Kitabı oku: «Akademi Geceleri»
Kırgızistan’ın Bağımsızlığının 30. Yılı Anısına…
ÖN SÖZ
Farkındalık sahibi olan, kendi kimliğini bilen ve kararlılıkla daima ileriye yürüyen insan, kendi kabuğunu kırarak evrenselleşmeye başlar. Kasım Tınıstanov’da nesneleşen bu dünyada kendi oluşumunu gerçekleştirip eserleri ile milli bilinci uyanık tutarak unutulmaktan kurtulur. Evrenselleşen insan ise halkı için mücadele ederek halkının yükselmesini sağlar. Her halkın medeniyet temelini atan mimarları, yetenekli aydınları vardır. Kasım Tınıstanov da yetenekli bir hoca aynı zamanda devlet adamıydı.
Kırgız yazılı edebiyatının temelini atan, şair, yazar, dram yazarı, Kırgız alfabesini kuran dilci, âlim, Kırgız halk aydınlanmasının önderi, Kırgız Kültür Enstitüsü’nün müdürü, Kırgızların ilk profesörü Kasım Tınıstanov, hayatın gerçeklerini kendi vücudunun acıyan bir parçası gibi kabul ederek, gerçek bir yazar olduğunu ortaya koyar. Kasım Tınıstanov, 37 yıllık kısa ömrünün on dokuz yıllık zaman diliminde Kırgızlar için asra bedel hizmetler yapmıştır. Sanatta materyalist anlayışın kesin doğruluğunu, sanatın halkın silahı olduğunu ve sanatın içeriğini sahne yoluyla ulaştırmak düşüncesinde olan yazar tiyatroya da yönelir. Kırgız millî tiyatrosunun edebî seviyesini yükseltme isteği ve bu yönde hükümet tarafından ilan edilen yarışma, K. Tınıstanov’un dram eseri yazmasına sebep olmuştur. Yazılıp oynandıktan kısa zaman sonra ideolojik mücadelenin yıkıntıları altına gömülerek yazarı K. Tınıstanov’un da sonunu hazırlamıştır.
Kırgız edebiyatının tanınmış şahsiyetlerinden biri olan Kasım Tınıstanov’un Akademi Geceleri (Akademiyalık Keceler) adlı tarihi piyesin aslı Rusça olup, 1989 yılında Ziyaş Bektenov tarafından Kırgızca’ ya çevrilmiştir. Tiyatro eseri yedi perde ve bunlar içinde yer alan toplam otuz sahneden oluşmaktadır.
Bu kitabın yayımlanmasında emeği geçen AYB başkanı Sayın Dr. Yakup Ömeroğlu’na, hayatımın dönüm noktalarında düşüncelerine başvurduğum hocam Sayın Dr. Öğr. Üyesi Nurgül Moldalieva Orozobayev’a ve Doç. Dr. Samet Azap’a şükranlarımı sunuyorum. Bu süreçte eseri baştan sona okuyarak düzenlemeler yapan yüksek lisans öğrencisi, nişanlım Ayşenur Bayrak’a teşekkürü bir borç bilirim.
Emrah ALTIOK2021
KASIM TINISTANOV NASIL BİR İNSANDI?
1916 yılında Kırgız halkı Çarlık rejimine karşı devrim yaptı. Devrim sonucu doğduğu toprakları, ata yurdunu, görkemli Issık Göl’ü bırakarak Çin’e kaçtılar. Kaçarken bütün mal varlıklarını arkalarında bırakıp, açlıktan perişan hale geldiler.
Kırgızlardan birçok insan kaçarken yüksek geçitli dağları aşamayıp, gür akışlı suları geçemeyerek hayatını kaybetti. Hayatını kaybedenler hayvanlara yem olarak doğru düzgün mezarlık yapılmadan taş altlarında kaldılar.
“Geçitleri geçemeyen insanlar,
Yürüyecek kuvveti yok ihtiyarlar.
Çocuklar kaldı taşlar altında,
Ölenlere ağlayıp bağıramayanlar.
Zorlandık geçemeyip geçitleri,
Yaşlıların ağlanacak halleri.
Kızlarımız taşlar altında kaldı,
Ağlayamadan gömdük ölenleri.”
diye hüzünlü hüzünlü şarkı söylemişlerdi.
Fakirler grubundan çıkan ünlü Kökötöy hatip, Ak-Öküz geçidine geldiklerinde ağır hastalığından dolayı atına bile binemeden yerden kalkamayacak hale geldi. Orada yoldan geçen insanlar onun hal hatırını sormak için yanına giderler:
– Oo, bizim kutsal Kökö’müz haliniz nasıl? Zavallı halk sağa sola kaçmak zorunda kaldığında siz böyle geçidin dibinde kalacak mıydınız? derler ona.
Bunu duyan Kökötöy kafasını zorla kaldırıp:
– Yarış atlı cesur delikanlılar zor şartlarda yüksek dağlardan ve sert akan sulardan geçerken öldü. Konur-Ölön’ün bataklığında otları yiyerek ölecek ben değilim. Bana hiç üzülmeyin, çoluk-çocuklarınıza sahip çıkın, yolunuza devam edin. Ben de Allah’ın bana gösterdiğini göreceğim! der.
Çin’e giden halk malını mülkünü Kalmak’lara yağmalatıp, açlıktan kırılacakları sırada genç kız çocuklarını yarım çanta buğdaya satıp geçinirler.
Arkama dönüp bir baksam,
Ak gölüm göze çarpıyor.
Issık Göl seni istesem,
Aklım gidip geliyor.
Oradaki Rus başkanı,
Söyle bana, ne zaman görürüm gölümü!
Arkama dönüp bir baksam,
Gökyüzü gölüm görünür.
Issık Göl seni istesem,
Gönlüm gidip geliyor.
Oradaki Rus başkanı,
Ben ne zaman gölüme dönerim!
Kaçaklara acımaz,
Çare var mı Çinlilere
Kızları satıp ekmek yedik,
Yarım çanta buğdaya.
Oradaki Rus başkanı,
Ben ne zaman görürüm gölümü!
Silahlı padişah biz sana
Kalkıp da karşı gelemedik.
Kalmak ile Çinlilere
Karılar, kızlar gitti satılıp.
Oradaki Rus başkanı,
Ben ne zaman görürüm gölümü!
Kurban olayım Issık Göl,
Başımıza gelmeyen kalmadı!
Ak Suu şehrine kaçıp giden Kırgız’lar açlıktan ölecek hale geldiklerinde Çin’in zengin adamlarına beş yaşındaki kız çocuğu, on sekiz ve otuz yaşındaki gelinleri satarlar. Onların üçünün de isimleri Ayşe imiş. Sonra o üçlüye halk “Yaşlı Ayşe”, “Gelin Ayşe” ve “Kız Ayşe” diye takma ad verirler.
Kasım Tınıstanov da 1916 yılında devrim yapıp kaçan milletle birlikte Çin’e kaçar. Soğuktan donup, açlığa dayanamayarak bağırıp çağırıp ağlayan Kırgızların arasında onların hüzünlü yakınmalarını dinler.
1918 yılında “Ak padişah tahtan indirildi, Issık -Gölde devrim yapılmış” denen haberi duyan Kasım hemen o sene kaçak Kırgızlarla beraber Issık Göl’e döner. Döndüğü yıl doğup büyüdüğü kasabası Çırpıktı’ya gitmeden, gölün diğer ucundaki Tepke köyüne dayılarına gidip, orada 1919 yılına kadar kalır.
Elimde varlığım yok, sırtım zayıf,
Bu bahar toprak sürdüm dayılarla.
Lanet olası traktör de bozuluyor,
Zorlanıyor bu yüzden kahverengi öküz.
Hop! Hop! Sürüyorum, bağırıyorum!
Açlığı yenmek için katlanıyorum.
İki üç bardak ayran içip doyamayıp,
Bir tane daha içsem diye hayal kuruyorum! diyerek öküzün başını tutan yiğitle şakalaşıyor.
Kasım halk arasındaki gençlerin eğlence oyunlarına hiç aksatmadan katılıyordu.
Kapkara zeytin gözün parlıyor,
Elle yapılmış sanki kusursuz.
Kafamı karıştırdı güzelliğin,
Karanlık geceleri kaldım uykusuz.
Süzülen gözlerin parlıyor,
Çizilmiş resim gibi kusuru yok.
Başıma niye dert yükledin?
Sürekli kaçıyor uykum yok.
İki yanağın kızarıyor,
Çiçekli kızıl elma gibi.
Eşarptan çıkan kâkülün,
Uçuyor kuşun yünü gibi.
diye aşk şiirleri yazar.
1919 yılında Karakol şehrinde polis memuru olarak çalışan Sadıbakas Ismayılov isimli dayısının desteğiyle Taşkent şehrine eğitim almaya gider. Oradaki Kazak- Kırgız halk aydınlatma enstitüsünde okumaya başlar. Kasım o zaman on sekiz yaşındaydı.
Uzanıp yatmaya kalbim razı olmasın,
Zamanımı daraltarak imkânlarımı kısıtlama.
Çalışmak için yaş da iş de kâfiydi,
Göz korkar, gönlüm aşağı çekme
Asıl amaç doğru olmalı biliyorum
İnanıyorum, art arda ant içerim.
Vaktinde geleceğe yol almadım,
On sekiz yaş boşa geçtin, üzgünüm.
diye doğru düzgün eğitim alamadan boşuna giden gençliğine üzülür. Fakat bundan sonra ilmin kapısı açılacağına güveni tam olan Kasım hep ilmin peşinden gitmeye kendine söz verir.
1919’dan itibaren Kasım Tınıstanov o dönemlerde Taşkent ve Almatı kentlerinde Kazak Türkçesinde devamlı yayınlanmakta olan “Ak Yol”, “Kıvılcım”, “Dilci” ve “Gelişme” gazetelerinde Kazak dilinde şiirlerini yazıp, bazılarının altına da “Ateş” diye imza atar.
Kasım’ın ilk yazdığı şiirlerinde doğduğu ve büyüdüğü yurdu Issık Göl’e olan hasreti çok yer alıyordu:
Neredesin geniş Issık Göl, Ana yurdum!
Dünyaya gözlerimi açıp geldiğim yer!
Kim görse tekrar tekrar görmek ister,
Güzel şehrim Karakol, altın cevher!
Tüp benim güzel ilim, Cırgalan iki tane
Nehrinde martılar uçuyor oradan buraya
Çobanın dağılmış koyunları gibi,
Üzeri dolmuş gölümün kuğularla.
Kasım Taşkent’teki Kazak-Kırgız Halk Eğitimi Enstitüsünde Kazak Türkçesinde eğitim gördüğünden dolayı 1920-21 yıllarında yazdığı ilk şiirlerini Kazak dilinde yazmıştır. 1922-24 senelerinde yazdığı on sekiz tane şiiri ve “Caňıl Mırza” adlı eserini Kırgız Türkçesinde yazmıştır. Onun 1920 ve 1924 yılları arasında yazdığı Kazak ve Kırgız dilindeki şiirleri 1925 yılında Moskova şehrinde SSCB milletlerinin Merkezi Basım Evinde “Kasım’ın Şiirler Derlemesi” adıyla yayımlanır. Bu kitabında bir de Rus yazarı Ivan Krılov’un “Yusufçuk ve Karınca” adlı esprili masalının Kırgız Türkçesine aktardığı çevirisi de yer alır.
1922 yılında anasına armağan edip, “Ala Dağ” ismini verdiği ilk Kırgız Türkçesinde yazdığı şiirinde:
Ben sağ salimim, geleceğim,
Hayali var oğlunun.
Hasretlendim, çok özledim,
Sıcaklığını istiyorum kolunun.
İlk önceki selamım,
Sana olsun armağan!
Bekle beni, karşıla
Hediyemle Ala Dağ’ım!
Kasım, Taşkent’teki okul hayatının son yıllarındayken Kazak, Kırgız bilimsel komisyonun üyesi olarak çalışmaya başlar ve böylece ilim dünyasına adım atar. O zamanlar Kazak, Kırgız dillerinde yayımlanan “Çolpon” ve “Genç Kuvvet” adlı derneklerde yayın kurulunun üyesi olup, “Genç Kuvvet” derneğinin 1924 yılındaki 1, 2, 3, 4. sayılarında “Meryem İle Göl Kenarında” adlı hikâyesini “Kelgin” takma ismiyle yayınlamıştır.
Türkistan Cumhuriyetinin 12.Kurulunda 1924 yılının ocak ayında Halk eğitimi komisyonunun yargısıyla “Sovyetler Birliğinde eğitim için ders kitapları olmayan milletler için onların ana dillerinde kitaplar yayınlansın” kararı alınır. Bu karara göre Kırgız halkının ilkokul öğrencileri için ilk defa “Okul Kitabı”nı Tınıstanov hazırlar.
Kitabın başında Kasım şöyle der: “Bu kitabı küçük çocuklarımız için yazdık. Küçük çocuklar için kitap yazabilmek için çok profesyonel ve çok tecrübeli olmalıyız. Çocuğun dilinden anlayabilmek için zor sınavları geçmek lazım. O sınavların hepsinden geçtik diyemeyiz. Birincisi, biz tam bir eğitim alamadık, öğretmenlik yapıp çocuklarla birlikte olamadık. Bizde tecrübe eksikliği var. İkincisi, bizde önceden bize kalmış edebiyat kaynakları yok. Her ne kadar milli edebiyatımız çok zengindir desek de onların üzerine hiç çalışılmamıştır. Hele ki çocuklara uygun olanları bulmak da çok zordur. Ve şairlerimizin sözleri üstünde düzenleme yapılmadığı için de en iyilerini de bulamadık. Üçüncüsü, bu kitap çok acele bitirilmesi gerektiği için kendi acemiliğimize rağmen bir ayda hazırladık. “Her şey bir kenara, tek şey bir kenara” derler ya, bu kitap işte ilim bizi zorladığı için değil, mecburiyet bizi zorladığı için yazıldı. Hiç olmazsa bir tane olsun diye şimdilik bu kitapla idare edeceğiz. Ne demişler, göç yavaş yavaş düzelir, biz de yavaş yavaş kitapları düzelteceğiz diye umuyoruz.”
23 yaşındaki Kasım bu şahane içerikli kitabı sadece bir ayda yazıp bitirdi. Hem başlığı okuyunca hem kitabın içeriğini okuyunca yazarın yeteneğine hayran kalmamak elde değil. Başlık sözünde Kasım, kitabı basit bir kitap olarak tanıtmasına rağmen içinde çocukların dünyasına layık olan kısa-kısa esprili masallar, eğitim verecek ilginç ve anlamlı hikâyeler, şiirler vardır. Ünlü öğretmen Uşinskiy’in bir zamanlar dünyaca tanınan “Ana Dil” kitabından geri kalmayan müthiş bir kitaptır.
1925 yılı devrimin yirminci yıl dönümünün şerefine özel görevli olarak Kasım Rus dilinden Kırgız Türkçesine yedi tane şiiri aktarır. “Değişim Şiirleri” isminde yayımlar. O kitabın “Tercümandan” adlı başlığında şöyle der: “Değişim şiirleri bu güne kadar hiç Kırgız diline aktarılmamıştır. Rusya’nın değişiminin 20. yıl dönümünün şerefine armağan olarak bu kitabı Kırgız Türkçesine aktarmaya beni Bölgesel Parti Komitesi görevlendirdi. Kitabın maksadı Kırgız Edebiyat Dünyasını zenginleştirmek ya da güzelleştirmek değil, daha çok değişim için savaşan halk aydınlarını tanımaktır. Onların avazında söylemektir. O yüzden bu değişim şarkılarını aktarmada Kırgız şarkılarının tekniğine göre ayarlamak hedef edilmedi. Bu şiirlerin müziklerini hiç duymayan, tanık olmayan insanlar için biraz değişik gelebilir. Bunu da belirtmek istedim. Eğer görkemlilik ve anlamlılık bakımından eksikleri varsa gazeteye mektup gönderip bildirebilirsiniz”.
(1925 Yılı, 25 Kasım, Pişpek Şehri)
1925 yılının haziran ayında Kırgız Cumhuriyeti’nin öğretmenlerinin ilk defa yaptığı kurulda Kırgız dilinin yazılışı için Arap alfabesinden Latin alfabesine geçme konusunda Kasım Tınıstanov bildiri hazırlar. Bu bildiri üzerinde Latin alfabesine geçiş kararı alınır:
“Şimdiki dönem kültürümüzü, medeniyetimizi geliştirmek için yarışma zamanı. Medeniyet konusunda daha hızlı ilerleyebilmemiz için çok çalışmak zorunda kalacağız. Medeniyetin temeli edebiyattır yani yazılı edebiyattır ve basındır. Şu an bizim kullanmakta olduğumuz Arap alfabesi bizim medeniyetimize engel olacaktır. Bu yüzden öğretmenlerin ilk kurulunda Kırgız halkının kullandığı Arap alfabesinin yerine kültürel gelişmemizde bize kolaylık sağlayacak Latin alfabesine geçme kararı alındı. Latin alfabesini gazeteler kullanmaya şimdiden başlasın, herkes bu alfabeyle tanışsın. Gazete ve derneklerde Latin harfleriyle kısa metinler ve şiirler yazılıp yayımlansın”.
Kasım Tınıstanov 1925 yılının ağustos ayında “Erkin Too” gazetesinde editör olarak işe başlar. Yine o dönemde bölgesel halk eğitim birimi komisyon başkanlığına atanır. Kırgız Özerk Cumhuriyetinin kuruluş tarihinden itibaren o Kırgız Cumhuriyeti’nin halk eğitim komiseri olarak işe başlar.
Kırgız yazısını Arap alfabesinden Latin alfabesine taşımada Kasım’ın çok büyük katkısı vardır. Onun oluşturduğu Kırgız halkının 24 harf ve hecelerden oluşan alfabesi, 1925 yılında 29 Haziran’daki “Erkin Too” gazetesinin yeni sayısında yayınlanır. Kasım Latin alfabesine geçmede ki ilk amaç, halkın cehaletini hızlı şekilde yok etmek ve medeniyetin çabuk gelişmesine katkı sağlamaktı. Basın ve yayın organlarında harfleri yazmak Arap alfabesine göre Latin alfabesi çok daha kolaylık sağlayacağını öğretmenler kurulunda, Frunze şehrindeki okullarda ve ülkedeki her türlü toplantılarda çok sayıda bildiri hazırladı. “Latin alfabesine neden geçiyoruz?” adlı hacimli bir makale yazıp onu 1925 yılı “Erkin Too” gazetesinin 20 Haziran’daki 29.sayısında ilk olarak yayınlar. Daha sonra onun gibi onlarca makalesini her türlü gazete ve derneklerde yayınlamaya devam eder. Yukarıdaki bahsedilen makalesinde o şöyle demişti:
“Her öğrenci iyice anlaması lazım! Latin alfabesini kabul ettiğimizde hedefimiz doğunun âlimlerini yok etmek değil, kolay yolla edebiyatımızı ve kültürümüzü kurmaktır. Latin alfabesini aldık diye Latin veya Fransız olacağımız anlamına gelmiyor, amacımız soldan sağa doğru yazıp, kültürlü milletlerin taklidini yapmak değil, bizim amacımız, basit ve kolay yolla milli edebiyatımızı ve yüce kültürümüzü toparlayıp o şekilde onların tekniklerini kullanarak gelişebilmektir.”
1926 yılının sonunda Kırgızistan’da yeni alfabe komisyonu kurulur ve kurulun başkanı Kırgızistan Merkez İcra Kurulu Başkanı Abdıkadır Orozbekov ve başkan yardımcısı Kasım Tınıstanov seçilir. Kasım Tınıstanov “Bakü şehrinde yapılacak Türkoloji kongresi ve onun ekibi” adlı makale yazıp onu “Erkin Too” gazetesinin 1926 yılı 8 Nisan’daki 15.sayısında yayınlar.1926 yılında Bakü’de yapılan Türkoloji kongresinde Tınıstanov kendi oluşturduğu Latin alfabesinin sunumunu yapar. Sovyetler Birliği de Türk milletleri birbirinin edebiyatını okuyup birbirinin medeniyetinden örnek alarak, dilleri de daha yakınlaşması için kullanılmaya başlayacak Latin alfabesi bütün Türk halklarında aynı şekilde kullanılmalı demiştir.
1926 yılında Kırgız halkında hiçbir edebî ve siyasi dernek yoktu. Kırgız ilkokullarında ders veren öğretmenlerin pedagojik derneğe ve Kırgız şair-yazarların da edebî derneğe ihtiyaçları vardı. Böyle dernekleri kurmak için ülkenin ekonomisi yeterli değildi. Kasım Tınıstanov ve Törökul Aytmatov Kırgız zenginlerinden para toplayıp, toplanan parayla da edebî-pedagojik dernek kuralım diyerek girişimde bulunur. Kendileri de 10 som (o zamanlardaki 10 Som şu anki bir koyunun ücretiydi) çıkararak başkalarına da siz de bizim gibi 10 Som verin diye 110 kişiyi “Erkin Too” gazetesinin yardımıyla topladı. Hazırlanan ilana Törökul Aytmatov, Kasım Tınıstanov, Akmat Bayışev, ve Turusbekov adlı eski öğretmen imzalarını atarlar. Bu ilan “Erkin Too” gazetesinin 1926 yılı 7 Nisan 113. sayısında “Basınımızı İlerletelim!” adıyla yayımlanır.
Bu meydan okumayı ilk olarak o dönemdeki Kırgızistan Sovyet Birliğinin başkanı Nurkul Kulnazarov kabul ederek on somu verir, “Erkin Too’nun” 12 Nisan’daki 115.sayısında yoldaşlarından 29 kişiyi çağırır. “Erkin Too” gazetesinin 1926 yılı 14 Nisan’daki 16.sayısında Karaç Oğlu, Mayrık Oğlu, Tülökabıl Oğlu ve Kalpak Oğlu meydan okumayı kabul edip, onlar da kendi arkadaşlarından 30 kişiyi çağırır. Böylece herkes arkadaşlarını çağıra çağıra 1926-1927 yıllarında halktan çok miktarda para toplanıp, o parayla 1928 yılında mayıs ayında “Yeni Medeniyet Yolunda” adlı derneğin birinci sayısı yayımlanır. Derneğin sorumlu editörü Kasım Tınıstanov, yayın kurulunun üyeleri Tokçoro Coldoşev ve Bayalı İsakeyev olur. Derneğin birinci sayısına yazdığı ilk makalede Tınıstanov: “Bizim kültürümüz yeni kültür olacak. Bunun yeniliği şu ki, halkın taleplerine dayanacak. Bizim kültürümüz gelecekteki tüm insanoğlunun kültürü olacaktır. Biz eskiden kalan medeniyetin tamamını alıp atmayacağız, onu taleplerimize göre işleyip, işe yaramayanları bırakacağız. Diğer bir deyişle medeniyet yolunda farklılık yaratacağız.
Yaşasın halkın yeni kültürü! Yaşasın, kültür dünyasındaki değişimler! Kültürümüzü kurmak için hepimiz çalışalım!”
1926 yılına kadar Frunze şehrinde hiçbir müze yoktu. Kasım Tınıstanov “Erkin Too’nun” 1926 yılı 27 Temmuz’daki 115.sayısında “Sayın Arkadaşlar” adlı konuda makale yazıp halka, halk arasındaki aklı başında olan insanlara hitap ederek onların müze kurmak için lazım olan eşyaları toparlamakta ellerinden geldiği kadar yardımcı olmalarını rica eder.
1928 yılının 23 Mayıs’ında Kırgız halkının eğitim komiserliğinin Eğitim Merkez Kurulunun ve “Yeni Elif-be” merkez komisyonunun bakanlığının ortak toplantısı olup, toplantıya hükümet üyeleri ve medeniyet işçileri katılır. Toplantıda yabancı dillerden gelen kelimelerin Kırgız Diline gösterdiği etkiler hakkında Kasım Tınıstanov’un bildirisi dinlenir. Bildiri “Kızıl Kırgızistan” gazetesinin 1928 yılında, 27. Mayıs’taki 60.sayısında yayımlanmıştır.
Kasım Tınıstanov her mevsim zamanın talebine layık Kırgız yazımının doğru yönde gelişmesini etkileyen, Kırgız edebî dilinin gelişmesine doğru ve geniş yol gösteren bilge kişiydi. 1934 yılının mayıs ayında Frunze şehrindeki yüksek ve ortaokulların öğretmenlerinin ve ilmi araştırmacıların danışma toplantısı yapılıp, ona Kırgızistan bölgesel komisyonunun bakanları ve hükümet üyeleri katılır. O toplantıda Kırgız edebî dilinin yazımının projesi hakkında Kasım Tınıstanov’un bildirisi dinlendi. Danışma Tınıstanov’un bildirisini tümüyle beğenip, Kırgız edebî dilinin yeni yazımının onun teklif ettiği projeyi onayladı. O zaman onaylanan Kırgız yazımının prensibi temelinde şu an da bizim edebî dilimizde de kullanılmaya devam etmektedir.
Tınıstanov o bildirisinde Kırgızların edebî dili hangi kaynaklardan dolayı zenginleşmekte olduğunu, Kırgız dilinde ne kadar lehçe olduğunu, Kırgız edebî dilinin hangi lehçe üzerinde kurulduğunu ve Kırgız edebî dili bundan sonra nasıl bir yönde gelişmesi gerektiğini açıkça belirtmiştir.
1933 yılında Kasım Kırgız Türkçesinin terminoloji sözlüğünü oluşturup, o sözlük onun başlık sözüyle hemen o sene basılıyor. Bu Kırgız dilinde yayımlanan ilk sözlüktü. 1933-34 yıllarında Kırgız leksikasında ki (sözlük bilim )kök kelimeleri kolayca toplayabilmek için Tınıstanov kendince ilmî bir masa icat eder. Tınıstanov’un o tablosu hakkında Kırgız halk eğitimi komisyonunun başkan yardımcısı Panov kendisinin “Kırgızistan’ın kültürel gelişmeleri için Kasım’ın tablosu çok değerli bir katkıdır” isimli makalesinde şöyle der: “Tabloyu herkes kullanabilir. Halk eğitimi komisyonu bu tabloyu icat ettiği için Kasım’a teşekkür eder, yaptığı işinde Bolşevik tekniğinden faydalandığı için ona ödül vermeye karar kıldı”.
1935 yılında K.Tınıstanov Manas Destanı’nı Rus diline aktarma konusunu açıp, o sene “Manas’ı” Rus diline aktarma konusu üzerine ülkede büyük bir danışma kurulu yapılır. Manas Destanı’nın Kırgız halkı için önemi hakkında asıl bildiri sahibi K.Tınıstanov ve ek bildiri sahibi Muhtar Avezov, Manas Destanı’nı Rus diline aktarmanın asıl prensibi hakkında bildiriyi Profesör E.D.Polivanov yapar. Manas Destanı işte ancak bu danışma kurulundan sonra Rus diline aktarılmaya başlar.
Kırgızistan’da 1933 yılına kadar Kırgız dilinin gramerinin yazılmış olan sabit okul kitabı (sadece Kırgızistan’da değil, tüm Sovyetler Birliğinde) yoktu. 1933 yılında dil hakkında tüm ülkelerde uzun yıllar değiştirilmeden okutulacak sabit okul kitaplarını hazırlamak için Merkez Kurulunun Orta Asya Merkez komisyonunun kararları alındı. Kırgızistan bölgesel komisyonunun kararı üzerinde Kırgız Türkçesinde ilkokul 1 ve 2.sınıfları için sabit okul kitaplarını yazmak işi Askar İdirisov, 3. ve 4.sınıflar için okul kitaplarını yazmak işine Taşım Bayciyev ile Ziyaş Bektenov, ortaokulların 5-6. sınıfları için Kırgız dilinin morfolojisini ve 7-8. sınıfları için Kırgız dilinin sözdizimini yazmak işine ise Kasım Tınıstanov görevlendirilir. Askar İdirisov’un 1-2.sınıflara, Taşım Bayciyev ile Ziyaş Bektenov’un 3-4. sınıflar için hazırladığı okul kitapları 1933 yılında basılır.
1934-35 eğitim ve öğretim yılında Taşım Bayciyev Celal-Abad şehrinde çalışıyordu ve bu yüzden de yazarların okul kitaplarını üçüncü defa basına Bektenov hazırlıyordu. Onun editörü Kasım yazıları kontrol ettikten sonra “Kitabı iyi işlemişsin, şimdi gerçekten ders kitabı olmuş” der. Ondan sonra Tınıstanov sürekli Bektenov’la çalışarak onu çırağı yapar.
Tınıstanov’un 5.sınıflar için yazdığı morfolojisi 1934 yılında, 6-7. sınıflara yazdığı sözdizimi 1936 yılında yayınlandı. 1936 yılında o profesör unvanını aldı. 1937 yılının başında Moskova’ya gidip, “Doğuyu Tanıma Enstitüsü’nde araştırmacı olarak çalışmak için anlaştım” der. 1937 yılında Mayıs’ın sonlarında Pedagoji Enstitüsü’nün 3.sınıf öğrencilerini “Şimdiki Kırgız Dili” dersinden sınava alır ve sınav bittiğinde öğrencilere Kasım Moskova’ya gideceğini söyler. Öğrencilerden biri de Kasım’a: “Siz Moskova’ya giderseniz bize “Şimdiki Kırgız Dili” dersini kim verecek?” diye sorduğunda Kasım gülümseyerek: “Bu dersi size birinci sınıf öğrencisi Ziyaş Bektenov verebilir” der.
Kasım Tınıstanov Kırgızistan’ın kutsal gölü Isık-Göl bölgesindeki Çırpıktı kasabasında 1901 yılında eylül ayında fakir ailesinde dünyaya gelip otuz altı yaşında, 1937 yılındaki Repressiya’dan (baskı) dolayı hayatını kaybetti.
Kasım devrimden önce üç sene Sazanovka’daki dinî okulda, üç sene de Prjevalsk şehrindeki Rus-Tuzem okulunda, 1919 yılından 1924 yılına kadar Taşkent şehrindeki Kazak-Kırgız Halk Eğitimi Enstitüsünde eğitim aldı. Ama bu enstitü sadece orta eğitim veren okuldu. O eğitim yıllarında yazdığı eserleri onun Kırgız Sovyet edebiyatının öncülerinden biri olmasını sağladı. Sonra çok kısa zaman içinde Kırgız ilmî grameri üzerinde ilk olarak çok sayıda bilimsel emek harcayarak, Kırgız’ın ilk profesörü unvanını alan eşsiz yetenekti.
Bundan 1037 sene önce hayata gelip, dünyaca ünlü olan bilim adamı-doktor İbn-Sina on sekiz yaşına gelene kadar kendi zamanında ki tüm bilimleri okuyup öğrenmiştir, Kasım’ın da 36 yaşının 18 senesi boşa geçip, kalan 18 yıl boyunca hiç yorulmadan çalışması, bilim dünyasına olan katkıları insanları şaşırtıcı derecededir. 18 yaşım boş geçti, lakin ben bilimin zirvesine çıkacağım diyerek kendine ve ana yurduna verdiği sözü tuttu. İlim denizinde kendi kendince araştırmalar yapıp, hiç pes etmeden öbür kenarına yüzüp çıkabildi. Filoloji bilimlerinin şafaktaki parlayan yıldızı gibi Kırgız halkının ilk profesörü oldu. O profesör unvanını alacakken akademisyen Mar’ın yönettiği danışmada dil hakkında müthiş bir bildiri sunar. Bilimsel toplantının sonunda akademisyen Mar konuşup:
Ücretsiz ön izlemeyi tamamladınız.