Tacı denen takımyıldıza dönüşür.

Arion: Korint kralı Periandros’un sarayında yaşamış ünlü bir lirik şair ve müzisyendir. Başka ülkeleri ziyaret ettikten sonra ülkesine dönmek üzere Sarentum’dan yola çıkar. Fakat denizciler onu soyar ve denize atmakla tehdit eder. Bunun üzerine Arion onu gemiden atmadan evvel arpını bir kez daha çalmasına izin vermeleri için yalvarır. Müzikle adeta büyülenen yunuslar geminin etrafına üşüşür. Arion denize atlayınca yunuslardan biri onu sırtına alıp Korint yakınlarındaki Taenarus’a götürür. Yunus, bu iyiliğinin karşılığında gökyüzündeki bir takımyıldızına dönüştürülür. Ayrıca Arion ismi, fevkalade süratli olan kanatlı bir at için de kullanılır.

Aristaeus: Apollon ile Kyrene’nin oğludur. Ormandaki ağaçlardan sorumludur, insanlara bal ve yağı kullanmayı öğretmiş ve zeytinden nasıl yağ çıkaracaklarını göstermiştir. Oğlu Akteon gibi meşhur bir avcıdır.

Arkadya: Diana’nın en sevdiği av yeridir. Burası tanrıların en sevdiği yerlerden biridir. Apollon burayı yönetmiş olmasıyla bilinir.

Arkas: Jüpiter ile Callisto’nun oğludur. Öfkelendirdikleri Juno onları evlerinden kovar. Nihayet Jüpiter, Juno ile annesini bulur ve onlara acıyıp birer ayıya dönüştürür. Ardından onları gökyüzünde Büyük Ayı ve Küçük Ayı adlı takımyıldızları oluşturdukları yere aktarır. Bkz. Callisto.

Armata: Kimi zaman Venüs için kullanılan bir isimdir.

Arsinoe: Venüs’ün hayranlarından biridir fakat bu tanrıça ondan hoşlanmadığı için Arsinoe’yi bir taşa çevirir.

Artemis: Av tanrıçasıdır. Diana’nın Yunanca ismidir. Delfi’de onun şerefine festivaller düzenlenir ve bu festivallere Artemisia denirdi.

Aruspices: Kâhinler ile kurban rahiplerine verilen bir addır.

Asa: Bkz. Caduceus.

Askalaphos: Proserpina’nın yeraltı dünyasında nar tanelerinden yediğini Plüton’a haber verir. Bu nedenle Proserpina yeryüzüne dönemez. Proserpina’nın annesi Ceres, Askalaphos’u kötü alametlerin kuşu olan baykuşa dönüştürerek cezalandırır. Jüpiter, Ceres’i teselli etmek için Proserpina’nın yılın altı ayını yeryüzünde annesiyle ve geri kalanını da Hades’te Plüton’la geçirmesine izin verir.

Askanius: Aeneas ile Kreusa’nın oğludur.

Asklepia: Asklepios onuruna düzenlenen festivallerdir.

Asklepios: Apollon ile Koronis’in ya da başkalarının dediğine göre Apollon ve Larissa’nın oğludur. Doğumu esnasında annesi, Artemis’in okuyla vurularak ölür. Apollon çocuğu kurtarıp Kheiron’un himayesine verir. Kheiron da ona şifa sanatının tüm sırlarını öğretir. Kolhis’e yaptıkları deniz seferinde Argonotların hekimliğini yapar. Şifaları sayesinde öyle ünlenir ki Plüton onu kıskanarak bir yıldırımla yok etmesi için Jüpiter’i ikna eder. Oğlunun intikamını almak isteyen Apollon, yıldırımı yapmış olan Kiklopları öldürür. Asklepios, Epione’la (ya da Epigone) evlenir ve her biri ünlü birer hekim gibi olan Machaon ve Podalirus adlı iki oğlu olur. Ayrıca dört kızı vardır. Bunlardan en ünlüsü sağlık tanrıçası Hygeia’dır. Ölümünden sonra Yunanistan’da bir tanrı olarak kabul edilmiştir. Onun şerefine Asklepia adı verilen şenlikler düzenlenir. Yine onun için pek çok tapınak dikilmiş ve onun iyileştirdiği insanlar bu tapınaklara şükür tabletleri asmıştır. Bkz. Koronides.

Asklepius: Asklepios’un isminin bir diğer versiyonudur.

Askolia: Yunanistan’daki oyunlarda kullanılan deri tulumlardır. Bu kelime, Bacchus onuruna düzenlenen festivaller için de kullanılır.

Aslan: Bkz. Atalanta, Kimera, Ehidna, Mater Turrita.

Asopus: Bir nehir tanrısı olup kızı Aegina, Jüpiter tarafından kaçırılmıştır.

Assabinus: Aithopialıların Jüpiter için kullandığı isim.

Astarte: Fenikelilerin Venüs için kullandığı isimdir.

Asteria: Koios’un kızı ve yıldızlı gecenin tanrıçasıdır. Jüpiter bir kartal kılığına girerek onu kaçırır.

Astraios: Bkz. Boreas, Rüzgâr Tanrıları.

Astrea: Zeus ile Themis’in kızı ve Nemesis’in annesidir. Adalet, itimat, iffet ve dürüstlük tanrıçasıdır.

Astronomi: Bkz. Urania, Yıldızlar.

Astyanaks: Bkz. Andromahi.

Aşk: Bkz. Kupid, Psyche, Eros, Venüs, Corydon, Linda, Lofna.

At Yarışları: Bkz. Neptün.

At: Bkz. Cyllaros, Ocyrrhoe, Ekim Atı, Hippona, Arion, Eos, Erythros, Kentaurlar, Hippocampus, Pegasus, Minerva, Neptün.

Atalanta: Caeneus’un kızıdır ve Arkadya’nın yerlisidir. Son derece güzel bir kızdır ve bir dolu talibi olur fakat evlenmesi kâhin tarafından yasaklanmıştır. Çok hızlı koşabildiği için koşu yarışında onu geçecek kişiyle evlenmeyi kabul eder. Ama taliplerinin mücadeleye katılmasını önlemek için yarışı kaybeden herkesin öldürüleceğini açıklar. Bu zor şartlara rağmen genç kızı elde etmeyi arzulayan Hippomenes, Venüs’ten yardım ister. Bunun üzerine Venüs ona üç altın elma verir. Atalanta onu her geçtiğinde Hippomenes elmalardan birini kızın ayağına doğru yuvarlar. Kız da topu almak için durur. Bu sayede Hippomenes bitiş çizgisine önce vararak ödülü kazanır. Sevincinin coşkusu içinde yardımı nedeniyle Venüs’e teşekkür etmeyi unutur. Bu da tanrıçayı gücendirir ve bu yüzden Hippomenes ile Atalanta’yı birer aslana dönüştürür. Bkz. Parthenium.

1.Obolos: Drahminin altıda biri olan gümüş para. (ç.n.)

Ücretsiz ön izlemeyi tamamladınız.