Sadece Litres'te okuyun

Kitap dosya olarak indirilemez ancak uygulamamız üzerinden veya online olarak web sitemizden okunabilir.

Kitabı oku: «Doğu ile batı arasında fark var 2», sayfa 2

Yazı tipi:

Hava – Ruh Durumu İlişkisi


Tümüyle yapay bir atmosferde yaşamak, hava durumunu da isteğe göre düğmelerle ayarlamak bir Batı düşüdür. Zaten bütün dünya aslında büyük bir fanus değil midir?

Birçok Batı ülkesinde bulutlu bir günde güneş aniden çıkarsa trafik kilitlenir. Çünkü yayalar kaldırıma, sürücüler arabalarının üstüne çoktan serilmiş, güneş kremlerini sürmektedirler. Batılı için cennet altın kumlu bir plajdır.

Doğulular için fark etmez. Hava güneşliyse köşedeki kasaptan pirzolalar alınır ve trafik adalarındaki çimlere uzanılır, yağmurluysa sokağa çıkıp “Aşığım ulaaaan, aşığım ulaaan” diye böğürerek şarkı söylenir, kar yağıyorsa başbakan bile görevi bırakıp bahçede muhalefete kartopu fırlatır.

Batılı için atmosfer olayları anlaşılması, çözülmesi ve zapt edilmesi gereken bir doğa fenomenidir. Doğa istediğini vermiyorsa, Batılının tadı kaçar. Doğuluda kendinden daha büyük güçleri kabul etme konusunda doğuştan bir beceri vardır. O bilir ki tavşan dağa küsse, dağın umuru olmaz.

Hissi İfade


Batılı kimliksiz doğan bir varlıktır. İleride olacağı kişi onu bir potansiyel olarak gelecekte bekler. Batılı toplumlarda görülen ilericilik, kalkınmacılık, gelişmecilik, bireysel düzeyde de güçlü motiflerdir. Kişiler kendilerinden çok şey beklerler ve kendilerini acımasızca yargılarlar. Doğal olarak aynı şey karşıdakiler için de geçerlidir. Karşıdaki insanın hoş anılabilmesi için kendini kanıtlaması gerekir. Birisi hata yaptığında onun puanı verilir ve bu hata puanını silmek çok zordur.

Doğu’da insan zaten çiğ süt emmiştir. İnsandan mükemmel olması beklenmez. Herkesin ufak tefek hatası mutlaka vardır. Büyük hataları da affetmek gerekir. Çünkü o insan büyük ihtimalle ya bir akrabanız ya bir arkadaşınız ya da otobüste tanıştığınız biridir, yani mutlaka bir hısımlık ve yakınlık ilişkisi vardır. Atsan atılmaz, satsan satılmaz.

Batılı bir insanı düşünürken nesnel olmaya, puanını doğru vermeye çalışır; hayatın ciddiye alınması gerekir. Yanlış yapanı, babası olsa tanımaz.

Doğulu için hayat kozmik bir şakadır. Ve bütün insanlar bu kozmik şakada kırık dökük birer kukladır. Hayat kısa, dünya yalandır.

Batılı mutlu olmak için dış uyaranlara ihtiyaç duyar. Onu mutsuz etmek istiyorsanız sandviçini soğuk getirmek ya da kötü bir şaka yapmak yeterlidir.

Doğulu mutlu olacaksa size sormaz. Öyle kolay kolay hiç kimse de onun keyfini bozamaz.

Batı’da bir insanla arkadaş olabilmek için bir sürü sınavın başarıyla verilmesi gerekir. İnsan arkadaşının yanındayken sürekli olarak onun bağımsız, onurlu, özel alanları olan bir birey olduğunu hatırlamak ve bu sınırları asla geçmemek zorundadır. Bir baş ağrısı olmadığını arkadaşına kanıtlamak zorundadır.

Doğu’da kimse kimseyle arkadaş olmaya çalışmaz çünkü zaten can ciğer ahbaptırlar.

Kendini İfade Etme

“Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol.”

– Mevlana


Batı’da en sevilen söz “punch line”dır ki “yumruk gibi laf” diye de çevrilebilir. Batılılar her an, yaşadıkları zaman darlığından olsa gerek, bir hikâyeyi, bir romanı, bir filmi tek bir cümlede özetleyebilmek isterler. Eğer bu yapılamıyorsa, mesaj açık değildir.

Doğu sanki içgüdüsel bir biçimde söze güvenmez. Daha doğrusu içgüdüsel olarak sözün gerçekleri doğrudan anlatmakta yetersiz kaldığını bilir. Onun için söz kaçınılmaz olarak her zaman gerçeklerin üstünü örten bir şeydir. Bir şeyi söylediğiniz zaman diğeri eksik kalır. Belki bu yüzden Doğulular konuşurken bin dereden su getirirler. Doğrudan karşıdakine hitap etmek yerine sözü ortaya bırakacak şekilde dolaştırırlar –“Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla” gibisinden.

Giriş, gelişme ve sonuç, yine bir Batı icadıdır. Söze başlanmalı, söylenecekle söylenmeli ve son nokta yerinde konmalıdır. Bütün akademik dünya bu mantık üzerine kuruludur. Sözde ekonomi ve doğrudanlık tercih edilir. Batılı insanların yazdıkları kompozisyonlar madde madde ilerleyen bir argümantasyon üzerinden kurulur.

Doğu’da bir fikir helezonsal bir kompozisyon içinde anlatılır. Konuşmanın başında bir fikir verilir. Sonra bu fikrin doğrudan çıkan sonucu değil de çağrışımları serbest bir şekilde işlenir. Sanki Batılı bir meselenin tam ortasından geçmeye çalışırken, Doğulular onu olası her açıdan gördürtecek veya hissettirecek bir dolaşma eylemini tercih ederler.

Batı kültüründe sorunları çözmeye dair doğrudan iletişim ve yüzleşme önerilmiştir. Problemleri hissetmek, sonrasında çözmek, önem arz etmiştir. “Gözlerine bakarak sorunlarla yüzleş”, “yüzleşilen problem çözülür”, “kelimeleri birbirine karıştırma”, “düşüncelerini yüksek sesle ifade etmekten korkma”, “durum neyse olduğu gibi anlat” gibi ifadeler hep bu telkinde bulunur.

Doğulular yine bilir ki konuşmaya neden olan gerçek, bir gün solup dünyadan yok olurken, söz sonsuza kadar yankılanmaya devam edecektir. Bu yüzden güzel bir söz, doğru bir söze tercih edilir.

İlişkiler

“Ayni dili konuşan değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilirler.”

– Mevlana


Batı’da herkes öncelikle bireydir.

Doğu’daysa herkes grup üyesidir.

Batı’da bir kişi başka bir kişiyle evlenir.

Doğu’da bir aile ötekiyle birleşir.

Batı’da bir iş için sınava girerken CV’nize bakılır. Mevkiler boşaldığında sıradaki kişi işe alınır.

Doğu’da ise soyadınız önem kazanır. Bir mevki boşaldığında en yakın akrabadan başlanır.

Batı’nın oyunu satrançtır, iki kişiyle tam bir sessizlik içinde oynanır.

Doğu’nun oyunu tavladır, iki grup arasında büyük bir gürültüyle oynanır.

Batı’da geometri ve matematik düşkünleri mühendis, sağlıkla ilgilenenler doktor olur.

Doğu’da Rizeliler bakkal, Kastamonulular kapıcı, Sinoplular hurdacı, Adanalılar kebapçı olur.

Batı’da bir insandan yeterince nefret edilirse, sinsi bir plan kurularak cinayet işlenir ve o kişi –mümkünse cesediyle birlikte– yeryüzünden silinir.

Doğu’da böyle durumlarda mümkün olduğunca adam toplanarak önce o kişi, ardından sülalesi kurutulur. Doğu’nun tarzı cinayet değil linçtir ve kişi ibreti âlem olsun diye güpegündüz sokak ortasında öldürülür ve cesedi teşhir edilir.

Batı toplumunda tüm ilişkiler sözleşmelere bağlıdır: Evlilik sözleşmesi, iş sözleşmesi, sendika sözleşmesi, hasta-hastane sözleşmesi, kredi/banka sözleşmesi, elektrik sözleşmesi, su sözleşmesi, telefon sözleşmesi vs. Her biri bireyseldir, bireyi bağlar.

Doğulu toplum bütünüyle ya da büyük ölçüde hane, geniş aile, aşiret, köy/kasaba, çalışma topluluğu vb. içindeki bağlantılar ilişkisinin egemen olduğu bir toplumdur.

Batı'da insanların kökü birdir. Dalları geniştir. Kökten bağlı olanlar, sosyal düzen tarafından birbirlerine benzer hallere sokulmuş insanlardır. Ancak bunlar büyüyüp gelişir ve ayakları sosyal güvenlik numaralarına saplanmışken elleriyle gidebildikleri kadar uzağa erişir.

Oysa Doğu, kapalıdır. Kök ve dallar birlikte yaşar. Bunun nedeni, dalları koruyacak tarafsız bir sosyal düzeneğin olmamasıdır. Dal, ancak köküne yakınsa yaşar.

Batı’da evden kaçmak, gelişmenin tek yoludur. Belli bir yaşa gelip de annesinin yanında ayrılmamış olan batılılar kendileri ve toplumları için bir utançtır.

Doğulu kolay kolay ailesinden kopmaz. Çünkü bu deliliktir. Evden kaçanı kimse koruyamaz. İnsan insana muhtaçtır.

Batı’da yaşlılar daha hiç kimse onlara bir şey söylemeden mallarını satar, kişisel eşyalarını toplar ve bir bakım evine yerleşir.

Doğu’daysa sadece nankör torunlar ve çocuklar anne ve babalarını huzurevine gönderirler. Bu nankör çocuklar bile ailelerini sık sık ziyaret ederler.

Batı’da anahtar kelimeler “ben”, “benim hayatım”dır.

Doğu’daysa anahtar kelimeler “biz” ve “bizim hayatımız”dır.

Liderin Konumu

“Doğu’da makamlar insanlara kıymet kazandırır. Batı’da ise, insanlar makamlara kıymetler katarlar.”

– Kazım Taşkent


Doğu’da bir milletvekilinin kapıcısı koltuğunun altında iki karpuz varmış gibi kasıla kasıla yürür.

Batı’da dışişleri bakanları temizlikçi kadınlardan az biraz hallicedirler.

Doğu’da herkes liderin ağzının içine bakar, ondan konuşmasını ve ötekilere haddini bildirmesini isterler.

Batı’da lider onları seçenlerin ağzının içine bakar ve sürekli olarak kendine haddinin bildirilmesinden korkarak dinlemededir.

Doğu’da liderden haşmetli olması beklenir. Lider hayallerde iki metrelik çınar gibi bir adamdır, kapıdan içeri zor sığar ve konuştuğu zaman gökyüzü gürler.

Batı’da liderin içeriden, halktan biri olması beklenir.

Doğu’da lider dinlenir.

Batı’da halk dinlenir.

Batı’da patron, yönetici, müşteri, garson herkes yatay bir ilişki içinde eşittir.

Doğu’da erkek kadından, büyük küçükten, zengin fakirden, güçlü güçsüzden üstündür ve ötekinin doğal lideridir.

Batı’da en büyük korku bir diktatörün gelip halkın özgürlüğünü elinden almasıdır.

Doğu’da en büyük korku başsız kalmaktır.

Batı’da herkes kendisiyle övünür.

Doğu’da önemli olan liderdir.

Batı’da lider belli bir süre için bir kamu görevini üstlenir. Bu süre içerisinde yaptıkları onun başarısıdır.

Doğu’da liderliği ele almanın yolu o an başta olanı zorla devirmektir. Başarılı lider demek en uzun süre koltukta kalan lider demektir.

Batı’da herkes eşit söz hakkına sahiptir.

Doğu’da ise mevkii bakımından en yüksek olan en çok konuşur.

Partilerde


Batı’da geleneksel sosyal yaşam ağları pek az örüldüğünden kişiler, sosyalliklerini evlerinde verdikleri partiler ile karşılarlar. Ev sahibinin arkadaş çevresinin davet edildiği ortamlarda, parti verilen odanın içindeki eşyalar büyük ölçüde kaldırılıp alan açıldığı için, kişiler ikili üçlü gruplar halinde konuşurlar veya eğlenirler. Batılı için partiler hiç tanımadıkları bir insana teklifsizce yaklaşıp “şanslarını denemeleri”, yakın bir ilişki kurabilmeleri için mükemmel bir ortam oluşturur. Batı’da pek çok arkadaşlık partilerde kurulur. İçki ve meze açık büfe halinde sunulur, isteyen istediğini kendisi alır, ev sahibi de konuklardan biri gibi davranır.

Doğu’da ise parti verileceği zaman alan açmak için eşyalar duvarlara doğru çekilir ve herkesin odanın ortasına bakacak şekilde oturması sağlanır. İnsanlar bu yüzden bir çember oluşturacak şekilde oturmayı tercih ederler. Doğu’da partiye gelen insanlar zaten tanıdık insanlardır, yabancılar pek davet edilmez. Olur da bir yabancı gelirse, hem kendi gerilir hem de evdekileri gerer. Konuşmalar ortaya yapılır, kimse kimseyi bölmemek için sırasıyla konuşur. Bu arada konuklara çay, kahve, içki, meze sorularak ve sürekli servis halinde olunarak konukların rahat etmesi sağlanılır. Ev sahibinin hizmet etmesi beklenir.

Ücretsiz ön izlemeyi tamamladınız.

Türler ve etiketler

Yaş sınırı:
0+
Litres'teki yayın tarihi:
03 temmuz 2023
Hacim:
99 s. 66 illüstrasyon
ISBN:
978-625-8068-31-3
Telif hakkı:
Maya Kitap
Metin
Средний рейтинг 0 на основе 0 оценок
Metin
Средний рейтинг 5 на основе 1 оценок
Metin
Средний рейтинг 0 на основе 0 оценок
Metin
Средний рейтинг 0 на основе 0 оценок
Metin
Средний рейтинг 5 на основе 1 оценок
Metin
Средний рейтинг 0 на основе 0 оценок
Metin
Средний рейтинг 0 на основе 0 оценок
Metin
Средний рейтинг 0 на основе 0 оценок
Metin PDF
Средний рейтинг 0 на основе 0 оценок
Metin
Средний рейтинг 0 на основе 0 оценок