Sadece Litres'te okuyun

Kitap dosya olarak indirilemez ancak uygulamamız üzerinden veya online olarak web sitemizden okunabilir.

Kitabı oku: «Osmanlı’da Devlet Tekke Münasebetleri – Meclis-i Meşâyih», sayfa 4

Yazı tipi:

1918 Tarihli Nizamname

1918 yılında hazırlanmış olan bu nizamname, 9 Şevval 1336 / 18 Temmuz 1334 / 18 Temmuz 1918 tarihinde “Takvim-i Vekayi” ve “Ceride-i İlmiye” gazetelerinde yayımlanmıştır. Bazı araştırmacılar, bu nizamnamenin yayın yılını 1917 olarak vermiştir.101 Fakat arşiv kayıtlarında bu nizamnamenin 1918 yılında düzenlenip yayımlandığı anlaşılmaktadır. 1918 yılı Meclis-i Meşâyih için âdeta ikinci bir yapılanmanın gerçekleştiği yıl olmuştur.

Meşihat kurumuna bağlı Daru’l Hikmeti’l İslamiye adında bir kurumun kurulması, Meclis-i Meşâyih’in üye sayısının arttırılması ve müftülerin sınıf ve maaşlarının yeniden tespiti konularını kapsayan bir kanun çıkarılmıştır. 21 K.sani 1334 / 1918’de Meclis-i Mebusan’da 23 Şubat 1334 / 1918’de ise Meclis-i Âyan’da görüşülüp kabul edilen bu kanun, 5 Mart 1334 / 1918’de padişahın iradesiyle yürürlüğe girmiştir.102 Kanun 10 Mart 1334 / 1918 tarihinde “Takvim-i Vekayi”de yayımlanmıştır.103 Bu kanunla Meclis-i Meşâyih’in üye sayısı arttırılmış ve kurum için on dokuz maddeden oluşan yeni bir nizamname kaleme alınmıştır. Nizamname, dönemin şeyhülislamı Musa Kazım Efendi ve Bakanlar Kurulu tarafından onaylanmıştır.

18 Temmuz 1334 tarihinde yayımlanmış olan bu nizamnamenin içeriği, öncekilerle farklılıklar taşımaktadır. Bu nizamnamede de meclisin başkan ve üyelerinin meşihat makamı tarafından seçileceği vurgulanmıştır. Bütün tekkelerin Meclis-i Meşâyih’e bağlı olduğu, taşradaki tekkelerin de bu kurumun yerel temsilcilikleri tarafından kontrol ve idare edileceği ifade edilmiştir. Vilayet liva ve kaza merkezlerinde Encümen-i Meşâyih kuruluşuna, meşihat makamı izin verecektir. Oluşturulan taşra meşâyih encümenlikleri de her yönü ile Meclis-i Meşâyih’e bağlı olacak ve onun kararlarına uyacaktır.

Nizamnamenin 5-9. maddeleri encümenin vazife ve yetkileri hakkındadır. Buna göre meclis üyeleri, tekkelerin sınıf ve derecelerine göre taksimi, şeyhlerin özlük bilgilerinin düzenlenmesi, tekke vakıf kayıtlarının tetkiki, tatbiki ve korunmasından sorumludur.

Meclis-i Meşâyih’in üyelerinden oluşan, üç kişilik bir encümen-i ilmi oluşturulacaktır. Dört yıllığına seçilecek bu kurul, tekkelerde uygulanması istenilen ilmî meseleler ile uğraşacaktır. Bu encümenin, ilmî çalışmaları meclisin genel kurulu ve meşihat makamınca onaylandıktan sonra “Ceride-i İlmiye”de yayımlanacaktır. Nizamnamenin dokuzuncu maddesinde; tekke ve zaviyelerin tevliyet haricindeki ilim vazifelere atanacak kişilerin imtihanları ve değerlendirilmesinin 23 Temmuz 1329 tarihli Tevcih-i Cihat Nizamnamesi’ne uygun olarak İstanbul’da Meclis-i Meşâyih tarafından yapılacağı belirtilmiştir. Yerel encümenlikler tarafından hazırlanan atama evrakları, onaylanmak üzere Meclis-i Meşâyih’e gönderilir. Meclisin de onaylamış olduğu atama kararları, meşihat makamının havalesi ile Evkaf Nezaretine bildirilecektir.

Nizamnamede görevini mazeretsiz şekilde ifa etmeyenlerin bu vazifelerinden, Meclis-i Meşâyih tarafından alınabileceği belirtilmiştir (13. Madde).

Cinayet ve namusa halel getiren davranışlarda bulunup haklarındaki hüküm kesinleşenlerin, Meclis-i Meşâyih tarafından görevden alınacak fakat hükümleri kesinleşmemiş tutukluların yerine vekil tayin edilecektir. Taşrada buna benzer suçlamalara dair yerel encümenin değerlendirme ve araştırma yapacağı, merkeze gönderecekleri raporlar doğrultusunda kararın Meclis-i Meşâyih tarafından alınacağı ifade edilmiştir.

Nizamnamenin on altıncı maddesinde; tekkelerin resmî ve hususi diye iki kısma ayrıldığı belirtilmiştir. Meclis-i Meşâyih’in önceki nizamnamelerinde, tekkelerle ilgili bu tür bir ayrıma gidilmemiştir. Resmî tekkeler her yönüyle Meclis-i Meşâyih’e bağlı kabul edilmiştir. Hususi tekkeler de ayin, vaaz ve tarikat adabı gibi konularda Meclis-i Meşâyih’in kararlarına bağlı kalmakla yükümlü kılınmıştır. Meclis-i Meşâyih’in önceki nizamnamelerinde, nizamname maddelerinin icrası Şeyhülislamlık makamının yetkilerine bırakılmıştır. Bunda ise nizamnamenin icrasının, Şeyhülislamlık ve Evkaf Nezaretinin yetkisinde olduğu belirtilmiştir.104

1918 Yılında Yayımlanan Nizamnamenin Esbab-ı Mucibesi

Meclis-i Meşâyih nizamnamesinin çıkması nedeniyle, esbab-ı mucibe layihası da düzenlenmiştir. Bu layihada; Daru’l-Hikmeti’l İslamiyye ve Meclis-i Meşâyih hakkındaki kanunun dördüncü maddesi gereği bir nizamnamenin düzenlenip kabul edildiği, buna ek olarak da bu esbab-ı mucibe layihasının hazırlandığı belirtilmiştir. Nizamnamenin üç fasıldan oluştuğu birinci fasılda; reis ve azaların evsafı, şartları ve seçilme şekilleri, ikincisinde; meclisin ve taşra encümenliklerinin vazife ve salahiyetleri, üçüncü fasılda ise tekkelerin çeşitleri ve Meclis-i Meşâyih’in bunlar üzerindeki yetkisinin tespit edildiği vurgulanmıştır.

Layihada meclisin kuruluş ve var olma amacı açıklanmıştır. Buna göre bir irfan ve ahlak mektebi olan sufilik mesleğinin bir kuruluşu olan Meclis-i Meşâyih’in başkan ve üyeleri, bu meslektekilere tezkiye-i nefis, davranış ve ahlak gibi konularda örnek teşkil edeceklerdir. Bu göreve seçilecek kişiler fazilet irfan ve basiret gibi vasıflar ile bilinen kişiler olmalıdırlar. İslam ümmetinin terbiyesinde rol alacak ve dinî konularda birlik sağlanmasına katkıda bulunacak müesseseler olan tekke ve zaviyeler, Meclis-i Meşâyih’e taşradakiler ise yerel encümenlikler vasıtasıyla bu kuruma bağlanmıştır.

Layihada, İslam ümmetinin son asırda içerisine düşmüş olduğu durumun, cehalet nedeniyle insanların yanlış telakkilere ve telkinlere muhatap olmasından kaynaklandığı ve dinî emirlerin tatbikinde Selefi Salihin’in yolundan uzaklaşıldığı vurgulanmıştır. Meclis-i Meşâyih, bu vaziyeti göz önünde bulundurarak, bu ahlak mekteplerinin eski gelenek ve kayıtlarını koruyarak ve asrın gereklerine de uygun bir yol izleyerek görevini yürütecektir. İslam’ın bu güzel vasıflarının tekkelerde uygulanması ve devam ettirilmesi için meclis, kendi bünyesinde komisyon oluşturacaktır. Oluşturulacak bu ilmiye encümeni, tekke ve zaviyelerdeki dinî, ilmî ve tarikat işleyişini takip edip değerlendirecektir. Layihada; nizamnamede belirtilen şekilde ilmiye encümeninin görevleri açıklanmıştır. Layihada ayrıca tekke ve zaviyelerin idaresi, buralardaki görevlere gelecek kişiler için yapılacak sınavlar ve atamalar ile ilgili kurallar belirtilmiştir. Meclis-i Meşâyih’in görev ve yetkileri anlatılmış, tekke ve zaviyelerin her yönüyle bu kuruma bağlı kalmalarının gerektiği vurgulanmıştır.

Layihanın sonunda, “Meclis-i Meşâyih’in ilim ve idari iştigalatının taksimi â’mal-ı kaidesine göre tanzimi ve müzakeratı ve mukarraratının tertibi ve encümen-i meşâyih heyetlerinin vezaifi ve tekayada tatbiki icab eden usul ve adabın suver-i icraiyesi misillu hususat mütenevvianın tayini müteaddid talimatnameler tanzime mutavaffık bulunmakla on sekizinci madde esasat-ı mezkureye nazaran kaleme alınmıştır.” ifadelerine yer verilmiştir.105

Bu nizamnameler ve esbab-ı mucibe layihaları ile Meclis-i Meşâyih’in teşkili görevleri ve sorumlulukları belirlenmiştir.

Meclis-i Mebusan’da Meclis-i Meşâyih Görüşmeleri

1918 yılında Daru’l Hikmeti’l İslamiye’nin kuruluşu ve Meclis-i Meşâyih’in üye sayısının artırılması nedeniyle hazırlanan kanun, dönemin Mebusan ve Âyan meclislerinde görüşülmüştür. 1918 yılında çıkan bu kanunu ve kurum için yayımlanan nizamnameyi dikkate aldığımızda Meclis-i Meşâyih’in âdeta yeniden kuruluşu şeklinde değerlendirebiliriz. Zira bu dönemde, kurumun üye sayısı artırılmış, mali yapısında düzenlemeye gidilmiş ve yetkileri yeniden tanımlanmıştır. Kanun çalışmalarının yapıldığı Meclis-i Mebusan’da kurumun var oluş amacı, çalışmaları ve görev alanı tartışılmıştır. Bu tartışmalar o dönemin siyasetçilerinin Meclis-i Meşâyih’ten beklentilerini ortaya koyması bakımdan önem arz etmektedir. Görüşmelerde, kurumun hangi alanlarda ve nasıl faaliyet yürüteceği, çalışmalarındaki amacın neler olması gerektiği hususunda bilgiler verilmiştir. Biz de çalışmamızda Meclis-i Mebusanda yapılmış olan bu tartışmalardan bazı örneklerle dönemin siyasetçilerinin kuruma bakış açısını tanıtmakta fayda görmekteyiz.

Meclis-i Mebusân’da Meclis-i Meşâyih ile ilgili müzakereler 21 K.sani 1334 / 1918 Pazartesi günü yapılmıştır. Hacı Adil Bey106 başkanlığında yapılan toplantıda kanunun geneli üzerinde yapılan görüşmelerde ve özellikle ikinci madde görüşülürken Meclis-i Meşâyih gündeme gelmiştir. Toplantıya şeyhülislam adına Bab-ı Meşihat Memurin Müdürü Bahri Efendi katılmıştır. Bahri Efendi toplantıda kanun teklifini milletvekillerine tanıtmak ve gerektiğinde savunmak görevini üstlenmiştir.

Kanunun geneli üzerinde söz alan Ertuğrul Mebusu Şemsettin Bey,107 Meclis-i Meşâyih ile ilgili çok detaylı bir değerlendirmede bulunmuştur. Hâlihazırda meşihat dairesine bağlı iki aza ve bir başkandan müteşekkil bir meşâyih heyetinin var olduğunu, bu meclisin üye sayısının yediye çıkartılmak istendiğini belirtmiştir. Hükûmetin hazırlamış olduğu esbab-ı mucibe layihası ve ilmiye encümeninin layihasını tetkik ettiğini ve yeni düzenleme ile nelerin amaçlandığını tespite çalıştığını ifade etmiştir. Şemsettin Bey, layihalarda geçen ve gayenin açıklandığı bölümlerden, kuruma sıradan bir idari görevin verildiğini gördüğünü, kendisinin Meclis-i Meşâyih kurulmasına şiddetle taraftar olduğunu fakat böyle bir gaye ile kurulan bir heyetin oluşumuna ihtiyaç olmadığını belirtmiştir. Ona göre, sadece sıradan idari bir görevi yürütmek için böyle bir kuruma ihtiyaç yoktur. Zira bu görevi, meşihat dairesi memurin müdürü de görebilir. Tekkelerin, memleket için çoğu zaman faydalı görevler yürüttüğünü, içtimai hayatı uyandırmak ve millet fertlerini birbirine yaklaştırmak, muhabbet ve samimiyeti tesis etmek ve bilhassa yüce ahlakı neşretmek gibi vazifeleri üstlendiğini ifade etmiştir. Şemsettin Bey, son dönemlerde bu müesseselerin amacından uzaklaştığını ve atıl hâle geldiğini, bu nedenle hükûmetin Meclis-i Meşâyih yoluyla tekkelere yeni bir hayat vermeye çalıştığını vurgulamıştır. Meclis-i Meşâyih’in, Meşihat’a bağlı olarak faaliyet sürdürecek olmasının isabetli bir karar olduğunu çünkü medreselerle tekkeler arasındaki uçurum ve gerginliğin bu yolla giderilebileceğine dair kanaatini ifade etmiştir. Medrese ve tekkelerin her ikisinin de İslam milletini, yüce ahlaki faziletler ile teçhiz etmek gibi bir amacı vardır. Bu adımla bunun daha iyi sağlanabileceğini, aksi takdirde sadece şeyh atamalarını yapacak bir kurumun çok anlam ifade etmeyeceğini belirtmiştir. Şemsettin Bey, ayrıca bu meclisin irşat görevini yürütmesini de istemiştir. Bu konudaki görüşünde “Meclis-i Meşâyih şeyhleri salikleri irşat etmekle mükellef olsun. Ve bunların irşadını temin edecek eserler telif etmek ile iştigal etsin. Her hâlde tekkeye gidip de birtakım masallar dinlemekle vakit geçiren, adamlar, oralarda bundan sonra dinî ve ahlaki faziletleri dinlesinler ve millet efradı arasında tesanüdün lüzumuna dair güzel nasihatler mev’izeler işitsinler. Onun için bu heyetin vazifelerinin aynı gayeye matuf olarak tayin edilmesi elzemdir.”108 şeklinde ifade etmiştir.

Kanun maddelerinin geneli üzerindeki görüşmelerde az sayıda milletvekili Meclis-i Meşâyih ile ilgili görüşlerini açıklamıştır. Bursa Mebusu Hilmi Bey, böyle bir kanuna lüzum olmadığını, kurulmakta olan Daru’l Hikmeti’l İslamiye’nin ahlak encümeninin bu görevi yürütebileceğini belirtmiştir. Kanunun geneli üzerinde söz alan Urfa Mebusu Saffet Efendi,109 kanunun esbab-ı mucibe layihasında, Meclis-i Meşâyih’in gayesinin ilmî ve idari olmak üzere iki görevi yürütmesinin amaçlandığını, kendisinin de böyle bir çalışmayı yürütecek kurumun varlığını desteklediğini ifade etmiştir.

Kanunun, “Meclis-i Meşâyih bir reis ile yedi azadan mürekkeptir.” şeklindeki ikinci maddesi görüşülürken söz alan Bursa Mebusu Hafız Ahmet Efendi110, Daru’l Hikmeti’l İslâmiye’nin ahlak şubesine şeyhlerden bazı üyeler alınarak Meclis-i Meşâyih’in görevinin yaptırılabileceğini, kurumun diğer görevlerinin de Evkaf Şurası tarafından görülebileceğini, bu nedenle ikinci maddenin kanundan çıkartılmasını teklif etmiştir.

Mecliste kanun üzerine ifade edilen görüş ve eleştirilerden sonra, Meşihat Memurin Müdürü Bahri Efendi söz almıştır. Bahri Efendi, yapılan eleştirilere cevap vermiştir. Meclis-i Meşâyih’in görevinin bir kısmının Evkaf Şurası tarafından yapılabileceği görüşüne karşı çıkmıştır. Meclisin, ilmî ve idari görevlerinin olduğunu ve meşihat makamına bağlı kurulduğunu, Evkaf Şurasının ise Evkaf Nezaretine bağlı bir birim olduğunu vurgulamıştır. Tekkelerin gelirlerinin, Evkaf Nezaretine bağlı şura tarafından belirlendiğini, meclisin ise şeyh atamalarını ve ilmî görevleri yerine getireceğini belirtmiştir. Meclis-i Meşâyih’in vazifesinin ahlak encümeni tarafından yürütülebileceği fikrine de karşı çıkmıştır. Bahri Efendi, “Meclis-i Meşâyih’in vazifesi hem idari ve hem de amelîdir. Meclis-i Meşâyih, şeyhleri azleder ve tayin eder. Meclis-i Meşâyih tarikatın adabı dairesinde tekkelerde hareket ediliyor mu edilmiyor mu bunları tetkik ve teftiş eyler. Sonra Meclis-i Meşâyih, asra ve zamana muvafık bir süluk ile meşâyihi yetiştirir.” ifadeleri ile kurumun görev alanını açıklamıştır. Bahri Efendi, öteden beri ihmal edilmiş bir çalışmayı yaptıklarını, bu kurumu kapatmak yerine üye sayısını arttırarak daha işlevsel bir hâle getirmeyi amaçladıklarını belirtmiştir. Bu meclisin vazifesinin ne olacağını soran milletvekillerine Bahri Efendi; “Meclis-i Meşâyih, seyr-ü süluk ile ve irfan ile şeyh yetiştirecek, tekkeleri ataletten kurtaracak.”111 diyerek meclisin daha çok amelî bir vazife alacağını ifade etmiştir.

Meclis-i Mebusanda, kanunda yer alan Meclis-i Meşâyih’in başkan, üye ve kâtiplerinin alacağı maaş konusu da görüşülmüştür. Buna göre; başkanın aylık 50 lira, üyeler ve başkâtibin ayda 20 lira, diğer kâtiplerin ise aylık sekiz lira, hademelerin ise aylık 5 lira alacağı yönündeki teklif kabul edilmiştir. Burada dikkat çeken bir husus aynı kanunla kurulmuş olan Daru’l Hikmeti’l İslamiye’nin başkan ve üyelerine, Meclis-i Meşâyih personeline tahsis edilenden daha fazla maaş ödeneği ayrıldığıdır. Daru’l Hikmeti’l İslamiye’nin başkanına yüz, üyelerine de ellişer lira maaş bağlanmasına karar verilmiştir. Bu rakamlar da Meclis-i Meşâyih’in başkan ve üyelerine bağlanan maaşın iki katına karşılık gelmektedir. 21 K.sani 1334 / 1918 tarihinde Meclis-i Mebusanda yapılan bu görüşmeler neticesinde hükümetin göndermiş olduğu kanun teklifi kabul edilmiştir. Bu kanunla Meclis-i Meşâyih’in yapısında değişiklik olmuş ve üye sayısı yediye çıkmıştır.

Meclis-i Meşâyih’in Yapısı

Meclis-i Meşâyih’in yapısı bir üst kurum olan Şeyhülislamlık makamı tarafından belirlenmiş ve düzenlenmiştir. Bazı dönemlerde kurumun yapısında değişikliğe gidilmiştir.

Kurumun kuruluşunun ilk gündeme gelmiş olduğu 1864 yılında nasıl bir yapı tasarlandığı ile ilgili herhangi bir belge bulunmamaktadır. Zira meclis, bu dönemde teşkil etmemiş ve herhangi bir faaliyet yapmamıştır. Meclis-i Meşâyih’in 1866 yılındaki kuruluşunda hazırlanan nizamname ile birlikte, heyette yer alacak şeyh isimleri şeyhülislam tarafından sadaret makamına bildirilmiştir. Buna göre meclis bir başkan ve altı üyeden oluşacaktır. Meclisin ilk oluşumunda üyeler farklı tarikatların şeyhlerinden seçilmiştir. İlk oluşturulan mecliste Nakşibendi, Mevlevi, Kadiri, Halveti, Sa’di ve Sünbüliye tarikatlarına mensup şeyhler yer almıştır.112

İlk kurulan meclisin başkanının kim olduğuna dair farklı görüşler bulunmaktadır. Şeyhülislamlık makamı tarafından, sadarete gönderilmiş olan yazıda başkanın kim olduğu belirtilmemiş “Sülehayi Meşâyih” adı altında bir isim listesi verilmiştir. Sıralamada ilk olarak Nakşibendi Murat Molla Dergâhı Şeyhi Feyzullah Efendi’nin ismi bulunmaktadır. Bu nedenle meclisin ilk reisinin Feyzullah Efendi olduğu düşünülmüştür. Bunun yanı sıra meclisin ilk reisinin Osman Selahaddin Dede olduğuna dair iddialarda bulunmaktadır. Fakat ilk mecliste kimin reis olduğuna dair açık bir kayıt bulunmamaktadır.113

Meclis-i Meşâyih’in kuruluşundan sonra yapısında ve üye sayısında dönemsel değişiklikler olmuştur.

1868 yılında Meclis-i Meşâyih Yenikapı Mevlevihanesi Şeyhi Osman Selahaddin Dede’nin başkanlığında beş üyeden oluşmuştur. Bu dönemde üyeler Kadiri, Sa’diye, Nakşibendiye, Sünbüliye ve Halvetiye tarikatlarından oluşmuştur. 1874 yılında ise meclisin üye sayısı altıya çıkartılmış ve Rufaiye114 tarikatından da bir temsilci eklenmiştir.115 Yine 1874 yılında, Halveti tarikatı yerine mecliste Şabaniye tarikatı temsil edilmiştir.116

1875 yılında, meclisin yapısında önemli bir değişikliğe gidilmiştir. Bu dönemde meclis yapısına, başkan ve üyelerin yanı sıra bir nazır eklenmiştir. Böylece mecliste tarikat kökenli olmayan ilmiye sınıfından kadı asker payeli biri eklenmiştir.117 Meclis-i Meşâyih’in yapısı içerisinde bir nazırın bulunması şeklindeki uygulamaya, 1902 yılında son verilmiştir.118

Meclis-i Meşâyih’in üye sayısı yıllara göre azalıp çoğalmıştır. 1297 yılında mecliste 12 üye yer almıştır.119 Şeyhülislam Kazım Musa Efendi döneminde, 1911 yılında meclisin üye sayısı ikiye düşmüştür.120

Meclisin yapısında son değişiklik, 1918 yılında gerçekleşmiştir. 10 Mart 1918 tarihinde yayımlanmış olan Meclis-i Meşâyih’in tevsi’iyle ilgili kanunla yapı 1 başkan, 7 üye, 1 başkâtipten teşekkül etmiştir.121

Kurumun arşiv kayıtlarına baktığımızda Meclis-i Meşâyih, nizamnameleri doğrultusunda bazen kendi içerisinde Heyet-i Teftişiye ve Encümen-i İlmî adlarıyla çalışma grupları oluşturulmuştur. Fakat bu heyetler meclis dışından değil kurumun üyeleri arasından oluşturulmuştur.

Meclis-i Meşâyih’in yürütmüş olduğu, tekkeleri idare ve denetleme görevi diğer bazı yardımcı kuruluşlar vasıtasıyla da yerine getirilmiştir. Bu bağlamda merkez tekkeler ve taşra encümenlikleri önemli görevler üstlenmiştir.

Kuruma verilmiş olan yetki çerçevesinde, tekkelerin birbirlerine yakınlıkları ve coğrafi konumları göz önünde bulundurularak merkez tekkeler oluşturulmuştur. İstanbul tekkeleri tarikat ayrımı gözetmeksizin bölgelere ayrılarak otuz beş merkez tekkeye bağlanmıştır. 1918 yılında İstanbul’daki merkez tekke sayısı on beşe indirilmiştir.122

Meclis-i Meşâyih öncesinde merkez tekke kavramı aynı tarikata bağlı bütün tekke ve zaviyelerin merkez tekkeye (asitaneye) idari yönden bağlanması olarak uygulanmıştır.123

Meclis-i Meşâyih döneminde, merkez tekkelerin belirlenmesinde aynı tarikata bağlılık şartı göz önünde bulundurulmamış, coğrafi konum dikkate alınmıştır. Meclis-i Meşâyih’in 1918 yılında yayımlanmış olan nizamnamesinin gerekleri doğrultusunda, dokuz maddeden oluşan merkez tekkeler talimatnamesi yayımlamıştır. Bu talimatnameyle merkez tekkeler bölgelerinde bulunan dergâh ve zaviyelerin idari denetimi ile ve her ay bu konularda Meclis-i Meşâyih’e rapor sunmakla sorumlu tutulmuştur.124 Kurulmuş olan bu merkez tekkeler, Meclis-i Meşâyih ile tekkeler arasında köprü vazifesi görmüştür. Tekkelerin teftişi, şeyhler ile ilgili kayıtların tutulması ve meclise bildirilmesi gibi görevleri yerine getirmişlerdir.

Meclis-i Meşâyih’in ilk nizamnamesinde kurumun görev alanı İstanbul ve Bilad-ı Selase olarak belirlenmiştir.125 Fakat daha sonra düzenlenmiş olan 1891 yılına ait nizamnamede meclisin görev sahası bütün imparatorluk sınırlarını kapsamıştır.

Bu nizamnamenin ikinci maddesine göre kurumun görev alanı genişletilmiştir. Bu nizamname ile ayrıca, kurumun görevini gerçekleştirmesine yardımcı olması için taşra encümenliklerinin kurulmasının da yolu açılmıştır.126

Taşrada Meclis-i Meşâyih encümenliklerinin kurulması, Şeyhülislamlık makamının iznine bırakılmıştır. Bu makamın izniyle liva ve kazalarda kurulan encümenlikler, müftünün başkanlığında kurulan heyet tarafından, ulema ve meşâyih arasında gizli oyla seçilecek kişilerden oluşturulmuştur. Kurumun nizamnamesi doğrultusunda, 1918 yılında taşra encümenliklerine yönelik üç fasıl ve 16 maddeden oluşan bir talimatname yayımlamıştır. Bu talimatnamede encümenin oluşturulma şekli ve görevleri anlatılmıştır.127

Meclis-i Meşâyih arşiv kayıtlarında, taşrada oluşturulan bu encümenliklerin, merkezdekine benzer bir faaliyet yürüttüklerini görmekteyiz. Bunlarda, bölgelerinde merkez tekkeler oluşturmuş, dergâhları denetlemiş, yapılacak şeyh atamalarıyla ilgili sınavlar yapmıştır. Bölgelerdeki tekkeleri teftiş eden ve gelen şikâyetleri değerlendirmiş olan bu yapılar, Meclis-i Meşâyih’e karşı sorumlu olup faaliyetleri ile ilgili raporları kuruma göndermişlerdir.128

101.Gündüz, age., s. 205; Varol, agm., s. 39.
102.BOA, Duit, Dosya no.37-2.
103.“Takvim-i Vekayi”, 9 Şevval 11336 / 18 Temmuz 1334. No: 3296.
104.“Takvim-i Vekayi”, 9 Şevval 1336 / 18 Temmuz 1334, no: 3296; “Ceride-i İlmiye”, S. 37, s. 1108-1111.
105.BOA, Duit, Dosya no:37-2.
106.1869 Lofça doğumlu olan Adil Bey, Osmanlı Mebusan Meclisi’nde I. Dönem Tekirdağ, II. Dönem Gümüşhane, III. Dönem Bursa mebusluğu yapmış, iki yıl kadar Mebusan Meclisi reisliği yapan Hacı Adil Bey, Cumhuriyet Dönemi’nde Adana ve Bursa valiliği yaptıktan sonra 1935 tarihinde vefat etmiştir. Bkz. “Türk Parlamento Tarihi”, C II, Ankara,1988, s. 207.
107.1883 Erzincan doğumlu olan Şemsettin Bey, 1915 yılında Osmanlı Mebusan Meclisine Ertuğrul mebusu olarak seçilmiştir. Cumhuriyet Dönemi’nde Sivas ve Erzincan milletvekilliği yapmış, 1949-1950 yıllarında T.C. Başbakanlığı yapan Şemsettin Bey, Cumhuriyet Dönemi’nde “Günaltay” soyadını almıştır. Bkz. “Türk Parlamento Tarihi”, C III, s. 709-710.
108.Meclis-i Mebusan Zabıt Ceridesi, İstanbul, 21 K.sani 1334, s. 570- 589.
109.1866 doğumlu olan Saffet Efendi, Mebusan Meclisinde üç dönem Urfa mebusluğu yapmıştır. 1923’te TBMM’ye Urfa milletvekili olarak girmiş Cumhuriyet Dönemi’nde “Yetkin” soyadını almış, 1957 tarihinde vefat etmiştir. Bkz. “Türk Parlamento Tarihi”, C III, s. 776- 777.
110.1864 Batum doğumludur. Dersiamlık yapmıştır. 1908’de Bursa mebusu seçilmiştir. Bkz. “Türk Parlamento Tarihi”, C II, s. 387.
111.Meclis-i Mebusan Zabıt Ceridesi, s. 580.
112.Meclis-i Meşâyih’in ilk kuruluşunda görev alan şeyhlerin isimleri için bkz. 86. Dipnot.
113.Bkz. Varol, agm., s. 44-45; Gündüz, age., s. 207.
114.İlhami Yurdakul, Rufaiye tarikatından bir üyenin Meclis-i Meşâyih yapısı içerisine dâhil edilmesinin 1870’te gerçekleştiğini ve Şeyh Sırrı Efendi’nin kurum üyeliğine alındığını belirtmiştir. Bkz. Yurdakul, age., s. 214.
115.Bilgin Aydın, agmd., s. 247.
116.Yurdakul, age., s. 214.
117.Yurdakul, age., s. 214.
118.Bilgin Aydın, agmd., s. 248.
119.Arı, agtz., s. 36.
120.Bilgin Aydın, agmd., s. 248.
121.BOA, Duit, Dosya no: 37-2.
122.Bu dönemde İstanbul’da şu merkezler bulunmaktadır:
  Sünbül Sinan Dergâhı (Kocamustafapaşa, Halveti, 28 tekke)
  Merkez Efendi Dergâhı (Topkapı, Halveti, 30 tekke)
  Ahmed Buhari Dergâhı (Unkapanı, Nakşi, 18 tekke)
  Cemaleddin Uşşaki Dergâhı ( Eğrikapı, Halveti, 30 tekke)
  Müştakzâde Dergâhı (Ağayokuşu, Halveti, 22 tekke)
  Safveti Paşa Dergâhı (Hocapaşa, Nakşi, 19 tekke)
  Taşlıburun Dergâhı (Eyüp, Sa’di, 31 tekke)
  Kadirihane Dergâhı (Topkapı, Kadiri, 10 tekke)
  Neccarzade Dergâhı (Beşiktaş, Nakşi, 2 tekke)
  Hasirîzade Dergâhı (Sütlüce, Sa’di, 6 tekke)
  Raufî Dergâhı ( Beykoz, Halveti, 7 tekke)
  Aziz Mahmut Hüdai Dergâhı (Üsküdar, Celveti, 27 tekke)
  Nasuhî Dergâhı (Üsküdar, Halveti, 28 tekke)
  Durmuş Dede Dergâhı (Rumelihisarı, Halveti, 8 tekke)
  Türabi Dede Dergâhı (Kasımpaşa, Kadiri, 15 tekke)
  Bkz. İsmail Kara, agm., s.189; Sadık Albayrak, “Son Devrin Osmanlı Uleması”, İstanbul, 1999, V, s. 13-46.
123.Varol, agm., s. 43.
124.1738, s. 79.
125.“Takvim-i Vekayi”, 9 Şevval 1336/ 18 Temmuz 1334, no: 3296; “Ceride-i İlmiye”, S. 37, s. 1108-1111.
126.BOA, (ŞD) Şura-yı Devlet, 2569/21, lef 3, 11 Şubat 1891.
127.1738, s. 83-92.
128.1755, s. 27; 1739, s. 78; 1741, s. 105; 1770, s. 7.

Ücretsiz ön izlemeyi tamamladınız.

Türler ve etiketler

Yaş sınırı:
0+
Litres'teki yayın tarihi:
11 temmuz 2023
Hacim:
254 s. 25 illüstrasyon
ISBN:
978-625-6865-37-2
Yayıncı:
Telif hakkı:
Elips Kitap
Metin PDF
Средний рейтинг 0 на основе 0 оценок
Metin PDF
Средний рейтинг 0 на основе 0 оценок
Metin
Средний рейтинг 0 на основе 0 оценок
Metin
Средний рейтинг 0 на основе 0 оценок
Metin PDF
Средний рейтинг 0 на основе 0 оценок
Metin PDF
Средний рейтинг 0 на основе 0 оценок
Metin
Средний рейтинг 0 на основе 0 оценок
Metin
Средний рейтинг 4 на основе 4 оценок
Ses
Средний рейтинг 0 на основе 0 оценок
Metin
Средний рейтинг 0 на основе 0 оценок
Metin
Средний рейтинг 0 на основе 0 оценок
Metin
Средний рейтинг 0 на основе 0 оценок