Sadece LitRes`te okuyun

Kitap dosya olarak indirilemez ancak uygulamamız üzerinden veya online olarak web sitemizden okunabilir.

Kitabı oku: «Karaçay-Malkar Halk Şairleri Antolojisi»

Yazı tipi:

Kafkasya’dan bir Karaçaylı Halit Toturkul


KARAÇAY-MALKAR TÜRKLERİ

Kafkas dağlarının en yüksek zirvesi Elbruz Dağı (Mingi Tav) ve çevresindeki yüksek dağlık arazide yaşayan Karaçay-Malkarlılar, tarih boyunca Kafkasya’da hâkimiyet kuran Kimmer, İskit, Hun, Bulgar, Alan, Hazar, Kıpçak gibi proto-Türk ve eski Türk kavimleri ile çeşitli Kafkas halklarının etnik ve sosyo-kültürel bütünleşmesinden ortaya çıkmış bir Kafkasya halkıdır.

Yaşadıkları bölge doğuda Çerek ırmağının kaynak havzasından batıda Laba ırmağının kaynak havzasına kadar uzanan ve Kafkas dağlarının en sarp, yüksek bölümünü meydana getiren dağlık arazidir.

Karaçaylılar ve Malkarlılar birbirinden farklı etnik kökene, dile, kültüre ve tarihe sahip iki ayrı halk değil; aynı dil, kültür ve tarihi paylaşan bir Türk boyudur. Karaçay ve Malkar adları bu boyun yaşadığı iki coğrafî bölgenin adlarıdır.

Karaçay-Malkar, Kafkasya’nın Orta Kafkaslar olarak bilinen merkezî kısmında yer almaktadır. Yalnızca Kafkasya’nın değil; Avrupa’nın da en yüksek dağları Karaçay-Malkar toprakları içindedir. Bunların başlıcaları Mingi Tav (Elbruz 5.642 mt), Dıh Tav (5.203 mt), Koştan Tav (5.145 mt), Uşba, Dombay Ölgen gibi zirvelerdir.

Karaçay-Malkar bölgesinin kuzeyindeki ve batısındaki düzlüklerde Adigey-Abaza-Kabardey bölgeleri yer alır. Güney kısımları baştan başa Kafkas sıradağları ile kaplıdır ve dağların arkasında Abhazya ve Gürcü-Svanetya bölgeleri ile komşudurlar. Doğularında ise Osetya yer almaktadır.

Kendilerine Tavlu (Dağlı) adını veren Karaçay-Malkarlılar, ayrıca kendi aralarında kendilerini yaşadıkları vadilerin adlarına göre Karaçaylılar, Bashanlılar, Çegemliler, Holamlılar, Bızıngılılar ve Malkarlılar olarak çeşitli zümrelere ayırırlar. ‘Balkar’ adı Bashan, Çegem, Holam, Bızıngı ve Malkar vadilerinde yaşayan dağlıları tek bir isim altında toplamak isteyen Sovyet yönetimi tarafından uydurulmuş sunî bir etnik isim ve millet adıdır. Karaçay-Malkarlılar ayrıca kendileri için ‘Alan’ adını kullanır ve birbirlerine ‘Alan’ diye hitap ederler.

Karaçay-Malkarlılar günümüze gelene kadar Avrupa ve Rus kaynaklarında çok çeşitli adlarla anılmışlardır.

1404 yılında Kafkasya’da bulunan Başpiskopos Johannes de Galonifontibus Karaçaylılara ‘Kara Çerkesler’ adını vermiştir. 1635 yılında A. Lamberti de Karaçaylılara ‘Kara Çerkes’ adını vermiştir (Tavkul 1993:50). Tatarlar da Karaçaylılara ‘Kara Çerkes’ adını verirlerdi (Byhan 1936:241).

Karaçay-Malkarlılara kendi dillerinde ‘Dağlı’ anlamına gelen ‘Kuş-ha’ adını veren Kabardeyler onları yaşadıkları bölgelere göre ‘Karşaga Kuşha’, ‘Çegem (Şecem) Kuşha’ ve ‘Balkar Kuşha’ olarak adlandırırlardı.

XIX. yüzyıl sonlarında Rus literatüründe Karaçay-Malkarlılar için ‘Gorskiy Tatar’ (Dağlı Tatar), ‘Gortsı (Dağlı) ve ‘Dağlı Kabardeyler’ adları kullanılırdı (Tavkul 1993:51).

Kafkas halkları Karaçay-Malkarlılar için değişik etnik isimler kullanmaktadırlar. Adigeler, Karaçaylılar için ‘Karaşey’ ve ‘Kuşha’, Abhazlar ‘Akaraç’, Abazalar ‘Karça’, Gürcü-Svanlar ‘Mukrçay’, Osetler ‘Asi’, Gürcü-Megreller ‘Alani’ adlarını kullanırlar. Gürcüler de onlara ‘Karaçioli’ derler. Malkarlılar için Gürcüler ‘Basiyani’, Gürcü-Svanlar ‘Sabir’, Ab-hazlar ‘Azuho’, Osetler ‘Asson’, Kabardeyler ‘Balkar’ ve ‘Kuşha’ adlarını kullanırlar (Miziyev 1991:135).

Karaçaylılar ‘Karaçay’ adının efsanevi cedleri ‘Karça’nın adından geldiğine inanmaktadırlar. Halk arasında yaşayan efsaneye göre, Elbruz Dağı’nın doğusundaki Bashan Vadisi’nde yaşamakta olan Karça, burada savaşmak zorunda kaldığı Kabardeylerin baskısı sonucunda, beraberindeki Adurhay, Budyan ve Navruz klanlarıyla birlikte Elbruz Dağı’nın batısında yer alan Kuban Irmağı’nın kaynak havzasındaki bölgeye, yani günümüzdeki Karaçay topraklarına göç eder. Karça’nın kabilesine Tram, Hubiy, Özden ve Botaş soyları da katılmıştır. Bu arada, savaştıkları Kabardey prensleriyle aralarında kan davasının sürmemesi için, Kabardeylerin Tohçuk (Dohşuk) ve Tambiy sülalesinden iki delikanlı Kafkas geleneklerine uygun olarak Karça’nın kabilesine katılırlar. Bunların soyundan Karaçay’da iki büyük soy ortaya çıkar. Karça adı zamanla değişerek Karaçay şeklini alır (Tavkul 1994: 25).

Karaçaylılar hakkında Avrupa kaynaklarındaki ilk bilgiler 1404 yılında Kafkasya’da bulunan Johannes de Galonifontibus’un notlarıdır. Galonifontibus ‘Kara Çerkesler’ adını verdiği Karaçaylılar hakkında şu bilgileri verir:

‘Çerkesya ya da Zikia adı verilen ülke, Karadeniz’in arkasındaki dağların eteklerinde uzanır. Burada iki değişik halk yaşar. Yüksek dağların üzerindeki vadilerde yaşayan halk ‘Kara Çerkesler’dir. Aşağılarda deniz kenarında yaşayanlar ise ‘Ak Çerkesler’dir. Kara Çerkesleri hiç kimse ziyaret etmez. Onlar da tuz ihtiyaçlarını karşılamanın dışında dağlarını asla terketmezler. Kara Çerkeslerin kendilerine özgü bir dilleri vardır’ (Tardy 1978:105).

1635-1653 yılları arasında Kafkasya’da bulunan İtalyan misyoner A. Lamberti Karaçaylılar için şunları yazmaktadır:

‘Kafkas’ın kuzey eteklerinde Karaçaylılar (Karaçioli’ler)ya da Kara Çerkesler adı verilen halk yaşar. Onlara bu ad yaşadıkları dağlarda gök daima bulutlu ve karanlık olduğundan verilmiştir. Dilleri Türk dilidir, fakat hızlı konuştuklarında anlamak zordur. Beni hayrete düşüren şey, bu kadar garip dilleri konuşan çeşitli milletlerin ortasında Karaçaylılar Türk dilinin saflığını nasıl korumuşlardır? Kafkasların kuzeyinde eskiden Hun Türkleri yaşamışlardır. Karaçaylılar da Hunların bir dalıdır. Şimdiye kadar eski dillerini korumuşlardır’ (Şamanlanı 1987:780).

XIX. yüzyıl başlarında Kafkasya ve Gürcistan’ı gezen Avrupalı bilimadamı J. Klaproth Karaçaylılarla ilgili şu bilgileri vermektedir:

‘Adigeler (Çerkesler) bunlara Karşaga Kuşha derler. Tatarlar ise Kara Çerkes adını verirler. Onlar Kabardeylerden önce Kabardey’e yerleşmişlerdi. Karaçay adını beyleri Karça’nın adından alırlar. Mingi Tav dedikleri Elbruz dağının kuzey eteklerinde yaşarlar. Karaçaylılar Kafkasya’nın en güzel milletlerindendirler. Beyaz tenleri, siyah gözleri, belirgin güzel hatları ve mükemmel bir vücut yapıları vardır. Göçebe Tatar ve Nogaylarda görülen basık suratlar, çekik gözler onlarda görülmez. Moğol ırkları ile bir karışımları yoktur. Gürcülere benzerler.’ (Klaproth 1823:305).

1848 yılında Karaçay’da bulunan Rus tarihçisi G.Tokarev onların etnik kökenlerini Kıpçaklara bağlar. Bu konuda Tokarev şunları yazmaktadır:

‘Bu topraklarda Komanlar (Kuman-Kıpçaklar) yaşamışlar. Onlar kendi beylerine piramit şeklinde sivri çatılı evler inşa etmişler. Koban (Kuban) ırmağının adı şüphesiz Komanlardan kalmıştır. Karaçaylılar Kafkasya’nın en güzel milletlerinden biridir. Bunların yüzleri Tatar, Moğol ve Nogaylarla hiçbir benzerlik göstermez. Karaçaylılar Adige (Çerkes)’lerden önce Kabardey’e yerleşmişlerdir. Kendi ağızlarından Bashan (Baksan)’dan çıktıklarına dair rivayetler dinledim’ (Şamanlanı 1987:77).

1870’li yıllarda Rus idarecisi olarak Karaçay’da bulunan G. Petrov, onlar hakkında şu bilgileri vermektedir:

‘Karaçaylıların çoğu orta boylu, sağlam yapılı, esmer, geniş omuzludur. Bütün dağlılarda fark edilen açık, hayat dolu gözleri vardır. Karaçaylılar dağlarından ayrıldıklarında hüzünleniyorlar, solan çiçeklere benziyorlar. Düz yerler onlara çirkin görünüyor’ (Şamanlanı 1987:131).

Sovyetler Birliği döneminde ikiye ayırılan Karaçay-Malkar halkı Kafkasya’da yer alan Karaçay-Çerkes Özerk Bölgesi ve Kabardin-Balkar Özerk Cumhuriyeti sınırları içinde yaşamaktaydı. Günümüzde Karaçaylılar Rusya Federasyonuna bağlı Karaçay-Çerkes Cumhuriyetinde, Malkarlılar ise Kabardin-Balkar Cumhuriyetinde yaşamaktadırlar. 2002 yılı nüfus sayımına göre Karaçaylılar yaklaşık 192 bin kişilik bir nüfusa sahip iken, Malkarlıların nüfusu da 108 bin civarındadır.

Karaçay-Malkarlılar Kafkasya dışında, 1943-1944 yıllarında sürgüne gönderildikleri Orta Asya’da, Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan’da yaklaşık 20 bin kişilik bir nüfusa sahiptirler. 1886 ve 1905 yıllarında Türkiye’ye göç eden Karaçay-Malkarlılar da Türkiye’de yaklaşık 20 bin kişidirler. Bunun dışında, Suriye’de Şam civarında 1.500, Amerika Birleşik Devletlerinde de yaklaşık 5 bin Karaçay-Malkarlı yaşamaktadır.

KARAÇAY-MALKAR TÜRKÇESİ

Dil bilim araştırmaları Karaçay-Malkar Türkçesinin ana çizgileri ile tipik bir Kıpçak Türkçesi olduğunu ortaya koymaktadır. Son yıllara kadar gerek Türkiye’de gerekse Avrupalı Türkologlar arasında Karaçay-Malkar Türkçesi, Karaçayca ve Malkarca şeklinde birbirinden farklı iki dil gibi gösteriliyor ve tanınıyordu. Bu yanılmanın en büyük sebebi birçok Türkoloğun Karaçay-Malkarlılar arasında saha araştırması yapmadan onların dilleri hakkında daha önceden yazılmış araştırma ve sözlükleri kaynak almalarıydı. XX. yüzyıl başlarında Wilhelm Pröhle’nin Karaçay-Malkarlılar arasında yaptığı ve Keleti Szemle adlı dergide yayımladığı dil araştırmaları ve sözlükler bu yanılgıların ve hatalı görüşlerin ana kaynağı idi (Tavkul 2000a: 4).

Karaçay-Malkarlılar dillerini Tav til (dağ dili) ya da Tavça (dağca) biçimlerinde adlandırırlar. Karaçay-Malkar Türkçesi tarihî gelişimi içerisinde iki önemli ağıza ayrılmıştır. Bunlar ilk bakışta sanıldığı gibi Karaçay ve Balkar diyalektleri değildir. Çünkü Karaçay bölgesinde ve Malkar topraklarının Bashan, Çegem vadilerinde konuşulan dil birbirinden farklı değildir ve Karaçay-Malkar halkının yüzde doksanı tarafından konuşulan bu diyalekt Karaçay-Malkar yazı dilini meydana getirir. Bilimsel literatürde bu diyalekt Karaçay-Bashan-Çegem diyalekti olarak adlandırılır. İkinci ağız ise Malkar bölgesinin Çerek vadisinde konuşulan Çerek diyalektidir. Holam ve Bızıngı vadilerinde konuşulan dil de Çerek ağzının etkisi altındadır.

Karaçay-Malkar Türkçesi Türk lehçelerinin Kıpçak kolunun Kafkasya’daki güney bölümünü meydana getirir. Sovyet Türkologlarından A. N. Samoyloviç’in 1922 yılında Petrograd’da yayınlanan Nekotorie dopolneniya k klassifikatsi turetskih yazıkov (Türk dillerinin sınıflandırılmasına bazı ilaveler) adlı eserindeki Türk lehçeleri sınıflamasına göre, Karaçay-Malkar Türkçesi Türk lehçelerinin z kolunun y bölümünün tav, bol-, kalgan grubuna girer. Buna göre Karaçay-Malkar Türkçesinde eski Türkçe azak/adak yerine ayak, tag (dağ) yerine tav, olmak yerine bolmak, kalan yerine kalgan biçimleri kullanılır. Bunlardan başka, Karaçay-Malkar Türkçesinde ben yerine men biçiminin kullanılması, kelime başında y - sesinin c - sesine dönüşmesi de Kıpçak Türkçesinin özellikleridir (Tavkul 2000a: 4).

Karaçay-Malkar Türkçesinin söz varlığı büyük ölçüde Eski Türkçenin Orhun Yazıtları, Eski Uygur Türkçesi Metinleri ve Divanü-Lügati’t-Türk gibi yazılı kaynaklardan takip edilebilen dönemlerine dayanmaktadır. Tarihi Kıpçak sözlüğü Codex Cumanicus’un dili ile en yakın benzerlik içindedir. Komşu yaşadıkları Kabardey, Oset ve Gürcü-Svan halklarının dillerinden ödünç kelimelerle de Karaçay-Malkar Türkçesinin söz varlığında karşılaşılmaktadır. İslamiyeti XVIII. yüzyıl ortaları gibi geç bir dönemde tanıyıp kabul eden Karaçay-Malkar halkının diline Arapça ve Farsça kökenli kelimeler bu dönemden sonra girip yerleşmiştir. XX. yüzyıldaki Sovyet hakimiyeti devrinde ise Karaçay-Malkar Türkçesi Rusça’dan geçen kelimelerin istilasına uğramıştır.


KARAÇAY-MALKAR HALK EDEBİYATI

Karaçay-Malkar edebiyatının en zengin ve renkli bölümünü sözlü edebiyat ürünleri teşkil etmektedir. Kafkas dağlarının ‘Orta Kafkaslar’ adı verilen ve ortalama yüksekliği beş bin metre civarında sarp dağlardan ve derin vadilerden oluşan bir bölümünde, dış dünyadan yüzyıllar boyunca âdeta tecrit edilmiş bir biçimde yaşayan Karaçay-Malkar Türkleri sözlü edebiyat ürünlerini ağızdan ağıza aktararak bunların nesilden nesile unutulmadan yaşatılmasını sağlamışlardır.

Karaçay-Malkarlıların hayatlarını, âdet ve geleneklerini inceleyen bilim adamları ve gezginler onlardaki sözlü halk edebiyatının zenginliğini vurgulamaktadırlar. Örneğin XX. yüzyıl başlarında Karaçaylılar arasında bilimsel araştırmalarda bulunan Rus Coğrafya Cemiyeti’nin üyesi etnograf-Kafkasolog G.F. Çursin, Karaçaylıların halk şarkıları yaratma ve söylemede komşu Kafkas halkları tarafından takdir edildiklerini belirtmektedir (Çursin 1906). Tarz ve konular açısından Karaçay-Malkar sözlü edebiyatı diğer Kafkas halklarının söz sanatlarına yakındır. Oset bilim adamı V,İ. Abayev de Kafkasya’da pek çok farklı dil olmakla birlikte ortak bir kültür oluşturulduğu fikrindedir (Abayev 1949: 89).

Karaçay-Malkar sözlü edebiyatının en önemli bölümlerinden birini ‘Nart Destanları’ meydana getirmektedir. Nart Destanları Karaçay-Malkar Türkleri ile birlikte, onlara komşu yaşayan ve her biri farklı bir dilde konuşan çeşitli Kafkas halklarının da ortak edebî ürünleridir.

Kafkas mitolojisine göre Nartlar bugünkü Kafkas halklarının ataları sayılan efsanevî bir halktır. Nart Destanları değişik dillerde konuşan ve farklı etnik kökenlerden gelen Kafkasya halkları arasında kültürleri birleştirici bir unsur olarak ortaya çıkmaktadır. Adige (Çerkes), Abhaz, Oset ve Çeçen-İnguş halkları ile birlikte Karaçay-Malkar Türklerinin sözlü edebiyatlarında da Nart destanları eski Kafkas kültürünün en belirgin temsilcisi olma özelliğini taşımaktadır.

Karaçay-Malkar Nart Destanları XIX. yüzyıl ortalarından itibaren Rus etnograflarının ve bilim adamlarının dikkatini çekmiş, yerli halkla irtibata geçen bilim adamları tarafından derlenip Rusçaya çevrilerek yayımlanmaya başlamıştır.

Rus bilim adamı P. Ostryakov, Karaçay-Malkar köylerinden Bashan’da Safar-Aliy ve Navruz Urusbiyev’den derlediği Karaçay-Malkar Nart destanlarını ilk olarak 1879 yılında ‘Vestnik Evropı’ adlı dergide yayımlamıştır. İki yıl sonra, 1881 yılında Safar-Aliy Urusbiyev ‘Sbornik Metarialov Dlya Opisaniya Mestnostey i Plemen Kavkaza’ adlı derginin ilk sayısında ‘Örüzmek’, ‘Şavay’, ‘Raçıkav’, ‘Sosuruk’ adlı dört Karaçay-Malkar Nart destanını ilk olarak okuyuculara sunmuştur (Ortabaylanı 1987:4). M. Aleynikov aynı derginin 1883 yılında yayımlanan 3. sayısında Karaçay hikâyeleri adı altında birkaç Karaçay-Malkar Nart Destanını daha yayımlamıştır (Ortabaylanı 1987:4) 1898 yılında ‘Sbornik Metarialov Dlya Opisaniya Mestnostey i Plemen Kavkaza’ dergisinde Karaçay köylerinden derlenen Nart Destanları A.N. Daçkov-Tarasov tarafından yayımlanarak bilim dünyasına sunulmuştur (Daçkov-Tarasov 1898).


Rus bilim adamları İsmail Urusbiyev’den derleme yaparlarken…


XX. yüzyıl başlarında Rus bilim adamları Karaçay-Malkar Nart destanları konusundaki derleme çalışmalarına devam etmişler, 1903 yılında H.P. Tulçinskiy Karaçay-Malkar Nart Destanlarını, halk şarkılarını ve atasözlerini ‘Terskiy Sbornik’ adlı dergide yayımlamıştır (Tulçinskiy 1903).

Karaçay-Malkar sözlü halk edebiyatında Nart destanlarının yanı sıra kahramanlık destanları ve tarihî destanlar da önemli bir yer tutmaktadır. ‘Cırçı’ adını alan halk şairlerinin söyledikleri ‘cır’ adı verilen bu destanlar Karaçay-Malkar halkının tarihini, toplumsal yapısını, komşu Kafkas halkları ile ilişkilerini, Rusya’ya karşı verilen bağımsızlık mücadelesini anlatan konularla işlenmiş, Karaçay-Malkar kültürüne ışık tutan sözlü edebiyat ürünleridir.

‘Avcı Biynöger’ Destanı Karaçay-Malkar sözlü edebiyatının en eski örnekleri arasında yer almaktadır. ‘Batır Karça’ Destanında Karaçay beyi Karça’nın Kabardey prenslerine karşı giriştiği mücadele anlatılır. Karaçay-Malkar halk edebiyatında Kabardey prenslerinin kahramanlıklarını anlatan destanlara da rastlanır. Bu destanların Kabardey halk edebiyatında yer almamasına karşılık Karaçay-Malkar halk edebiyatında çok zengin bir yere sahip olması ilginçtir. Karaçay-Malkar halkı bu destanlarda sözü geçen kahramanları o kadar benimsemiştir ki, ‘Açemez’ ve ‘Cansoh’ gibi tarihte yaşamış Kabardey destan kahramanlarını artık Karaçay-Malkarlı olarak kabul etmektedir. Tarihî destanlar arasında Karaçaylıların Rusya’ya karşı verdikleri hürriyet mücadelesini anlatan destanlar da yer alır. 1828 yılında General Emanuel komutasındaki Rus ordusuna karşı Hasavka vadisinde yapılan savaşı anlatan ‘Hasavka’ Destanı ile bu savaşta şehit olan Karaçaylı delikanlı Umar’ın destanı Karaçay-Rus savaşlarının iki canlı örneğidir. (Curtubaylanı 1993: 129-135).

Sözlü edebiyat ürünlerinin halk arasında doğup yayılmasında cırçıların (destan şairlerinin) büyük rolü olmuştur. Karaçay-Malkar destanlarının büyük bir bölümünün şairleri halk tarafından unutulmuş, eserleri anonimleşmiş, yüzyıllar boyunca halk arasında ağızdan ağıza, kulaktan kulağa nakledilirken değişmiş, gelişmiştir.

XVII. yüzyılda yaşayan Kara Mussa, XVIII. yüzyılda, 1695-1798 yılları arasında yaşadığı tahmin edilen Zantuvdu, 1834 yılında Karaçay köylerinden Uçkulan’da dünyaya gelen Koçhar oğlu Kasbot, 1859 yılında Malkar köyü Şıkı’da doğan Meçi oğlu Kâzım, 1864 yılında Karaçay köylerinden Uçkulan’da dünyaya gelen Canıbek oğlu Appa, 1891 yılında Uçkulan köyünde dünyaya gelen Semen oğlu Sımayıl, eserleri günümüze ulaşan Karaçay-Malkar halk şairleri arasındadırlar.


Karaçay Halk Ozanı Harşım Aliy


KARAÇAY-MALKAR HALK ŞAİRLERİ


Bilinen En Eski Karaçay-Malkar Halk Şairi
KARA MUSSA

Karaçay-Malkar halk şairleri içinde eserleri unutulmadan günümüze kadar ulaşabilen en eski halk şairi XVII. yüzyılda yaşayan Kara Mussa’dır.

Kara Mussa XVII. yüzyılda yaşamış olan meşhur Malkar prenslerinden Aydabol oğlu Artutay’ın ‘Cırçı’sı (Destan Şairi) idi. Karaçay-Malkar halkı arasında çok sevilen ve itibarı sayılan Kara Mussa aynı zamanda prens Artutay’ın danışmanı idi.

Kara Mussa’nın yaşadığı dönemde Gürcistan kralı olan I. Teymuraz, ülkesine saldıran İran ordularına karşı yardım istemek için, Rus Çarı Aleksey Mihayloviç’ten yardım almak amacıyla Moskova’ya doğru yola çıkmıştı. Gürcü kralı Teymuraz’ın Gürcistan’dan Moskova’ya gidebileceği yol Kafkas dağları üzerinde yer alan Malkar topraklarından, prens Artutay’ın hakimiyeti altındaki bölgeden geçiyordu. Gürcü kralı Teymuraz iyi komşuluk ilişkileri içinde yaşadıkları Karaçay-Malkar halkının bir temsilcisinin de kendisiyle birlikte Moskova’ya gelmesini arzuluyordu ve Malkar prensi Artutay’a bu isteğini iletti. Prens Artutay Gürcü kralı Teymuraz’ın bu isteğini kabul etti ve danışmanı Kara Mussa ile birlikte Moskova’ya, Rus Çarı Aleksey Mihayloviç’e gittiler. Kara Mussa bu yolculuk sırasında tanıdığı Gürcü kralı Teymuraz için bir destan yazdı.

1972 yılında Kabardin-Balkar Cumhuriyeti’ndeki Malkar köylerinden Babugent köyünde, Malkarlı bilimadamı Alim Teppeyev’in Lokman-İdris Mokayev adlı yaşlı bir Malkarlıdan derlediği Kara Mussa’ya ait bu destanda, Kara Mussa Gürcü kralı Teymuraz’ı şöyle övmektedir:

Karaçay-Malkar Türkçesi
 
Ey, Göze ıpçıgı adam ötmez colmu edi?
At acaşhan teren agaç kolmu edi?
Col ese da andan duşman ötmesin,
Ötse-ötsün, muratına cetmesin!
Tav Artında Basiyannı ahlusun
Col uzagı armav-arsar etmesin.
 
 
Ey, Basiyannı taşı-elpek, çöbü-az,
Az ese da, tözümü bar, kölü baz.
Törelige-törde cerin ayamaz,
Töresizge-hurmet, huner beralmaz!
Baş urmagan-üylerine kiralmaz,
Kirse-kirir, artha colun bilalmaz.
 
 
Tav Artında carık tiygen künmü edi?
Kelgen konak patçahmı edi , biymi edi?
Biy ese da patçah kibik köreyim,
Patçah ese andan alga öleyim.
Basiyannı tuzu-damı keng bolur,
Konak süygen-ullulaga teng bolur.
 
 
Hoş keligiz, kelgenigiz söngmesin,
Izıgızda adam palah körmesin.
Eliyanı sur salamı cetmesin,
Cetse-cetsin, adam başın eltmesin…
Bu goppanlay tolu bolsun cerigiz,
Aşlav başı-bügün sizni törügüz!
 
***
Türkiye Türkçesi
 
Ey, Göze geçidi adam geçmez yol mu idi?
Atların kaybolduğu derin ormanlık vadi mi idi?
Yol ise de, oradan düşman geçmesin,
Geçse-geçsin, amacına ulaşamasın.
Dağ Ardında(Gürcistan’da) Basiyan’ın1 dostunu,
Hiçbir zaman tereddüt ve sıkıntıya sokmasın.
 
 
Ey, Basiyan’ın taşı bol, bitkisi az,
Az ise de,sabrı var, gönlü cesur.
Töreliye-baş köşede yerini esirgemez,
Töresize-hürmet, itibar vermez.
Baş eğmeyen-evlerine giremez,
Girse-girer, çıkacak yolunu bilemez.
 
 
Gürcistan’da parlayan güneş mi idi?
Gelen misafir kral mı idi, prens mi idi?
Prens ise de kral gibi göreyim,
Kral ise, ondan önce öleyim.
Basiyan’ın ikram ettiği yemeği bol olur,
Misafir seven-büyüklere eşit olur.
 
 
Hoş geldiniz, gelişinizin ardı kesilmesin,
Arkanızda adam sıkıntı/dert görmesin.
Yıldırım Tanrısının selamı size ulaşmasın,
Ulaşsa-ulaşsın, adam başını götürmesin…
Bu dua tası gibi dolu olsun yeriniz,
Sofra başı bugün sizin itibarlı mevkiniz!
 
***

Karaçay-Malkar halkı arasında büyük bir itibara sahip olan Kara Mussa için halk ‘Teyri keleçige algan Kara Mussa’ (Gök Tanrısının elçi olarak seçtiği Kara Mussa) diyordu ve onun adının anıldığı yerde onun için kurban kesiyordu. Yaşadığı bölgenin hâkimi olan prens Artutay Kara Mussa’ya büyük değer veriyor ve onu yanından ayırmıyordu. Kara Mussa, Aydabol oğlu Artutay öldüğünde ona bir ağıt yazmıştı. Bu ağıtın günümüze ulaşabilen bazı bölümleri şöyledir:

Karaçay-Malkar Türkçesi
 
Malkar özeni taş-toprak adamdı
Teyri bizge aman onov cazgandı
Tav camavatı da Artutay biysiz kalgandı
Canıbıznı ketmez buşuv algandı
 
 
Artutay edi Tav elleni zakiyi
Col tanıgan, cerle körgen ökülü
Tav camavatlanı da tardan ötdürgen köpürü
Adırlada buvla cılayla ökürüb
 
 
Kabartıga da bir kara kuvgun iygenbiz
Eki millet da birça kara kiygenbiz
Bu palahnı da bıllay ullulugun bilgenbiz
Köb ömürle açıy-uluy kelgenbiz
 
 
Teymurazga Miskav colun tanıthan
Kesin alay nögerlikge çakırthan
Orus tahnı allında da tobuklanmay turalgan
Tav elleden halk eterge kuralgan
 
Türkiye Türkçesi
 
Malkar vadisi taş-toprak, adamdır
Gök tanrısı bize kötü kader yazdı
Dağ halkı2 Artutay beysiz kaldı
İçimizi gitmeyecek acılar kapladı
 
 
Artutay idi dağ yurtlarının önderi
Yol bilen, yer gören vekili
Dağ halklarını dağ geçitlerinden geçiren köprüsü
Orman kaplı vadilerde geyikler de ona ağlıyor
 
 
Kabardey’e3 de bir kara haber gönderdik
İki millet birlikte yas tuttuk
Bu felaketin büyüklüğünü anladık
Asırlar boyu ağlayıp-haykırıp geldik
 
 
Teymuraz’a Moskova yolunu tanıtan
Kendisini yol arkadaşlığına davet ettiren
Rus tahtının önünde bile diz çökmeyen
Dağ yurtlarından bir halk ortaya çıkaran
 

Karaçay-Malkar halkının yaşadığı güç hayat şartları, düşman baskınları, salgın hastalıklar Kara Mussa’nın şiirlerine de yansır. Bunlardan günümüze ulaşan bir şiiri şöyledir:

Karaçay-Malkar Türkçesi
 
Ey, tarladan enişge suvla ketelle
Ala ne cerlege cetelle?
Ey, suvladan cengil bizni kölübüz
Sına, oy, ömürle ketelle
 
 
Ey, çallık sırtlanı ırhı talaydı
Curtlanı da Bayçı maraydı
Ey, Kök Teyrisi da eliya kurub
Bizge biyikden karaydı
 
 
Ey, cenubha uçub bargan zurnukla
Ala ne cerlede tohtayla?
Ey, kaya ırbınga kısılgan elni
Adamın, oy kimle coklayla?
 
 
Ey, tavlarıbıznı biyik başları
Ala ne cerleni körelle?
Ey, keng duniyaga termilgen canla
Emina küydürüb ölelle
 
 
Ey, tarladan enişge colla çıksala
Alanı aylançları bolur mu?
Ey, taş hurulada talgan belibiz
Bir kün bir tınçayıb solur mu?
 
 
Ey, calavlada kiyikle sekire
Kollada dommayla öküre
Ey, ömürleribiz ötüb baradı
Bir carık körmeyin, öküne
 
***
Türkiye Türkçesi
 
Dağ geçitlerinden aşağı ırmaklar akıyor
Onlar nerelere varıyorlar?
Irmaklardan daha sabırsız bizim gönlümüz
Bak, ömürler geçiyorlar.
 
 
Biçilecek dağ yamaçlarını sel götürüyor
Köyleri Çobanların Tanrısı4 gözlüyor
Gök Tanrı5 şimşekler hazırlayıp
Bize yüksekten bakıyor
 
 
Güneye uçup giden turnalar
Onlar hangi yerlerde duruyorlar?
Kaya ovuğuna sığınan halkın
Adamını kimler yokluyorlar?
 
 
Dağlarımızın yüksek dorukları
Onlar nereleri görüyorlar?
Geniş dünyaya hasret kalan canlar
Veba hastalığı yakıp ölüyorlar
 
 
Dağ geçitlerinden aşağı yollar çıksalar
Onların dönemeçleri var mıdır?
Taş yığınları arasında yorulan belimiz
Bir gün rahat edip dinlenir mi?
 
 
Kayalıklarda geyikler sıçrıyor
Vadilerde bizonlar böğürüyor
Hayatlarımız geçip gidiyor
Ferahlık görmeden, acı çekerek
 
***

Kafkas dağlarının sarp zirveleri tarafından kuşatılmış, âdeta dünyadan tecrid edilmiş bir bölgede, Karaçay-Malkar bölgesinin derin vadilerinde yaşayan dağlı halkın çektiği çileler Kara Mussa’nın yüreğinde derin izler bırakmıştır.

XVII. yüzyılda yaşadığı bilinen ve halk arasında eserlerinin çok az bir bölümü korunarak günümüze ulaşabilen Kara Mussa’nın hangi tarihler arasında yaşadığı henüz tespit edilememiştir.


1.Basiyan: Gürcülerin Karaçay-Malkar halkının atalarına verdikleri isim.
2.Dağ halkı: Karaçay-Malkar halkı.
3.Kabardey: Karaçay-Malkar halkının komşusu Kabardey Çerkesleri.
4.Çobanların Tanrısı: Eski Karaçay-Malkar inançlarında Bayçı ya da Bayça adı verilen bir tanrı.
5.Gök Tanrı: Eski Karaçay-Malkar inançlarında Kök Teyri adı verilen en büyük tanrı.

Ücretsiz ön izlemeyi tamamladınız.

Türler ve etiketler

Yaş sınırı:
0+
Litres'teki yayın tarihi:
01 ağustos 2023
Hacim:
35 s. 59 illüstrasyon
ISBN:
978-605-5988-24-1
Yayıncı:
Telif hakkı:
Elips Kitap
Metin
Ortalama puan 0, 0 oylamaya göre
Metin
Ortalama puan 0, 0 oylamaya göre
Metin PDF
Ortalama puan 0, 0 oylamaya göre