Sadece LitRes`te okuyun

Kitap dosya olarak indirilemez ancak uygulamamız üzerinden veya online olarak web sitemizden okunabilir.

Kitabı oku: «Çay ve zen»

Yazı tipi:

Yayıncının Notu

Okakura Kakuzo tarafından yazılmış olan Çay Kitabı, çayın ve onun felsefesi olan Çayizm’in Japon yaşantısının estetiğinde ve kültüründe oynadığı rolle bağlantılı, uzun bir makaledir.

Batılı okuyucuyu hedefleyen bu makale İngilizce yazılmıştır ve İngilizce çay klasikleri arasında en iyilerden biri olarak kabul edilir. Kitabın yazarı Okakura, genç yaşta İngilizce’yi öğrenmiş ve zamanla düşüncelerini Batılı zihinlere aktarmada ustalaşmıştır. Kitabında hem Zen ve Taoculuk’tan hem de çayın ve Japon yaşantısının asırlardır süren geleneksel yönlerinden bahseder. Uzun süre görsel sanatlar eğitimi alan Kakuzo, çay kültüründeki sadeliğin, sanatı ve mimariyi de etkilediğini iddia eder.

Fakat Çay Kitabı’nı okuduğumuzda bundan fazlası olduğunu görüyoruz. Kakuzo, bir yandan Batılılara Japon ve Uzakdoğu kültürünü anlatırken, diğer yandan da sadelikten ve estetikten yoksun olduğunu düşündüğü BatıKültürü’ne eleştiriler getiriyor. Özellikle Batı’nın Doğu’yu küçümsemesine, sömürge olarak görmesine, yaptığı ince karşılaştırmalar ve örnekler ile itiraz ediyor. Bu iki çok farklı kültürün eşitlik temelinde birbirleri ile etkileşim içine girmelerini savunuyor. Doğu’nun Batı’dan sanayiyi ve ticareti; Batı’nın ise Doğu’dan estetiği, sadeliği ve özellikle de doğaya saygıyı öğrenebileceğinin altını çiziyor.

Daha sonra birçok dilde kitap olarak yayımlanan bu uzun makalede, kaynağını Zen felsefesinden alan çay kültürünün derinlemesine bir incelemesi yapılmaktadır. Biz de, yazarın düşüncelerinin ve bu kültürün daha iyi anlaşılabilmesine katkı sunabilmek için çayın ve Çayizm’in köklerine bir yolculuk yaptık. Böyle olunca da Çay ve Zen’i iki ana bölüm altında hazırladık: Japon ve dünya çay tarihi, kültürü ve seremonilerinin anlatıldığı birinci bölüm ve Kakuzo’nun makalesi olan Çay Kitabının bulunduğu ikinci bölüm.

Çay ve Zen bu haliyle, tatmin edici ve sade bir hayatı yaşamanın açık bir kılavuzu olarak okurun beğenisine sunulmuştur.

Tahir Malkoç
Maya Kitap

Okakura KAKUZO

Okakura Kakuzo (1863-1913), Batı’nın baskısına ve sömürüsüne karşı direnmeyi sağlayan, Japonya’nın askeri ve endüstriyel güce hızlı bir şekilde kendisini dönüştürmeye başladığı ve 200 yıllık ulusal izolasyonun son bulduğu Meiji Dönemi’nin başlamasından beş yıl önce Yokohama’da doğdu. Yokohama, fırtınalı bir uluslararası limandı ve iş yüzünden burada görevlendirilmiş bir samuray olan Okakura’nun babası, Okakura’ya altı yaşında İngilizce öğretmeye başlayan ilerici bir düşünürdü. Okakura’nın, Çay Kitabı’nın da arasında bulunduğu en önemli çalışmaları İngilizce yazılmıştır. Bu eserler, Japon ve Asya kültürünü savunup açıklamaya adanmıştır.

Okakura’nın yaşadığı dönem, Batı’nın Asya ülkelerine saldırılarıyla karakterize edilir. Batı, Endüstri Devrimi’nden dolayı materyal ve askeri olarak Doğu’ya karşı üstün durumdaydı ve kendisini kültürel olarak da üstün görüyordu. Bu yıllarda Japonya, cesur çabaların sayesinde kendi ordusunu ve endüstrisini inşa etti, 1905’teki Rus-Japon Savaşı’ndan galip ayrıldı. Bu sayede Japonya, Batılı güçler tarafından uluslararası tanınma başarısı gösteren ilk Batılı olmayan ülke oldu.

Fakat Okakura bu tarz bir tanınmayla ilgilenmiyordu. O, Japon ve Doğu kültürünün, sanatının tanınmasını istiyordu. Ayrıca bu kültürü, artan Batılılaşma sürecinden korumak gerektiğini hissediyordu. Bu sebeple, 1887’de kurulan ilk Japon Güzel Sanatlar Akademisi’nin kurucuları arasında yer aldı. Ayrıca 1898 yılında Japon Güzel Sanatlar Enstitüsü’nün kurulmasına destek verdi. 1904’te Boston Güzel Sanatlar Müzesi’ne küratör olarak davet edildi ve 1910’da bu müzede bulunan Asya Sanatları Bölümü’nün ilk başkanı oldu.

1913 yılında 50 yaşındayken ölen Okakura, tüm hayatını Japonya’nın geleneksel kültürel mirasını korumaya adamıştı. Okakura’nın etkilediği önemli figürler arasında Alman filozof Martin Heidegger, Amerikalı şair Ezra Pound, Hintli şair Rabindranath Tagore, Amerikalı sanat koleksiyoncusu Stewart Gardner ve İngiliz çevirmen Arthur Waley vardır.

I
ÇAYIN HIKÂYESI

1
ÇAY

Çay, kurumuş ve ezilmiş çay bitkisi Camellia sinensis yapraklarının sıcak ya da kaynayan suda demlenmesiyle yapılan sıcak içecektir. Çok kişinin sevdiği acımsı ve buruk bir tadı ve serinletici etkisi vardır. Dünyada sudan sonra en çok tüketilen içecektir. Çay bitkisi, daha çok Güney’de ve Doğu Asya’da yetiştirilir.

Çay, hastalıkları tedavi edici bir içecek olarak ilk kez Çin’de tüketilmeye başlandı. 16. yüzyılda Portekizliler ve Çin’deki tüccarlar çayla tanıştı. 17. yüzyılda İngilizler çayı Hindistan’a götürdüler ve kısa sürede Hindistan, çay ticaretinde Çin ile rekabet edebilmeye başladı.

Edebiyatta ise çaydan bahseden ilk eser –burada kullanılan ideogram (Tu) her ne kadar çeşitli bitkiler için kullanılsa da- Şiir Klasikleri1 oldu.

Çay üzerine ilk kitap Milatton Sonra 780 yılında Çinli şair Lu Yu’nun kitabı Ch’a Ching’dır. Bu kitap çay yetiştiriciliği, hazırlanması ve içimi ile ilgili bilgileri içerir.


Çin edebiyatında çayla ilgili önemli sayıda eski eser vardır. Bununla birlikte, Ming Hanedanlığı’ndan sonra kurulan Tang Hanedanlığı döneminde, çayla ilgili yaklaşık yüz tane monograf ve kitap yazılmıştır.

Cai Mı Tea Mı?

Çayın farklı dillerde farklı okunmalarının sebebi, Çincede çaya ismini veren karakterin modern Çin dilinde “ca” ve “te” diye iki farklı okunuşundan kaynaklanır. Doğu ve Balkan ülkelerinde genellikle “ca” okunuşuna yakın söyleniş kullanılırken Batı ve Kuzey Avrupa dillerinde diğer okunuş olan “te” alınmıştır.

Çay Yapmanın Sırları üzerine Sen no Rikyu 2 ’nun dizeleri

Biri Rikyu’ya gelir ve çay yapmanın sırlarını sorar.

“Kömür koy, böylece su düzgün kaynar ve çayı güzel bir tatta yapar. Çiçekleri büyüyorken topla. Yazın serinlik hissini ver kışın sıcaklık. Başka bir sır yok,” diye cevaplar usta.

 
“Çay bundan başka bir şey değil.
Önce suyu kaynat,
Sonra çayı demle.
Sonra da güzelce iç.
Tüm bilmen gereken bu.”
 

Soran kişi “Bütün bunları zaten biliyorum,” diye cevaplar küçümseme havasıyla.

“O zaman, başka bir şey bilen varsa, onun öğrencisi olmaktan çok memnun olacağım,” dedi Rikyu.


Çay Seremonisi Ustası ve Zen Budist Sen no Rikyu (1522-1591, Sakai, Japonya)


Çayın Kökeni

Çayın orijinine ilişkin çeşitli efsaneler anlatılır. Bunların en ünlüsü suyunu bir kazanda kaynattıktan sonra içen, Çin tıbbının ve farmakolojinin babası, İmparator Shen Nung’unkidir. Shen Nung daha çok Yan İmparator olarak bilinir ki bunun kelime anlamı “Tanrısal Çiftçi”dir çünkü Çin’e tarımı getirdiğine inanılır.


Çin’in İkinci İmparatoru Shen Nung


Efsanevi imparator Shen Nung’un (Yaklaşık MÖ 2695) , 365 bitkinin tadına baktığı ve toksik aşırı dozdan öldüğü biliniyor.

Ayrıca bilimsel bir çalışma olan Zehirler Üzerine Bitkisel Tıbbi Deneyim adlı bir eseri bulunmaktadır. Daha sonra sayısız jenerasyondan doktor tarafından genişletilen bu eseri Çin’de bitkisel tedavi bilgisinin bu kadar yaygın olmasının da temel nedenidir. Bitkilerin birçok tıbbi faydasını keşfeden Shen Nung, Çin’de büyük bir saygı görmektedir. Hikâyeye göre, bir gün bir ağaç altında oturan Shen Nung, ki her zaman kaynamış su içiyor, birkaç Camellia sinensis yaprağının sıcak su dolu kazana düştüğünü görür. Demli suyu içen İmparator tadını lezzetli ve ferahlatıcı bulur. Böylece çay yaprağını demleyerek içmenin canlandırıcı faydasını keşfetmiş olur.

Buda İle İlgili Çay Efsanesi

Başka bir efsane ise, çay içimini daha sonra Budha olarak Budizmi kuran Hintli Prens ve Aziz Bodhidharma ile ilişkilendirir. Bodhidharma altıncı yüzyılda felsefesini yaymak için Çin’e gider. Sürekli meditasyonda olmak için uyanık olmanın gerekli olduğuna inandığından, uyanık kalmasına yardımcı olması için çay yaprakları çiğniyordu.


Meditasyon yapan Budha


Bodhidharma ile ilgili alternatif ve daha korkunç bir hikaye ise şöyledir: Dokuz yıl sürecek bir meditasyona girmeye karar veren ama beş yılın sonunda aşırı derecede yorgun düşen Budha, bir gün uyuyakalır. Başarısızlığından hayal kırıklığına uğrayarak kendini cezalandırmak için göz kapaklarını keser ve fırlatır atar. Bodhidharma’nın göz kapakları toprağa düşer ve ilk çay bitkisi oradan filizlenir. Bu çay yapraklarının özünü emen Bodhidharma, niyetlendiği meditasyonu başarılı bir şekilde bitirir ve o bölgede çayın uykuyu kaçırdığı ve yorgunluğu giderdiği inancı gelişir.

2
Çay Kültürü

Çay kültürü; çay yapma ve tüketme yöntemi, insanların çayla etkileşime geçmesi ve çay içme estetiği olarak tanımlanır. Çay kültürü; çayın üretiminin, demlenmesinin, çay sanatının ve seremonisinin, toplumunun, tarihinin, sağlığının, etiğinin, eğitiminin, sohbetinin ve ortam meselelerinin tüm açılarını kapsar.

Çay, genel olarak sosyal bir ortamda tüketilir ve çoğu kültür, bu ortamlar için girift seremoniler yaratır. Bu seremonilerin Batılı örnekleri, beş çayı ve çay partileridir. Çin çay kültüründeki kökleriyle çay seremonileri, Japon ve Kore çay seremonileri gibi Doğu ülkeleri arasında farklılık gösterir. Çayın hazırlanması da bu kültürlerde farklılıklar gösterir. Mesela Tibet’te tuz ve yağ ile birlikte demlenir. Ayrıca çay, bazı ülkelerde belli başlı önemli roller oynar.

İngiliz İmparatorluğu kendi çay yorumunu, kendi ülkesine ve kolonilerine (bugünkü Hindistan, Hong Kong, Pakistan gibi çay kültürü olan ülkelerle birlikte bugün Doğu Afrika’daki Kenya, Tanzanya, Uganda ve Pasifik’teki Avustralya, Yeni Zelanda gibi bugün çay kültürü olmayan ülkelere) yaymıştır.

Farklı bölgeler; siyah, yeşil, oolongo gibi farklı tatları severler. Bazıları ise, süt, şifalı bitki gibi farklı tatlarkatarlar. Çayın derecesi de çeşitlilik gösterir.

Çin

Çin Çay Seremonisi


Eski Çin’de, kendini geliştirme ya da sanata benzetilebilir. Hayatın değerini bilme yolu olarak görülen çay içmek, günümüzde Çin’de çok çeşitli çaylar içilir; yeşil, siyah, beyaz, kokulu ve bitki çayları. Farklı sezonların farklı çayları vardır.

Çin, çayın ve çay kültürünün merkezidir ve çay 5.000 yıldan uzun bir zamandır Çin halkıyla birliktedir. Misafirlere çay ikram etmek bir gelenektir.

Çin toplumunda ve kültüründe çayın öneminden dolayı, Çin’deki çoğu muhitte ve iş bölgesinde çay evleri bulunur. Çin tarzı çay evleri, misafirlerine sıcak ve soğuk hazırlanan düzinelerce çay çeşidi sunarlar. Ayrıca çayla beraber ya da çayla alakalı kuruyemiş de ikram ederler. Akşamüzerleri, tipik bir Çin çay evi, bir anda, öğrenci ve çalışan insanlarla dolar. Ayrıca geceleri de uykusuzluk çekenlere ve rahatlamak için yer arayan gece kuşlarına ev sahipliği yapar. Geleneksel çay evleri hala vardır. Onlar hem bir dizi Çin ve Japon çay yaprağını, hem de çay yapma malzemelerini ve daha iyi kuruyemişleri sunan yerlerdir. Son olarak çay satıcıları vardır ki onlar çay yapraklarında, demliklerde ve çayla alakalı diğer araç-gereçte uzmanlaşmışlardır.

Myanmar (Burma)

Myanmar, çayın sadece içildiği değil yendiği de birkaç ülkeden biridir. Çay, çeşitli malzemelerle karıştırılarak Lahpet (ıslak çay) olarak ya da tavada kavrularak tüketilir. İçecek olarak çay, süt ile tatlandırılır. Orta sınıf arasında yaygın olarak tercih edilen bir içecektir.

Rusya

Rusya’da genellikle siyah çay içilir. Genellikle şeker, meyve veya reçel ile tatlandırılır. En sıcak havalarda bile sıcak olarak servis edilir. 13. yüzyıldan beri kullanılan ve 17. yüzyılda Rusya’ya gecen semaverlerde yapılır.

Yakındoğu

Çay, bütün Arap ülkelerinde yüzyıllardır en popüler içecektir. Misafir geldiğinde ya da aile arasında sohbetin bir parçası olarak hazır bulundurulur.

Fas’ta misafir ağırlamakta ise yeri doldurulamaz bir özelliğe sahip olan çay, çok daha rafine bir şekilde servis edilir. Misafir odasında tütsü yakılır ve misafirler yerlerine otururken ellerine gül suyu sunulur. Çay, nane ve şeker ilaveli olarak servis edilir.

Müslüman ülkeler kişi başına çay tüketiminde dünyada ilk sıradadır. Müslüman ülkelerde gün boyunca çay için özel bardaklardan içilir. Hemen her evde ve çayhanede semaverler bulunur.

Doğu’daki çay seremonlerinde olduğu gibi içsel ruhani içerik, sükûnet ve sade bir zerafetle gerçekleşmese de tevazu, itidal ve yalınlık ile karakterize olmasa da çay içme alışkanlığı tüm dünyada çok yaygındır. Çay, dünyada sudan sonra en yaygın olarak tüketilen içecektir.

Fransa

Fransa’da çayın ilk meraklılarından biri çayı temelde sağlık sebebiyle içen Kral XIV. Louis’dir. Gut ve kalp rahatsızlıklarını engelleme ve sindirime yardımcı özellikleri nedeniyle tüketilmiştir. Fransız Devrimi’nden sonra popülaritesini yitirmiş ve 19. yüzyıl ortalarına kadar da kullanımı orta seviyede kalmıştır.

Günümüzde ise Fransa’da çay her durumda, her olayda ve günün her saatinde içilmektedir.

İngiltere

Çin’den sonra İrlanda ve İngitere, dünyanın kişi başına en fazla çay tüketilen ülkelerinden biridir.

“Çay Saati” İngiliz hayatının önemli bir yüzü haline geldi. Geleneksel olarak, üst sınıflar saat 4 civarında “akşam çayı” servis etmeye başladı. Orta ve alt sınıflar ise saat 5 ya da 6 civarında çay içme geleneği oluşturdular.

Avrupa’da Viktoryan dönem dahil “beş çayı” ya da öğleden sonraları çay ritüeli sosyal bir olaydı. O zamanlar da doğru malzemeye, görgüye ve sosyal çevreye sahip olduğunu göstermek, çayın kendisini içmek kadar önemliydi. Viktoryan dönem aynı zamanda çay çeşitlerinin seçimi anlamında Hint çay kültüründen de etkilenmiştir.

İngiliz çay standardı, en meşhurları Earl Grey ve English Breakfast olan siyah çay karışımlarını içerir.

Türkiye

Ülkemizde tüketilen çay, orta iklime ve yüksek yağışa ve bereketli topraklara sahip Karadeniz Bölgesi’ne üretilen ve sütsüz olarak tüketilen siyah çaydır.

Türk çayı tipik olarak çay hazırlanması için özel olarak tasarlanmış olan iki parçalı, koyu ya da açık çay hazırlamaya müsait çaydanlıklarda demlenir. Çay, çayın rengini gösteren küçük cam bardaklarda iki kesme şekerle birlikte sunulur.

Türkiye dünyanın en büyük çay üreticilerinden biridir. Ayrıca 2013 yılında kişi başına çay tüketiminin (6.87 kilogram) en yüksek olduğu ülke olurken, Türkiye’yi Fas takip etmiştir.3

Çay, Türk kültürünün önemli bir parçasıdır. Misafire çay sunmak Türk misafirperverliğinin bir göstergesidir. Çay, evlerde, iş yerlerinde ve kahvehanelerde ve kafelerde yaygın olarak tüketilir. Şu andaki popülerliğine rağmen çay Türkiye’de temel içecek seçeneği haline Türk kahvesininin nispeten pahalı ve hatta ulaşılamaz hale gelmesi sonucunda 20. yüzyılda geldi.

Güney Amerika

Amerika Birleşik Devletleri’nin çay kültürüne en önemli katkısı buzlu çayı yaygınlaştırması olmuştur. İlk kez 104’te St. Louis’deki Dünya Fuarı’nda tanıtılan buzlu çay sıcak yaz günlerinden ve nemden bunalan ziyaretçilere sunulur. O zamandan sonraki yüz yıl içinde buzlu çay tüketimi Amerika’da yılda 40 milyar bardağa ulaşır.

Son yıllarda Kuzey Amerika’da çay talebi büyük bir artış göstermiş. Her gün farklı kalitede çaylar sunan yeni çay dükkanları ve çay evleri açılmaktadır.

Günümüzde Çay

Sağlığa verilen önemin artmasıyla çay tüketimine verilen önem de artmaktadır. Çayın antioksidan, kanseri ve kalp rahatsızlıklarını önleyici etkisi anlaşıldıkça ideal ve sağlıklı bir içecek konumuna yükselmektedir.

Çayın içecek olarak sağlığı yanında sunum metodları da güzelliği ve sıra dışılığı ile günümüz hızlı ve yalnızlaştıran hayat tarzına da yavaşlığa ve dostluğa övgü sunulan bir alternatif oluyor.

3
Çayizm – Cha-do

Çay, bir içeçekten daha fazlasıyken ve çay seremonileri aydınlanmanın saflığına ulaşmak, kalbi sakinleştirmek, beyni disipline etmek, doğayla uyumu yüceltmek ve insanlığın harmonisini beslemek için deneyimlenirken, çay sanatı Çayizm’e dönüşmeye başlamıştır.


Gerçi bir çok kişi çay içiyor ama siz Çayizmi bilmezseniz çay sizi içer.

Sen no Rikyu


Bu kültürü tanımlayan, Çince “Chadao” terimi iki kelimeden oluşur. İlk kelime çay, ikincisi Çinçe’nin başka dilden aldığı -ism manasındaki tao/dao ekidir. Bu yüzden bu terim “Çayizm” şeklinde okunur. “Dao / Tao”, ‘..izm / yol’ demektir, o nedenle bu terimin sözlük anlamı, “Çay Yolu”dur. Bu terim; çay kültürünün, bu konudaki çalışmaların ve zamanı takip ederek kendini eğitmeyi amaçlayanların ilgi çekici yönü olan çay seremonilerini tanımlamak için kullanılır.

Çayizm çoğunlukla estetiğin temel bir formudur, fakat aynı zamanda etiğin, hatta metafiziğin hemen anlaşılamayan yansımasıdır. Çayizm “çay aklıyla” ilintilidir. Harika bir çayın tadının etkisi altındayken odaklanma ve konsantre olma algısıdır. Çayist, Çayizmi ve çay sanatını beğenen ve deneyimleyen kişidir. Çin’de, Japonya’da ve Güney Kore’nin geleneksel kültüründe çok gelişmiş Çayizimler vardır.

İchi-go ichi-e Zen Budizmi ile ve fanilik konseptiyle ilişkilidir. Terim özellikle Japon çay seremonisi ile bağlantılıdır ve genellikle çay odasının duvarına bir perşömende yazılı olarak asılır.

Meşhur çay ustası ve Zen Budist Sen no Rikyu’nun tabiri “ichigo ni ichigo” dur ve “hayatta bir kez” anlamına gelir.

Bir çay toplantısı tekrar edilemez; ev sahibi ve misafirler bunun hayatta bir kez karşılaşılacak bir şey olduğunu hissederler. Çay seremonisi, anı yaşama konsepti ile uyum içindedir.

Japon çay seremonisinde her veri net bir şekilde önceden belirlenmiştir: elbise, jest, yanıt, duygu, sunum ve mesafe. Bütün bu belirlenmiş sınırlar da seremoninin dönüştürücü potansiyelinin su yüzüne çıkmasını sağlamak içindir. Ritüel sınırları ve formu belirlendiğinde bilinç ana odaklanmak için serbest kalır.

Çay sanatının Zen ile sadece pratik gelişimi açısından değil, seremoninin öze riayet eden prensipleri anlamında da çok ilişkili olduğunu görürüz.

Bu öz şunlardan oluşur:

 
Armoni, hürmet, saflık ve sükunet.
Lüksten ve gösterişten kesinlikle kaçınılır.
 

4
Çay ve Zen

Geleneksel olarak Japonya’da ve Çin’de çay içmek tefekkür, meditasyon ve aklın ve ruhun yükselişi için fırsattır.

Hem zen hem de çay sunumu için sessiz bir meditasyonu ve tefekkürü mümkün kılacak uygunlukta bir ortam yaratılır.

Zen’in en temel özü kişinin, kendi içsel süreçleri ile en doğrudan bir şekilde bağlantıya geçmesidir. Zen herhangi bir imaja hatta Buda’ya dahi ibadet etmez. Takipçilere meditasyon ya da herhangi bir objeye konsantre olma öğretilmez. Düşünceler “hiçbir şey” üzerine odaklanmalıdır. Zen içsel ruhani bir deneyim gerçekleştirmeyi hedefler ve insanın içsel saflığına inanır. Parmak kaldırmada ya da yolda rastlanan bir arkadaşa “İyi günler” demede bile anlatılamayacak derecede derin düşünceler bulur. Bu konsept Çay Seremonisini de açıklar. Çay seremonisinde de her harekete ve her objeye çok büyük bir önem verilir.


Ukiyo-e by Utagawa Kunisada (1786-1865) çay seremonisi yapan kadın


“Ellerini temizliyorsun ve kaplardaki kiri ve tozu alıyorsun, ama eğer kalp saf değilse bütün bu titizliğin ne gereği var?”

Sen no Rikyu

Çay tıbbi, sosyal ve ibadetsel anlamıyla Japon ve Çin kültürünün içindedir. Çay seremonisi çayın daha çok sosyal ve ibadet yanına hitap eder. Seremoninin vurgusu “doğal, sakin, gayesiz insan eylemi” üzerinedir.

Çay ustası, yüzyıllardır beri gelen belirli adımları takip ederek biçimcilik yoluyla sadeliği yaratabilendir.

Ortam düzenli ve basittir, misafirler sürece aşinadır. Rahatlama becerisine sahip ve meditatif konuma alışıktırlar. Wabi ve sabi nosyonu ritüelin her yönüne nüfuz eder. Bu prensipler katılımcıları direkt olarak “dünyevi olanın ötesine” gitmeye yönlendirir.

Çay, özellikle yeşil çay iyileştirici ve meditatif amaçlarla, yaşamda dengeyi ve sakinliği sağlamak için kullanılır.

Aşağıdaki kısa şiir çayın aşkınlık verişi, farkındalığı artırışı ve iç huzuru vermesi üzerinedir.

Yedi Kase Çay
 
İlk kase dudaklarımı ve boğazımı ıslatır
İkinci kase yalnızlığımı ve melankolimi kovar
Üçüncü kase kurumuş iç organlarıma sızar, beş bin kıvrımın edebi göbeğinden başka bir şey bulmadan
Dördüncü kase hafif bir terleme yapar, hayatın haksızlıklarını gözeneklerimden dökerek
Beşinci kase etimi ve kemiklerimi arındırır
Altıncı kase beni ölümsüzlere katar, o kadar keyifli
Yedinci kaseyi içmeme gerek yok, kanatlarımın altında sadece saf rüzgarın telaşlı esintisini hissederim.
 
Lu Tong, 9. Yüzyıl
1.En eski Çince şiir antolojisidir. MÖ 11. yüzyıldan MÖ 7. yüzyıla kadar olan süredeki 305 şiir ve şarkıyı içerir.
2.Büyük Japon Çay Seremonisi Üstadı
3.http://en.wikipedia.org/wiki/List_of_countries_by_tea_consumption_per_capita

Ücretsiz ön izlemeyi tamamladınız.

₺42,61