Sadece LitRes`te okuyun

Kitap dosya olarak indirilemez ancak uygulamamız üzerinden veya online olarak web sitemizden okunabilir.

Kitabı oku: «Nutuk», sayfa 14

Yazı tipi:

Ferit Paşa’nın İstifası

Efendiler, ben, Asım Bey’e bu son cümleleri yazdırırken (2 Ekim 1919, saat 3.40 sonrada) araya imzasız şöyle bir özel telgraf girdi:

Paşa Hazretleri, İstanbul’da samimi arkadaşlar söylediler. Bütün akşam gazeteleri yazıyormuş. Ferit Paşa sıhhi durumu sebebiyle istifa etmiş. Tevfik Paşa kabineyi kurmaya memur buyrulmuş. Daha sabahtan söyleniyordu fakat doğrulanmamıştı. Şimdi doğrulandı efendim.

Bu telgrafı kim veriyor? Anlayınız, dedim. Sormaya zaman kalmadan telgraf şu şekilde devam etti:

Biz, Ankara telgrafçıları, Paşa hazretlerinin eteğine yüz süreriz ve vatanımızın başına bir bela kâbusu olan bu kabinenin devrilmesi için milletin başında bulunarak kazandığı bu başarıyı tebrik ederiz. Lütfen söyleyiniz.

Telgraf haberleşmesi kesildi. Hakikaten 2 Ekim’de Ferit Paşa kabinesi düşmüş bulunuyordu. Fakat yeni kabineyi kuran Tevfik Paşa değil, âyandan (senatörler) Korgeneral Ali Rıza Paşa idi.

Efendiler, sırası gelmişken arz edeyim; bütün telgrafçılarımızın Millî Mücadele ve teşebbüslerimize yaptıkları fedakârca hizmetlerinin millî tarihimizde önemli yeri vardır. Kendilerine bugün açıkça teşekkür etmeyi bir vazife bilirim.

Ali Rıza Paşa Kabinesi

Efendiler, Ferit Paşa kabinesinin düştüğünü ve Ali Rıza Paşa’nın kabine kurmaya memur edildiğini 2-3 Ekim 1919 tarihinde yazdığım bir genelgeyle bütün millete bildirdim. Bu genelgenin bir suretini de bilgi edinmesi için yeni sadrazama verdim.

2 Ekim günü, yeni sadrazamla temas aramıştık. Ertesi günü, Meclis-i Vükelanın (Bakanlar Kurulu) toplantısı esnasında, Heyetitemsiliye ile görüşecekleri vadedilmişti.

Arz ettiğim bu genelgede belli başlı noktalar şunlardı:

1- Yeni kabine, Erzurum ve Sivas Kongrelerinde tayin ve tespit edilen millî teşkilat ve gayelere saygılı olduğu takdirde, Kuvayımilliye ona yardımcı olacaktır.

2- Yeni kabine, Millî Meclisin toplanmasıyla fiilî denetleme görevine başlayıncaya kadar milletin mukadderatı hakkında herhangi bir taahhüde girmeyecektir.

3- Barış konferansına tayin olunacak delegeler, millî davayı hakkıyla kavramış ve milletin güvenini kazanmış bilgili ve muktedir kimselerden seçilecektir.

Beyannamede, bu saydığım esasların yeni kabine tarafından kabul edilmesinin teklif edileceği belirtildikten sonra, “bu hususta başkaca görüşleri varsa yarın öğleye kadar bildirilmesi” dileğinde bulunuldu.

3 Ekim 1919 günü, Sadrazam Ali Rıza Paşa’ya yazdığım telgrafta “Millet, şimdiye kadar başına geçenlerin, Kanun-i Esasiye ve millî emellere aykırı hareketlerinden üzüntü duydu. Bundan dolayı meşru haklarını tanıtmak ve mukadderatını ehliyetli ve güvenilir ellerde görmek hususunda kesin kararını verdi. Gereken sağlam teşebbüslere girişti. Düzenli teşkilata tabi olan Kuvayımilliye, milletin kesin iradesini tamamen gösterme ve ispat etme kudretini kazandı.

Millet, Padişah’ın güven ve itimadını kazanmış olan yüksek şahsiyetiniz ile muhterem arkadaşlarınızı, güç durumda bırakmak istemez. Aksine yardımcı olmaya bütün samimiyetiyle hazırdır. Ancak Vekiller Heyeti içinde Ferit Paşa ile beraber çalışmış nazırların bulunması, yüksek heyetinizin görüşleriyle, millî emellerin ne derecede uyuştuğunu büyük bir samimiyetle anlamak mecburiyetini ortaya çıkarmıştır. Milletçe, tam bir güven duyulmadıkça atılmış olan kurtuluş adımının durdurulması ve yarım tedbirlerle yetinilmesi uygun görülmemektedir. Bu bakımdan şu hususların, sizce kabul edilip edilmeyeceğini kesin ve açık olarak anlamak isteriz.” dedik ve genelge dolayısıyla belirttiğim üç esası saydık. Daha sonra, “Bu noktalarda uyuşma meydana geldiği anlaşıldıktan sonra, olağan dışı durumların ortadan kaldırılması maksadıyla bazı ikinci derecede arz edeceğimiz hususların da…” bulunduğunu bildirdik (Ves. 128).

Ali Rıza Paşa, bugün yemin merasimi için Saray’a gideceklerinden, telgrafımıza, yarın cevap verileceği bildirildi.

Ali Rıza Paşa Kabinesinde Sezilen Tereddüt

Biz bazı tavırlardan, Ali Rıza Paşa kabinesinde bir tereddüt, bu kabineyi teşkil eden zatların da kafalarında bir bulanıklık keşfeder gibi olduk. Onun için bazı tedbirler almayı uygun gördük.

Aynı günde, bir genelge yazdık. Bunda “Hükûmet ile millet arasında görüş ve gaye birliği meydana geldiği, bir genelgeyle bildirilinceye kadar eskisi gibi resmî haberleşmenin kesilmiş bir hâlde bulundurulması” lüzumunu bildirdik (Ves. 129).

Bundan başka, her taraftan gelen teklif ve görüşleri birleştirerek, bütün kolordu komutanlarına ve Millî Mücadele’ye yardımcı olan valilere de 3 Ekim günü bazı tebliğlerde bulunduk. Yeni kabine ile ilk temasımızla ilgili olan bu vesikaları, aynen, yüksek heyetinizin gözleri önüne sermeyi, bundan sonraki haberleşme ve münasebetlerin kolaylıkla anlaşılabilmesi için uygun görüyorum. Müsaade buyurur musunuz.

Şifre

Sivas, 3.10.1919

Bütün Kolordu Komutanlarına ve Millî Mücadele’ye Yardımcı Olan Vali ve Vali Vekillerine,

Aşağıdaki telgrafın Harbiye ve Dâhiliye Nazırlarına çekilerek neticenin bildirilmesi rica olunur:

Dâhiliye Nazırının haince hareketlerine alet olarak halkı fiilen silahlandırmaya ve birbirini öldürtmeye kalkışan Konya Valisi Cemal ve Elazığ Valisi Ali Galip ve Malatya Mutasarrıfı Halil Beylerin tevkifleriyle harp divanına verilmeleri ve Trabzon Valisi Galip, eski Kastamonu Valileri İbrahim ve Ali Rıza Beyler ile Ankara Valisi Muhittin Paşa’ya herhangi bir vazife verilmemesi ve milletin kanuni haklarına tecavüz etmediklerinden ve millî dava ve mücadeleye yardımlarından dolayı, azledilen Sivas Valisi Reşit Paşa’nın eski görevine iadesi, eski Bitlis Valisi Mazhar Müfit ve eski Van Valisi Haydar Beylerin derhâl açık bulunan vilayetlere tayin edilerek vazifelendirilmeleri istenilmektedir.

Anadolu ve Rumeli Müdafaaihukuk Cemiyeti
Heyetitemsiliyesi adına
Mustafa Kemal

Şifre

Sivas, 3.10.1919

Bütün Vali ve Kolordu Komutanları ile Müstakil Mutasarrıflıklara,

Aşağıdaki şekle uygun olarak Sadrazam’a müracaat buyrulması ve neticenin bildirilmesi rica olunur:

Müslüman halkı silahlandırmaya ve birbirlerini öldürtmeye kalkışan ve orduyu içten yıkmak ve sonunda vatanı savunmasız bırakmak için emir verdiklerinden ve ordunun sırlarını, şifreleri çalmak için fiilî tertiplere girişmek suretiyle açığa vuran ve Kanun-i Esasi hükümlerince dokunulmazlığı bulunan milletin hususi haberleşmelerine engel olan eski nazırlardan Ali Kemal Bey, Süleyman Şefik Paşa, Dâhiliye Nazırı Adil Bey’in, Millet Meclisi açılınca Yüce Divana sevk edilmek üzere herhangi bir tarafa kaçmalarına meydan verilmemesini ve Telgraf Umum Müdürü Refik Halit Bey’in aynı sebeplerden dolayı derhâl tevkifiyle ilgili mahkemeye verilmesini kanunun dokunulmazlığı ve kutsallığı adına istemekteyiz.

Anadolu ve Rumeli Müdafaaihukuk Cemiyeti
Heyetitemsiliyesi adına
Mustafa Kemal

Tabii ki, Harbiye Nezaretine geçen Cemal Paşa, orduya bir resmî tebliğ yapacaktı. İşte ona ilk cevap olmak üzere kolordulara şu telgrafın verilmesini tavsiye ettik:

Şifre

3’üncü, 20’nci, 12’nci, 15’inci, 13’üncü Kolordu Komutanlıklarına;

20’nci Kolordu Komutanı Fuat Paşa’ya (ayrıca),

Konya’da Refet Bey’e (ayrıca),

Harbiye Nazırı Cemal Paşa’nın ilk tebliğine cevap olmak üzere aşağıdaki telgrafın gizli olarak kendisine çekilmesi ve neticenin bildirilmesi rica olunur:

“Zatıdevletlerinin meşru olan Millî Mücadele’nin başlangıcından beri büyük bir kanaat ve imanla başında bulunduğunuzu biliyoruz. Harbiye Nezaretine tayininiz memnunlukla karşılanmıştır. Zatıdevletlerinin muvaffak olması için bütün ordu ve bütün Kuvayımilliye yardımcı olacaktır. Sırf başarınızı sağlamak maksadıyla aşağıdaki hususların bir an önce yerine getirilmesini rica ederiz:

a) Cevat Paşa veyahut eski Birinci Ordu Müfettişi Fevzi Paşa’yı Erkânıharbiyeiumumiye Riyasetine,

b) GalataIı Albay Şevket Bey’i veyahut Yusuf İzzet Paşa’yı, İstanbul’daki Kolordu Komutanlığı ve İstanbul Merkez Komutanlığına. Yusuf İzzet Paşa, İstanbul Merkez Komutanı ve Galatalı Şevket Bey 25’inci Kolordu Komutanı şeklinde olabilir.

c) Albay İsmet Bey’in Harbiye Nezareti Müsteşarlığına, d) Tümen Komutanı Yarbay Kemal Bey’in Emniyet Genel Müdürlüğüne tayinine yardım edilmelidir.

e) Ordu üzerinde kötü tesir yapmış olan ve Harbiye Nezaretini âciz ve kıymetsiz bir hâle düşüren ve rütbeleri, Millî Meclisten geçmeksizin iade edilen ve sırf siyasi fikirleri yüzünden memuriyet verilmiş bulunan emeklilerin derhâl vazifelerine son verilerek, önemli ve hassas makamların emniyetli ellere teslimi lazımdır.

f) Eski 3’üncü Kolordu Komutanı Albay Refet Bey, hiç sebepsiz istifaya mecbur edildiğinden, bu muamelenin düzeltilerek kendisinin şimdi bulunduğu Konya’da 12’nci Kolordu Komutanlığına tayini ve Fuat Paşa hakkındaki muamelenin düzeltilmesiyle 20’nci Kolordu Komutanlığına iadesi.

g) Fuat Paşa’nın yerine tayin edilen Hamdi Paşa ve 12’nci Kolorduya tayin edilen Sait Paşa derhâl asıl vazifelerine döndürülmelidir.

h) İlk fırsatta müfettişliklerin yeniden kurulmasıyla Doğu Anadolu’daki kolorduların, 13’üncü Kolordu da dâhil olduğu hâlde, Kazım Karabekir Paşa’ya ve Batı Anadolu’daki kolorduların, İstanbul ve Edirne de dâhil olduğu hâlde, Ali Fuat Paşa’ya verilmesi ve şimdilik iki müfettişlikle yetinilmesi uygun görülmüştür.

Heyetitemsiliye adına
Mustafa Kemal

Efendiler, yeni sadrazamdan beklediğimiz cevap, nihayet geldi, şudur:

Çok aceledir.

Sadaret, 4.10.1919

Sivas’ta Müdafaaihukuk Cemiyeti Heyetitemsiliyesine,

C: 2 ve 3 Ekim 1919

Ali Rıza Paşa Kabinesi Millî Teşkilat ve Gayeleri Soruyor

“Erzurum ve Sivas Kongrelerinde tayin ve tespit edildiği telgraflarında bildirilen, teşkilat ve gayelerin neden ibaret olduğu hükûmetçe bilinmediğinden, durumun gereği incelenmek üzere, her şeyden önce bahis konusu kongrelerin zararlarının acele bildirilmesi temenni olunur, efendim.”

Sadrazam Ali Rıza, Sadrazam Paşa ve muhterem arkadaşlarının içlerinde, biraz sonra görüleceği gibi, Kuvayımilliyenin temsilcisi olarak kabineye girdiğini söyleyen Cemal Paşa bulunmuş olmasına rağmen hükûmeti kurdukları güne kadar millî gayelerin neden ibaret olduğunu bilmediklerini söylemeleri garip görülmeye değer bir husus değil midir?

Bundan daha çok dikkati çeken nokta, millî gayelere uyup uymamak hususunda ilk iş olarak kongrelerin kararlarını istemeleridir. Hâlbuki bu kadar gürültüye ve uygulanması Ferit Paşa’nın düşmesine sebep olan kongrelerin kararlarını bilmemelerine imkân tasavvur olunabilir miydi? Maksatlarının zaman kazanmak ve bize karşı hiçbir taahhüde girmeksizin, yeni ve şeytanca tedbirlerle milleti kandırarak meydana gelmiş olan dayanışma ve bağlılığı gevşetmek olduğuna asla şüphe etmedim. Fakat köprüler atılacaksa, ben de her şeyden önce onların bütün içyüzlerini milletin gözü önüne serecek bir hareket tarzını tercih ettim. Bu bakımdan, Sadrazam’ın ve muhterem arkadaşlarının isteğini yerine getirdim. 4 Ekim 1919 tarihli telgrafla, kongre beyannamesini aynen ve nizamnamenin yalnız teşkilatla ilgili temel noktalarını da özet olarak bildirdim (Ves. 130). Hükûmet ile resmî yazışmalara hiçbir taraftan girişilmemesi hakkında tekrar umumi tebliğler yapıldı (Ves. 131).

Efendiler, aynı günde şöyle bir telgraf aldık:

Sadaret,

4.10.1919

C: Başkanlığım altında kurulan yüksek kabine, milletin arzusuna uygun olarak vatan ve memleketin saadet ve selametini sağlamak için sarsılmaz bir azimle çalışmak hususunda tam bir görüş birliğine varmıştır. Osmanlı topluluğunun güvenliği, millî istiklalin korunması ve yüce Hilafet ve Saltanat makamının dokunulmazlığı, Kanun-i Esasi hükümlerince bütün milletin kuvvet ve iradesine dayanılarak sağlanacağı şüphesiz bulunduğu gibi, Ateşkes Anlaşması’nın yapıldığı tarihteki sınırlar içinde kalan bütün Osmanlı toprakları ve vilayetlerinin Ateşkes Anlaşması’nın esası olan Wilson Prensipleri’ne göre doğrudan doğruya Osmanlı Saltanatının idaresi altında bırakılması ve sınırlar içinde kalıp nüfusunun büyük çoğunluğu Müslüman olan vatanın parçalanmasını önlemek suretiyle bu topraklar üzerindeki tarihî ve dinî ve coğrafi haklarımızın ve bu şekilde hak ve adalete uygun bir karar alınmasının sağlanması dahi bugünkü hükûmetçe vazgeçilmez bir gaye olması ve Millî Meclisin toplanmasına kadar milletin mukadderatı hakkında hiçbir kesin ve resmî taahhüde girilmemesi ve barış konferansına gönderilecek delegelerin, millî davayı kavramış ve güvenilir, ileri görüşlü ve muktedir kimselerden seçilmesi tabiidir. Memleketimizde, meşrutiyet rejimi gereğince millî hâkimiyet esasen mevcut bulunmakla, vazifesini hakkıyla anlamış olan bugünkü hükûmet, milletçe kabul edilmeksizin, memleket mukadderatı hakkında karar veremeyeceği için her türlü teşebbüs ve yollara müracaat ve Meclisimebusanın bir an evvel toplanması konusunda lazım gelen kolaylıkları göstermeye gayret etmektedir. Ancak hükûmetin hareketlerine hâkim olan prensip, kanun hükümlerine tamamen uyarak aksi hâlleri önlemek ve ortadan kaldırmaktan ibarettir. Olağan dışı ve kanunsuz durumların devamı, Osmanlı Devleti’nin merkeziyle Anadolu’yu birbirinden ayırmaya yol açarak birçok kötü neticeler doğuracağından, Allah esirgesin, payitahtın varlını tehlikeye düşürecek ve memleketin diğer kısımlarının da işgal altına alınması neticesini vererek vatanın birliğini bozacaktır. Bu bakımdan bugünkü hükûmet, tarafınızdan işgal olunan resmî dairelerin boşaltılması ve hükûmet işlerinin aksatılmasına son verilmesi ve en küçük zaafa bile uğratılmaması şart olan hükûmet nüfuzuna saygı gösterilmesi ve yabancılarla siyasi münasebetlere girişilmemesi ve mebusan (milletvekilleri) seçimlerinde halkın hürriyetine asla tecavüz olunmaması hususlarının tarafınızdan taahhüt edilmesini istiyor.

Muhterem efendiler, dikkat buyrulursa bu telgrafta ne adres vardır ne de imza. Gerçi sadaret makamından yazıldığı anlaşılıyordu. Fakat diğer bir şey daha anlaşılıyordu ki, bu satırları yazan zat veya zatlar, bir defa Heyetitemsiliye’yi tanımak ve onunla imza altında resmî yazışma ve görüşmelerde bulunmak istemiyorlardı.

Bir de bizim kongrelerde tespit ettiğimiz kararları ve kendilerine teklif ettiğimiz üç noktanın göz önüne alınmasını, yeni kabinenin sadrazamı ve nazırları tabii buluyorlar. Bu kararların ve esasların gerçekleştirilmesine gayret etmekte olduklarını söylüyorlar.

Ancak Sadrazam “Hükûmetin hareketlerine esas olan prensip, kanun hükümleridir. Vazifesi, aksi hâllerin önlenmesinden ve ortadan kaldırılmasından ibarettir.”, girişinden sonra, bizim hâl ve hareketlerimizin, olağan dışı ve kanunsuz olduğunu ima ederek, bunun devamı hâlinde, merkezle Anadolu’nun birbirinden ayrılmasına sebep olacağını ve bundan doğacak tehlikeleri sayıyor ve nihayet, baklayı ağzından çıkararak, “tarafınızdan işgal olunan resmî dairelerin boşaltılması ve hükûmet işlerinin aksatılmasına son verilmesi ve hükûmetin nüfuzuna saygı gösterilmesi ve yabancılarla siyasî münasebetlere girişilmemesi ve mebusların seçimlerinde halkın hürriyetine asla tecavüz olunmaması hususlarının tarafımızdan taahhüt edilmesini istemek” suretiyle, bizim varlığımıza ve faaliyetimize son vermek maksadında olduğunu ifade etmiş bulunuyor.

Efendiler, belki unuturum, geniş açıklamalara girişmeden önce söylemeliyim ki tarafımızdan işgal olunmuş resmî daireler yoktu. Yalnız Sivas vilayeti, Heyetitemsiliye’yi okulların tatil bulunması dolayısıyla lisede misafir etmişti. Söz konusu edilmek istenilen resmî daire bu olacaktı. Yeni kabine her türlü faaliyetine başlangıç olmak üzere Heyetitemsiliye’yi buradan kovarak nüfuz ve haysiyetini halkın gözünde kırmak istiyordu.

Efendiler, kimden kime yazıldığı açıkça belirtilmemiş olan bu telgraf üzerine, Sivas telgraf merkeziyle, İstanbul telgraf merkezi arasında aynen şu haberleşme yapıldı:

Olağanüstü

İstanbul Merkez Müdürlüğüne,

Sadaret merkezinden yazılan telgraf, başlığı ve imzası olmadığı için Anadolu ve Rumeli Müdafaaihukuk Cemiyeti Heyetitemsiliyesi tarafından kabul edilmedi. Telgraf sureti merkezimizde alıkonmuştur. Gerekenlere bilgi verilmesi rica olunur.

İmza
Kongre Merkezi

“Bize, üzerinde, Sadrazam Paşa Hazretlerinin cevabıdır, başlığıyla Ametçi Bey verdi ve kopyası telgrafhanededir. Siz Paşa Hazretlerine böyle veriniz.”

“Heyetitemsiliye’ye hitap edilmemekte ve kimden olduğu bilinmemektedir. Bu sebeple muhatap ve imza olmadığı için kabul etmiyorlar.”

“O hâlde şimdi dağıldı. Kabinede bu hususta bir şey yazarlarsa tabii durum aydınlanır, efendim.”

Cevap olarak bu ifadeyi verdikleri vakit dağıldılar. Artık bize bir şey gelmez. Fakat Sadrazam Paşa evinden belki yazar. Bizim bu merkezin işi, kabine toplantısı dağılınca son bulur, kapanır, azizim.

“Siz dediğimizi Ametçi Bey’e söyleyin.” “Ametçi Bey de gitti. Yalnızım.” “Telefonla söyleyiniz.”

“Bizde şehir telefonu yok. Bununla beraber siz telgrafı öylece saklayınız da sabahleyin resmen bir şey yazdıralım, efendim.”

“Sadrazam Paşa’ya telefon edin.”

“Kardeşim Sadrazam Paşa’ya anlatamayız ki…”

Olağanüstü

Babıali, 4.10.1919

Sivas Kongre Merkezi Müdürlüğüne,

Erenköyü’nde oturan Sadrazam Paşa hazretleri telefonda arandığı ve saat yirmi biri yirmi geçtiği hâlde bulunamadı. Konuşmanın nasıl geçtiği çaresiz yarın arz edilecektir, efendim.

Babıali Müdürü
Hüseyin Hüsnü

Olağanüstü

İstanbul, 4.10.1919

Kongre Merkezine,

C: Babıâli Müdürlüğünden de bildirildiği gibi şimdi 21’i 25 geçeye kadar telefondan arandıkları hâlde, Sadrazam Paşa hazretlerinin konaklarından cevap alınamadı. Biraz sonra yine arayacağım. Cevap alırsam, derhâl bildiririm. Alamazsam sabahı beklemek zaruri olacaktır, efendim.

İstanbul Telgraf Müdürü
Tevfik

Efendiler, ertesi günü yani 5 Ekim 1919 tarihinde, imzasız telgrafın Sadrazam tarafından, Heyetitemsiliye’ye hitaben ve cevap olarak yazıldığı söylendi. Bunu resmen tespit eder resmî ve imzalı bir yazı olmamakla beraber, biz böyle küçük bir nokta üzerinde daha fazla durmayı faydalı ve lüzumlu görmedik. Sadrazam Paşa’ya cevap yazmayı uygun bulduk. 5 Ekim’de yazdığımız uzun cevabın, esas noktalarını özetleyeyim:

“Tekliflerimizin tamamen tasvip ve kabul edilmiş olduğu anlaşıldı.” dedikten sonra tarafımızdan taahhüt olunması istenilen noktalar hakkında açıklamalarda bulunduk ve dedik ki: “Olağan dışı ve kanunsuz durumlar yaratan Ferit Paşa kabinesiydi. Bu durumlar, Ferit Paşa kabinesi tarafından girişilmiş olan gayrimeşru iş ve hareketlerin sebep ve amillerinin ortadan kaldırılması için tarafınızdan kesin tedbirler alındığı takdirde, kendiliğinden yok olur.”

“Cemiyetimizin bugünkü hükûmete taahhütlerde bulunabilmesi ve yardımcı olabilmesi için önce hükûmetin millî teşkilatımızı müspet karşıladığını açık ve kesin bir dille ifade etmesi lazımdır. Aksi takdirde, karşılıklı güven ve samimiyetin doğduğu şüpheli kalacak ve birbirine zıt hareket ve teşebbüslerin meydana gelmesi muhtemel bulunacaktır.”

Ali Rıza Paşa’nın imzasız telgrafında: “Memleketimizde meşrutiyet rejimi gereğince, millî hâkimiyetin esasen mevcut bulunduğu” noktasına da “Gerçekten öyleyse de feshinden itibaren Meclisimebusanın dört ay içinde toplanması Kanun-i Esasi’mizin açık hükümlerinden iken bugüne kadar seçmen kütükleri bile düzenlenmemiştir, Bu hareket, Ferit Paşa kabinesinin açıktan açığa meşrutiyete bir darbesini ve Kanun-i Esasiye’ye kesin tecavüzünü teşkil eder ve ceza kanununun ilgili maddesine göre bir cinayet sayılarak yapanlar hakkında kanun hükümlerinin aynen uygulanması, millî hâkimiyeti kabul edecek ve kanun hükümlerinin tatbikini kendisi için bir kanuni vazife sayacak her meşru hükûmetin ilk kutsal görevidir.” cevabında bulunduk. Ondan sonra, şu teklifleri ileri sürmeye başladık:

1- Memlekette sükûn ve asayiş olduğunu ve millî davanın tamamıyla haklı ve meşru olduğunu resmî bir beyanname ile ilan ederek milletin umumi birliğine Hükûmetin de katıldığını gösteriniz.

2- Düşmüş Hükûmetin haince hareketlerine alet olmuş bulunan birtakım yüksek dereceli memurlar vardır. Onları ilgili mahkemeye veriniz. Millî Mücadele’ye karşı çıkan bazı valiler hakkında devlet hizmetinde kullanılmamaları için gereken muameleyi yapınız. Millî Mücadele’ye hizmet ettikleri için vazifeden alınanları memuriyetlerine iade ediniz.

3- Rütbelerinin iadesi Millî Meclis tarafından tasdik edilmemiş bulunan ve tek çalıştırılmama sebebi, birtakım sakat siyasi düşüncelerden ibaret bulunan emeklileri, derhâl eski durumlarına döndürünüz. Mühim askerî mevkileri ehliyetli ellere teslim ediniz.

4- Eski nazırlardan Ali Kemal ve Adil Beyler ile Süleyman Şefik Paşa’nın Millî Meclisin açılışında, Yüce Divana verilmek üzere, hiçbir tarafa kaçmalarına meydan verilmemesini, Posta ve Telgraf Genel Müdürü Refik Halit Bey’in derhâl tevkifiyle ilgili mahkemeye teslimini, kanunun dokunulmazlığı ve millî hakların kutsallığı adına istemekteyiz.

5- Millî Mücadele’ye katılmış veya Millî Mücadele’yi desteklemiş olanlar aleyhinde başlanılmış olan kovuşturma ve baskılara son veriniz.

6- Basını yabancı sansüründen kurtarınız.

İşte efendiler, özetle saydığım bu noktalarla ilgili görüş ve tekliflerden sonra telgrafımızı şu şekilde tamamladık: “Arz edilen hususlara ve ileri sürülen tekliflere, milleti tatmin edecek açık ve uygun bir cevap verileceği zamana kadar, millî gayelerin gerçekleşmesi için milletçe alınmış olan fiilî tedbirlere eskisi gibi devam zorunda kalınacağını, bütün vilayetler ve müstakil sancaklarla onlara bağlı yerlerden aldığımız kararlar üzerine tam bir kesinlikle arz ederiz.

İmza: Anadolu ve Rumeli Müdafaaihukuk Cemiyeti Heyetitemsiliyesi adına: Mustafa Kemal” (Ves. 132).

Efendiler, İstanbul ile haberleşme biter bitmez derhâl şu tebliğ ile memleketi durumdan haberdar ettim:

5.10.1919

Genelge Belediyelere, Basına,

Sadrazam Paşa hazretleri Erzurum ve Sivas Kongrelerindeki temel kararları ve millî teşekküllerin gayelerini tabii bulmakla beraber, fikirlerinde bazı açıklanması gereken noktalar görüldüğünden Hükûmet ile milletin hakiki manada uzlaşmalarını sağlamak maksadıyla ve bütün merkezlerin esas görüşlerine dayanılarak, verilen cevap ve ileri sürülen teklifler aşağıda aynen tamim ve tebliğ olunur. Gelecek cevap ve ona göre alınacak kararlar derhâl bildirilecektir.

Anadolu ve Rumeli Müdafaaihukuk Cemiyeti Heyetitemsiliyesi adına

Mustafa Kemal
₺85,14

Türler ve etiketler

Yaş sınırı:
0+
Litres'teki yayın tarihi:
09 ağustos 2023
Hacim:
2 s. 3 illüstrasyon
ISBN:
978-625-6862-56-2
Yayıncı:
Telif hakkı:
Elips Kitap
Metin
Ortalama puan 4, 1 oylamaya göre
Metin
Ortalama puan 5, 4 oylamaya göre
Metin
Ortalama puan 4,2, 6 oylamaya göre
Ses
Ortalama puan 5, 2 oylamaya göre
Ses
Ortalama puan 0, 0 oylamaya göre
Metin
Ortalama puan 5, 2 oylamaya göre
Metin
Ortalama puan 4,9, 14 oylamaya göre
Metin, ses formatı mevcut
Ortalama puan 5, 1 oylamaya göre
Metin
Ortalama puan 0, 0 oylamaya göre
Metin
Ortalama puan 5, 5 oylamaya göre