Kitabı oku: «Cehennem O'Dur», sayfa 3
DönüŠyolunda aklımız hala yıldızlardaydı, Hale Boggs Köprüsüne çıkıÅı kaçırdık. EÄer New Orleansâı ziyaret ederseniz bilin ki bu köprü Åehirden tek çıkıŠyolu. Otel kapıcısının bize neden French Quarterâın etrafındaki turistik bölgeden asla ayrılmamamızı tavsiye ettiÄini anlayarak paniklemeye baÅlamıÅtık. YolculuÄumuz boyunca ilk defa turistlerin genellikle görmediÄi « gerçek » New Orleansâı keÅfediyorduk. Ciddiyetimiz hızla yeniden kazandık. EÄer bir polis aracı bizi almıŠolsaydı bize Bourbon Caddesi'ne kadar eÅlik etmesi gerekecekti. Bu ormanın ortasında duramazdık.
Grubumuz gerçekten de istenmiyordu. Size bir fikir vermek adına, gençken Cosby Show ve siyahî aile modelini ve Eddy Murphyânin Amerika BirleÅik Devletleriâni keÅfeden Afrikalı bir prensi oynadıÄı Coming To America filmini izliyorduk ve bize tamamen gerçeküstü geliyordu. Biz, « Afrikalılar da » kapitalizmin yeterince iyi Åekilde yürüdüÄü daha ziyade rahat ailelerden geliyordu. Floridaânın baÅkenti ve bir öÄrenci Åehri olan Tallahasseeâde birçok siyahi arkadaÅımız vardı ama New Orleansâın fakir mahallelerindeki bu zenciler hayatımızla ilgili korku duymamıza neden olmuÅtu! Bu turistik Åehrin kendi cehennemini saklayıp saklamadıÄı konusunda kuÅku duymalıydık. O zamanlar sık sık yerel rap grubu Hot Boyzâu dinliyorduk. AÅırı gerilimli ve saldırgan sözleri Bisounoursâda yazılmıŠolamazdı, Åiddet ve ümitsizlik dolu bir çevrede yazılmalıydı. Ve eÄer müzikleri yeterli deÄilse, klipleri içinde bulundukları evreni açık biçimde gösteriyordu: terkedilmiÅ binaların önünde çömelerek günlerini geçiren « pis ve kötü » fakirler.
Malesef birçok kiÅi New Orleans'ın birçok mahallesinin seyahat ettiÄim bazı üçüncü dünya ülkelerinden çok daha fakir ve ihmal edilmiÅ durumda olmasının nedeninin Katrina kasırgası olmadıÄını görmezden geliyor veya öyleymiÅ gibi yapıyor. Buralar çok önceden de böyleydi. Ben ve arkadaÅlarımın gerçekliÄini gördüÄü gibi, Åehrin birçok yeri stratejik olarak festival öÄrencileri ve turistlerin görüŠalanının dıÅında tutuluyordu. Katrina yalnızca New Orleans'ın küçük, kirli sırrını gün yüzüne çıkardı ve tüm ülke gerçeÄi keÅfeder gibi göründü. Sizce laÄım taÅtıÄında ne oldu ? Ve Åimdi, son belediye baÅkanı Ray Nagin'in (kara para aklama ve her türlü yolsuzluk suçundan on yıl hapis cezası alan) deyiÅiyle "çikolata Åehri" kendisini yeniden inÅa etmeye çalıÅıyor, nüfusunun sorunlu kısmının persona non grata ilan edilip bir daha asla geri gelerek imajına gölge düÅürmemesi için gizlice dua ediyor.
EÄer New Orleans Noel Baba'ya sunacaÄı listeye bu son dileÄi koymazsa, Ekvator Ginesi BaÅkanı'nın oÄlu Theodoro Nguema Obiang, Fransa ve diÄer medenileÅmiŠülkelerin çoÄunda gerçekten de persona non grata. Zenci prensin zenginliÄiyle çileden çıkan Fransa 2012 yılında, bazı oyuncaklarını birkaç yıllıÄına geri almak için çeÅitli aktivist grupları tarafından ona karÅı yöneltilen emsal bir karardan faydalanmaya karar verdi. Birkaç Fransız dergisinde sergilenen söz konusu önemsiz Åeyler bu büyük savurganlık konusundaki tüm beklentilerimin üzerindeydi: lüks arabalar (iki Bugatti Veyrons, bir Maybach ve bir Aston Martin, bir Ferrari Enzo, bir Ferrari 599 GTO, bir Rolls-Royce Phantom ve bir Maserati MC12) Chateau Petrus ÅiÅeleri (dünyanın en pahalı Åaraplarından biri) ve 3.7 milyon dolar deÄerinde bir duvar saati.
Amerikalılar, Fransızlardan daha iyisini yapmaya azimli bir Åekilde, davada ondan 70 milyon dolar talep ederek Obiangâın oÄlunun varlıkların çok daha önemli bir kısmını tırtıklamayı denediler. El konulan mallar listesi bir Gulfstream uçaÄı, Michael Jackson'ın eldivenleri ve Californiya, Malibu'da bir villayı içeriyordu. Ama bununla beraber, 700 milyon dolarlık hesabıyla bir zamanlar Riggs Bankası'nın en büyük bireysel müÅterisi olan genç mirasçı, bankasını kapılarına kilit vurmaya zorlayan skandallardan sonra bile Amerika BirleÅik Devletleri içinde yer deÄiÅtirmekte hala özgür. Adalet BakanlıÄı onu bu konuda hiçbir zaman endiÅelendirmedi. Ekvator Ginesi'nin çok genç Tarım Bakanı Teodoro Nguema Obiang'ın görevi için resmi olarak yılda yüzbin dolardan fazla kazanmadıÄına dikkatinizi çekelim.
Ekvator Ginesi, Afrikaânın en az özgürlüÄe sahip ülkelerinden, aynı zamanda günde bir dolardan daha az bir parayla yaÅayan daha yoksul Ginelilerin oranını da göz önünde bulundurursak birisi. Yedi yüz bin nüfuslu bu ülke hem en fakir hem de petrol bakımından en zengin ülke. Paslı tenekelerin yakınlarında cam binalar ve baÅkanlık malikânelerinin olduÄu, bu ülkenin çarpıcı paradoksunu açıÄa çıkaran fotoÄrafları internette kolayca bulabiliriz. BaÅkent Malabo'daki birkaç zengin, yollarda metrekareye düzinelerce düÅen çukurlardan kaçmaya çalıÅarak Mercedes Benz'leri ile gecekondular arasında zigzag çiziyordu. BaÅkanın akrabası olan, ülkedeki polisin baÅı resmi terzisinin Yves Saint Laurent olması ile övünüyor. Åehrin yeni lüks otelinin pencerelerinden tek kiÅi için bile dar olan barakalara yıÄılmıŠbütün aileleri görebiliriz.
Ve ben Ekvator Ginesi'nde beŠçocuktan birinin beÅ yaÅına girmeden öldüÄü ve bunların %50'sinden daha azının içilebilir suya eriÅimi olduÄunu keÅfederek daha fazla gerçeÄi meydana çıkarırken, Nelson Mandela'nın gökkuÅaÄı milletinin merkezinde bulunan küçük bir ülke olan Swaziland'da bir polis komiserinin, Obiang'ın oÄlunun Swaziland'daki villasındaki bir parti esnasında çalınan iki milyar dolarla dolu valizin çalınması hikayesi için hizmet ettiÄi sapkın ve açgözlü bir zorba adına özür dilediÄini keÅfedince kanım dondu. Peki bu olayda Åüpheliden öte durumda olan küçük Teodoroânun, Ekvator Gineâsinin imajını kirlettiÄi için cezası ne oldu? Afrikaânın en eski diktatörlerinden birisinin oÄlu olmak belli ki birçok avantaj getiriyor: babası onu tüm uluslararası davalardan koruyacak olan ülkenin ikinci baÅkan yardımcılıÄına getirdi.
«Yoksullara yardım etmemizden yanayım, ama bunun yoluna gelince, herkesten daha farklı bir fikrim var. Bence yoksullara yardım etmenin en iyi yolu durumlarını rahatlatmak deÄil onları oradan çıkarmayı denemektir. »
Benjamin Franklin
Nuh iyi bir adamdı, ama çocukken cehennemimden kaçma denemelerimi mahvetmiÅti. Bir arkadaÅın bahçemizde geçirdiÄi korkunç kazadan sonra dıÅarı çıkıp Ramboculuk oynamaya korkuyordum. Nuhâun bu konuyla ilgisi olduÄuna inanıyordum ve kahramanlıklarını okumak düÅüncemi onaylamaktan baÅka bir Åey yapmıyordu. Nuhâun gemisiyle ilgili hikâyenin birçok deÄiÅik versiyonunu okudum, Åöyle özetleyebiliriz: Tanrı insanlıÄı bir tufanla cezalandırmaya karar verdiÄinde Nuh hayatını, ailesini ve dünyadaki hayvanların küçük bir kısmını kurtardı. Bir çocuk olarak bu aptalın akbabalar, sıçanlar, timsahlar, özellikle de yazlarımı kapalı geçirmeme neden olan, Adem ile Havva'nın intikam tanrıçası Nemesisâi: yılanları gemiye alması karÅısında Åok olmuÅtum.
Tıpkı Nuh gibi Nelson Mandela da iyi bir adamdı. Bununla beraber, o da benim için deÄerli bir Åeyi mahvetmiÅti. Uzun süre emekliliÄimi en zengin ve kıtada en etkili ülke olan Güney Afrikaâda, hayatta baÅarı elde etmiÅ olan diÄer Afrikalı siyahlarla beraber geçirmeyi hayal etmiÅtim. Son yıllarda bu hayalime giderek gölge düÅmesinin Mandela ile alakası varmıŠgibi geliyor ama gerçekten ne olduÄunu bilmiyorum. IrkçılıÄa karÅı verdiÄi mücadele yüzünden bir çalıÅma kampında 27 yıl geçirdiÄi gerçeÄini nihayet bir kenara bırakıp baÅkan olarak yaptıklarını tarafsız bir gözle incelediÄimde bu kristal berraklıÄında netleÅti. Ben, bilinmeyen toprakların haritasını çıkarmaya çalıÅan ve "Madiba"nın ölümünden önce seslerini yeterince duyuramayan kadın ve erkeklerden oluÅan küçük grubun bir parçasıyım. Güney Afrika'daki sosyo-ekonomik mutsuzlukların, onun "uzlaÅma amaçlı pazarlıkları" yüzünden devam ettiÄini Åu anda söylemeye cesaret edebilir miyiz? Åu eski faÅist F.W. de Klerk'ın -namı diÄer bir tür tanrı- orta sınıf beyazlar ve büyük kuruluÅların giderek artan protestolarının akabinde, 1990'larda ırkçılıÄı bitirmekten baÅka çaresi yokken, Mandela'nın pastanın en büyük kısmının kendisine, ANC'ye (Afrika Ulusal Kongresi) ve beyaz, zengin küçük bir azınlıÄa kalması için taraf tuttuÄu konusunda hiçbir Åüphem yok.
Büyükannemin tekrarlayıp durduÄu gibi, insanları eylemlerinin iÅlevine göre yargılıyoruz. Mandela'nın karakter gücünü teslim eden iki tartıÅılmaz gerçek var. "Madiba", ırkçı yargıçlar, dünyanın en büyük insan hakları suçlularından bazıları, Afrikalı adam kaçıran kiÅiler ile katiller ve bundan sonra ırkçı rejimi destekleyip gökkuÅaÄı milletinin çıkarlarını koruyanlarla âmadencilik ve finans kuruluÅları- bir anlaÅmaya vararak ırkçı rejimin aydınlarını tatmin etmeye çabaladı. Peki, Avustralyalı gazeteci John Pilger ile yaptıÄı röportaj esnasında Endonezya'daki otuz yıllık diktatöre en derin ilgisizliÄi gösterip 1997 yılında Jakarta kasabı General Suharto'ya Güney Afrika'nın en yüksek onur ödülü olan Ä°yi Umut'u vermesini temize çıkaran bir adama ne diyeceÄiz?
ANC ve müttefiklerinin ırkçılıÄın bitmesinden beri bütün baÅkanlık seçimlerin, kazandıÄı ve buna raÄmen ekonomik ırkçılıÄa fiilen dokunulmadıÄı gerçeÄini kabul edemiyordum. Güney Afrikalı siyahlar görece terimlerle mutlak bir halde korkunç Åekilde fakir kaldı. Benim gözümde, ANC, Dimbaza ve Alexandria gibi gecekondu mahallelerine sıÄmaya çalıÅan siyahların güvenini suistimal etmiÅti ve bu aÅırı Åiddet dolu Åehirler halkın öfkesinin aÄırlıÄını taÅımaya baÅlamıÅtı. ANC'nin beyazlara karÅı çok nazik olduÄu konusunda ise bolca kanıt vardı. ANC'den birkaç siyahın, (parti üyelerinin ceplerindeki metelikleri toplamak için)çok zarif kapalı toplantılarının kalbine alınması karÅılıÄında, Güney Afrika'nın beyazları devasa duvarlarla korunmuÅ halde, ırkçı rejim döneminde siyahlardan insanlık dıÅı sömürülerle elde ettikleri zenginliÄin tadını çıkarma olanaÄına sahip oldu. DiÄer bir deyiÅle, ırkçı rejim son bulduÄunda sponsorları birkaç siyahı mal ve ödeneklerin yeniden daÄıtımı balosuna döndürmenin yeterli olacaÄını anladı. AçgözlülüÄün de yardımıyla siyahlar ve Hindistanlılar organize olmayı ve gettoların kalbinde direnmeyi beceremediler.
Bir gün kendime, Mandela ve takımının Güney Afrikalı siyahları yoksulluktan nasıl çekip çıkarmayı hesapladıÄını sordum. Åüphesiz ANCânin bu sonuca ulaÅmak için, liberal parti tüzüÄünde özetinin açıklandıÄı gibi büyük bir planı vardı:
« Ãlkemizin zenginliÄi, Güney Afrikaânın mirası, kendi halkına geri dönmeli. Toprak altındaki maden zenginliklerimiz, bankalar ve tekel endüstrisi halkına aktarılmalı. DiÄer tüm ticaret ve endüstriler halkın refahını garanti etmek için kontrol edilmeliâ¦Â».
ANC tüzüÄünün bu bölümü, örneÄin BirleÅik Ulus Hükümetini (kameralara karÅısında, tabandan gelen bir deÄiÅimi baÅlatma görüntüsü içinde kurtlarla kuzuları aynı aÄıla koymak için diktatörlerin en sevdiÄi yöntem) ve ırkçı rejimin görevlilerini koruyan akıl almaz iÅ garantilerini hazırlayan 1992 yılındaki "alacakaranlık maddeleri" gibi partinin gerçek imtiyazlarına and içiyordu.
Peki Güney Afrikaâda ırkçı rejim sonrası dönemde varlıksız kalan siyahlar ulusun zenginliklerinden uygun bir pay istediklerinde ne oluyor? Korkunç gerçek Åu ki, ırkçı rejim döneminde maruz kaldıkları muameleyi görüyorlar: üzerlerine ateÅ açıldı. 2013 yılında Marikanaâdaki azınlıklara karÅı yapılan katliamın fotoÄrafları 1960âda Sharpevilleâdekinden farklı deÄildi. Bu defaki renkliydi ve bu kirli, insanlık dıÅı iÅi yapanlar zencilerdi. Hakareti artırmak adına, dünya 270 madencinin tutuklanıp, ırkçılık rejimi yetkililerinin kullandıÄı aynı "ortak amaç" doktrinine dayanarak cinayetle suçlandıÄını büyük bir ÅaÅkınlıkla öÄrendi. Bu mantıksız suçlama, uluslararası toplum ve insani yardım kuruluÅlarının baskısıyla kaldırıldı ve tutuklu madenciler serbest bırakıldı.
Mandelaânın hayatı ve ANCânin yükseliÅi olgunlaÅmamıŠözgürlük savaÅçılarının ve eÅitliÄe inananların dikkatini çekmeye yaramalıydı: Lord Actonâın sözlerini hatırlamak gerekirse, iktidar yozlaÅtırır, mutlak iktidar ise mutlak yozlaÅtırır. Güney Afrikaâda beyazlar ve en yoksul siyahlar arasındaki ayrım hi. Bu kadar büyük olmamıÅtı. 2009 yılında ülke, dünyanın en eÅitsiz toplumu sıralamasında birinciliÄi Brezilyaâdan çaldı. Nelson Mandela'nın cenazesinin olduÄu gece BaÅkan Jacob Zuma'nın, uluslararası görevlilerin gözü önünde hoÅnutsuz halkı tarafından aÅaÄılandıÄını görmek benim için gerçek bir zevk oldu. Bu gerçekten heyecan vericiydi.
2013 yılında karım ve ben, Kanadaâya yakın olan daha kuzeye taÅınmak için Amerika BirleÅik Devletlerâin güneÅli güneyinden ayrıldık. Etnik düzlemde yeni Åehrimiz nasıl tanımlanır? Antartikaâdan daha beyaz. Kendimizi hala baÅka bir zencinin varlıÄını tanımak ve hafif bir baÅ hareketi yaparak bununla eÄlenmek zorunda hissediyorduk. Siyahların, toplumun alt kesiminin dikkate deÄer bir kısmını oluÅturduÄu Güney'de alıÅık olduÄumuz üzere, saf bir Åekilde, burada en ufak bir fakirlik kokusu almanın imkânsızlıÄına inanıyordum. Ve sonra, 2013 yılında Åükran Günü için New Yorkâa gittiÄimiz esnada yolun ortasında bir gölge gördük. Hava dondurucu durumdayken üzerindeki yetersiz kıyafetlerle siyahî bir evsiz büyük bir afiÅi sallıyordu. Bazı sürücüler onu ezmekten son anda sıyrılıyordu. Yanından geçerken ona kaÄıt bir dolar vermek için camımı indirdim. AÅaÄılanmıŠve hayatın sillesini yemiÅ bir adamın yüzünü gördüÄüm için içimde bir Åeyler kırıldı. O günden beri sokakta rastladıÄım çocukların, kadınların veya erkeklerin yüzünde aynı ifadeyi görüyorum.
Åehir halkı, bir kelimenin tınısını deÄiÅtirmenin, bazı bireyleri hor görmenin en kolay yolu olduÄunu keÅfetti. Giysi kollarına sokak fahiÅelerinin niteliÄini atfetmek, halka fakirleri cezalandırma izni veriyor. Bu güzel gezegenin birçok yerinde giysi kollarını fahiÅeler gibi kullanmak yasak. Bazı Åehirler iÅi, « asalaklara » (bu kelimeyi 2012 Amerikan BaÅkanlık seçimlerindeki Cumhuriyetçi aday Mitt Romneyâden ödünç alıyorum) para vermemeleri konusunda orada yaÅayanların dikkatini çekmek için eÄitici programlar oluÅturmaya kadar götürdü; polis memurları, özellikle Åehir merkezlerinde dilencileri hırpalama talimatı aldı. Yoksul ülkeler daha yaratıcı: doÄaüstücülük ve voodoo bahanesini de listelerine eklediler. Birçok üçüncü dünya ülkesine yaptıÄım seyahatler esnasında, paranoyak rehberler ve arkadaÅlarım, bir evsize para verirsem cebimdeki diÄer varlıkların da ortadan kaybolacaÄı ve Allah bilir baÅıma hangi uÄursuzluÄun geleceÄi hususunda beni uyardı. Ama ben bu gülünç uyarıyı görmezden geldim. Bir keçiye dönüÅmediÄimi veya beni bir yıldırımın çarpmadıÄını görebiliyordum ve cebimden yok olan para maddi zevklerimi ödemeye yaramıÅtı.
Dünyada çok farklı hayat seviyelerine veya derilerinin rengi gibi farklı köklere sahip insanların etkin istekler veya dilencilerden nefret etmeleri ama pasif dilencilerden rahatsız olmadıklarını görmek üzücü: dilencilerin bir kapının önünde ellerinde bir kâseyle ama ses çıkarmadan durmaları gibi. Bu Åu manaya geliyor; insanlar aÄzı sıkı durmayı bilip bizi kötü hissettirmeyen dilencilere para veriyor. New York merkez istasyonunda, baÅlarında kulaklarından fazlasını kapatan son moda kulaklıklarla, fakirlere dikkat etmeden geçen yenilikçileri izlemek için vakit ayırdım. Aynı davranıÅı, Kampala ve Ugandaânın caddelerinden yepyeni 4x4 Pradoları ile geçen hükümet üyelerinde de gördüm. Bu gösteri, yoksulları aÅaÄılamanın dünya çapında bir olgu olduÄunu anlamamı saÄladı. Ama kendimi izole hissettiÄim zaman. Ãmidimi kaybetmeye baÅladıÄım zaman, kurumlarında yükselmek için yoksulluk sorununu küçümser bir hareketle halının altına süpüren Åarlatanların aksine, fakirlere yönelik kayıtsızlıÄa karÅı mücadeleye hayatlarını adayan, farklı çevrelerden ve ülkelerden gelmiÅ diÄer insanlarla görüÅüyorum. Bu insanlar beni çok heyecanlandırıyor ve duyguları, kalbimdeki en deÄerli arzunun yankılanmasını saÄlıyor. Daha insani bir toplum sihirle yaratılmaz. Benim gibi (sanırım) bu insanlar da fakirleri görmezden gelemiyor.
BÃLÃM IV
Gangnam Style
« Her alıÅveriÅ yaptıÄımızda duygusal boÅluÄumuz büyüyor ve satın alma ihtiyacımız artıyor.»
Philip Slater
Psyânin sigara içip kalçasını sallayarak güneÅ gözlükleriyle yürüdüÄünü ilk kez SNL diye de bilinen kısaltmasıyla Saturday Night Live programında gördüyseniz Åüphesiz bunun Blue Brothersâın bir parodisi olduÄunu düÅündünüz. Kadehimi programın yapımcısı Lorne Michaelsâe kaldırdım; Psy oyuncuların hoÅ karÅıladıÄı bir katılım oldu ve Michales'in nihayet ABD'nin deÄiÅen demografik yapısı ve ırk çeÅitliliÄini anladıÄını düÅündüm. Daha sonra farkettim ki Güney Koreli rapçi Åu deÄerli Youtube'da on milyonlarca aboneye ulaÅıp elli bir günde Åarkısı Gagnma Style'ın bir milyondan fazla kopyasını satarak sosyal aÄlarda dev bir baÅarıya sahip olmuÅtu. Dünyanın dört bir yanından, Drakula'nın pelerininden çıkan yarasalar gibi çeÅitli parodi ve coverları çıktı, hatta tango versiyonunu bile gördük! Yeryüzünde, Gangnam Styleâ ın kafa ütüleyen ritminden kaçabileceÄim hiçbir yer olmadıÄını çabuk anladım!
Psy'nin Åeytani gücü karÅısında bir rumba amatörü olan ben (beni yargılamayın), boyun eÄmeden önce birkaç kore kültürü uzmanı sayesidne öÄrendim ki Åarkının verdiÄi mesaj aslında yeterince yıkıcıymıÅ. Gülünç koreografisi ve klibindeki saçmalıklar aslında Güney Kore toplumuyla ilgili bir yorumu saklıyormuÅ. Gangnam, Seul'de zenginlerin tabii olarak kaldıkları bölge ve bir aÅırı tüketim tapınaÄı. Bazıları, yeni Ãin aristokrasisinin ortaya çıkıÅından çok önce Gangnam sakinlerinin zaten yüz gerdirmeye eÄilimi olduÄu ve burunlarını ve çenelerini (ay!) yaptırmak hatta gözlerini yuvarlaklaÅtırmak için en Åık kliniklere gittiÄini söylüyor. Beyazların yüz tipi zenginlerin ulaÅması için ideal olanmıŠgibi duruyor.
Bir blogger, klipte paraları olmadıÄı ve bunun ne anlama geldiÄini bilmedikleri halde Gangnamâda yaÅayanlara benzemeye çalıÅanlarla alay edildiÄini söylüyor. Her Åeye hazır olan avlar ve kötü avcılarla dolu olan bu çevre, evde yüzlerini soyabilmeleri için Gangnamlılar gibi olmaya arzulu kiÅilere hitap eden az deÄerli ve tehlikeli aletlerden oluÅan verimli bir endüstrinin doÄmasına sebep oldu. Ä°nternette « Hollywood tarzı »nı garanti eden onlarca ürün buldum. Gözlerini saatlerce kırpmamak için yüzlerinde aygıtlar yerleÅtiren (fakirler için göz kapaÄı estetiÄi) veya çenelerini oval bir Åekil kazanacak biçimde bastıran gençlerle ilgili korkunç hikâyeler okuyabiliriz. Ama bu, kendini cezalandıran iÅkence öyküleri bile yüzüne kızartma yaÄı enjekte eden ve hayat boyu deforme olmuÅ bir yüzle yaÅayacak olan Güney Koreli karÅısında soluk kalıyor. Benim gözümde, bu sapkınlıklar karÅısında ülkedeki saÄlık yetkililerinin sessizliÄi, bu yüz delilerinin aldıkları çılgın risklere onları da suç ortaÄı yapıyor.
Ama eÄer DoÄu Asya'daki bedensel deÄiÅim tarzında burjuvazi ve proleteryaya baÄımlılıÄı vurgulamakla yetinirsem bu beni ırkçı ve yabancı düÅmanı gösterir. Büyükbabamın, çoÄunlukla Afro Amerikalılar, Karayipliler ve Afrikalıların yaÅadıÄı bir mahallede bulunan güzellik ürünleri maÄazasında en çok satılan ürünler her zaman cilt beyazlatma kremleri olmuÅtu. Hatta talep karÅısında stokları güçlükle dayanıyordu! Bu eÄilim, kendi müÅterilerinin, siyah bir cildin aÅaÄılık bir Åey ve beyaz bir cildin ise daha çekici anlamına geldiÄi acınası fikrine inancını resmediyordu. 2014 yılında, köleliÄin sona eriÅinden iki yüz yıl sonra, belirtmek lazım ki halkı da siyahlardan oluÅan bir ülke olan Trinidad Tobago'da, Keith Rowley'in baÅbakan olarak atanmasına en büyük itiraz ten renginin siyah olması konusundaydı. EÄer tenini biraz açmak için radyoaktif krem kullansaydık belki o zaman ona daha fazla güvenebilir miydik? Åüphesiz, bu sahte melezlerin göreceli solgunluÄunun korunması için bu iÅlemin ara ara tekrarlanması lazım. Ve içinde yıkanmadıÄı sürece, sonuç teninde daÄınık ve gülünç bir sonuç ortaya çıkacak. Bu esnada biz de acemi dermatologların vücuda sürdüÄü bu kremlerin bileÅenlerini okurken daha az eÄleneceÄiz: aktif içeriÄinde sıklıkla cıva (beyne zarar verebilen) hidrokinon (fotoÄrafları geliÅtirmek için kullanılan) ve arsenik (bunun bir zehir olduÄundan bahsetmeme gerek var mı ?) bulunuyor. Siyahların saç düzleÅtirme sevdasına gelirsek, bu konuda yorum bile yapmak istemiyorum. Kendim de hayatım boyunca birkaç ırkçı hakarete uÄradım ama hiçbir zaman derimin renginin veya saçımın lanet karakterinin bilmem hangi genetik bozukluÄun sonucu olduÄunu düÅünmedim. Ve hiç kimse, pop kralı Michael Jackson (ve çocukluÄumun kahramanı) bile beni aksine ikna edemez.
Ve iÅte paradoks burada: diÄer ırklar beyaz olmak için kendini paralarken beyazlar aksi istikamette yol alıyor. Plajlarda, Floridaânın acımasız güneÅinin altına yıÄılan solgun yüzlerin manzarası bana her zaman komik ve korkutucu gelmiÅtir, ama Amerika BirleÅik Devletleriânin daha soÄuk bölgelerindeki solaryum salonlarının sayısı ile kıyaslandıÄı zaman bu hiçbir Åey deÄil. Peki ya Åu tatlı badem yaÄıyla banyo yapıp plajda string giyen (bu korkunç görüntü hala aklımdan çıkmıyor) Fransız ve Ä°talyanlar hakkında ne diyeceÄiz? Ve fakültenin kraliçesi olma umuduyla hayatlarını spor salonlarında geçiren beyazların enerji ve fedakârlıÄı da beni her zaman etkilemiÅtir. Dirençlerini alkıÅlıyorum: siyahların doÄuÅtan sahip olduÄu çizgilere sahip olmak için o kadar saat squat yapmak, bu saygıyı hak ediyor. YaÅlılara gelince, tembel veya zengin, bütün tehlikeli estetik ameliyat ve silikon armadası Saartjie Baartman'ın endiÅeli poposunu Venus Hottentote'a çevirebilir. Kısacası, uzak doÄuluların çocuksu fiziÄine kesinlikle deliren beyaz arkadaÅlarımın Asyalı fetiÅizminde pedofilinin hafif bir Åeklini görmekten kendimi alamıyorum. Åunu söylemeliyim ki, beyazların beyazlıklarını en azından birkaç ton azaltmak için aldıkları riskler öbür ırkların beyaz olmak için aldıkları risk kadar güvenilmez.
Kültürler arasındaki bu kopuÅun ırksal önyargılardan beslendiÄini inkâr etmek imkânsız. Ama bu korkunç uygulamalar, belki tüm dünyadaki Åiirler ve baladlarda bahsedilen nadir güzelliÄe ulaÅma arzusuyla da açıklanabilir. Bunun doÄru olduÄunu varsayalım, o zaman bu tehlikeli saplantılar birkaç köklü soruyu açıÄa çıkarıyor. Ä°nsanlar zengin görünmek için mi bu kadar para harcıyor yoksa sadece ulaÅılmaz bir mükemmelliÄi kovalamanın verdiÄi «zevk » için mi? Kendime, «küreselleÅme » kelimesinin Batı'nın baÅlıca niteliÄi ve baÅlıca ekonomik dürtüsü olan kendini aÅırı beÄenmeyi gizlemek için uÄursuz bir buluÅ olup olmadıÄını soruyorum. Bir Åekilde, hepimiz Gangnam Styleâı benimsemeye çalıÅmıyor muyuz ?
« Artık yaÅamıyoruz. Hayatı tüketiyoruz. »
Vicki Robin
Artık deniz seviyesinin yükselmesi ve küresel ısınma inkar edilemez gerçekler, uÄursuz kahinler bizi kutsal kitaplarda geçen felaketlerin yaklaÅtıÄı konusunda uyarıyor. Bu öngörülerin çoÄu kan dondursa da birbirimizle çekiÅmeyi bırakıp gerekli önlemleri almamız durumunda kıyamete karÅı koyabiliriz. Ama bu gerçekten ne anlama geliyor? Statüko, yalnızca ulus ötesinde yaÅayanları deÄil aynı zamanda, yalnızca bir tarafı diÄerine karÅı kıÅkırtmaktan baÅka amacı olmayan belirsiz teorilere dayanan uyumluluk tartıÅmaları için maaÅ alan sahte pedagoglara da fayda saÄlıyor. Benim gözümde, gerçek sorunlarla yüzleÅmemizi engelleyen deÄiÅime karÅı olan korkudur. Biz de üretim ile dönüÅtürme yöntemleri ve tüketim ile küresel ekonomik migrene katkı saÄlıyoruz. Evet, kabul ediyorum, fabrikalar çevreye zarar veriyor ve kullanımları çevre kirliliÄi ve atık oluÅumuna neden oluyor; ama sorunun kendine has ve karÅı konulmaz bir zevki var.
Åunu iyi not edin; bazı zevkler insanı, akılsızlıÄa götürecek kadar baÅtan çıkarır ve imparatorluklar ile milletlerin çöküÅüne neden olur. Ãin Tang HanedanlıÄının yıkılıÅı etkileyici bir örnek: Ä°mparator Xuanzong, metresi Yangâın liçiye olan doymak bilmez iÅtahı için görevlerini ihmal ediyordu. Ãinâde ÅiÅmanlıÄın hiçbir zaman moda olmamasına inanamıyorum ama bu imparator, imparatoriçenin ince kalçaları yerine etli butlu olanları tercih ediyordu. Tarih bize, Yangâın her gün akıl almaz miktarda egzotik meyve yediÄini söylüyor. Ä°mparator onu tatmin etmek için Åu sistemi yürürlüÄe koydu: Ãinâin güneyinden getirilen liçi sepetleri, gece gündüz gelip giden ulaklar tarafından baÅkentteki saraya bırakılıyordu. Ve Xuanzong metresinin kaprislerini tatmin ederken isyancı General An Lushan, imparatorluÄunu ilan etmek ve Tang Hanedanıânın hükümdarlıÄına son vermek için ordusunu güçlendiriyordu.
Yakın zamanlarda, devasa Güney Kore ekonomisindeki, iki nesilden daha kısa sürede gerçekleÅen sıçrama, ülke nüfusunun kredi kartlarına baÄımlılıÄı kadar ÅaÅırtıcı ve önemli oldu. Bu sıra dıÅı büyüme borçlanmayı destekledi, ama yazık ki 1990'lardan sonra ekonomideki yavaÅlama Güney Korelilerin buna olan hevesinin yönünü deÄiÅtirmedi. Hükümet, ülkeyi Asyaâdaki ekonomik krizden çıkarmak için insanları, mantıksız harcamalar yapmaları yönünde cesaretlendirmekten daha iyi bir çözüm bulamadı! Aynı Åey birçok Avrupa ülkesinde, özellikle Yunanistan ve Ä°spanyaâda da gerçekleÅti. Bu ülkelerin borç ile olan uzun süreli aÅk hikâyesi, onları son birkaç yılda prangalı ve Avrupa BirliÄiânin utancı haline getirdi ve Almanya ile Ä°ngiltereânin alay ve tehditlerine tahammül etmek zorunda kaldılar.
BaÅka zevkler de bazı milletleri, bazen insanların felaketine sürükleyecek biçimde, makul olanın ötesinde ele geçirdi. Yeni Zelanda takımadalarının doÄusundaki Maori, meyve stoklarının, özellikle de karaka böÄürtleninin kontrolünü ele geçirmek için neredeyse Pasifik'teki komÅusu Moriori'yi yok ediyordu. Bu yüzden aÄır açgözlülük ıssız medeniyetleri korumaz.
Bin Ladin artık muhtemelen Arabistan Deniziânin dibindeyken, Pentagon analistleri Shakiraânın Hips Don't Lie Åarkısında gizli mesajları deÅifre etmiÅ ve pop starâın Amerikalı çocukların korkunç durumunu kınadıÄı sonucuna varmıŠolmanın rahatsızlıÄını yaÅıyor. Bu savaÅçı milletin uÄraÅıp durduÄu savaÅ listesine bir de çocukluk çaÄındaki obeziteye karÅı mücadeleyi eklediÄi gerçeÄi karÅısında, her halükarda bulabildiÄim tek açıklama bu: uyuÅturucuya karÅı, itaatsiz diktatörlere karÅı, P2P yazılımlara karÅı, fakirliÄe karÅı, yasalar çerçevesinde olanlar gibi yasadıÅı göçmenlere karÅı vs. Nancy Reagan kendi döneminde, özgür dünyanın liderinin bir numaralı kadını (Monica Lewinskyânin elde etmek için öldürmeye hazır olduÄu bir mevki) olmaktan memnun deÄildi ve hakimiyetinde 19. Yyâdaki kölelerin toplam sayısından daha fazla siyah hapse atılmıÅtı. Michele Obamaâya gelirsek, ilk ve Åüphesiz son Afro-Amerikan kadın, ünlü selefi tarafından oluÅturulan eÄilimi tersine çevirmesi gerektiÄini düÅünmek yerine BirleÅik Devletlerin kötü beslenmeye karÅı kutsal savaÅına kendisini adamayı tercih etti. 2014 yılında Arapahoe Lisesiândeki saldırı esnasında sıra sıra dizili ÅiÅman ve güçlükle nefes alan çocukları 1999 yılında Columbineâde gerçekleÅen saldırıdakilerle (iki saldırı da silahların çok popüler olduÄu Åu deÄerli Coloradoâda gerçekleÅti) kıyaslayan fotoÄraflar mücadelesinin yeterliliÄini sorgulamayı saÄladı.
Bütün saygın ticaret okullarının, gelecekteki gladyatörlerinin eÄitimi esnasında üzerinde ısrarlı olduÄu talimatı hiç kimse bilmiyor deÄil. Bunlar, iÅ pazarındaki kanlı rekabeti takip edebilmek adına kuklaları için bulabildikleri kadar para bulmalılar. Lisans eÄitimi aldıÄım yıllarda alnıma bu tip bir dövme yaptırmayı ciddi ciddi düÅündüm. Her teÅebbüsün nihai amacı, ürününü hem çekici hem de ulaÅılabilir hale getirerek tüketicide narkotik bir trans hali saÄlamaktır. Ãzet olarak, aÅırı tüketime -iÅte Åeytani kelime!- yönelten bir saplantı Åekli oluÅturmak. Ama bu kadar çabuk bir yargıya varmayalım, çünkü bu psikopat Åarlatanlar bu durumun tek suçlusu deÄil: ırksal, dinsel ve sosyo-ekonomik ayrıÅmazlıklarının ötesinde, "ihtiyaç"larından vazgeçmedeki yetersizliklerinin neden olduÄu toplu intihar Åekliyle tüketiciler de suç ortaÄı.
Ücretsiz ön izlemeyi tamamladınız.