Читайте только на Литрес

Kitap dosya olarak indirilemez ancak uygulamamız üzerinden veya online olarak web sitemizden okunabilir.

Kitabı oku: «Celaleddin Menguberdi», sayfa 2

Yazı tipi:

SAHNE-14
Talim Sarayı

Celaleddin hazır ol pozisyonundadır. Göğsünde ateşte yanan kuş figürlü muska asılı duruyor. Timur Melik, onun önünde bir ileri bir geri yürüyerek konuşur. Celaleddin de onun söylediklerini tekrarlar.

Timur Melik: – Dedeniz Sultan Muzaffer Tekeş’in şöyle bir sözü var: – Gerçek sultanın ölümün gözüne dik dik bakması gerekir. O zaman ölüm ondan kaçar. Sultan, savaşa ordusunun başında gitmeli. İşte o zaman zafer onun olur.

Celaleddin: (Tekrar eder) – …Zafer onun olur…

Timur Melik: – Ordusunun başında savaşa gitmeyen sultanın, elini sıcak sudan soğuk suya sokmayan kadından farkı yoktur.

Celaleddin: (Ardından tekrarlar) – …Kadından farkı yoktur…

Timur Melik: – Zaferin sırrı, cesaret ve mertliktedir. Mertlik yüz düşmana bedeldir! Cesaret ise bütün bir orduya… Şehzade, bu söylediklerim asla aklınızdan çıkmasın.

Celaleddin: – Merak etmeyin, ölene kadar aklımdan çıkmayacak!

SAHNE-15
Türkan Hatun’un Sarayı

Bek, artık büyüyen Uzlağşah’a savaş sanatının sırlarını öğretmektedir.

SAHNE-16
Gürgenç Kapısı

Kervanla birlikte arabalar, atlılar ve yayalar kapıdan içeri girmektedir. Kapıyı beş altı tane asker korumaktadır.

Bedreddin de atlılarla birlikte içeri girer. Onun yanında güçlü kuvvetli, iri yarı bir delikanlı olan Ata Murat da yürüyor.

Bütün Gürgenç’i inleten davullar çalınıyor.

Kapının önünde bir tellal yüksek sesle duyuru yapmaktadır.

Tellal: – Tanrı’nın yeryüzündeki gölgesi Sultan Alaeddin Muhammed Harzemşah, Karahıtaylara karşı kazanılan zaferin şerefine şehzadeler arasında bir müsabaka düzenliyor. Savaş sanatında kendisine güvenenlerin şehzadelerle yarışmasına imkân verilecek.

Bu sözleri duyan Bedreddin atını durdurur ve Ata Murat’a bakar. Delikanlı da ona bakarak anlamlı bir şekilde kafasını sallar. Sonra şehre doğru yol alırlar.

SAHNE-17
Şehir Meydanı

Davullar çalınmakta.

İnsanlar her taraftan akın akın meydana gelmektedir.

Savaşa hazırlık için, askerler arasında askeri müsabakaların yapıldığı meydan seyircilerle dolup taşmıştır. Sıraların tam orta yerinde çok görkemli bir sayeban bulunmaktadır. Sayebanın ilk sırasında Harzemşah oturuyor, yanında da devlet erkânı yer almış durumda. Sultanın sağ tarafında Ayçiçek ve saraydaki diğer hanımlar. Onların karşısındaki askerler arasında Timur Melik ve Celaleddin oturuyor. Diğer tarafta ise, artık delikanlı olan Akşah ile lalası, Humartigin, Bek ve Uzlağşah oturuyorlar. Celaleddin, yerinden kalkar ve önce sultanı, sonra da annesini başını eğerek selamlar. Sol kanatta oturan Humartigin, Celaleddin’in annesini selamladığını fark eder ve önce Ayçiçek’e, sonra da Celaleddin’e endişeli gözlerle bakar. Celaleddin’in boynunda kuş figürünün bulunduğu muska asılıdır.

Celaleddin otururken, validesinin yanında ayanın ailesi için ayrılan yere annesi ve halayığı ile gelip oturan kıza gözü takılır, bir süre ona bakar. Kız da kendisine bakmakta olan Celaleddin’i fark eder ve ikisi göz göze gelirler. Kız o kadar güzeldir ki delikanlı onu görünce kalbi heyecanla atmaya başlar. Kıza baka baka yerine oturur ve müsabaka sırasında gözünü ondan ayıramaz. Kız da müsabaka boyunca şehzadenin her bakışını yakalar ve sık sık gözleri buluşur. Ayçiçek, oğlunun kendisine değil, yanında oturan birisine baktığını fark edince, etrafına bakınmaya başlar. Sonra yanında oturan halayığının kulağına bir şeyler fısıldar. Halayık da kıza bakar ve melikeye dönerek bir şeyler söyler. Melike, dönüp tekrar kıza bakar ve sonra oğluna bakıp gülümser.

Bek ile Humartigin’in bulunduğu yere Kıpçak beyleri de gelip yerleşir. Onlar Uzlağşah’a dalkavuklukça baş eğerek selam verip geçerler.

Bedreddin ile Ata Murat da kalabalığın içindedir.

Bedreddin, sultanın oturduğu sayebandan gözlerini ayırmaz. Onun bakışları kızgınlık ve nefret doludur. Bedreddin yavaşça Ata Murat’ı dürter, Ata Murat da sultanın bulunduğu tarafa bakar.

Ata Murat: – Sultan bu mu?

Bedreddin başını sallayarak onaylar.

O andan sonra Ata Murat da sultana nefretle bakmaya başlar. Dudakları titrer, 30-40 yaşlarındaki babasının darağacına asılışı gözlerinin önüne gelir. Ata Murat sinirlenerek kılıcının kabzasını sıkıca kavrar.

Meydanda önce Uzlağşah ile bir savaşçı güreşir. Uzlağşah onu yener ve bütün Kıpçaklar onu sevinç içinde alkışlarlar.

Sonra Akşah meydana çıkar. Akşah, Keşli bir pehlivana yenilir.

Akşah yenilgiyi hazmedemez ve üzgün bir şekilde meydanı terk eder.

Keşlinin karşısına bu sefer Uzlağşah gelir. Keşli pehlivan Uzlağşah’ı da yener.

Daha sonra Keşli ile Celaleddin karşılaşır. Ata Murat, şehzadeye bakınca aşık oynadıkları anları hatırlar.

Celaleddin, Keşliyi yere serer.

Celaleddin iki askerle daha güreşir ve ikisini de yener.

Bütün meydan “Celaleddin!” diye bağırarak, onu alkışlamaya başlar.

Celaleddin’i alkışladıklarını gören Uzlağşah, hırsından dayanamayıp meydanı terk eder.

Humartigin’in yanında oturan Bek, Bedreddin’e bakar ve başını sallayarak işaret verir.

Bedreddin elini yanında oturan Ata Murat’ın omzuna koyar.

Bedreddin: – Haydi bakalım Ata Murat, sıran geldi. Şehzadeyi yerle bir et!

Meydandaki herkes hâlâ Celaleddin’i alkışlamaktadır. İri yapılı, boylu poslu Ata Murat meydana çıkar. Onun heybetini görenler çılgınca bağırmaya başlar.

Ata Murat’ı gören Humartigin yanında oturan Bek’e sorar.

Humartigin: – Bu da kim? Onu daha önce hiç görmedim!

Bek: – Mirza Sadreddin’in bahsettiği delikanlı!

Humartigin: – Onu bize Allah gönderdi. Celaleddin’i yenerse, onu Uzlağşah’ın has nökeri yaparız!

Bek, komutanın planını anladığını göstermek için başını sallar.

Humartigin büyük bir ilgiyle Celaleddin ile Ata Murat’ın güreşini seyretmeye koyulur.

Ata Murat, sultanın karşısına gelir ve bir müddet onun gözlerinin içine bakar. Elindeki kılıcın kabzasını sıkar. Yanında bulunan tellal, Ata Murat’ın kulağına eğilir.

Tellal: – Sultanı selamlasana şuursuz!

Ata Murat başını eğerek isteksiz bir şekilde sultanı selamlar.

Ayçiçek de oturduğu yerden bir sultana bir de meydana çıkan alp görünüşlü Ata Murat’a endişeyle bakar.

Mücadele başlar.

Ata Murat, Celaleddin’i iki üç defa kaldırıp yere çarpar.

Meydan sessizliğe bürünür, fakat Kıpçak beyleri bu durumdan oldukça hoşnuttur.

Ata Murat, Celaleddin’i bir çocuk gibi kaldırıp yere vurur. Yerinden kalkan Celaleddin, Ata Murat’a yaklaşır.

Ata Murat, Celaleddin’e dik dik bakar.

Ata Murat: – Şehzade, pehlivanlık aşık atmaya benzemez!

Bu sözleri duyan Celaleddin, Ata Murat’a dikkatle bakar.

Celaleddin: – Ata Murat!

Ata Murat: (Çocukluktaki ses tonuyla) – Emredin şehzade hazretleri, nerenizi kırayım?

Ata Murat bu sözleri söyler söylemez Celaleddin’e hamle yapar ve onu tekrar yere savurur.

Meydanda büyük bir sessizlik hâkimdir. Ayçiçek, sultana umutla bakar. Sultan, onu görmezlikten gelip gözünü meydandan ayırmadan müsabakayı izlemektedir. Ata Murat’ın dev gibi cüsseli olmasından telaşa kapılan Ayçiçek, sürekli sultanın bulunduğu tarafa bakar. Sultanın bu eşit olmayan yarışmayı durdurmaya niyetinin olmadığını anlayınca daha da tedirginleşir.

Celaleddin yerinden kalkarak kendini toparlar.

Adeta bir ayı gibi üzerine gelen Ata Murat’ın elinden çeviklikle kurtulur ve Ata Murat’ın ayağına tekme atar. Ata Murat yüz üstü yere kapaklanır. Celaleddin, Ata Murat’ın üstüne çıkarak onun sırtını yere getirmeye çalışır. Halk çığlık atar. Sultan, büyük bir memnuniyet içinde, hevesi kırılan Kıpçak beylerine bakarak gülümser. Kıpçak beyleri güreşi endişe içinde izlemektedir. Sultanın sevinci yüzüne yansımıştır. Ata Murat, Celaleddin’i omuzundan iterek yerden kalkar. Kıpçak beylerinin neşesi yerine gelir.

Celaleddin, Ata Murat’ın sert ve öfke dolu darbesinden kendini kolaylıkla korur, bununla yetinmeyip, savunmasız kalan Ata Murat’ın karnına balyoz gibi bir yumruk atar. Yediği darbenin şiddetinden Ata Murat’ın nefesi kesilir. Karnını tutarak yere yığılır. Bunu hiç beklemeyen Bedreddin yerinden fırlar. Halk sevinç içinde haykırmaktadır. Sultan çok memnun olur ve kafasını sallayarak oğlunu kutlar. Yanındakiler dalkavukluk yaparak sultana övgü yağdırır.

Ayçiçek’in yüzündeki o tedirginlik hala gitmemiştir, Diken üstünde oturuyormuş gibi rahatsızdır. Yan tarafında oturan kız ise, gözlerini Celaleddin’den ayıramaz. Celaleddin, Ata Murat’ı yere serdiğinde, o da kalabalıkla birlikte ayağa kalkarak alkışlar. Celaleddin’in gözleri, Humartigin’in kendisine dikilen gözleriyle buluşur.

Ata Murat ile savaş silahları kullanarak yarışırlar.

Celaleddin kılıç müsabakasında kesin bir galibiyet elde eder. Celaleddin kılıcını, kılıcı elinden uçan Ata Murat’ın boynunun yanına dayayarak mücadelenin bittiğini ilan eder ve yerine döner. O an halktan sevinç çığlıkları yükselir. Celaleddin arkasına döndüğünde Ata Murat’ın yerinden kalktığını ve iki mızrakla kendisine doğru hücum ettiğini görür. Meydandaki görevli Celaleddin’e de iki tane mızrak uzatır. Celaleddin, mızrağın birini Ata Murat’a atar. Mızrağı yakalayan Ata Murat “Yapabildiğin bu mudur?” der gibi Celaleddin’e gülümser. İkisi meydanın ortasında karşı karşıya gelerek ellerinde mızrakla daire çizmeye başlarlar. İkisi de hamle yapmak için acele etmez.

Celaleddin, Ata Murat’tan birkaç tane darbe alır. Fakat her defasında ayağa kalkar ve Ata Murat’a tekrar hamle yapar.

Bedreddin, ikisi arasındaki mücadeleyi gözünü kırpmadan, büyük bir dikkatle izlemektedir. Timur Melik de heyecandan yerinde oturamaz haldedir. Celaleddin’in her hareketini büyük bir dikkatle izler. İkili arasındaki mücadele oldukça uzun sürer.

Ata Murat, rakibini gafil avlamak için ona yaklaştığında havaya zıplar ve mızrakla Celaleddin’e mızrakla vurmaya çalışır. Celaleddin, Ata Murat’ın yapmak istediğini anlar ve hemen eğilerek havaya zıplayan Ata Murat’ın diğer omzuna bir darbe indirir. Ata Murat bu darbeye dayanamaz, sol tarafa yuvarlanır ve mızrağını da elinden düşürür. Celaleddin, dengesini kaybedip yere düşen Ata Murat’ın boğazına mızrağını dayar.

Kalabalık çığlıklar atarak alkışlamakta ve bütün meydan “Celaleddin!” diye bağırmaktadır. Kalabalığın içindeki Bedreddin sinirden deliye döner.

Bu, mutlak bir galibiyettir. Tellal koşarak meydanın ortasına gelir.

Tellal: – Müsabakanın galibi veliaht Şehzade Celaleddin’dir!

Orada bulunan Kıpçak beyleri bir bir yerlerinden kalkarak meydandan ayrılırlar.

Celaleddin, mızrağı yere saplayarak elini Ata Murat’a uzatır.

Celaleddin: – Eşi benzeri olmayan bir pehlivan olmuşsun! Bugünden itibaren Harzemşahların ordusuna alındın. Benim has nökerim olacaksın!

Ata Murat bir taraftan Celaleddin’in kendisine uzattığı eline bakar, bir taraftan da gözünün ucuyla seyircilerin arasında oturan Bedreddin’i arar. Bedreddin ona başını sallar ve Ata Murat, Celaleddin’in elini sıkar.

Sayeban altında sultanla birlikte duran Ayçiçek rahatlamış bir halde kocasına bakar.

Ayçiçek: – Oğlumuz bir bahadır olmuş.

Hevesleri kursaklarında kalan Kıpçak beylerinin başları eğik meydandan ayrıldığını gören Harzemşah onların duyacağı bir sesle konuşur.

Harzemşah: – Saltanat sahibi işte böyle olmalı.

Sultan meydana gelerek Celaleddin’e altın bir kılıç hediye eder.

Kalabalık “Celaleddin!”, “Celaleddin!” diye bağırarak alkışlamaya devam eder.

Halkın Celaleddin’e büyük bir ilgi göstermesi Humartigin ve Bek’i sinirlendirir. İçlerinde Celaleddin’e karşı büyük bir öfkeyle meydandan ayrılırlar.

SAHNE-18
Dar Sokak

Yağmur yağmaktadır.

Ata Murat odasında, çocukluktan kalma aşıklarını torbasından çıkarmış bakmaktadır.

Odada düşüncelere dalmış bir şekilde ayakta dikilen Bedreddin, bir süre sonra Ata Murat’ın yanına gelir. Ata Murat elindeki aşıkları tekrar torbasına koyar ve Bedreddin’e bakar.

Ata Murat: – Bence o doğuştan pehlivan. Onu çocukluğundan beri tanırım, şimdi çok daha güçlü olmuş. Ayrıca Timur Melik’ten de çok şey öğrenmiş.

Bedreddin: – Neden böyle tereddüt ettin ki? Celaleddin’in senin asıl amacını öğrenmesinden mi korkuyorsun?

Ata Murat: – Ben ölümden asla korkmam! Sadece babamın öcünü alamamaktan korkuyorum. Celaleddin beni sefere götüreceğini söyledi. Irgız nehri taraflarında Moğollar görülmüş.

Bedreddin: – Ne zaman yola çıkacakmışsınız?

Ata Murat: – Bu hafta sonu.

Bedreddin: – Demek ki sultan da ordusunun başında sefere gidecek.

Kafasında kırk tilki dolaşan Bedreddin bir şeyler planlamaktadır.

Bedreddin: – Allah sana büyük bir imkân sunmuş, bunu değerlendirmen lazım.

Ata Murat, Bedreddin’e döner ve ikisi göz göze gelirler.

Bedreddin: – On yıldır beklediğimiz fırsat sonunda geldi.

SAHNE-19
Yazı: Irgız Nehri Boyu Savaş Sahnesi

Ordu sultanın öncülüğünde yol almaktadır. Sultanın yanında; Celaleddin, Timur Melik, Humartigin ve Bek vardır. Ata Murat da Celaleddin’in has nökerleri arasındadır.

Ordu tepeye ulaştığında, büyük bir orduyla karşı karşıya gelirler.

SAHNE-20
Aynı Yer

Cuci önderliğindeki Moğol ordusuyla savaşa girişirler. Ayanlar sultanın otağının yanında, telaş içinde savaşı izlemektedir. Sultan ise, otağının içinde bir ileri bir geri yürüyüp durmaktadır.

Nökerlerden biri koşarak otağa girer.

Nöker: – Ulu padişahım! Moğollar karargâhı kuşatıyor, hemen ayrılmalıyız!

Sultan: (Öfkeyle) – Nasıl? Timur Melik nerede?

Nöker: – Savaş meydanında! Ordumuz dağıldığı için dayanamayıp o da savaşa katıldı.

Sultan: – Celaleddin’den haber aldınız mı?

Nöker: – Şehzade, Moğollara arkadan saldıracaktı ama gecikti.

Sultan, nökerine bir şeyler anlatmak isterken telaşlanır ve elleri titremeye başlar.

Sultan, çadırından dışarı fırlar.

Endişe ve tedirginlik içinde savaş meydanına bakar.

Amansız savaş devam etmektedir. Humartigin önderliğindeki askerler var güçleri ile savaşmaktadır. Humartigin’in yanındaki Bek, Moğol askerlerini kırıp geçirmektedir. Timur Melik var gücüyle savaşarak Moğolların sultanın otağını ele geçirmesine izin vermez. Fakat Moğollar, onları gittikçe daha da sıkıştırmaktadır. Moğollar karargâhın etrafını hemen hemen kuşatmış durumda. Savaşın Moğolların lehine sonuçlanacağı kesin gibi.

Sultan o anda vehme kapılır, gözleri iri iri açılır. Kendisine doğru yaklaşan Moğolları görünce korkudan beti benzi atar. Moğolların ölümden korkmadan mertçe savaşmaları sultanın gözünü korkutmuştur. Dizleri titreyerek has nökerinin koyduğu tahtırevana adeta çöker. Sultanın yanındaki ayan telaş içinde konuşur.

Ayan: – Celaleddin bizi bırakıp kaçtı mı?

Onun bu sözleri sultanı daha da korkuya düşürür. Etrafındaki ayanlar da ne yapacağını bilemez durumdadır. Çıkacak en küçük bir boş alan bile yok. Moğollar her tarafı kuşattığı için otağa doğru çekilmekten başka çareleri yok.

Cuci, Moğolların arasında at sürmektedir. Sultanı görünce, yakınındaki süvari Moğol’u yanına çağırır ve sultanı göstererek ona bir şeyler söyler. Deri kalpak giyen Moğol, ay baltasını sallayarak sultanın otağına doğru ilerler.

Moğollar sultanın ordusunu iyice sıkıştırır. Sultanın etrafındakiler korku içindedir.

Sultan bir heykel gibi donup kalmıştır, fakat askerine umutla bakmaktadır.

Sağ kanattaki Moğollar aniden bir tarafa doğru çekilmeye başlar.

Nöker: – Şehzade Celaleddin’in ordusu yetişti!

Bu haber savaşan askerleri coşturur. Askerler yeniden güç toplamış gibi savaşmaya başlar. Sultan, Moğolların çekildiği yöne doğru bakar ama Celaleddin’i göremez.

Deri kalpak giyen Moğol, sultana yaklaşarak ejder başlı ay baltasını ona doğru fırlatır.

Sultan kendine doğru gelen ay baltayı fark etse de dermanı kalmayan ayaklarını kıpırdatamadan yerinde öylece kalakalır.

O an bir mızrak ay baltayı havada vurur. Yönü değişen ay balta kaçmaya çalışan ayanın birine isabet eder. Sultan ile süvari Moğol’un arasında bir anda Celaleddin belirir. Sultan, hem hayatta kaldığı için hem de Celaleddin’i yanında gördüğü için çok sevinir. Celaleddin, Moğol’u öldürür, Bek ile birlikte sultanla Moğolların arasına girerek savaşmaya başlar. Boynundaki ateşte yanan ejderha başlı kuş figürlü muskası sağa sola savrulmaktadır. Muska sanki Celaleddin’i tüm kaza belalardan koruyormuş gibidir. Celaleddin, Moğolların önden, arkadan yaptıkları bütün hamlelerden kurtularak Moğolları tarumar ediyordu. Bir tarafta Ata Murat, Moğolları karınca gibi eziyor, büyük kılıcı ile bir darbede iki üç Moğol’u birden deviriyordu. Moğollar yavaş yavaş geri çekilmeye başlar. Bek canını dişine takarak savaşmaktadır. Sultan onun kılıç sallamasını, mızrak atmasını hayranlıkla izlemektedir. Timur Melik, Moğolların sol kanadını çevirir.

Zafere sadece bir adım kalmışken, işin bir anda tersine dönmesine çok şaşıran Cuci, Moğolları darmadağın ederek kendisine yaklaşan Celaleddin’i gösterir.

Cuci: – Kim bu yiğit?

Noyan: – Şehzade Celaleddin! Gitmemiz gerekiyor Cuci!

Cuci, Celaleddin’e bir müddet bakakalır. Celaleddin, kendisine bakmakta olan Cuci’yi görünce ona doğru atılır. Yanındaki korumalarını bir anda etkisiz hale getirerek Cuci’ye kılıç savurur. Cuci, kılıç darbesinden kurtulmak için kendisini arkaya atsa da omzundan yara alır. Sultan, otağın önünde Celaleddin’e büyük bir memnuniyetle bakmaktadır. Humartigin de artık cesaretlenmiştir. Onun askerleri de korkusuzca Moğolların üzerine atılmaktadır. Sultanın askerleri ise kaçan Moğolları peşinden kovalar.

SAHNE-21
Savaş Meydanı

Sultan, Humartigin ve diğer komutanlarla ölülerin ve yaralıların toplandığı meydanda durmaktadır. Cesetlerin toplanmasını kontrol eden Celaleddin babasını görünce atından inerek onun yanına gider. Sultan, oğlunun omzuna yavaşça dokunur.

Sultan: – Bu savaş senin savaşın oldu oğlum! Bir sultan gibi savaştın!

Sultanın bu sözlerinden sonra, elleri bağlı halde duran Humartigin atını mahmuzlayarak cesetleri toplamakta olan beylerin yanına gider.

Celaleddin: (Ölülere bakarak) – Cengiz Han bu yenilgiyi sindiremeyecektir. Savaş artık kaçınılmaz oldu!

Oğlunun bu sözleri sultanın yüreğinde korku uyandırır. Sultan da kafasını sallayarak onu onaylar.

SAHNE-22
Çölde Çadırlar Dikilmiştir

Ortada ak çadır.

Harezm ordusu savaş sonrası dinlenmekte.

Sultanın hangi çadırda olduğu belli değildir.

SAHNE-23
Gece

Ordu açık meydandaki çadırlarda dinlenmektedir.

Yer yer yakılan ateşler fark edilir.

Ata Murat çadırların birinden çıkagelir.

Çadırların ortasında bulunan ak çadıra bakar.

Askerler kendi aralarında konuşmaktadır.

Ata Murat ak çadıra yaklaşır. Sultanın çadırı dört taraftan korunmaktadır. Ata Murat biraz ileride ateş etrafında oturan nökerlerin yanına giderek oturur. Arada ak çadıra bakıp durur.

Ateşin etrafında askerler kendi aralarında konuşuyor.

1. Asker: – Şehzade bugün aslanlar gibi savaştı. Onu gören Moğollar fare gibi kaçacak delik aradı. Bence bir daha Harezm’e adımlarını atamazlar.

2. Asker: – Celaleddin olmasaydı savaşı kaybetmiştik. Onu bize Allah yolladı.

1. Asker: – Ben Celaleddin’le cehenneme bile giderim.

Ata Murat, sanki hiç bir şey duymuyormuş gibi ortadaki ak çadıra bakmaya devam eder.

SAHNE-24
Ak Otağ Gece

Ata Murat, kılıcıyla ak çadırın arka tarafını keserek içeri girer. Çadırda loş bir ışık vardır. Sultan, yatağında yorganı başına kadar çekmiş uyumaktadır. Ata Murat bir süre onu izler. O sırada, gözünün önünden darağacına asılan babası geçer ve kılıcını hışımla birkaç defa yatağa saplar. Yatak, paramparça olmuştur. Ata Murat ortada hiç kan görmeyince ve herhangi bir ses duymayınca yorganı kaldırır, yatakta sultanın yerinde sıralanmış yastıklar olduğunu görür. Bir an önce çadırdan çıkmak ister. Fakat kendisine silah doğrultan Timur Melik’i ve askerlerini görünce elindeki kılıcı yere atmak zorunda kalır.

SAHNE-25
Celaleddin’in Otağı

Celaleddin ile Timur Melik’in karşısında Ata Murat elleri bağlı halde oturuyor. Celaleddin öfke içinde gözünü ayırmadan Ata Murat’a bakar.

Celaleddin: – Ustam! Bunun niyetinin kötü olduğunu nasıl anladınız?

Timur Melik: – Başından beridir buna hiç güvenmedim, bize çok çabuk yakınlaştı. Şükür ki sultanın hangi çadırda olduğunu bilmiyordu.

Celaleddin: – Sultanı neden öldürmek istedin? Seni kim gönderdi? Moğollar mı?

Ata Murat başını öne eğmiş susmaktadır.

Celaleddin: – Söylemesen de bir şekilde bulacağım onu. Ama sen söylersen ölümün daha kolay olur.

Ata Murat üzüntüyle gözlerini yumar. Sonra şehzadenin gözlerinin içine bakar.

Ata Murat: – Planımın gerçekleşmemesi benim için ölüm demektir, bunu biliyorum!

Celaleddin ona nefretle bakar ve Ata Murat’ın çenesini tutarak yüzünü kendisine çevirir.

Celaleddin: – Sana güvenmiştim… Çocukluğumuzun hatırına güvenmiştim. Hain! Moğol seni kaç paraya satın aldı?

Ata Murat, Celaleddin’in bakışlarına dayanamaz.

Ata Murat: – Şehzade, ben hain değilim ve kimseye de satılmadım.

Timur Melik: – O zaman sultanı neden öldürmek istedin?

Celaleddin gözlerinde büyük bir öfkeyle ona bakmaktadır.

Ata Murat: – Şehzade, sen babanı seversin, bunu herkes bilir. Ben de babamı seviyordum.

Ata Murat kin ve nefretle Celaleddin’e bakar. Babasının katledilişi gözünün önünden tekrar geçer.

Ücretsiz ön izlemeyi tamamladınız.

₺21,71

Türler ve etiketler

Yaş sınırı:
0+
Litres'teki yayın tarihi:
01 ağustos 2023
ISBN:
978-625-6852-12-9
Yayıncı:
Telif hakkı:
Elips Kitap
Ses
Ortalama puan 5, 1 oylamaya göre
Metin PDF
Ortalama puan 0, 0 oylamaya göre
Metin
Ortalama puan 0, 0 oylamaya göre
Metin
Ortalama puan 0, 0 oylamaya göre
Metin
Ortalama puan 0, 0 oylamaya göre
Metin
Ortalama puan 0, 0 oylamaya göre
Metin
Ortalama puan 0, 0 oylamaya göre
Metin
Ortalama puan 0, 0 oylamaya göre
Metin
Ortalama puan 0, 0 oylamaya göre