Kitabı oku: «Ahmet Baytursınulı», sayfa 9
‘Bastavış mektep’ makalesinde çocukların ana diliyle eğitim almaları konusunda yaşananları ve kararları aşağıdaki cümleleriyle açıklar ve eleştirir. ‘Başlangıçta, ‘ana diliyle eğitim almalılar’ kararı 31 Mart 1906 yılındaki kanunda da yer almaktadır. Bugüne kadar köy ve nahiyelerdeki gibi iki sınıflı ilkokullarda Kazak alfabesi ve Kazak diliyle okumaya başlanıldığı hiçbir yerde duyulmadı. Bunun sebebi ne? Kanun yürürlükte kaldığı sürece Kazak dili ve alfabesiyle eğitimi isteyecek ve takip edecek anne babalar da yoktu. Halkın kendi diliyle kendi harfleriyle eğitim verilmesini yöneticiler hoş karşılamadığı için öğretmenler kendi kendilerine ‘ana dili ve kendi harfleriyle okuturuz’ diyemediler. Böylece bu karar kağıt üzerinde var olsa da uygulama alanında yer almadı. Bütün bunlar hükûmetin kendi menfaatini düşünerek yaptığı işler. İlkokullar yalnız hükûmet yararına değil, halk yararına da olmalıdır. Hükûmetin amacı; tüm halkın ortak bir din, dil ve yazıyı paylaşması, halkın isteği ise; kendi dil, din ve yazısını muhafaza edebilmektir. Bu sebeple ilkokul, ilk önce misyonerlik fikirlerinden ve politikadan uzak tutulmalı yani Kazakların dini, dili, yazısı uğursuz fikir ve ellerden uzak olmalıdır. Kazak dinini çok eskiden kabul etmiş, onları başka bir dini kabul etmeye zorlamak ve bunun için çaba harcamak boş bir uğraştır. Kazakları dininden ayırmak nasıl mümkün değilse yazısından ayırmak da mümkün değildir’.
‘Öyleyse hükûmetin okullar yoluyla Kazakların dinini, dilini, yazısını yok edip, Ruslara benzemesini isteme fikrinden vazgeçip, gerekli olan bu ilkokulların iki taraf için de faydalı olanını gözetmek konusunu araştırmak gerekir. Bu şekilde düşünüldüğü takdirde bizim için uygun olan ilkokullarda eğitimin beş seneye çıkarılmasıdır. Çocuklar ilk üç yıl Kazakça, sonraki iki yıl Rusça okumalıdır. Köylü iken şehirleşen Kazaklar var, Kazak olarak şehirleşen Kazaklar da var. Kışlık oturma yerleri toplu şekilde olan Kazaklar da var. Yerleşim yerleri çok aralıklı olan Kazaklar da var. Okul bunların hepsi için uygun olmalı, okumak isteyen çocuklar, okulun uygunsuzluğu gibi sebeplerden dolayı okuldan ayrı kalmamalıdır. Bunun için Kazak ilkokulları yatılı ve gündüzlü olarak ikiye ayrılmalı; evinden gidip gelerek okunacak okullar, şehirlerde ya da kışın toplandıkları yerde olmalı, yatılı okullar ise halkın daha aralıklı yerleşiminin olduğu yerlerde kurulmalıdır’.
‘İkinci olarak okullar, kır okulu ve şehir okulu olarak ikiye ayrılmalı; hatta kır okulu da köy okulu ve nahiye okulu olarak ikiye ayrılmalıdır. Beş yıllık eğitimin Kazakça okunan ilk üç yılına köy okullarında, Rusça okunan sonraki iki yılı da nahiye okullarında devam etmeli; ayrıca nahiye okullarına köy okulundaki eğitimi tamamlayanlar alınmalı; şehir okulları da şehrin büyüklüğüyle doğru orantılı olarak üç yıllık veya beş yıllık olmalıdır. Köy okulu ile nahiye okullarına gelemeyen çocuklar için yatılı okullar düşünülmelidir. İlkokulda Kazakça ile öğretilen derslerin; okuma yazma, din bilgisi, dil, millî tarih, matematik, sanayi ve ziraat, coğrafya ve fen bilgisi olması doğru olacaktır. İlkokulların Rusça okunan iki yıllık kısmında verilecek olan bilgilerin de ortaokul ve lisedeki bilgilere temel teşkil edecek şekilde olması uygun olacaktır. İlkokullar böyle olursa bunlar ayrıca Arap ve Rus yazısıyla Kazakça ve Rusça öğretmek için Kazak çocuklarının ilkokulda öğrendikleri bilgilere temel teşkil etmeye uygun olur’.
‘Türk Kurultayı’ yazısında kurultayda görüşülen ana dili ile ilgili maddelerden bahsederken ‘Sadece ana dili öğretme yöntemi söz konusu edilip konuşuldu, diğerleri ise tek bir söz bile edilmeden komisyona gönderildi. Prof. Şçerba’nın anadil öğretim yöntemiyle ilgili sunumunun özeti şu şekildeydi: O dönemde ana dili öğretmek için kullanılan yöntem şöyle: Sese dayalı yöntem, bütüncül yöntem (Amerikan yöntemi olarak adlandırılır). Hangi yöntemin kullanılmasının daha uygun olduğu imla sistemine bağlıdır. Ses sistemli imla kullanıcıları için sese sistemli yöntemle okutmak uygundur. Tarih (tarik) sistemli imla kullanıcılara bütüncül yöntemi kullanarak okutmak daha kolaydır’.
O, burada alınan kararları da şu şekilde verir: ‘Kurultay, Türk yurtları için sese dayalı yöntemi kabul ettiği için, bunun için de en uygun yöntemin ses sistemli imla olması sebebiyle bu yönde bir karar aldı. Kararda ana dilinin öğretilmesine ilişkin başka maddeler de vardı. Onun az çok kastettiği, şunlar oldu:
a. Ana dili öğrenimini iyice geliştirmek için Türk insanının her dili açıkça tanıması gerekir. Dile hâkim dilbilimciler yetiştirmek için öğretmen yetiştiren ortaokul ve liselerde dil derslerinin sistemde yer alması ve onlara önem verilmesi şarttır.
b. İlkokullarda dil dersleri işlenirken halk edebiyatından örnekler hâkim olmalıdır.
c. Ortaokullarda dil dersleri sistemli öğretim şeklinde bağımsız olarak öğretilmelidir. ç. Edebiyat, ikinci aşamada sosyal bilimler dersleri ile birlikte denk şekilde sistemli edebiyat tarihi olarak okutulurken, öğrencinin ana dili ile kaleme alınan edebiyat yanı sıra kardeş edebiyatlarla da tanıştırılması gereklidir.
d. Dil bilimi kuralları ezberleme şeklinde öğretilmeyip sözcüğün özellikleri, anlamı, mantığının tanıtılması şeklinde öğretilmelidir. Sözcüğün özelliği ve anlamı hakkında bilinmesi gerekmeyen şeylere dil bilgisi derslerinde yer verilmemelidir. Okumayla ilgili olan bu dört konu ile Kurultay’daki konuşmayı bitireceğim’.
‘Mektep Kerekteri’ yazısında ana dili eğitimi için de şunları dile getirir: ‘Ana dilinde eğitimin bizler için de gerekli olduğu tartışılmamalı bile. Nazarov konseyinde Kazakça eğitim için ders kitaplarının olmadığını söyleyip Rusça eğitim verilmesini destekleyen bürokratlar da oldu. Bu sözlere izin vermemek için kendi dilimizde okul kitapları hazırlamalıyız’
‘Şekispey, Bekispeydi’ makalesinde de aynı konulara değinir. ‘Kazak çocuklarına ilkokulda ana dillerinde eğitim verilmesi gerek’.
Sonuç olarak
Baytursınulı ve Alaş aydınlarının başlattığı Türkçeleştirme ve ana dili bilinci oluşturma çalışmaları günümüzde de devam etmektedir. Ana dili ile eğitim tartışılmamalıdır. Kültür ve millî kimlik açısından önemlidir ve ana diliyle eğitim şarttır.
Gaspıralı’nın aydınlanma fikri ile Baytursınulı’nın Kazak eğitim sistemi için düşündükleri aynı temeldeki görüşlerdir.
Alaş insanları dil meselesini hiçbir zaman millet meselesinden ayrı düşünmemiş ve ayrı ele almamışlardır.
Kazak yazısını ve imlasını düzenleyen, çocukların millî eğitim alması ve ana diliyle eğitim yapmasının önemini vurgulayıp Alaş’ın fikrî ve ilmî yönünü teori ve çalışmalarıyla kuran ve güçlendiren, bugünkü Kazak dilbilimi, terim bilimi, eğitim sistemi, Kazak folklorunun ilk örneklerinin derlenmesi ve sistematik olarak incelenmesini gerçekleştiren Baytursınulı’dır.
Bugünkü Kazak toplumu, Kazak eğitim dünyası, Kazak dilbilimi ve kültür dünyası Baytursınulı ve ‘Alaş’ ruhunu ve fikirlerini günümüze taşıyan bu kahramanlara çok şey borçludur.
Kaynakça
Aksoy Mustafa (2013). “Kültür Sosyoloji Bağlamında Kimlik Pazarında Kültürel Kimlik”, Türk Dünyası Araştırmaları, 202: 147-160.
Assmann J. (2005). Kültürel Bellek Eski Yüksek Kültürlerde Yazı, Hatırlama ve Politik Kimlik. (Çev. Ayşe Tekin). Ayrıntı Yayınları, İstanbul.
Biray Nergis (2011). Ahmet Baytursınulı – Şiirleri Üzerinde Dil ve Üslup İncelemesi, İstanbul, Bilge-Oğuz Yayınları.
Biray, Nergis, Iymahanbetova R. (2013). ‘Ahmet Baytursınov’un 23 Coktavı (Ağıdı)’, Prof.
Dr. Önder Göçgün’e Armağan (Ed. Doç. Dr. Mithat Aydın), Pamukkale Üniversitesi Yayınları
___________ (2014). “Ahmet Baytursınulı Hayatı, Kültürel ve Edebi Faaliyetleri ve Eserleri”, Şäkärim – Ğılımiy-tanımdıq jurnal, 2/23: 62-69.
Biray, N. (2015). ‘Kazak Bozkırında Başkaldırı ve İsyanın Sesi: Ahmet Baytursınulı’, Gazi Türkiyat, /16, s. 1-14.
___________ (2016). Baytursınulı, A. – Kazak Dilbilimi ve Terim Dünyasındaki Yeri. Köroğlu Dergisi, Mart, 13/2-7, s. 31-34.
___________ (2019). ‘Kazakistanlı Türkologlar: Ahmet Baytursınulı’, Türkiye Dışındaki Türk Dünyası Türkologları – Dilciler 2. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, 275-287.
No:27, I. baskı, Denizli, s. 235 – 251.
Ergin Muharrem (1977). Türk Dil Bilgisi -Eğitim Enstitüleri- Yüksekokullar ve Temel Bilimler
Fakülteleri İçin; Minnetoğlu Yayınları, İstanbul.
Kanter M. Fatih (2010). “Bahtiyar Vahapzade’de Dil ve Kimlik Bilinci”, Erdem İnsan ve Toplum Bilimleri Dergisi, 57: 115-121.
Kaplan Mehmet (1983). Kültür ve Dil, Dergah Yayınları, İstanbul.
Karaduman Sibel (2010). «Modernizmden Postmodernizme Kimliğin Yapısal Dönüşümü.» Journal of Yaşar University, 2886-2899.
Kayaalp İsa (1998). İletişim ve Dil, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara.
Yazıcı Ersoy Habibe (2016). “Kimlik Oluşumunda Çocuk Oyunlarının Yeri: Başkurtlar Örneği”, Millîyetletin Kesişme Noktası: İdil-Ural Çalıştayı-II (16-18 Ekim 2015) Bildiri Kitabı, 561-578, Kırklareli.
İnternet Kaynağı
https://infourok.ru/abaytrsinovti-pedagogikali-izmeti-274393.html (e.erişim 03.03.2022)

AHMET BAYTURSINULI: KAZAK DİLBİLİMİ VE TERİM DÜNYASINDAKİ YERİ 30
Ahmet Baytursınulı, Kazak dilbiliminin önemli konularından biri olan Kazak terimbilimi alanını kuran ve gelişme yollarını açan bir dilbilimcidir. Bu alanın kurulması ve geliştirilmesi konusunda 1910–1930 yılları arasındaki ilk çalışmalar, Baytursınulı’na aittir. Baytursınulı, hem bu alanın kurulması ve gelişmesi konusunda hizmet etmiş hem de ilmî eserleri ile bu alana katkıda bulunmuştur.
Baytursınulı ve Alaş aydınları çalışmalarıyla millî ilim dilini kurmayı ve geliştirmeyi amaçlamışlardır. O, bu alandaki çalışmalarını dil ve tarih bağlantıları kurabileceği eserleri esas alarak yapmış, incelemelerini tecrübeleriyle desteklemiştir. Ana dilin zenginliklerini kullanan bilim adamı ilave olarak Türk lehçeleriyle art ve eş zamanlı bağlantılarla karşılaştırmalar yaparak türettiği terimlerle lehçeler arasında ortak terim alanı oluşturma arayışına da girmiştir.
Baytursınulı 1910–30 yılları arasında hem ana dilden türettiği hem de yabancı dillerden alsa da ana dilin kurallarına uygun hale getirdiği terimleri, Alaş hareketinin ses bayrağı olan ‘Dala Velayatı’, ‘Türkistan Velayatı’ gazetelerinde yayımlamış ve ilgili alanlarda bu terimlerin kullanılmasını sağlamıştır. Terimlerin ana dilden türetilerek veya millîleştirilerek kullanılması ve kabul görmesiyle birlikte bu konularla ilgili ilmî eserler, öğretime yönelik okuma kitapları basılmış, terim sözlükleri hazırlanmıştır.
20. yüzyılın başlarında eserlerin Kazak Türkçesi ile yayımlanması işi, Kazak ilim hayatı için oldukça yeni bir gelişmedir. Bu tür ilmî eserler ve öğretime yönelik okuma kitaplarının ilk yayınları, Kazak ilim dili, terim çalışmaları, edebiyatın kuruluş ve gelişmesi çalışmalarına büyük emek harcayan ‘A. Baytursınulı, E. Omarulı, H. Dosmuhamedulı, M. Avezov, J. Küderin, S. Kanajulı, M. Duvlatulı, M. Jumabayulı, J. Aymavıtulı, N. Törekululı, K. Kemengerulı, Ğ. Karaş, K. Jelenov, T. Şonanulı’ gibi Kazak aydınları tarafından yapılmıştır.
Bu aydınlar içerisinde dil çalışmalarına daha çok ağırlık veren Ahmet Baytursınulı, sadece dil ve edebiyat alanında değil birçok ilmî alanda da terimler türetmiş, aktarma çalışmalarıyla yabancı dilden giren terimleri millîleştirmiş; terim türetme sisteminin temellerini kurmaya uğraşmış bir bilim adamıdır. Kısacası Baytursınulı, Kazak terim bilimi alanını kuran ilk dilcidir.
İlmî çalışmaları yapabilmek, yazılanları okumak, anlamak ve değerlendirebilmek, yönlendirmek ve başkalarına öğretebilmek ilgili ilim alanının kavramlarını bilmekle mümkündür. Baytursınulı’nın terim çalışmaları bu açıdan ele alındığında büyük önem taşır. O, terimlerini türettiği ilim alanlarının temel kavramlarını biliyor ve bunların kendi aralarındaki bağlantılarını açıklayabiliyor olmalıdır. Baytursınulı, Kazak dilinin genel karakterini ortaya koyan kavramlar sistemini düzenlemenin yanında bu alanlardaki kavramların adlandırmalarını da yapmıştır. İlmî alanlarda kavram adlandırmaları yapmak, ana dilin imkânlarından ustaca faydalanmayı, kavramlar sisteminin kendine has özelliklerine vakıf olmayı gerektirir. Kavram adlandırmasında seçilecek adın, kısa, akılda kalıcı, tek anlamlı, içeriği kapsayıcı olması önemlidir. Baytursınulı, dilin bu ustalıklarını kullanarak terimler türetmiş, başka dillerden dile giren kelimeleri kendi diline uyarlamış, kavramlara uygun adlar seçmiştir. Onun 1912 yılında Orenburg’da yayımladığı ‘Okuv Kuralı’ (Kazakça Alfabe) adlı eserinde ‘buvın, dıbıs, nükte, davıstı dıbıstar, jartı davıstı dıbıs, däyekşi, jiñişkelik belgisi, xärip (ärip)’31 gibi terimler yer almakta; 1914–15 yıllarından 1928 yılına kadar birkaç defa yayımlanan ‘Til Kural’ (Kazak Dilinin Sarfı) gibi okul kitaplarında türetildiğinden itibaren bugüne kadar kullanılan ‘zat esim, sın esim, san esim, esimdik, etistik, üstev, kosımşa, jalğav, jurnak’32 gibi yüzlerce terime rastlanmaktadır. Kurmanbayulı, R. Nurğaliyev’in, ‘Alaşordintsı’ adlı kitabında onun türettiği terimlerin özlü, net, tek anlamlı ve bilimsel karaktere sahip olduğunu ifade ettiğini söyler (2014: 306).
O, sadece dilbilim değil Kazak edebiyatının da temellerini atmış, bu alanın ilk terimlerini hazırlamıştır. Evezov, Baytursınulı için Yeni kurulan ve gelişme aşamasında olan Kazak edebiyatının önderlerinden biri hatta en önemlisi Ahan’dır. (1923) der. Nurğaliyev ise ‘Onun ‘Edebiyet Tanıtqış’ adlı eserini Kazak millî edebiyat biliminin ilmî temeli olarak kabul eder. Kitabın yöntemsel açıdan ve terimler bakımından eksiklikleri çok olan bir alanı tamamladığının altını çizer (Baytursınov 1991: 12–13). Terimleri oluşturmakla kalmayan Baytursınulı her bir terimin açıklamasını da ilmî olarak yapar (Baytursınov 1989: 192). İlmî kavramlar arasındaki sistematik bağlantıyı da gösteren terimbilimci, kavramların kendine has sistemini de açıklar. Türetilen veya millîleştirilen terimlerin yeterli ve ilmî yapıya uygun olması, onun kavramlar sistemini bağlantılı noktaları ve kullanımları açısından iyi bildiğini göstermektedir (Kurmanbayulı 2014: 307 – 308).
Baytursınulı’nın terimler türeterek desteklediği diğer alan Kazak dilini okutma metotları ile ilgili alandır. Dil öğretim metotları üzerinde de çalışan Baytursınulı, hem bu metotları eğitim sistemine yerleştirmiş, hem de bu alanın terminolojisini kurmuştur: ädis, savattav ädisi, jalkılav ädisi, jalpılav ädisi, jalkılav-jalpılav ädisi33, vs.
O, görüldüğü gibi sadece Kazak dili ve edebiyatı alanıyla değil öğretim metotları, tarih, medeniyet ve etnografya alanlarıyla da ilgilenmiş ve bu alanların ilmî terimlerini de türetmiştir (Kurmanbayulı 2014: 189).
Ahmet Baytursınulı terim türetirken Kazak Türkçesinin iç imkânlarından faydalanır. Millî terminolojinin temellerini atarken şu kuralları gerekli görür ve uygular:
1. Kazak Türkçesinde ilmî bir terim gerekiyorsa bu, öncelikle ana dilin kelime kökleri ve işlek eklerinden türetilmelidir, bu konu ana dil için önemlidir.
2. Kazak Türkçesinde bulunmayan kelimeler/terimler diğer Türk lehçelerinden alınmalıdır.
3. Avrupa dillerinden Kazak Türkçesine giren, dünyadaki ilmî alanlarda kullanımı yaygınlaşmış, uluslararası terimler diyebileceğimiz terimler kalabilir ama onları Kazak Türkçesinin kurallarına ve söyleyişine uygun hale getirmek gereklidir.
4. Kazak Türkçesi dışında hangi dilden alınırsa alınsın alıntı kelime veya terimler, Kazak Türkçesi söyleyişine ve kurallarına uydurularak kullanıma sokulmalıdır.
5. Yabancı terimler, öncelikle ilmî uzmanlığına göre Kazak bilim adamlarından oluşturulan komisyonlarca incelenmeli, daha sonra dile girmesine izin verilmelidir. Yeni bir terim türetilirken öncelikle, kaynak dilin Kazak Türkçesi olmasından yana kullanılmalıdır.
6. Kazak Türkçesindeki terimler alfabe sırasıyla bir sözlük hâlinde hazırlanmalıdır.
Baytursınulı terim çalışmalarında Rusça veya diğer dillerden alınan terimleri birebir aktarma (kal’ka) denilen yöntemle Kazak Türkçesine mal eder. Bu tür aktarmalarda kelime veya terimin alındığı dildeki anlamı, kuruluşu, eki kökü ve yapısını; bunlara ek olarak terimin kapsadığı kavram alanını iyi bilmek gerekmektedir. Kısacası konuyu hem leksikolojik anlamda hem de kavramsal açıdan ele almak gerekir. Bu tür terimler türetebilmesi Baytursınulı’nın Kazak Türkçesi kadar Rusça’ya hâkim olduğunu da göstermektedir.
Onun terim türetmede kullandığı metotlardan da kısaca bahsetmek yerinde olacaktır:
1. Semantik yolla: jurnak, jalğav, buvın, şuvmak, tarmak, ray, müşe, ädis, vs.
2. Morfolojik yolla: jakşa, sızıkşa, kösemşe, esimşe, däyekşi, buvınşı, bastavış, anıktavış, pısıktavış, tolıktavış, ävrelenis, külis, älektenis, älipteme, zavıktama, mazmundama, ermekteme, korıpta, usınba, suktanıs, azaptanıs, jalğavlık, esimdik, vs.
3. Sentaks yoluyla: davıssız dıbıs, davıstı dıbıs, katañ dıbıs, uyañ dıbıs, tübir söz, tuvındı söz, kos söz, katar söz, kıstırma söz, menzil pısıktavış, meken pısıktavış, sın pısıktavış, turlavlı müşe, turlavsız müşe, salalas söylem, sabaktas söylem, jalañ söylem, jayılma söylem, bolımdı söylem, bolımsız söylem, tolımdı söylem, vs. (Biray vd. 2015: 487–496).
Baytursınulı, terimler konusundaki görüşlerini Bakü’de 1926 yılında yapılan ‘I. Türkçüler Kurultayı’nda sunmuş, ardından da ‘dilimizi yabancı dillerden gelen kelime ve terimlerden temizlemeliyiz. Bunun için de her bir Türk lehçesi diğer Türk lehçelerinden faydalanarak terimlerini yapmalı ve ortak matbaalarda basarak bunları yaymalıyız’ demiştir. (Baytursınov 1989: 141).
Kurmanbayulı, eserinde terimleri türettiği, Kazak millî terminolojisini kurduğu ve gelişme yollarını açtığı, terimleri türetmek yanında kullanıma soktuğu için dilbilim sahasında 1910–1930 yılları arasına ‘Baytursınulı kezeñi/Baytursınulı dönemi’ denildiğini belirtir (2014: 185). O, sadece türettiği terimlerle anılması bir yana ana dilde millîleştirerek terim yapmanın yollarını da göstermiştir. Ona ‘Kazak ilmî terimbiliminin atası’ demek hiç de abartılı olmayacaktır (Kurmanbayulı 2013).
Sonuç olarak Ahmet Baytursınulı’nın Kazak Türkçesinde bugün de kullanılan terim yapma yöntemlerini 1910’lu yıllarda kullandığını görmekteyiz. Kazak dilbiliminde Ahmet Baytursınulı ve Alaş aydınlarının başlattığı Türkçeleştirme çalışmaları, günümüzde de devam etmektedir. Bu açıdan Baytursınulı, Kazak dilbilimindeki terimbilimi çalışmalarını ilk başlatan, temelini atan, birçok çalışmayla alanı geliştiren ve genişleten bir dilbilimci olarak karşımıza çıkmaktadır.
Kaynakça
Baytursınov Ahmet (1989). ‘Ädebiyet Tanıtqış’, Ahmet Baytursınov Şığarmaları, Almatı.
Biray Nergis (2011). Ahmet Baytursınulı – Şiirleri Üzerinde Dil ve Üslup İncelemesi, Bilge Oğuz Yay., İstanbul.
Biray Nergis, Eynel Sema (2015). ‘Kazak Türkçesinde Terim Yapma Yolları – Ahmet Baytursınulı Örneği ile-, 7. Uluslararası Dünya Dili Türkçe Sempozyumu Bildirileri, Fırat Üniversitesi (16–18 Ekim 2014), I. Cilt, Elazığ, s. 473 – 499.
Evezov Muhtar (1923). ‘Aqannıñ 50 jıldıq toyı’, Aq jol gazeti, 4 aqpan.
Kurmanbayulı Şerüvbay (2013). ‘Ahmet Baytursınulı jäne Kazak terminologiyası’, Ana Tili, 21 Aqpan.
Kurmanbayulı Şerüvbay (2014). Kazak Terminologiyası, Zerttevler – Oquvlıq – Sözdik – Bibliyografiya, Sardar Bapsa Üyi, Almatı.
Nurğaliyev R. (1991). ‘Alıp Bayterek – A. Baytursınov’, Aq jol, Almatı, s.12–13.
AHMET BAYTURSINULI’NIN TERİM BİLİM ÇALIŞMALARI İLE TÜRKİYE’DE CUMHURİYET DÖNEMİNDEKİ TERİM BİLİM ÇALIŞMALARI ÜZERİNDE BİR DEĞERLENDİRME 34
Bildiride Türkiye Cumhuriyeti’nde terim yapma konusundaki çalışmalar ve bugünkü uygulamalar hakkında kısaca bilgi verilecek, terimlerin Türkçeleştirilmesinde izlenen yollar Ahmet Baytursınulı’nın çalışmaları ile karşılaştırılacaktır.
Giriş
Terim, Güncel Türkçe Sözlük’te; ‘Bir bilim, sanat, meslek dalıyla veya bir konu ile ilgili özel ve belirli bir kavramı karşılayan kelime, ıstılah’ (Güncel Türkçe Sözlük http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=TDK.GTS.5419dd377af117.27753695) şeklinde tanımlanmıştır. Hamza Zülfikar, terim ve terimleşme konusundaki çalışmalarında terimi, ‘ihtiyaç duyuldukça herhangi bir bilim dalı veya sanat koluyla ilgili bir kavramın dilin kök ve ek imkânlarından yararlanılarak türetilen kelimeleri’ (Zülfikar 2000; Aydın 1983: 269-278) olarak tanımlamıştır.
Kazak Türkçesi gramerlerinde terim sözcüğü ‘İlmî sahâlârla ilgili özel olarak kullanılan kelimeler demektir.’ (Stud.kz 12-13 e.t. 17.08.2014; Kurmanbayulı http://anatili almaty.kz/ index.php/contents/view/259 e.t. 20.08.2012; Ömirbek www.enu.kz, s.3 (e.t. 17.08.2014)) şeklinde açıklanır.
Terimlerin temel nitelikleri arasında tek anlamlılık, ortak kabul ediş ve yaygın kullanımı söylemek mümkündür. Terimleri genel sözcükten ayıran anlamının sınırlandırılmış olmasıdır (Kurmanbayulı 2005; Iymahanbetova 2010; TDK 2007: 20, 27, 39).
Terimlerin Türkçeleştirilmesi konusunda Dizdaroğlu: ‘Terimler; bilim, teknik, sanat dallarında; öğrenimde, felsefe ve dinde, genel kültür dilindeki sözcüklerden daha önemli bir yer tutar. Terimleri kaldırırsanız insan beyninin en yüce ürünlerini de bir anda kargaşalığa atmış olursunuz. Uygarlık da kültür de yerinde sayar. Bilim ve teknik adamları, filozoflar, sanatçılar, birbirlerinin dilinden anlamaz olurlar; ortak anlaşma aracı ve dayanışma ortadan kalkar’ der (Dizdaroğlu 1962; Kurmanbayulı http://anatili almaty.kz/index.php/contents/view/259 (e.t. 20.08.2014); Karabayeva http:// anatilialmaty.kz/index.php/contents/ view/259 (e.t. 20.08.2014)).
Terimlerin Türkçeleştirilmesinde önemli olan konu terimin, karşıladığı kavramı açık, kesin ve doğru bir şekilde ortaya koymasıdır. Bu sebeple terimlerin bir milletin kendi dilinin kök ve eklerinden, zorlama olmadan tabii yollarla oluşturulması gerekir. Bu durum eğitim öğretim açısından da öğrencinin kavramı çağrışım yoluyla kolayca öğrenmesini sağlayacağı için önem arz eder.
Zülfikar, terimlerin genel özelliklerini şöyle sıralar: ‘Bir bilimsel kavram için tek karşılığı bulunan kelimelerdir. Anlamları sabittir ve cümle içinde de olsa değişik anlamlarda kullanılamazlar. Terimlerin bildirdiği anlam yoruma açık değildir. Karşıladıkları kavramı net, açık ve kesin bir biçimde bildirirler. Halkın söz varlığında yer almazlar ama halk ağzında kullanılıp da sonradan terim özelliği kazanmış kelimeler vardır (Zülfikar 2000: 20-21).
A.A. Reformatskiy, ‘Zan Terminderi, Kazak Terminologiyası’ adlı eserinde terimin iki yönü olduğunu söyler: ‘terimin belli bir nesneyle olan ilişkisi ve terimin anlam boyutu’. Roformatskiy, terim olan sözcükler ile metnin bağlantısı olmadığını, ayrıca onların diğer sözcükler gibi açık bir anlama sahip olmadığını da belirtir. Onun görüşüne göre, bir terim çeşitli bilim alanlarında farklı anlamlar yüklenebilir, ifade etme güçleri diğer kelimelerden farklıdır. Reformatskiy terimi ‘terminolojik sistemin elementi’ ve ‘genel dil sisteminin elementi’ olmak üzere iki sistem şeklinde ele alır: (Stud.kz 12-13 (e.t. 17.08.2014)).
Türkiye’de ve Kazakistan’da terim çalışmaları ve terim yapma yolları.
Türkiye’de terim çalışmaları farklı dönemler içerisinde ele alınmaktadır. ‘Klasik dönem’, ‘Tanzimat dönemi’, Meşrutiyet dönemi’, ‘Millî edebiyat dönemi’, ‘Cumhuriyet dönemi’. Cumhuriyet dönemindeki çalışmalar da kendi içinde genellikle 1923-1945 arası, 1945-1980 arası, 1980 sonrası şeklinde ele alınmaktadır (Kahraman 2017: 1289-1307).
Kazak Türkçesindeki terim yapma çalışmaları da farklı dönemler hâlinde ele alınır: 19. yüzyılın ikinci yarısı ile 1910’lu yıllar arasını içine alan dönem; 1910- 1930 arası; 1940-1950 arası; 1950-1970 arası; 1970’li yıllarla 1990’lı yılların ikinci yarısına kadarki dönem; 1990’lı yıllar sonrası (Eker 2013: 68-84).
Türkiye Türkçesinde de Kazak Türkçesinde de terim yaparken bazıları sıklıkla bazıları daha seyrek olarak başvurulan yollar şunlardır:
1. Dil içi terim yapma yolları.
A. Dilin var olan kaynaklarının kullanılması yoluyla terim yapma. Bu başlık altında şunlar yer almaktadır.
a. Çok anlamlılık: cep telefonu, döner kavşak,
b. Anlam aktarımı: fizikte: dalga, biyolojide: çekirdek.
c. Benzetme.
ç. Düz değişmece: teker-araba, Brüksel’den sesler-Avrupa Birliği.
d. Eğretileme: fare ‘bilgisayar’, köprü ‘diş hekimliği’.
e. Eş adlılık: yüz ‘matematik: sayı; anatomi: yüz, çehre; spor: yüzmek; deri yüzme işi.
B. Dilin var olan kaynaklarının değişimi yoluyla terim yapma.
a. Dönüştürme: sıra dağ ‘coğrafya’, temel sayı ‘matematik’, kıkırdak doku ‘biyoloji’. Sıra, temel, kıkırdak sözcükleri sıfat olarak kullanılmıştır.
b. Sıkıştırma:
ba. Sözcüklerin ilk harflerinden terim oluşturma yoluyla. T.C. (Türkiye Cumhuriyeti), KR (Kazakstan Respublikası), TBMM (Türkiye Büyük Millet Meclisi), TürkPA (Türk Tildes Memleketter Parlamenttik Assembliyası), vs.
bb. Kısaltma: otomobil>oto, metropolitan>metro. bc. Kırpma/Kısalama: Daha çok yabancı terimlerde görülür. exposition>expo, motor + pedal > moped. bç.
c. Türetme: İşlek yapım ekleri ile kök ve gövdelerden terim yapmaktır. Örnek: öl-üm, öl-im; aç-mak, aş-uv, vs.
ç. Özel adlardan terim yapma. İcat veya keşifte bulunanların adlarıyla yapılır: Behçet sendromu, Holter cihazı.
d. Birleşik sözcüklerle terim yapma. Tek sözcükle ifade edilemeyen durumlarda daha sık kullanılır. akçaağaç, atardamar, yerçekimi, çekyat, tutkal.
C. Yeni kaynakların kullanılmasıyla terim yapma:
a. Oluşturma: Bilim ve teknolojide yeni ortaya çıkan kavramları adlandırmak üzere terim yapma yoludur. Terimler yeniden oluşturulabildiği gibi genel dilden ya da başka dillerden ödünç de alınabilir. buvın (sözlük anlamı: eklem, terim anlamı: hece), jalğav (sözlük anlamı: ip parçası, terim anlamı: bağlama edatı), vs (Karaman 2009: 46-58).
2. Diller arası/çeviri odaklı terim yapma. Piston>itenek, computer > bilgisayar, virüs (viroloji)>virüs (bilgisayar), 3. Halk ağzından sözcük aktarmak yoluyla terim yapma. alka (sözcük anlamı: halka, gerdanlık; terim anlamı: kurul, heyet).
4. Tarihi Türkçe metinlerden sözcük aktarma yoluyla terim yapma. Az kullanılır. jasavıl (sözlük anlamı: bekçi; terim anlamı: yüzbaşı).
5. Çağdaş Türk lehçelerinden yararlanma yoluyla terim yapma. acı taş (TT), aşuvtas (KazT), åççiktåş (ÖzT), açutaş (TaT), açuu taş (KırT).
6. Dilin dış kaynaklarını kullanarak terim yapma. Doğrudan yabancı bir dilden veya uluslararası diye kabul edilerek bir yabancı dilden alınan terimler:
a. termo+metr ‘termometre’, gidro+statistika;
b. Avto+kötergiş ‘oto vinci’, avto+turak ‘otobüs durağı’;
c. salyarka>sälerki ‘mazot’;
ç. Kal’ka yöntemi ile: jarılıs (vzrıv), şögindi (osadku); buralkı suv (stoçnaya voda); kötergiş (asansör); kurak gaz (suhoy gaz) (Kurmanbayulı 2012; Dizdaroğlu 1962: 37; Stud.kz 12-13 (e.t. 17.08.2014)).
Ahmet Baytursınulı’nın terim yapma çalışmaları ve izlediği yollar.
Ahmet Baytursınulı, Kazak terimbiliminin temelini atan dilbilimcidir. Onun türettiği terimler bugün de Kazak dilbilimi, edebiyat bilimi ve birçok bilim alanında hâlâ kullanılmaktadır (Iymahanbetova 2010: 182-185). O, sadece terim türetmekle kalmamış, bu terimlerin tanımlarını da vermiştir.
Baytursınulı, Orenburg’da 1912 yılında yayımlanan ‘Okuv kuralı’ adlı eserinde ilk defa ‘buvın ‘hece’, dıbıs ‘ses’, nükte ‘nokta’, davıstı dıbıstar ‘ünlüler’, jartı davıstı dıbıs ‘yarı ünlü ses’, däyekşi ‘alıntı’, jiñişkelik belgisi ‘inceltme işareti’, xärip / ärip ‘harf’’ terimlerini kullanmış; 1914–15 yıllarından 1928’e kadar birkaç defa yayımlanan ‘Til kural’ (Kazak dilinin sarfı) kitabında bugüne kadar kullanılan ve hâlâ kullanılmakta olan ‘zat esim ‘isim’, sın esim ‘sıfat’, san esim ‘sayı sıfatı’, esimdik ‘zamir’, etistik ‘fiil’, üstev ‘zarf’, kosımşa ‘yapım eki’, jalğav ‘çekim eki’, jurnak ‘ek’’ gibi yüzlerce terimi önermiş ve bu terimlerin Kazak dilbiliminde kullanılmasını sağlamıştır (pps.kaznu.kz/2/Main/FileShow/594453/80/446/512/…/2014/1 (15.08.2014)).
O, az da olsa uluslararası terimleri de kullanmıştır: batareya ‘topçu karargâhı’, doktor, grammatika ‘gramer’, korpus ‘gövde’, telefon, vs.
Baytursınulı, millî terminolojinin temelini atarken aşağıdaki kuralları sıralar:
1. Terim olarak kullanılacak sözcüğün anlamı açık olmalıdır.
2. Bu tür sözcükler Kazakçada olmadığı zaman diğer Türk lehçelerinden alınmalıdır.
3. Uluslararası terimler dilde kullanılıyorsa kalabilir, ancak onları Kazakçanın yapısına uygun hale getirmek daha iyi olacaktır.
4. Hangisi olursa olsun yabancı dillerden alınan kelime ve terimler, Kazakçanın yapısına ve Kazak telaffuzuna uygun hale getirilmelidir (Kurmanbayulı 2005: 39-40).
Baytursınulı’nın aşağıdaki yolları kullanarak terimler türettiği görülmektedir:
a. Dilin iç imkânlarından faydalanarak yapım ekleriyle kök ve gövdelerden yararlanarak (Kurmanbayulı http://anatili almaty.kz/index.php/contents/ view/259 (e.t. 20.08.2014); Karabayeva 2011: 301-304). esim+dik ‘zamir’, lep+ti (söylem) ‘ünlem cümlesi’, köp+tik ‘çokluk’, kosım+şa ‘ek’, basta-ma ‘giriş’, kıstır-ındı (söylem) ‘ara cümle’;
b. Kelime birleştirme (sintaktik) yolundan yararlanarak (Kurmanbayulı http://anatili almaty.kz/index.php/contents/view/259 (e.t. 20.08.2014); Karabayeva http://anatilialmaty.kz/index.php/contents/ view/259 (e.t. 20.08.2014)): bolımdı söylem ‘olumlu cümle’, karatpa söz ‘hitap sözü’, lep belgisi ‘ünlem işareti’, bas katırğış ‘bulmaca’;
c. Genel dilden kelime aktarma içerisinde yer alan metafor yoluyla terim yapma yolundan yararlanarak: jalğav (sözlük an.: ip parçası, ekleme) > jalğav (terim anlamı: çekim eki’, ray (sözlük an.: tavır, davranış, durum) > ray (terim an.: dilek kipi, tasarlama kipi);
ç. Tarihi Türkçe metinlerden sözcük aktarma yoluyla terim yapma yolundan yararlanarak: köl>köl ‘göl’, tag>tav ‘dağ’, eb>üy ‘ev’, til>til ‘dil’, vs. (Ömirbek www.enu.kz, s.3 (e.t. 17.08.2014); Stud.kz 12-13 (e.t. 17.08.2014));
d. Günümüz Türk lehçelerinden yararlanma yolundan yararlanarak: O, ‘dili birin, dileği bir’ diyerek bu tür kullanımların Türk lehçeleri arasında ortak terim hazinesini zenginleştireceğini ifade eder: ‘ölketanuv (KazT), ölkö taanuu (KırT)’.
e. Yabancı dillerden alınan kelimeleri Kazakçanın kurallarına uygun hale getirerek terim oluşturma yolundan yararlanarak [14]: halķa (Ar.) > alka ‘kurul, heyet’, keyf (Ar.) > keyip ‘tip’, fütürist (Fr) > putırşı ‘gelecekçi’, vekil (Ar.) > ökil ‘vekil’, lift: kötergiş ‘asansör’, structura: kurılım ‘yapı’, hâcet (Ar.) > kujat (Satıbaldiyeva 2014 (e.t. 18.08.2014)), vs.
O, bazen de uluslararası terimleri, alındığı şekilde kullanmaktadır. Bunların örnekleri azdır: deputat ‘milletvekili’, duma ‘Çarlık Rusyasında meclis’, fraktsiya ‘hizip’, fonetika ‘ses bilgisi’, grammatika ‘gramer’, morfologiya ‘şekil bilgisi’, proyekt ‘proje, tasarı’, vs.
Ücretsiz ön izlemeyi tamamladınız.