Sadece LitRes`te okuyun

Kitap dosya olarak indirilemez ancak uygulamamız üzerinden veya online olarak web sitemizden okunabilir.

Kitabı oku: «Oz Diyarı: Teneke Woodman»

Yazı tipi:

Lyman Frank Baum, 15 Mayıs 1856 yılında New York Chittenango’da dünyaya geldi. Çocuk edebiyatının en önemli eserlerinden biri olan Oz Büyücüsü’nün yazarıdır. Petrol işinde çok başarılı bir fabrikatörün oğlu olarak rahat bir çocukluk geçirdi.

Eğitimine evinde özel öğretmenler ile başladı. Peekskill Askerî Akademisine girdi. Fakat yaşadığı kalp hastalığından sonra okuldan ayrıldı. Sahneye ve oyunculuk alanında yazmaya ilgisi vardı. Gazeteci ve iş adamı olarak çalıştıktan sonra kırk yaşında, çocuklar için tekerleme yazmaya başladı.

Tekerleme yazarken hikâye yazma yeteneğini keşfetti. “Amerikan masallarının babası” unvanını kazandıran Oz Büyücüsü ile bu alanda popüler oldu. Oz Büyücüsü, Lyman Frank Baum’un ölümünden tam yirmi yıl sonra dev ekranlarda gösterime girdi. Sinema tarihinin en çok izlenen filmlerinden oldu. 6 Mayıs 1919 yılında Hollywood California’daki evinde vefat etti.

1. BÖLÜM
GEZGİN WOOT


Teneke Woodman, Oz Diyarı’nın Winkie Ülkesi’ndeki baştan aşağı tenekeden yapılmış görkemli kalesinin salonundaki ışıltılı tahtına oturdu. Yanındaki samandan örülmüş sandalyede ise en iyi dostu Korkuluk oturuyordu. Ara sıra, gördükleri ilginç şeyleri ve tanışıp arkadaş oldukları günden beri başlarından geçen tuhaf maceraları birbirlerine anlatıyorlardı. Bazen de sessiz kalıyorlardı çünkü bunları defalarca konuşmuşlardı. Fark ettiler ki yalnızca birlikte olmayı seviyorlardı, uyanık ve dikkatli olduklarını kanıtlamak amacıyla kısa kısa şeyler söylüyorlardı. Zamanla, bu iki enteresan insan hiç uyumamaya başladı. Hiç yorulmadıkları için uyumalarına da gerek yoktu.

Bir gün, Winkie Ülkesi’nde güneş tüm ihtişamıyla batarken teneke kalenin parlak kulelerini ve minarelerini gün batımının renklerine boyuyordu. O sırada Gezgin Woot dolambaçlı bir patika boyunca yaklaşmaktaydı. Kalenin girişinde bir Winkie hizmetkârı ile karşılaştı.

Teneke Woodman’in hizmetkârlarının hepsi teneke kasklar, teneke göğüslükler ve gümüş kıyafetlerin üzerine dikilmiş ince yuvarlak tenekelerle kaplı kıyafetler giyiyorlardı. Bu sayede, vücutları tıpkı teneke kale gibi hatta neredeyse Teneke Woodman kadar parıl parıldı.

Gezgin Woot parıl parıl parlayan hizmetkâra ve muhteşem kaleye baktı, baktıkça gözleri merak içinde büyüyordu. Woot, gezgin olmasına rağmen henüz küçüktü ve karşısında ufacık gözlerinin gördüğü en göz kamaştırıcı manzara vardı.

“Burada kim yaşıyor?” diye sordu.

“Winkielerin Kralı, ünlü Ozlu Teneke Woodman.” diye yanıtladı, tüm yabancılara kibarca davranması için eğitilmiş hizmetkâr.

“Teneke Woodman mi? Ne kadar tuhaf!” diye bağırdı küçük gezgin.

“Kralımız belki tuhaf olabilir.” diye yanıtladı hizmetkâr. “Ancak kendisi kibar bir efendidir ve güzel bir teneke kaplama sayesinde dürüst ve güvenilirdir; bu yüzden onun sadık hizmetkârları olan bizler, onun diğer insanlara benzemediğini hiç unutmayız.”

“Kendisini görebilir miyim?” diye sordu Gezgin Woot, biraz düşündükten sonra.

“Eğer biraz beklemenizde sakınca yoksa gidip kendisine sorabilirim.” diye cevap verdi hizmetkâr ve ardından Teneke Woodman ve Korkuluk’un birlikte oturdukları salona gitti. İkisi de kaleye bir yabancının geldiğini öğrendiklerine sevinmişlerdi çünkü bu, onlara konuşacak yeni konular demekti, bu yüzden hizmetkâra hemen çocuğu içeri almasını söylediler.

Gezgin Woot, her biri tenekelerle süslenmiş görkemli koridorlardan ve görkemli teneke kemerli yollardan geçip her biri muhteşem teneke mobilyalarla donatılmış teneke odaların yanından ilerlerken, gözleri hiç olmadığı kadar büyümüştü ve minicik vücudu şaşkınlıkla titredi. Ancak ne kadar büyülense de tahtın önüne geldiğinde kibar bir baş selamı vermeyi başarabildi ve saygılı bir sesle: “Sizi saygıyla selamlıyorum Yüce Majesteleri, emrinize amadeyim.” dedi.

“Çok iyi!” diye cevap verdi Teneke Woodman, her zamanki neşeli tavrıyla. “Kim olduğunu ve nereden geldiğini söyle bakalım.”

“Herkes beni Gezgin Woot olarak tanır.” diye yanıtladı çocuk. “Oz Diyarı’nın Gillikin Ülkesi’nin ücra bir köşesindeki evimden yola çıkarak türlü seyahatler ve dolambaçlı yollardan geçip geldim.”

“Evden uzaklaşmak, tehlikelerle ve zorluklarla karşılaşmaktır, hele bir de etten ve kemikten yapılmışsan.” dedi Korkuluk. “Şu Gillikin Ülkesi’nin köşesinde hiç mi arkadaşın yoktu? Ya da orası rahat ve huzurlu bir yer değil miydi?”

Saman dolu bir adamın böylesine iyi konuştuğunu duymak, Woot’u biraz şaşırtmıştı ve Korkuluk’a biraz kaba şekilde baktı. Ama bir süre sonra cevapladı:

“Evim ve arkadaşlarım vardı, Yüce Samanlık ancak fazlasıyla sessiz, mutlu ve huzurluydular, bu da bana çok saçma geliyordu. Oz’un o köşesindeki hiçbir şey ilgimi çekmemişti ancak ben, ülkenin diğer taraflarında farklı insanlar ve yeni manzaralar göreceğime inanmıştım, bu yüzden de gezginlik yolculuğuma başladım. Neredeyse bir yıldır gezginlik yapıyorum ve şimdi de gezginliğim beni bu büyüleyici kaleye getirdi.”

“Bu bir yılda seni fazlasıyla bilgeleştirecek kadar çok şey gördüğünü düşünüyorum.” dedi Teneke Woodman.

“Hayır.” diye yanıtladı Woot, düşünceli bir şekilde. “Hiç de bilge olmadığıma emin olabilirsiniz Majesteleri.” Ne kadar çok gezersem o kadar az bildiğimi öğreniyorum çünkü Oz Diyarı’nda bilgeliği ve diğer şeyleri bolca öğrenebilirsiniz.”

“Öğrenmek basittir. Sen soru sormaz mısın?” diye sordu Korkuluk.

“Evet, cesaret edebildiğim kadar çok soru sorarım ancak bazı insanlar sorularıma cevap vermeyi reddederler.”

“Pek de nazik değillermiş.” diye cevapladı Teneke Woodman. “İnsanlar soru sormazlarsa çok şey öğrenemezler; bu yüzden ben, kendimle ilgili soruların hepsine cevap vereceğime söz veriyorum.”

“Ben de öyle.” diye ekledi Korkuluk, başını sallayarak.

“Bunu duyduğuma sevindim.” dedi Gezgin. “Çünkü artık, yiyecek bir şeyler isteyebilirim.”



“Doyurun çocuğun karnını!” diye bağırdı Winkielerin Kralı. “Gezginlerin çoğu zaman aç oldukları aklıma gelmedi, ne kadar da dikkatsizim. Sana hemen yiyecek getirteceğim.”

Bunu söylerken teneke boynundan sarkan teneke düdüğü çaldı ve bir hizmetkâr kapıya gelip başıyla selam verdi. Teneke Woodman, yabancı için yiyecek getirilmesini emretti ve birkaç dakika içinde hizmetkâr, her biri ayna gibi parlayana kadar cilalanmış teneke tabaklar içerisinde sunulan çeşit çeşit güzel yiyeceklerle dolu bir teneke tepsi getirdi. Tepsi, tahtın yanındaki teneke masanın üzerine konulmuştu ve hizmetkâr, çocuğun oturması için masanın yanına bir teneke sandalye getirdi.

“Karnını doyur gezgin dostum.” dedi Kral içten bir şekilde. “Bu ziyafeti beğeneceğini düşünüyorum. Mesela ben, hayatta kalmak için yiyeceğe ihtiyaç duymam, bu yüzden yemek yemem. Arkadaşım Korkuluk da aynı şekilde. Ancak tüm Winkielerim, tıpkı senin gibi etten oluştukları için yemek yerler. Teneke dolabım hiç boş kalmaz ve içindekiler yabancılara her zaman açıktır.”

Çocuk bir süre sessizce yemek yedi, gerçekten acıkmıştı ama daha sonra iştahı kesildi ve:

“Siz Majesteleri, tenekeden yapılmanıza rağmen nasıl hâlâ hayattasınız?” diye sordu.

“Uzun hikâye.” diye cevapladı Teneke Adam.



“Ne kadar uzun, o kadar iyi.” dedi çocuk. “Bu hikâyeyi bana anlatmaz mısınız?”

“Madem gerçekten istiyorsun…” dedi Teneke Woodman ve teneke bacaklarını üst üste atarak geriye doğru yaslandı. “Uzun zamandır hikâyemi anlatmamıştım; buradaki herkes, bu hikâyeyi en az benim kadar bilir. Ama sen, yabancı, şüphesiz ki nasıl bu kadar güzel ve zengin olduğumu öğrenmek istiyorsun, bu yüzden senin için tuhaf maceralarımı anlatacağım.”

“Teşekkürler.” dedi Gezgin Woot, yemek yemeye devam ederken.

“Eskiden tenekeden değildim.” diyerek başladı Kral. “Öncelerde Oz’un Munchkin Ülkesi’nde yaşayan, kanlı canlı, etten kemikten birisiydim. Orada ticaret yapan bir oduncuydum. Kadınların yemek pişirmeleri, çocukların ise ısınmaları için gereken yakacak odunları ormandaki ağaçlardan keserek Oz sakinlerine yardımcı olurdum. Ormanın kenarındaki bir kulübede yaşardım ve yakınlarda yaşayan güzel bir Munchkin kızına âşık olana kadar oldukça mutlu bir hayatım vardı.”

“Bu Munchkin kızının ismi neydi?” diye sordu Woot.

“Nimmie Amee. Bir cadı ile birlikte yaşıyordu. Bu cadı, çocukları kölesi olarak kullanıyordu. Gümüş ayakkabılar giyiyordu. Nimmie Amee sabahtan akşama kadar Doğu’nun Yaşlı Cadısı için çalışmak zorundaydı, kulübesini süpürür, yemeklerini yapar ve bulaşıklarını yıkardı. Yakacak odunlarını bile keserdi, ta ki ben bir gün ormanda onu görüp âşık oluncaya kadar. O günden sonra, Nimmie Amee’ye bol bol yakacak odun getirdim ve oldukça yakınlaştık. Sonunda ona evlenme teklifi ettim ve o da kabul etti. Ancak Cadı konuşmalarımıza tesadüfen kulak misafiri olmuştu ve duydukları onu çok sinirlendirmişti. Çünkü kölesinin ondan koparılmasını istemiyordu. Cadı, bir daha asla Nimmie Amee’nin yanına yaklaşmamamı söyledi ama ben kimseden emir almayacağımı, ne istersem yapacağımı söyledim. Tabii bir Cadı ile böyle konuşulmaması gerektiğini bilmiyordum.

Ertesi gün, ben ormanda odun keserken, kötü Cadı baltama büyü yaptı ve balta elimden kayıp sağ bacağımı kesti.”

“Ne kadar korkunç!” diye bağırdı Gezgin Woot.

“Evet, büyük bir talihsizlik çünkü tek bacaklı bir oduncu pek de işe yaramaz.” diyerek onayladı Teneke Adam. Ancak Cadı’nın beni bu kadar kolay alt etmesine izin veremezdim. Ormanın diğer tarafında oldukça yetenekli bir tamirci arkadaşım vardı, kendisine bir bacağa ihtiyacım olduğunu söyledim ve yardım istedim. O da bana yeni bir teneke bacak yapıp gövdeme taktı. Diz ve bilek kısmında eklemler vardı ve neredeyse kaybettiğim bacağım kadar rahattı.”

“Arkadaşın oldukça yetenekli bir usta olmalı!” diye haykırdı Woot.

“Evet, öyledir.” diye cevapladı Kral. “Kendisi bir teneke ustasıdır ve tenekeden her şeyi yapabilir. Nimmie Amee’ye döndüğümde, çok mutlu olmuştu ve benimle gurur duyduğunu söyleyerek boynuma sarılıp beni öptü. Cadı, öpücüğü gördü ve daha da sinirlendi. Ertesi gün, ormandaki işime döndüğümde baltam hâlâ büyünün etkisindeydi ve tekrar kayarak diğer bacağımı da kesti. Ben de yeniden tek ayağımın üzerinde tenekeci arkadaşımın yanına gittim ve tenekeden bir bacak daha yapıp gövdeme taktı. Mutlu bir şekilde Nimmie Amee’nin yanına döndüm. Parıldayan bacaklarımı gördüğünde çok mutlu olmuştu ve bana, evlenince her gün bacaklarımı yağlayıp cilalayacağına dair söz verdi. Ancak Cadı, artık her zamankinden daha sinirliydi ve odunları kesmek için baltamı kaldırdığım anda balta döndü, bu kez de kollarımdan birini kesti. Teneke ustası bana tenekeden bir kol yaptı. Ancak bu durum beni çok endişelendirmedi çünkü Nimmie Amee, beni hâlâ sevdiğini söylemişti.”

2. BÖLÜM
TENEKE WOODMAN’İN KALBİ


Winkielerin Kralı, teneke boynundaki eklemleri yağlamak için biraz duraksadı ve yağ tenekesine doğru uzandı çünkü sesi biraz gıcırdamaya başlamıştı. Gezgin Woot, karnını doyurduktan sonra, Teneke Adam’ın yağ sürmesini merakla izledi ve Teneke Adam’dan hikâyeye devam etmesini istedi.

“Gümüş ayakkabılı Cadı, onu küçümsediğim için bana çok kızmıştı…” diye devam etti Kral, sesi düzelmişti. “Nimmie Amee’nin benimle asla evlenmemesi konusunda ısrarcıydı. Bu yüzden, büyülü baltaya diğer kolumu da kestirdi, tenekeci dostum da bana tenekeden bir kol daha yaptı, hem de gördüğün gibi oldukça güzelce bağlanmış bir kol. Ama eyvah! Hâlâ Cadı’nın büyüsünün etkisinde olan balta, vücudumu ortadan ikiye böldü ve yere düştüm. Ardından, çalıların arasından beni izleyen Cadı, koşarak baltayı aldı ve vücudumu küçük parçalara böldü, sonra da beni alt ettiğini düşünerek şeytani kahkahalarla uzaklaştı.”

Ancak Nimmie Amee beni buldu. Kollarımı, bacaklarımı ve kafamı kucaklayıp tenekeciye kadar götürdü. Tenekeci de hemen işe koyulup bana saf tenekeden sağlam bir gövde yaptı. Kolları ve bacakları gövde ile birleştirip kafamı da gövdeye taktı. Artık eskisinden daha iyi bir adam olmuştum. Çünkü vücudum hiç ağrımıyor ya da acımıyordu. Ayrıca o kadar güzel ve parlak olmuştum ki kıyafete bile ihtiyacım yoktu. Giysiler, kirlenip yırtıldığı için hep baş belası olmuşlardır ama teneke gövdemi yalnızca yağlayıp cilalamak yeterli.



Cadı’nın kötülüklerine rağmen Nimmie Amee hâlâ beni seviyor ve benimle evlenmek istediğini söylüyordu. Bana, dünyadaki en parlak eş olacağımı söyledi, haklıydı da. Ancak Kötü Cadı henüz yenilmemişti. İşimin başına döndüğümde, balta elimden tekrar kaydı ve son kalan et parçamı, yani kafamı da kesti. Yaşlı kadın, kesilen kafamı yanında götürüp sakladı. Ancak Nimmie Amee, ormanda beni çaresizce gezerken buldu çünkü kafam olmadığı için gideceğim yeri göremiyordum. Bana teneke ustası arkadaşıma gitmeme yardımcı oldu. Sadık dostum hemen işe koyulup bana yeni bir teneke kafa yapmaya başlamıştı, tam sona geldiği anda Nimmie Amee, Cadı’dan çaldığı eski kafamla birlikte çıkageldi. Ancak biraz düşündükten sonra, teneke kafamın eskisinden daha iyi olduğuna karar verdim. Güzel ve parlak olan teneke kafamı daha yeni giymiştim. Baştan sona tenekeden yapılmış birisinin, farklı materyallerden yapılmış birisinden daha kusursuz olduğu konusunda Nimmie ile hemfikirdik. Tenekeci de yaptığı işten en az benim kadar gurur duyuyordu ve üç günün ardından, herkes bana hayranlık duyuyor ve güzelliğimi övüyorlardı.

Artık tamamen teneke olmuştum, Kötü Cadı’dan hiç korkmuyordum çünkü beni yaralamaya gücü yetmeyecekti. Nimmie Amee hemen evlenmemiz gerektiğini söyledi. Çünkü artık evime gelip benimle yaşayabilecek ve beni parıl parıl yapabilecekti.

‘Bir kızın sahip olabileceği en iyi eş olacağından hiç şüphem yok, sevgili Nick’im.’ dedi cesur ve güzel kız. O zamanlar ismim Nick Chopper’dı. ‘Senin için yemek yapmama gerek yok çünkü artık yemek yemezsin. Yatağını yapmama da gerek yok çünkü teneke yorulmaz ve uyumasına gerek kalmaz. Dans etmeye gittiğimizde ise daha müzik bitmeden yorulup eve gidelim demezsin. Sen ormanda tüm gün ağaç keserken, ben de kendi başıma eğleneceğim, her eşin sahip olabileceği bir ayrıcalık değil. Yeni kafanda öfke de olmaz, bu yüzden bana hiç kızmazsın. Son olarak da yaşayan tek Teneke Woodman’in eşi olma ayrıcalığına sahip olacağım! Bu da Nimmie Amee’nin cesur ve güzel olduğu kadar bilge olduğunu da gösterir.’ ”

“Çok hoş bir kızmış bence.” dedi Gezgin Woot. “Ancak söyler misiniz, parçalara ayrıldığınızda neden ölmediniz?”

“Oz Diyarı’nda, kimse öldürülemez.” diye cevapladı Kral. “Bir adam bacakları tahta da olsa teneke de olsa hâlâ aynı adamdır, ben parçalara ayrıldığımda, vücudumda et kalmayıp her yerim teneke olduğunda bile aynı kaldım.”

“Demek öyle.” dedi çocuk, düşünceli bir şekilde. “Peki, Nimmie Amee ile evlendiniz mi?”

“Hayır.” diye cevapladı Teneke Woodman. “Evlenmedim. Beni hâlâ sevdiğini söyledi ancak ben artık onu sevmediğimi fark ettim. Teneke gövdemde bir kalp yok ve kalp olmadan kimse kimseyi sevemez. Sonunda Kötü Cadı galip geldi ve ben Munchkin Ülkesi’nden ayrıldım. Zavallı kız ise hâlâ Cadı’nın kölesiydi ve sabahtan akşama kadar emirlerini yerine getiriyordu.”

“Nereye gittiniz?” diye sordu Woot.

“Öncelikle bir kalp aramaya başladım. Böylece Nimmie Amee’yi tekrar sevebilirdim ancak kalpler düşündüğümden de zor bulunuyormuş. Bir gün, hiç bilmediğim büyük bir ormanda, eklemlerim birden paslanıverdi çünkü onları yağlamayı unutmuştum. Oracıkta kalakalmıştım, ellerimi ve ayaklarımı oynatamıyordum. Günler geçerken, beklemeye devam ettim, ta ki Dorothy ve Korkuluk gelip beni kurtarana dek. Eklemlerimi yağlayarak beni özgür bıraktılar ve tekrar paslanmamak için kendime çok iyi baktım.”

“Kim bu Dorothy?” diye sordu Gezgin.

“Kasırga ile Kansas’tan Oz Diyarı’na kadar taşınan bir evin içindeki küçük bir kız. Çok şükür, Munchkin Ülkesi’ne savrulan ev, Kötü Cadı’nın evinin üzerine düşerek Cadı’nın evini yerle bir etmişti… Büyük bir evdi ve sanırım Cadı hâlâ evin altında.”

“Hayır.” diye düzeltti Korkuluk. “Dorothy’nin söylediğine göre Cadı, tuzla buz olmuş ve rüzgâr kalıntılarını uzaklara götürmüş.”

“Pekâlâ…” diyerek devam etti Teneke Woodman. “Korkuluk ve Dorothy ile tanıştıktan sonra onlarla Emerald şehrine gittim ve orada Oz Büyücüsü bana bir kalp verdi. Ancak Büyücü’nün elinde çok az kalp kalmıştı ve bana âşık kalp yerine iyi kalp verdi, bu yüzden Nimmie Amee’yi hâlâ sevemiyordum.”

“Büyücü, size hem âşık hem de iyi kalp veremez miydi?” diye sordu çocuk.

“Hayır, ben de öyle istemiştim ancak elinde yalnızca bir tane kalp vardı, ya bunu alacaktım ya da hiç alamayacaktım. Ben de kabul ettim, ayrıca diğerlerine göre oldukça iyi bir kalp olduğunu söyleyebilirim.”

“Bana öyle geliyor ki…” dedi Woot, düşünceli bir şekilde. “Büyücü sizi kandırmış. O kadar da iyi bir kalp değilmiş.”

“Neden değilmiş?” diye sordu Kral.

“Çünkü sizi seven ve başınız belaya girdiği zamanlarda sizi yüzüstü bırakmayan bir kızı terk etmek, hiç de iyi kalpli bir davranış değil. Büyücü’nün size verdiği kalp, iyi kalp olsaydı eve geri döner ve güzel Munchkin kızını eşiniz yapardınız. Sonra da Kraliçe olup görkemli kalenizde yaşaması için buraya getirirdiniz.”

Teneke Woodman, böyle içten bir konuşmayı duyunca bir süre şaşıp kalmıştı ki Gezgin, çocuğa sert sert bakmaktan başka hiçbir şey yapamadı. Ancak Korkuluk saman dolu kafasını sallayarak olumlu bir şekilde:

“Çocuk doğru söylüyor. Neden geriye dönüp o zavallı Munchkin kızını bulmaya gitmediğini ben de çok merak etmiştim.” dedi.

Teneke Woodman, arkadaşı Korkuluk’a sert bakışlarla bir süre baktı. Sonunda ciddi bir ses tonuyla:

“Nimmie Amee’yi bulup Winkielerin kraliçesi yapmak gibi bir düşüncenin daha önce hiç aklıma gelmediğini kabul etmem gerek. Ancak hâlâ geç kalmış sayılmam çünkü kız hâlâ Munchkin Ülkesi’nde yaşıyor olmalı. Üstelik bu tuhaf Gezgin, bana Nimmie Amee’yi hatırlattığı için sanırım yola koyulup onu bulmak artık benim görevim. Artık onu sevmememin nedeninin onunla ilgili olmadığı ortada. Bu yüzden eğer onu mutlu edebileceksem bunu yapmalıyım ve böylece sadakati için onu ödüllendirmiş olurum.

“Çok doğru, dostum!” diyerek onayladı Korkuluk.

“Bu yolculukta bana eşlik eder misin?” diye sordu Teneke Kral.

“Tabii ki ederim.” diye cevap verdi Korkuluk.

“Beni de yanınızda götürür müsünüz?” diye sordu Gezgin Woot istekli bir ses tonuyla.



“Elbette.” dedi Teneke Woodman. Nimmie Amee’yi bulup onunla evlenmenin benim görevim olduğunu söyleyen sendin. Eğer sen de grubumuza katılmayı istersen Winkielerin Teneke Kralı, Nick Chopper’ın kendisine verilen görevlerden asla kaçmayan birisi olduğunu bilmelisin.”

“Eğer kız bahsettiğiniz kadar güzelse bu görev oldukça keyifli olur.” dedi Woot, maceraya çıkacağı fikrinin verdiği memnuniyetle.

“Güzel şeyler sevilmiyorsa takdir edilmelidir.” dedi Teneke Adam. “Mesela, çiçekler güzeldir ama onlarla evlenemeyiz. Görev ise farklıdır, sen gitmek istesen de istemesen de seni harekete geçiren bir çağrıdır. Ben de bu çağrıya kulak vereceğim.”

“Ne zaman başlıyoruz?” diye sordu Korkuluk, her zaman yeni maceralara çıkmaya bayılıyordu. “Ben bir çağrı duymadım ama ne zaman gidiyoruz?”

“Hazır olduğumuz zaman.” diye cevapladı Kral. “İlk olarak, hizmetkârlarımı çağırıp yolculuk için hazırlık yapmalarını söylemeliyim.”

3. BÖLÜM
DOLAMBAÇ


Gezgin Woot o gece teneke kalede kalmıştı, üstünde uyuduğu teneke yatağı da oldukça rahat bulmuştu. Ertesi sabahın ilk ışıklarıyla uyanıp bahçede turlamaya çıktı. Bahçedeki her şey tenekeden yapılmıştı. Teneke çeşmeler, teneke çiçekler, teneke ağaçlar, teneke kuşlar… Ağaçların üzerindeki kuşlar, teneke sesleri çıkartarak şarkılar söylüyorlardı. Buradaki her şey harikaydı ve hepsi de zeki tenekeci Winkieler tarafından yapılmıştı. Kuşları kovalıyorlardı; kuşlar, gökyüzünde uçuşup şarkılar söylüyorlardı.

Çocuk, kahvaltının ardından taht odasına gitti. Odada bazı hizmetkârlar Kral’ın teneke eklemlerini yağlıyorken, diğerleri de Korkuluk’un gövdesine tatlı ve taze saman dolduruyordu.

Woot, Korkuluk’un kıyafetlerinin samanla doldurulmasını dikkatle izledi. Hizmetkârlar, doldurulan samanların düşmemesi için ceketin düğmesini iyice iliklediler. Samanların sabit durmaları ve dökülmemeleri için de beline bir ip bağladılar. Üzerine göz, burun ve ağız çizilmiş çuvaldan yapılan kafasının içi ise kepek doluydu. Elleri ise yine samanla doldurulmuş beyaz pamuk eldivenlerdi. Özenle doldurulup hazırlanmış olmasına rağmen Korkuluk’un tuhaf hareketler yapması ve titremesi, Woot’un gözünden kaçmadı. Bu yüzden, Oz’un Munchkin Ülkesi’ne kadar olan yolculuklarında, Korkuluk’un onlarla gelebileceğinden şüphe etmeye başladı.

Bu kadar önemli bir görev için yapılan hazırlıklar oldukça basitti. Bir sırt çantasının içi yiyeceklerle doldurulup Gezgin Woot’a verildi. Çünkü sadece onun yemeğe ihtiyacı vardı. Teneke Woodman, güzelce keskinleştirilip parlatılmış bir baltayı omuzladı. Korkuluk ise Kral’ın yağ tenekesini cebine koydu çünkü arkadaşının eklemlerini yağlaması gerekebilirdi.



“Yokluğunuzda Winkie Ülkesi’ni kim yönetecek?” diye sordu çocuk.

“Neden ki? Ülke kendi kendini yönetebilir.” diyerek cevapladı Kral. “Doğrusunu söylemek gerekirse halkımın bir krala ihtiyacı yok çünkü Ozlu Ozma, ülkemi ve Winkieleri koruyor. Tıpkı diğer krallar gibi ben de kocaman bir unvana sahibim. Ancak gücüm, yalnızca kendimi eğlendirebilmeme yetiyor. Oz sakinlerinin uymaları gereken tek bir kural var, o da ‘Görgü kurallarına uymak.’ Göreceksin ki bu kurala uymaları onlar için oldukça kolay. Ama şimdi gitmemiz gerek. Zavallı Munchkin kızı endişeli bir şekilde gelmemi bekliyor olmalı, bu yüzden yola çıkmak için can atıyorum.”

“Yeterince beklediğini düşünüyorum.” dedi Korkuluk, hep birlikte kalenin sınırlarını geçip doğuya giden yola koyulurken.

“Haklısın ancak ne kadar uzun sürse de beklemenin en zor kısmı son zamanlarıdır, bu yüzden Nimmie Amee’yi olabildiğince çabuk mutlu etmek zorundayım.” diyerek cevapladı Teneke Woodman.

“Evet, bu iyi bir kalbe sahip olduğunu gösteriyor.” dedi Korkuluk, başını sallayarak onayladı.

Âşık kalbe sahip olmaması ne kadar kötü!” dedi Woot. “Teneke Adam, kıza iyilik yapmak için onunla evlenecek, sevdiği için değil. Nedense bu da doğru değil gibi görünüyor.”

“Bence, kız için en doğru olan bu.” dedi saman dolu olmasına rağmen çok zekice konuşan Korkuluk. “Çünkü âşık bir eş her zaman iyi değildir ancak iyi bir eş, her kızı mutlu eder.”

“Nimmie Amee kraliçe olacak!” diye haykırdı Teneke Woodman, gururla. “Onun için teneke bir elbise yaptırmalıyım, teneke dantelleri ve fırfırları olmalı. Teneke terlikleri, teneke küpeleri ve bilezikleri olmalı, bir de teneke taç tabii ki. Eminim ki Nimmie Amee hepsini sevecektir, bütün kızlar süslenmeye bayılır.”

“Munchkin Ülkesi’ne Emerald şehri üzerinden mi gideceğiz?” diye sordu Korkuluk, Teneke Woodman’e grubun lideriymiş gibi bakarak.

“Sanmıyorum.” diyerek cevapladı Teneke Adam. “Oldukça hassas bir maceraya giriyoruz. Çünkü eski aşkının onu unuttuğunu düşünen bir kızı arıyoruz. Nimmie Amee’ye onunla evlenmeye geldiğimi, bunu yapmanın görevim olduğunu söylemek benim için oldukça zor olacak. Bu yüzden etrafta az kişinin olması ikimiz için de daha iyi olur. Nimmie Amee’yi bulup onu mutlu ettikten sonra, Emerald şehrine götürüp Ozma, Dorothy, Betsy Bobbin, Minik Trot ve diğer tüm arkadaşlarımla tanıştıracağım. Ancak yanlış hatırlamıyorsam zavallı Nimmie Amee, sinirlendiğinde kırıcı olabiliyordu ve onu kurtarmaya bu kadar geç geldiğim için bana biraz kızabilir.”

“Anlaşılabilir bir durum.” dedi Woot usulca. “Ancak Munchkin Ülkesi’nin o kısmına Emerald şehrinden geçmeden nasıl ulaşacağız?”

“Gayet basit.” diyerek çocuğun sorusunu cevapladı Teneke Adam.

“Cebimde Oz’un haritası var.” diye ısrar etti çocuk. “Ve haritaya göre Winkie Ülkesi Oz’un batısında, Munchkin Ülkesi ise doğuda. Yani arada Emerald şehri var.”

“Doğru ama doğudan, Gillikin Ülkesi üzerinden gidersek Emerald şehrinin etrafından dolanabiliriz.” diye açıkladı Teneke Woodman.

“Tehlikeli bir yolculukta olduğumuz belli oldu.” diyerek cevapladı çocuk. “Gillikin Ülkesi’nin en üst köşelerinden birinde, Oogaboo’ya yakın bir yerde yaşarken, oradaki insanlarla tanışmaktan çok hoşlanmayacağımı söylemişlerdi. Ben de yolculuğum boyunca onlardan hep uzak durmuştum.”

“Bir gezgin, hiçbir şeyden korkmaz.” dedi Korkuluk. Komik bir şekilde sallana sallana yürüyor ama arkadaşlarının gerisinde de kalmıyordu.

“Korku insanı korkak yapmaz.” dedi Woot, yüzü kıpkırmızı olmuştu. “Tehlikelerden uzak durmanın onları alt etmekten daha kolay olduğunu düşünüyorum. Cesur ve kararlı da olsan en iyi yol en güvenli olandır.”



“Endişelenme, kuzeyin o kadar uzaklarına gitmeyeceğiz.” dedi Kral. “Yolumuzdan çok fazla sapmadan Emerald şehrinden uzak durmalıyız. Emerald şehrine yaklaşınca güneye yani Korkuluk ve benim bir sürü dostumuzun bulunduğu Munchkin Ülkesi’ne doğru döneceğiz.”

“Gillikin Ülkesi’nde biraz gezmiştim, şunu söylemeliyim ki orada bazı tuhaf insanlarla tanışmıştım ve hiçbirinden bir zarar görmedim.” dedi Korkuluk.

“Bana göre hepsi aynı.” dedi Woot, her zamanki umursamaz tavrıyla. “Tehlikeler, kaçınılmaz olduklarında ilgi çekici olurlar, bu yüzden gitmeye cesaret edeceğiniz her yere gelmeye hazırım.”

Böylece, yürüdükleri yoldan saparak kuzeydoğuya doğru yola koyuldular. Tüm gün boyunca o şirin Winkie Ülkesi’ndeydiler ve karşılaştıkları herkes Kral’ı saygıyla selamlayarak yolculuğunda şans diledi. Gece olunca bir evde durdular. Evde çok güzel ağırlanmışlardı ve Woot’un uyuması için de rahat bir yatak bulmuşlardı.

“Korkuluk ve ben, geceleri de gündüzleri olduğu gibi seyahat edebiliriz ancak grubumuzda etten birisi olduğu için geceleri durup uyumasına izin vermeliyiz.” dedi Teneke Woodman.

“Bir günlük seyahatin ardından, et yorulur.” diye ekledi Korkuluk. “Ama saman ve teneke hiç yorulmaz. Bu da demek oluyor ki biz, sıradan insanlardan bir şekilde daha üstünüz.”

Woot yorulduğunu inkâr edemezdi, sabaha kadar mışıl mışıl uyudu. Sabah olduğunda karşısına çok güzel bir kahvaltı getirilmişti.

“Siz ikiniz bunlardan yemeyerek çok şey kaçırıyorsunuz.” dedi dostlarına.

“Doğru söylüyorsun.” dedi Korkuluk. “Yemek bulamadığımızda yaşayacağımız olur olmadık mide ağrılarını ve açlığı kaçırıyoruz.”

Bunu söyledikten sonra Korkuluk, Teneke Woodman’e bir bakış attı, o da kafasıyla Korkuluk’un söylediklerini onayladı.

İkinci gün, hiç durmadan yürümeye devam ettiler. Eski maceralarını anlatıp birbirlerini eğlendiriyorlar ve Korkuluk’un okuduğu şiirleri dinliyorlardı. Korkuluk, Profesör Wooglebug’dan binbir çeşit şiir öğrenmişti ve dinleyecek birilerini bulduğunda okumaya bayılıyordu. Woot ve Teneke Woodman mecburen dinliyordu. Çünkü saman dolu dostlarından kaçmaları kaba bir davranış olurdu.

Korkuluk’un şiirlerinden birisi şöyleydi:

 
Hangi ses daha hoştur,
Samanın güzel ve dokunaklı çıtırtısından.
Rengi sarı ve parlak,
Gittiğim her yerde,
Beni mutlu eder çıtırtısını duymak.
Güzel, taze, altın renkli saman!
Kusursuzdur,
Bu kadar sıkı ve temiz doldurulman.
Yürüdüğümde çıtırdar,
Konuştuğumda fısıldar,
Oldukça da güzel kokar.
Beni kesersen incinmem,
Akacak kanım olmadığından,
Hiç acı da çekmem böyle olduğumdan.
Kullandığım saman,
Parçalanmaz ya da çürümez,
Defalarca sağlamlaştırıldığından!
Biliyorum söylüyorlar.
Güzel başım dolu,
Buğday ve kepek.
Gelin görün düşüncelerimi hepsi çok güzel.
Değişmezdim, değişebilsem bile
Sıradan et bir adamın beyniyle.
Her şeyimle mutluyum,
Şükür ki benzemem
Etrafta gördüklerime.
İçim küflenip tozlanırsa
Hemen yeniden doldururum samanla.
 

Türler ve etiketler

Yaş sınırı:
0+
Litres'teki yayın tarihi:
09 ağustos 2023
Hacim:
46 s. 77 illüstrasyon
ISBN:
978-625-6486-16-4
Yayıncı:
Telif hakkı:
Elips Kitap

Bu yazarın diğer kitapları