Sadece LitRes`te okuyun

Kitap dosya olarak indirilemez ancak uygulamamız üzerinden veya online olarak web sitemizden okunabilir.

Kitabı oku: «Ahmet Baytursınulı», sayfa 6

Yazı tipi:

Mahkeme ve yönetim konusunu ele alan yazılar: Her yurdun gücü ve yargısı yaşam biçimine bağlıdır. Yönetici ve hâkimin yerel dili bilmesi gerekir. Karışık olan yerlerde yargının soruşturmaları ve hükmü yerli halkın birçoğunun dilinde gerçekleştirilmeli. Yönetici ve hâkim yerinden sorgusuz ayrılmamalı. Yöneticilik ve yargı uygulamalarında halk eşittir. Hüda’nın son gücü yönetici ve yargıçtır, kim olursa olsun onların hükümlerine uyması gerekir. Verilen ceza tez yerine getirilmelidir/uygulanmalıdır. Ciddi suçlar için jüri duruşmaları/mahkemeleri yapılmalı. Kazakların çok olduğu yerlerde mahkeme/yargı dili de Kazakça olmalı. Jüri üyeleri de Kazaklardan olmalı. Köy içindeki köy, il içindeki yetkili makamlar ve yargı mercileri tarafından belirlenen kurallara uygun olarak yürütülmeli.

Ülkeyi korumak ve vatan savunması konusuyla ilgili yazılar: Ülkeyi korumak için ordu mevcut hâliyle yapılandırılmamalı. Askerlik çağındaki gençler, işin sahasında eğitilmeli ve oralarda hizmet etmeli. Bir orduyu bölerken, akrabalığa göre bölmeli. Kazaklar askerlik görevini süvari milisler şeklinde yerine getirmeli.

Vatandaşların yükümlülükleri ve vergi konusunu işleyen yazılar: Vergi ödemeleri, zenginlere zenginliğine, fakirlere fakirliğine göre adil bir şekilde dağıtılmalı.

İşçilerle ilgili konuları ele alan yazılar: İşçiler kanunun koruması altındadırlar. (Kazak topraklarında iş yeri, fabrika az. Bu yüzden Kazakların işleri de az. ‘Alaş’ partisi işçiler hakkında sosyal demokratların ‘Menşevik’22 grubunun programını destekler).

Bilim ve eğitim içerikli yazılar: Eğitim kurumlarının kapıları herkese açık ve ücretsiz olmalı; genel eğitimin yaygınlaştırılması gerekir. İlköğretim okullarında ana dilde eğitim verilmeli; Kazak dilinde bir ortaokul, üniversite açmak gerekir. Okumak başlı başına kendi erkinde, özerk olmalı. Hükûmet eğitim işlerine girmemeli. Muallim-profesörler kendi aralarındaki seçimle göreve gelmeli. Ülkede kütüphaneler açılmalı.

Toprak Meselesini ele alan yazılar: Gazetenin neredeyse bütün sayılarında ele alınan toprak konusu, kurucu meclis temel kanunu hazırlanırken karara bağlanmıştır. Bunları şu şekilde sıralamak mümkündür: Topraklar önce yerel halka verilmeli; Kazakların ellerinden zorla alınan topraklar bu bölgeye göçürülen Rus göçmenlere verilmemeli. Kazakların ellerinden alınan yerlerden Rus köylülerine verilmeyen kısımlar Kazaklara geri verilmeli. Kazaklara verilecek topraklar yerli komite tarafından belirlenmeli. Parsel ölçümü, oranı belirlenen yerin toprak tipine ve köy işlerine (ekonomisine) göre yapılmalı. Dağıtılmadan kalan yerler yerel idarenin elinde bulunmalı (Artıkbayev 2008; QSE 1972/1: 249; Boçagov 1972; Kapağan 2015: 253-265; Kendirbay 1999/16-4: 487-515). Belirli toprakta yaşayan halkın nüfusu arttığında aralıklarla topraktan pay ayrılıp halka verilmeli. Türkistan’da toprakla birlikte su payı da kesilmeli. Toprak Kazaklar tarafından ev başına sahiplenilmeyip köy ve kırsal alanda yaşayanlarca ve akrabalar tarafından sahiplenilmeli. Adil bir şekilde de kullanılmalı.

Arazi kanunu arazi satışı anlamına gelmemeli, herkes kendi arazisini kullanabilmeli. Araziler satışı yapılmadan yerel idarenin elinde durmalı. Toprağın cevheri, yeraltı zenginliği hazineye aittir, güç ise zemstvonun23 elindedir. Koca ağaçlar, büyük nehirler devlete aitken az ağaç ve çok zenginlik zemstvoya aittir.

Alaş Hareketi, Ahmet Baytursınulı ve Kazak Gazetesi: Etkileri ve Sonuçları

• Alaş hareketi mensupları düşüncelerini gazete vasıtasıyla halka duyurmuşlar, bu fikirleri tartışmışlar, sonuçlarını Kazak gazetesinde yazmışlardır. Bu açıdan Kazak gazetesinin Kazak millî uyanışına büyük katkısı olmuş, Kazak siyasi düşüncesinin gelişmesine de katkıda bulunmuştur. Bu anlamda bakıldığında Alaşçılar yayın organlarını ‘değişim aracı’ olarak kullanmışlardır.

• Kazak gazetesi Alaş düşüncelerinin Ahmet Baytursınulı kalemiyle dile getirildiği bir alan olmuştur. Baytursınulı’nın gündeme getirdiği fikirler, Kazak gazetesiyle halka iletilmiş ve millî, eğitici, sosyal, siyasi, edebi ve eleştirel bir ortam oluşturmuştur.

• Kazak gazetesi o dönemde siyasetçi yetiştiren siyasi bir okul olma özelliğini de kazanmıştır. İşlenen konular arasında da en çok siyasi konular yer almaktadır.

• Baytursınulı ve Alaş aydınlarının yazıları ile güçlenen Kazak basını, kamuoyunu bilgilendiren ve yönlendiren toplumsal ve sosyal bir merkez hâline getirilmiştir.

• Gazete, fikir hareketlerini artırmış, fikrî tartışmalara hız kazandırmıştır.

• Kazak gazetesinin siyasi yönü ağır bassa bile kültürel ve ekonomik yanı da vardır. Kazak topraklarının yönetimi ve Rus devletinin bölgedeki politikaları Kazak gazetesi mensuplarının yakından ilgilendikleri ve ülke yönetimine bu şekilde katıldıkları bir husustur. Onlar 1905 yılından itibaren siyasetin içinde yer almışlardır. Ardından bu siyasi fikirlerini harekete geçirerek ilk Kazak özerk hükûmeti olan Alaş Orda’yı kurmuşlardır. Bu açıdan ele alındığında Alaş hareketinin siyasi yönünün daha ağırlıkta olduğu söylenebilir.

• Memleket meselelerinin tartışıldığı en büyük platform olmuştur.

• Kalkan’ın da belirttiği gibi, 19. yüzyıl sonları 20. yüzyıl başları Orta Doğu ve Orta Asya’da yaşanan toplumsal değişim yani diğer adıyla modernleşme dönemidir. Bu süreçte Alaşçı aydınları da modern Kazak halkının ve toplumunun gelecek tasarımını oluşturmaya çalışmışlardır. Onların asıl amacı Rus hâkimiyeti altında olsa bile toplumu modernleştirmek olmuştur. Bu konuda Kazak gazetesinin yükümlülüklerini yerine getirdiğini görüyoruz. Kalkan, Kazak gazetesinin Kazakların gelişimindeki rolünü beş ana başlık altında ele alır: Toprak meselesi, 1916 Orta Asya’da meydana gelen ayaklanma ve Kazak gazetesinin bunlara tepkisi, Kazak komiteleri ve Kazak kurultayları, Alaş partisi, Alaş özerkliği ve Alaş Orda hükûmeti (Kalkan ).

• Alaş hareketinin yayın organı işlevini görmüştür. Kazak gazetesi Alaş aydınlarının fikirlerini yayınladıkları bir ana yayın organı olmuştur. Alaş aydınları fikirlerini genellikle Kazak gazetesinde ve Sarı Arka gazetesinde yazmışlardır.

• Vatanseverlik, millete hizmet, Rus sömürgeciliğine ve baskılara karşı çıkma konusunu içeren Bauytursınulı’na ait ilk yazılar vasıtasıyla bağımsızlık ruhu canlandırılmıştır.

• Kazak gençleri ve yeni nesiller için Baytursınulı’nın fikirleri bir rehber, bir yol gösterici olmuştur.

• ‘Ana dili’ bilinci oluşturulması ve ‘ana dili ile eğitim’ konuları Ahmet Baytursınulı’nın en çok üzerinde durduğu konulardandır. Böylece halkta ve yeni nesilde ana dili bilinci oluşturulmasında çok büyük etki sağlamıştır.

• Onun ve Alaş aydınlarının yazılarıyla edebi, eleştirel ve teorik düşüncenin gelişmesi ivme kazanmış, ilmî literatür oluşmasına katkıda bulunulmuştur.

• Gazetedeki yazılar, yeni edebi türlerin topluma tanıtılması ve Kazak edebiyatının da gelişmesine vesile olmuştur.

• Kazak Türkçesinin ses, şekil ve cümle bilgisi, ıslah edilmiş Arap harfli alfabesi, düzenlenmiş imlası, edebiyat tarihi, edebi türler, terim bilimi alanlarındaki ilk yazılar, düzenlemeler ve bu konulardaki teorilerin oluşturulması konusundaki dilbilimci yaklaşım Baytursınulı’na aittir. O, Alaş’ın ana dili ve ene dilinde eğitimini dile getirirken dildeki ilmî konuların teorisyeni olarak da gazete sayfalarında ve tarihin sayfalarında gerekli yeri almıştır.

• Başta Baytursınulı olmak üzere Kazak gazetesi yazarları komite ve kurultaylar yaparak yeni kurumların temelinin atılmasına da vesile olmuşlardır. Yeni kavramları siyasi hayata sokmuşlar, bu yolla Kazaklara ve siyasi hayatlarına yön vermişlerdir. Alaş patisinin kuruluşundaki program taslağı ile kurultaylarda görüşülen konuların aynı olması da dikkat çekicidir.

• Alaş aydınları da Baytursınulı da basın yayın organlarını modernleşme konusunda bir ‘değişme ve gelişme aracı olarak’ işletmişlerdir.

• Alaş’ın üzerinde durduğu ve Baytursınulı’nın da dile getirdiği konular arasında hukuk ve problemleri, yargı ve mahkemelerin işleyişi, toprak meseleleri ve toprak hukuku, tarım ve köylü hukuku, işçiler ve iş hukuku, vergi ve vergilendirme, Ruslaştırma siyasetine karşı çıkış, millî şuur, Kazak kimliği, Kazak kültürü ve tarihi, edebiyat tarihi, ana dili, alfabe, eğitim, ilköğretim, müfredat ve eğitim programları, uzman öğretmen yetiştirilmesi, ders kitapları, siyasi ve yönetimle ilgili konular, bilim ve sanat, vs. gibi çok farklı alanların yer aldığını görüyoruz. Bu geniş açıdan konuları ele alış ve değerlendirme becerisi, Baytursınulı’nın çok iyi bir bilim adamı, yazar, şair, gazeteci, eleştirmen, teorisyen, yöntem bilimci, aydın, siyasetçi, sosyal bilimci, devlet adamı olduğunun da göstergesidir. Onun yazılarında yer alan ve bugün Kazak eğitim sisteminde hâlâ uygulanan teorileri, terim biliminde yer alan hâlâ kullanılan terimleri, ana dilini geliştirme konusundaki yol gösterici fikirleri ve diğer konulardaki Alaş programında da yer alan görüşleri toplumun aydınlatılmasına ve yönlendirilmesine hizmet etmiştir.

Bu anlamda ele alındığında Kazak gazetesi, memleket ve millet meselelerinin tartışıldığı bir mekan olmuş, Alaş aydınlarının gazetedeki yazıları ile Kazak millî görüşleri de ‘Alaş hareketi’ adını alarak millî bir harekete dönüşmüştür.

Baytursınulı, Alaş görüşlerinin Kazak gazetesinde yer almasıyla ve halka yön vererek siyaset, sosyal kurumlar, ana dili eğitimi, edebiyat bilimi, terim bilimi, hukuk, vb. alanlarda bugünkü Kazakistan’ın temellerini atan büyük fikir adamlarından, adı unutulmayacak bir ‘Türk düşünürü’ olarak tarihteki yerini almıştır.

Kaynakça

Ahmet Baytursınulınıñ Altı Tomdık Şığarmalar Jıynağı 1-6 (2013). El-Şejire, Almatı Alaş Kozğalısı (2008), Almatı.

‘Alaş Partiyası’, Kazak Sovyet Entsiklopediyası, c.1, Almatı, 1972, s. 249.

Artıkbaev J.O., Pirmanov E.B. (2008). Kazakstan Tarıyhı (Entsiklopediyalık basılım), Almatı.

Auyessova Lazzat (2010). Kazakistan’da Sovyet Siyaseti, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler

Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı, (Dan. H. Bal), İstanbul.

Бочагов А. К. (1927). Алаш-Орда. Краткий Исторический Очерк О Национально-Буржуазном Движении В Казахстане Периода 1917-19 Гг., Kzıl Orda. (https://

rev-lib.com/alash-orda-kratkij-istoricheskij-ocherk-o-nacionalno-burzhuaznom-dvizhenñ-v-kazahstane-perioda-1917-19-gg/ (e-erişim 12.04.2022)

Ceritoğlu Murat (2012). ‘20. Yüzyılın Başlarında Millîyetçi Kazak Aydınlanması Kişiler, Yayın Organları ve Siyasi Parti’, Düşünce Dünyasında TÜRKİZ, 3/17: 185-199, Kalkan İbrahim (1999). 1913-1918 Yılları Arasında Kazaklarda Siyasi Fikir Oluşumu: Kazak

Gazetesi ve Alaş Hareketi, (Dan. Prof. Dr. Nadir Devlet), Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Türk Tarihi Ana Bilim Dalı Genel Türk Tarihi Bilim Dalı, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul.

______________ (2015). ‘Kazak Siyasi Düşüncesinin Gelişimi ve Kazak Gazetesi (1913-1918)’, https://www.altayli.net/kazak-siyasi-dusuncesinin-gelisimi-ve-kazak-gazetesi-1913-1918.html (e-erişim 10.04. 2022).

Kapağan Enver (2015). ‘Alaş Orda Partisinin Kazak Aydınlanmasına Etkisi’, ZfWT Zeitschrift für die Welt der Türken, 7/1: 253-265.

Kendirbay Gülnar (1999). ‘The National Liberation Movement of the Kazakh Intelligentsia at the Kendirbay, ‘The National Liberation Movement of the Kazakh İntelligentsia at the Beginning of the 20th Century’, Central Asian Survey, c: 16, No: 4, s. 487-515.

KAZAK BOZKIRINDA BAŞKALDIRI VE İSYANIN SESİ: AHMET BAYTURSINULI 24

Ahmet Baytursınulı Kimdir?

Ahmet Baytursınulı, 1873’ te Kazakistan’ın Torgay ili, Tosın kasabası Sarıtübek köyünde doğmuştur. O, Orta Cüz Kazaklarının Argın boyundandır. Ailesi çiftçidir. Babası Baytursın mert, dürüst, namuslu, köyde ve çevre köylerde sevilip sayılan biridir. İlçe yöneticisi Yakovlev 1886 yılı 20 Ekiminde Sarıtübek köyüne gelir. Kendisini karşılamadıkları gerekçesiyle Baytursın ve kardeşi Aktaş’ın üzerine at sürer. Baytursın ve kardeşleri ona tepki gösterir, köyden kovarlar. Daha sonra il yöneticilerinin köye gönderdiği heyet, Şoşakulı ailesinin gözaltına alınmasına karar verir. Duruşmada Baytursın ve kardeşi Aktaş tutuklanır, Sibirya’ya on beş yıllığına sürgün edilirler (Alibekiroglu 2005: 5). O, henüz çocukken baskı, zulüm ve adaletsizlikle bu şekilde karşılaşır.

Babası, Ahmet’in okuması için çok gayret eder, onu, Torgay şehrindeki iki sınıflık Rus-Kazak okuluna gönderir. Babası sürgündeyken annesi ve amcası onu okutmak için ellerinden geleni yaparlar (Hüseyin 2002: 223). Baytursınulı ilk olarak 1882–84 yılları arasında köydeki ilim sahibi kişilerden okuma yazma öğrenir. Sonra köy okuluna, 1886’da Rus-Kazak okuluna başlar. 1891’de Orenburg’daki öğretmen okuluna girer. 1895’te öğretmenliğe başlar. Bu arada Rusça eğitim de alır. Kazakistan’ın farklı bölgelerindeki okullarda öğretmenlik yapar. Ahmet Baytursınulı, 1896 yılında Kazak tarihi, etnografyası, folkloru ve dili üzerinde çalışmalar yapan Çuvaş Türkü Alektorov ile buluşur. O, Alektorov’dan Kazakistan dışındaki Kazakların yaşayışları ve Kazak ülkesi üzerinde güdülen yayılma ve sömürü siyaseti hakkında bilgi edinir. Rus âlimi Ilminskiy’nin çalışmalarının Kazakları eğitme değil misyonerlik faaliyetleri olduğunu Alektorov’dan öğrenir. Bu görüşmeden sonra Ahmet’in siyaset, eğitim, bilim ve kültür alanındaki düşünce dünyası değişir (Türk 1999: 1).

O, İsmail Gaspıralı’nın temellerini attığı bütün Türkistan’a yayılan Usul-i Cedid adlı eğitim sistemini yakından takip eder. Baytursınulı, Kazak dili ve edebiyatının tarihî gelişimini araştırır, modern Kazak edebiyatını oluşturmanın yollarını arar. Kazak halkının folklor malzemelerini derleme, inceleme ve araştırma işiyle de uğraşır. Kazak toplumunun sosyal ve kültürel hayatıyla ilgili makaleler, şiirler yazar. Rus klasiklerinden çeviriler yapar.

Ahmet Baytursınulı, Çarlık Rusyasının artan baskıları karşısında ‘Kazaklar bağımsız millettir.’ diyerek kendisiyle aynı görüşte olan aydınlarla birlikte hareket eder. Böylece siyasete atılır.

Kazak çocuklarının eğitimiyle ilgili yazılarıyla dikkatleri üzerine çeken Baytursınulı, 1909 yılında hükûmete karşı girişimlerde bulunmakla suçlanır. Önce Karkaralı cezaevine konur, daha sonra Semey hapishanesine nakledilir. Oradan da Orenburg’a sürgüne gönderilir (Oralbayeva 1998: 92). Ahmet Baytursınulı, sürgün yıllarını geçirmek üzere 9 Mart 1910’da Orenburg’a gelir. 1910’dan 1917 yılı sonuna kadar burada kalır. Yazarlık ve yayıncılık hayatı burada başlar.

O, Kazak gençleri ile Mart 1913’te, Orenburg’da ‘Kazak’ adında haftalık bir gazete çıkarmaya başlar. Gazetenin çıkış amacı, ‘Kazakların bilimsel, edebî, siyasi, sanatsal açıdan yetişip gelişmesi, halkın eğitilmesi’dir. Gazete, 1917’de hükûmet tarafından kapatılır.

Bu dönemde, ilk kitabı olan Masa (1911)’yı, Okuv Kuralı (1912) adlı eserini, Kırık Misal (1913), Til Kuralı (1915) adlı kitaplarını yayımlar. 21–28 Temmuz 1917’deki Kurultay’da Kazak partisinin kurulması kararı çıkar. Baytursınulı, ‘Kazak’ gazetesinin 27 Kasım 1917 tarihli sayısında yeni kurulan ‘Alaş’ partisinin programını yayınlar. O yıldan 1919’a kadar da ‘Alaş-Orda’ hükûmetinin eğitim bakanlığını yapar. 1919’da ‘Alaş-Orda’ dağıtılır. ‘Alaş’tan ayrılıp hürriyet ve bağımsızlık vaatleriyle gelen Bolşeviklerin safına geçer. Moskova’ya giderek bizzat Lenin’le görüşür. 1920’de Lenin’in isteğiyle ‘Eğitim Bakanlığı’na atanır. Baytursınulı, 1921–1925 yılları arasında bilim ve edebiyat komisyonu başkanlığı, Kazakistan Araştırmaları Komisyonu fahri başkanlığı, 1921–26 yılları arasında Orenburg’daki Kazak Eğitim Enstitüsü’nde hocalık görevlerini yürütür. Komünist Partisi üyeliğini 1925’e kadar sürdürür. Sonra tamamen bilime ve öğreticilik faaliyetlerine yönelir. Taşkent’teki Kazak Pedagoji Enstitüsü’nde Kazak Dili ve Edebiyatı dersleri verir. 1928’de Almatı Kazak Memleket Üniversitesi’ne davet edilir ve burada Kazak Dili ve Edebiyatı profesörü unvanıyla dersler vermeye başlar (Oralbayeva 1998: 94). Bu yıllar Stalin’in ilk yıllarıdır. Stalin’in ilk icraatı Orta Asya Türk aydınlarını takibe almak ve onları ortadan kaldırmak olur. Türk aydınları ‘halk düşmanı’, ‘devrim düşmanı’, ve ‘pantürkist’ olmakla suçlanır. Ahmet Baytursınulı da bu fırtınadan nasibini alır ve 1 Haziran 1929’da halk düşmanı suçlamasıyla gözaltına alınır. 2 Haziran’da tutuklanarak Arhangelsk’e sürgün edilir. 1934 yılında Rus yazar Maksim Gorki’nin eşinin sürgündeki aydınların affedilmeleri içerikli rica mektubu üzerine serbest bırakılır. Ona verilen ‘Herhangi bir iş sahibi değildir’ (Buran 2010: 426) belgesi sebebiyle Almatı’da hiçbir işe kabul edilmez. Eskisi gibi bilimsel çalışma yapmasına, çocuk okutmasına, bir işte çalışmasına izin verilmez. Baytursınulı ve ailesi adeta açlığa terk edilir.

Baytursınulı’nın 1935-37 yılları arasında görüştüğü kişiler bahane edilir. 1936-37’lerin kasırgası ‘Kızıl Kırgın’ onu da bulur, 8 Ekim 1937’de Ahmet Baytursınulı tutuklanır. Bazı kaynaklara göre 8 Aralık 1937’de; bazılarına göre de 9 Ekim 1938’de Torgay kasabası, Cangeldi köyünde kurşuna dizilerek katledilir.

Bütün Türk aydınlarına olduğu gibi onun da adına ve eserlerine bu tarihten sonra yasak konur, tarih ve edebiyat kitaplarından adı çıkartılır (Buran 2010: 427; Türk 1999: 2). 1985 yılında yönetimdeki rahatlamadan sonra Kazak SSR Yüksek Mahkemesi’nin 4 Kasım 1988’de aldığı bir kararla Ahmet Baytursınulı ve diğerleri ‘Halka hizmet etmekten başka hiçbir suçları yoktu.’ denerek aklanırlar (Oralbay 1998: 95).

Kazak Bozkırında Başkaldırı ve İsyanın Sesi

Yeni düzenleme ve endüstriyel gelişmeler sonucunda Fransa, İngiltere gibi birçok batılı devletten sonra Rusya da sömürgeci siyaset izleyen devletler arasına katılır. Onun en iyi sömürebileceği yer hiç şüphesiz Türkistan’dır. 20. yüzyılın başlarındaki Türkistan savaşlar, bölünmeler, sürgünler ve ölümle doludur. Uçsuz bucaksız bozkırlarda, yüzyıllar boyu ardı arkası kesilmeyen Moğol/Kalmuk saldırıları ile güçsüz kalan ve parçalanan Kazak Hanlığı, iyice zayıflamış olan Buhara, Hive, Hokant hanlıkları, Rusların emellerini gerçekleştirmeleri için iyi bir fırsattı. Asıl amaç ise gittikçe hayati önem kazanan ve Orta Asya’dan başlayıp Hindistan’a kadar uzanan ticaret yolunda gücü kendi eline alma isteğiydi. Birinci basamak Kazak bozkırlarının ele geçirilmesidir. Bu sebeple Ruslar, Kazaklarla ilişkilere ağırlık vermiş ama daha sonra koruma politikası ile başlayan bu karşılıklı ilişki onlara müdahale ile bitmiş, hanlıkların hayatiyeti sona erdirilmiştir. O dönemde uygulanan aşırı yaptırımlar, yerleşik hayata mecburi geçiş için baskılar, yasaklar, açlık, ölümler ve sömürü politikası bu toprakları yaşanılmaz bir duruma getirmiştir. Bu güçlükler içinde yaşayan Kazaklar, 18. asır sonlarından itibaren Ruslara karşı sürekli başkaldırırlar.

Baytursınulı da bu başkaldırıda yerini alır. Onun başkaldırısı bazen isyan olsa da çoğunlukla bu isyanın aydınlanma ile olacağını savunur. İlk Kazak okullarının kurulup açılışını, ilk Kazak Türkçesini anlatan ders kitaplarının yazımını o gerçekleştirir. Millet, ayağa kalkmak zorundadır, cahillikten bir an önce kurtulmalıdır. Kendine gelip bilim sahibi olmalıdır. Millet, ancak aydınlanmayla hürriyet ve istiklalini kazanabilecektir.

Şairin ruhunda fırtınalar kopmaktadır. Bu büyük fırtına onda bir aydının isyanını harekete geçirir. Bir aydın olarak olan bitene karşı çıkar. Mücadele eder. Zaten, ‘ölüme karşı savaşmak, yaşamın anlamını istemek, kural ve birlik için çarpışmak’ anlamına gelmez mi?

Ahmet Baytursınulı, Türkistan’ın aydınlatılması hareketinin önderlerindendir. 1912–1917 yılları arasında Türkistan’da Rus hükûmetine karşı bir ayaklanma başlatılır. 1917–1920 yılları arasında Çarlık Rusyası’nın devrimle yerini Bolşevik Rus hükûmetine bırakması sebebiyle Türkistan’da kısa da olsa bağımsız bir dönem yaşanır. Kazak cüzleri bu dönemde bir araya gelirler ve ‘Alaş-Orda Devleti’ni kurarlar. Bu devlet ancak üç yıl yaşayabilir. Daha sonra Ruslar egemenliği ele geçirirler. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği devri başlar. Alaş-Orda’nın ilk ortaya çıkışı 1905’tir. Daha sonraki dönemlerde çalışmalarını Alaş Partisi olarak sürdürmüş, 1928’de bu faaliyetler de sona ermiştir. Ama 1937 yılına kadar varlığını bir şekilde sürdürmüştür. Partinin adı Kazak Han’ı Alaş’tan gelmektedir. Onun diğer adı da Orda Han’dır. Alaş’ın amaçları, Türkistan’da hayatı çağdaş hale getirmek, Kazak ve Kırgızların kültürlerini hür bir şekilde yaşayabilmeleri, Türkistan bölgesine yerleşen Rusların buradan uzaklaştırılmasıdır.

Bu hareket, ‘Türkistan Müslümanları Komitesi’, Türkiye’deki ‘Jön Türkler’ hareketi, İtil-Kama bölgesindeki Mir Sultan Galiyev tarafından kurulmuş ‘Türk-Tatar Komitesi’ ile de iş birliği yapmaktaydı.

1919’da Alaş-Orda orduları Kızıl Ordu tarafından mağlup edilir ve liderlerinin çoğu öldürülür. Az sayıdaki Türkçü kanadın üyeleri Türkistan’ın güneyindeki Basmacı ayaklanmalarına katılırlar. Bu şekilde parti de hareket de dağılır.

Baytursınulı, 1917 Bolşevik devriminden sonra tekrar bozkırlara döner ve Alaş-Orda partisinde çalışır. Onun vatanı ve milleti için mücadele ettiği resmî kuruluşlardan biri Alaş-Orda’dır.

O, ayaklanmanın aydınlanma ile olacağını savunur. Ömrünü bu düşüncesini hayata geçirmek için uğraşarak harcar. İlk Kazak okullarının kurulup açılışını, ilk Kazak Türkçesini anlatan ders kitaplarının yazılımını o gerçekleştirir. Millet, ayağa kalkmak zorundadır, cahillikten bir an önce kurtulmalıdır. Kendine gelip bilim sahibi olmalıdır. Millet, ancak aydınlanmayla hürriyet ve istiklalini kazanabilecektir.

Eğer millet hareket etmezse ‘Qozğalmay uyqılı – oyav jatqan boyğa’ yatarsa kuruyan, haritadan silinen bir dere gibi yok olup gidecektir.

 
Kozğalmay bul küyiñmen jata berseñ,
Bolarsın Karasuvday akırında 25. (Özen men Karasuv).
 

O devir toplumunda mücadele edilecek tek şey düşman değildir. Problem çoktur. En önemlisi uyuyan halkın, bir türlü uyanamayan halkın uyandırılmasıdır. Aslında başkaldırı haklarının şuuruna varmış insanın işi değil midir? Bu yüzden Baytursınulı’nda isyan ve ayaklanma kelimelerinin anlamları ‘uyanmak, uyandırmak’ fiillerine yüklenmiştir. Yani haklarını bilen bir kişinin yapabileceği iş: uyanık olmaktır. Başkaldıran düşünce belleksiz olamaz. Bu yüzden uyanmak gereklidir, gerilim gereklidir.

Sömürücüler o uykudayken onun her şeyini sömürmektedir. Ama o bunun farkında bile değildir. Düşman onların uyanmaması için elinden geleni yapmaktadır:

Bu netken jurt uykışıl? 26 (Jıyğan Tergen)

Şair, hapishaneden annesine suçsuz olduğunu haykırır. Devrin idarecilerinin duymak ve anlamak istemediği bu haykırışı annesinin anlayacağından emindir. Bu sözler bir bakıma dertleşmek, içini boşaltmak için kaleme alınmıştır. İçinde bulunduğu durumun kötülüğünü ‘Hakkımda bir suçlama bile yok. Ama beni ecelden başka hiçbir şeyin/kimsenin giremeyeceği bir yerde tutuyorlar. Ölmemi bekliyorlar.’27 mısralarında dile getirir. Ardından ufak bir isyan sezeriz: ‘Ben bunları yaşamayacaktım. Yoksa levhü’l-mahfuzda kalem bunları yazmaması gerekirken mi yazmış?’ söyleyişi bunu bize hissettirir.

 
Qalamda lavhul-mahbuz umıtqan ba,
Jazbaptı bul orındı körmesine. (Anama Hat)28
 

‘Jıyğan Tergen’ şiirinde Kazak toplumunun önemli meseleleri ele alınır. Halkı ve halkın namusunu düşünenler azdır. Halk arasında birlik yoktur. İl idarecileri halka eziyet etmektedir. Halk memesi ağzında bir bebek gibi veya bir sarhoş gibi aralıksız uyumaktadır. Düşman, uyanıp kusurlarını görmemesi için onu uyandırmamaktadır.

Şiirin bütününde halk, eğitim ve okumaya davet edilir.

 
Bolsın kedey, bolsın bay,
Jatır beykam, jım-jırt, jay.
…………..
Emşegin emip,
Anağa senip,
Bala uyktaydı jastıkpen.
Kımızğa kanıp,
 
 
Zengin olsun fakir olsun
Sessizce, gamsız yatıyor.
…..
Memesini emip,
Annesine güvenen,
Bebek gibi yastığında uyuyor.
Kımıza doyup,
 
 
Kızarıp janıp,
Bay uyktaydı mastıkpen,
Şalap işken kedey mas,
Mına jurttıñ türi oñbas!
…..
Uykışıl jurttı
Tüksiygen murttı
Obır obıp, sorıp tur.
Tün etip küniñ,
Körsetpey miniñ,
Oyatkızbay korıp tur. (Jıyğan Tergen).
 
 
Kıpkırmızı kızarıp,
Mest olanlar da uyuyor.
Durmadan içen fakir de sarhoş.
Böyle halk inan ki onmaz!
……
Obur, Kaşlarını çatmış,
Uyuyan halkı
Sömürmeye devam ediyor.
Senin gündüzünü de gece edip
Kusurunu göstermiyor.
Uyandırmadan yatırıyor.
 

O, kendi insanlarına sitem eder, isyanını haykırır. Uyanan olsa da çok azdır. Onlara destek olanlar da azdır. İnsanlar düşmanla dostu bile ayıramamaktadır. ‘Böyle bir milleti hiç gördün mü?’ sorusu sitemin ve isyanın güçlülüğünü gösterir. Çünkü bu kadar vurdumduymazlık sabır sınırlarını zorlamaktadır.

 
Oyanğan erge
Umtılğan jerde
Erüvşi az, serik kem.
Kas bilgen dostı,
Dos bilgen kastı,
Munday eldi körip pe eñ?
Kıs işinde birer kaz
Kelgenmenen, kayda jaz?!
 
 
Uyanan ere
Gayret edip
Katılanlar çok az, yoldaş az.
Dostu düşman,
Düşmanı dost bilen
Böyle bir halk gördün mü hiç?
Kazlar, kış gününde
Gelmiş olsalar da hani nerede yaz?!
 
(Jıyğan Tergen)

Uyanan erler çok azdır. Hâlbuki en çok onlara ihtiyaç vardır. Halkın uyanması ve kendi kurallarını koyması gerekir. Onun gevşemesi, kanun ve kuralların bulanıklaşması baskıları büyütecektir.

Baytursınulı, aynı fikirde olduğu yoldaşlarıyla birlikte Kazak halkının gaflet ve basiretsizlikten kurtulması için onların aklına, yüreğine ve sezgilerine tesir etmek amacıyla çalışır. Şair, hemen hemen bütün yazı ve şiirlerinde halkın birçok problemine değinir, asıl sebebin cehalet olduğunu her defasında üstüne basarak belirtir. Rusya’ya bağlı olunmasının, geri kalmanın, sürgün ve idamların sebebi cahilliktir. Halk rahat rahat uyumaktadır. Bir kaygısı, bir derdi yoktur. Ama bu arada memleket elden gitmektedir.

Halkın ne olursa olsun uyanması gereklidir. Milletin beli kırılmaya yaklaşmıştır. Malı resmî güçlerin marifetiyle talan edilmektedir. Canı emniyette değildir. Gençleri hapislerde çürümektedir. Şair, isyan eder; milletine artık uyan der. Halkın harekete geçmesi şarttır.

 
Kazağım, elim,
Kaykıyıp beliñ,
Sınuvğa tur tayanıp.
 
 
Talavda malıñ,
Kanavda janıñ,
Aş köziñdi oyanıp.
 
 
Kanğan jok pa äli uykıñ,
Uyktaytın bar ne sıykıñ! (Jıyğan Tergen)
 
 
Kazağım, halkım,
Belin kaykılmış,
Kırılmasına az kalmış.
 
 
Malın talan edilmekte.
Canın tehlikede.
Artık gözünü aç da uyan!
 
 
Hâlâ uykun mu var?
Uyumaya devam edecek hâlin mi var?
 

Uyan halkım, sana söylenen ninniler gerçek değil diyerek başkaldıran şair, hiçbir şekilde ümitsizliğe kapılmaz. Psikolojisi her zaman dışa dönüktür, iyimserdir. Ardı ardına sorduğu sorularla halkını uyandırmaya çalışır. Özgür yaşayan milletin, doğru konuşan bey’in, ‘bey’li günlerdeki hayatın, adalet dolu günlerin nerede? Artık ninnilere inanma. Uyan. Artık mücadele başlamak zorunda. Ayaklanmak ve karşı koymak şart. Bunun için de ey halkım uyan!

 
Erkin dala.
Erkiñ kayda?
Erkiñdegi
Körkiñ kayda?
 
 
Tuvra aytatın
Biyiñ kayda?
Biy bardağı
Küyiñ kayda?
 
 
Adal köñil
Aktık kayda?
Jalğan anttan
Saktık kayda?
 
 
Äldiy-äldiy!-
Men de deymin
Sirä, ‘äldiyge’
Senbe deymin. (Jubatuv)
 
 
Özgür ova
Özgürlüğün nerde?
Özgür zamanlarındaki
Görkün nerde?
 
 
Doğru konuşan
Beyin nerde?
Beyli zamandaki
Hâlin nerde?
 
 
Adil gönülle
Saflık nerde?
Yalan yeminden
Sakınma nerde?
 
 
Ben de “Ninni ninni!”
Derim.
“Ninniye” kesinlikle
İnanma derim.
 

İnsanların milletin ve vatanın durumunu düşünmeyip vurdumduymaz davranmaları şairi üzer. Bazen de kahreder. Sadece kendilerini, ‘doyuracakları mideleri’ni düşünen bu insanlar yine de kendi insanıdır. Bir an önce uyanmaları lazımdır. İsyanını sert bir dille söyler:

 
Ottay ber, januvarım eki ayaktı,
Adamdık hayuvanğa kanşa kajet?!
 
 
İki ayaklı hayvanım otlayıver.
Hayvan için insanlığa ne hacet?!
 
(Adamdık Diykanşısı)

Şair, milleti uyandırmaya çalışan bir sivrisinektir. Bütün aydınlar da öyledir. Kazaklar hep uyudukları için onları anlamamakta, dinlememektedir. Düşman sürekli zarar vermek için uğraşmaktadır. Aydınlar halkı uyandırmak için sürekli sözle onu sokmaya çalışmaktadır.

 
Mısalı Kazak-malşı uyktap jatkan,
Jılandı päle delik añdıp bakkan.
Päleniñ türin körgen men-Sarmasa
Halıktı ‘oyansın’ dep sözben şakkan.
 
 
Örneğin, Kazak uyuyup duran bir çoban. Yılan
ise, bir bela bakıp duran.
Belanın türünü görüp de halkı uyandırmak için
sözle sokan sivrisinek Sarımasa’yım.
 
(Malşı men Masa)

Şair bazen söylediği sözlerin yeterli olduğunu düşünmekte, sert söylersem sözlerim rahatsız eder demektedir. Ayrıca; ‘Bir türlü uyanmayan halk, beni anlamaz da sivrisinek gibi bir gün yok eder mi?’ diye de korkmaktadır. Ama bu korku bile onu yolundan döndürmez. Mücadeleye devam eder.

 
‘Oylaymın ‘osı söz de jetedi’ dep,
‘Kattı aytsam, sözim batıp ketedi’ dep,
Uykısı aşılmağan jurt özimdi
Korkamın ‘Sarmasaday etedi’ dep.
 
 
İyice söylesem sözüm batar diye düşünüyorum.
O yüzden de bu söz yeter diye düşünürüm.
Uykusu açılmayan halk, beni
Sivrisinek gibi ezer diye korkarım.
 
(Malşı men Masa)

İdealistliğini halka da aşılamaya çalışan Baytursınulı, bundan hiç vazgeçmez. Her şartta, her durumda mücadelesine devam eder. Zaten halk ancak kendi isterse, mücadele ederse azatlığa ulaşacaktır. Bunu şuurlu insanlar gerçekleştirecektir. Bu, belleği olan insanların işidir. Halkın harekete geçmesi kıtlığı da, açlığı da, yokluğu da, tutuklamaları da sona erdirecek, şartları düzeltecektir.

Uyanma gerçekleştikten sonra yapılacak ikinci iş birlik olmaktır. Birlik ve beraberlik olmadan tek başına mücadele etmek yarardan çok zarar getirecektir. Birlik olmamanın acısını bütün Türkistan zaten çekmektedir. Birlik olunsaydı, hanlıklara ayrılmasaydı Rus güçleri Türkistan’ı avlayabilir miydi? Türkistan bu kadar hızlı bir şekilde istila edilir miydi? Rus hâkimiyeti altına girer miydi? Şair iki uçlu isyanlarla boğuşur, bunu da birçok dertle uğraştık diye ifade eder:

 
Şığarmay bir jeñnen kol, bir jerden söz,
Alalık altı bakan dertpen kirdik.
 
 
Birlik olup, birlikte hareket edemedik.
Yazık, birçok dertle bu hale geldik.
 
(Kazak Kalpı)

Ahmet Baytursınulı’nın bu mücadele azmi ve ülkülerini halka aşılamaya çalışması, halka yol göstermeye çalışması devrin şartları içinde değerlendirildiğinde büyük bir cesaret ve kahramanlık örneği ve güçlü bir başkaldırıdır. Ne yazık ki halk arasında anlaşılmaması bir yana yalanlarıyla onu suçlayanlar da vardır. Bu tür davranışlar her insan yüreği gibi onun da yüreğini yaralamıştır, başkaldırısını artırmıştır.

 
Jurtka köñil kalıp tur,
Jurt jalğanğa nanıp tur.
Ötirik örlep küşeyip,
Şın jeñilip talıp tur.
 
 
Gönül halka küsüyor.
Halk yalana inanıyor.
Yalan alevlenip güçlenirken
Gerçek yenilip çöküyor.
 
(Javğa Tüsken Jan Sözi)

Bütün kötü şartlara ve ihanetlere rağmen o, yine de yolundan dönmez. Yolun çok kolay olmadığını, çetinliklerle dolu olduğunu bilen şair bütün olumsuzlukları düşünerek bu yola baş koymuştur. Bunu ‘bütün yolları düşünüp derinini sığını anladım’ diye belirtir.

22.Menşevikler Rus Sosyal Demokrat İşçi Partisinin 1903 yılında yapılan 2. Konferansında Lenin ile Julius Martov arasında yaşanan fikir ayrılıkları sonucu partinin bölünmesi sonucu ortaya çıkan iki gruptan birisidir.
23.Zemstvo: İmparatorluk Rusya’da Rusya İmparatoru II. Aleksandr tarafından yürütülen 1861’deki büyük kurtuluş reformu sırasında kurulan bir yerel yönetim kurumudur. Nikolay Milyutin zemstvo fikrini detaylandırdı ve ilk zemstvo yasaları 1864’te yürürlüğe girdi.
24.Yayın bilgisi bk.: Nergis Biray (2015). “Kazak Bozkırında Başkaldırı ve İsyanın Sesi: Ahmet Baytursınulı”, Gazi Türkiyat, Bahar 2015/16: 1-14.
25.Kıpırdamadan bu hâlinle yatarsan sonunda dere gibi olursun.
26.Bu ne kadar uykucu bir halk?
27.Anama Hat.
28.Anama Hat.
₺69,36

Türler ve etiketler

Yaş sınırı:
0+
Litres'teki yayın tarihi:
01 ağustos 2023
Hacim:
20 s. 34 illüstrasyon
ISBN:
978-625-6981-55-3
Yayıncı:
Telif hakkı:
Elips Kitap
Metin PDF
Ortalama puan 0, 0 oylamaya göre
Metin
Ortalama puan 0, 0 oylamaya göre